TATAR ULUSUNU NE BEKLİYOR?
Artık açık söylemenin zamanı gelmiştir, Rusya’da Tatar ulusun Uruslaşma, yani Rus milleti gibi olması beklenmektedir. Bu sürece 4 yüzyıldan fazla zaman geçmiş, galiba 21. yüzyılda bu durum Tatarların top yekun Ruslaşmasıyla biter. İşgal edilmiş uluslar için, işgalcinin dilini, dinini ve ulusunu kabul etmek gibi kaçınılmaz bir sonuç- artık Tatar ulusunun başına gelmiştir. Bu güne kadar Tatarlar dini, ulusal medeniyeti ile saklana gelse de, şimdi artık her şey karıştı, ulus kaçınılmaz bir yok olmaya, yani Ruslarca yutulmaya doğru gitmektedir. Dilin bitmesi, bunun son aşamasıdır.
Ne acıdır ki, Tatar ulusu şimdilik bunları kavramakta yetersiz, ulus olarak esen kalmanın yollarını aramamaktadır. Urus devleti-Rusya ise kasıtlı olarak Rus olmayan ulusları yutma siyasetini yürütmekte, onun asıl amacı, Rusya’yı tek dilli, tek dinli, tek uluslu devlet yapmaktır. Bu elbette Urus ulusu, Urus dili ve Hıristiyan dini olacak, burada Tatarlara da, Rusya’daki başka halklara da yer kalmayacak, biz hepimiz ileride sadece Rus olarak esen kalabiliriz. Rusya’da Tatar ulusunun geleceği yoktur! Son yüzyıllarda Rusya’da yüzden fazla ulusun yok olduğu gibi, Tatarları da bu ülkede ulus olarak yok olma faciası beklemektedir.
Sözümüzün kanıtı gereği, tarihten bazı örnekler:
· Kazan Hanlığı Rus devletince işgal edildiği 1552 yılında, Tatar ve Rusların sayısı eşit 5’er milyon idi. Günümüz Rusya’sındaki Tatarlar halen 5 milyon olup, Ruslar ise 100 milyondan fazladır. Bu 4 yüzyıldan fazla zaman içinde Tatarlara karşı yürütülen tapındırmalar, Ruslaştırmalar, savaşlarda Tatarları “top yemi” olarak kullanmalar, vücutça yok etmeler, yani özel soykırım siyaseti, Tatarları bugünkü bitme durumuna getirmiştir.
· Son yüzyıl içinde Rusya’nın yürüttüğü Birinci Dünya Savaşı, İkinci Dünya Savaşlarında ve iç savaşlarda, 21’inci, 30’uncu, 50’inci yıllardaki yapay-kasıtlı açlık yıllarında, Stalin’in temizlik devirlerinde-çalışma kamplarında en çok yok edilen-öldürülenler Tatarlar olmuştur.
· 1930’lu yıllarda Sovyetlerde tüm Tatar camileri ve din adamları yok edilmiştir. Bolşevizm, Tatarları zorla ateist yapmaya çalışmıştır.
· 1950-60’lı yıllardan başlayıp, Tataristan ve Başkurdistan dışında, tüm Sovyetler boyunca Tatar okulları, Tatar dilindeki yüksek ve mesleki okullar kapatılmıştır, oralardaki eğitim Rus diline çevrilmiştir.
· İkinci Dünya Savaşından sonra Sovyetlerin eski-tarihi Tatar topraklarında-Çilebi ülkesinde, İdil-Ural’da, Sibirya’da atom tesisleri, kimya ve bakteriyoloji silah yapım poligonları kurulmuştur. Böylece, Tatar ulusuna karşı yarım yüzyıllık atom soykırımı başlanmıştır; bu durum bugün de devam etmektedir.
· Son yarım yüzyıl içinde Tataristan topraklarından 3 milyar tona yakın petrol çıkarılıp, Rusya’nın gereksinimine sarf edilmiştir. Şimdi de İdil-Ural ve Sibirya topraklarından petrol-gaz yağmalanması devam etmekte, bu zenginliklerin oralarda yaşayan Tatarlar için hiçbir faydası yoktur.
· Bu zulümlerden diri kalan Tatar ulusuna karşı 21. yüzyılda yeni bir yok etme siyaseti başlanıvermiştir:
İlk olarak, Rusya’nın birçok bölgelerinde, Tatar çocuklarının da okuduğu okulda, Hıristiyan dini esasları okutulmaya başlamış, yanı sıra İslam dinine böyle olanaklar verilmemiştir. Bu Tatar çocuklarını Hıristiyanlaştırmak için yapılmış hileli bir iştir.
İkinci olarak, geçen yıl Rusya’nın “Eğitim hakkındaki” kanunlarından ulusal-bölgesel komponent (parça) alıp taşlandı, yani, 2009 yılının 1 Eylülünden başlayarak Rusya’nın tüm okullarında ulusal dil eğitimi yasaklanacak, sadece Rus dilli eğitim yürütülecektir. Bu da, Tatar çocuklarını Ruslaştırmaya yönelik hileli bir iştir.
Rusya okullarında Tatar çocuklarına sadece Hıristiyan dini ve Rus dili eğitimi verildiği için, ileride bu çocuklar asli kökenlerini unutacaktır. Çünkü aile çocuğa, ana diliyle bilimsel düşünme, düzenli bilim alma ve Tatarca okuma yazma eğitimi veremez. Bunları sadece ulusal okul yapabilir. Yukarıda tanımı geçen kanun gereği, ileride milyonlarca Tatar çocukları ana dilli okuma yazmadan, ilişkiden, Tatar tarihini bilmekten yoksun olacaklardır.
Biz bu olguyu, Tatar ulusunun diline ve dinine karşı yapılan ruhi soykırım olarak değerlendiriyoruz ve ulusumuzun bu soykırıma karşı çıkmaları gerektiği çağrısını yapıyoruz.
Son zamanlarda Rusya’da İslam dinine karşı yürütülen açık ve sinsi siyasete de değinmek gerekir. Günümüz Rusya’sında, bilhassa Kuzey Kafkaslarda ve İdil-Ural’da binlerce Müslüman erkekler suçsuz olarak hapishanelerde yatmaktadır. Yüzlerce İslam dini kitapları mahkeme kararları ile yasaklanmıştır. Onlarca din okulları zorunlu olarak kapatılmıştır. Aynı zamanda Hıristiyan dini Rusya’nın resmi dini haline gelmiştir. Bu din, televizyonda, radyoda, basında, okullarda, devlet yönetiminde ve törenlerde öncülük yapmaktadır. İki dine uygulanan bu eşitsizlik sayesinde, elbette Hıristiyan dini üstünlük kazanacaktır. Biz bunu, Tatar ulusunu yeni şekilde tapındırmak olarak algılıyoruz.
İleride, Rusya’daki ulusal cumhuriyetlerin yok edilmesi, onların Rus bölgelerine katılması söz konusudur ki, bunu yaparlar. Bu durumda Tatarlar kendilerinin tarihi topraklarında azınlık olacak, önceki ulusal kanun ve düzen yok olacaktır. Bunların hepsi, Tatar ulusu Ruslar arasında eriyip yok olsun, dilini, dinini, medeniyetini, tarihini unutsun için yapılmaktadır. Bu sebeple biz Tatarları, önümüzde sadece iki yol beklemektedir: Ya Ruslaşıp, Ruslar terkibine girerek, Urus olarak hayatta kalmak, veya onlardan ayrılıp, kendi devletimizi kurup, Tatar ulusu olarak esen kalmak. Başka yol yok! Şimdi her Tatar, hangi yol ile gideceğine karar vermek zorundadır.
Biz, bağımsız devletimizi kurup, Tatar olarak yaşamaya kararlıyız, ulusumuzu da bu yola çağırıyoruz.
Bu yol bize, Süyümbikelerden, Kulşeriflerden, Batırşalardan, Ayaz İshakıylardan kalan kutsal emanet-sonsuz vasiyettir.
Bin yıllar boyu onlarca bağımsız devletleri yönetmiş Bulgar-Tatar ulusu, bugün de bağımsız ve mutlu olmaya haklıdır! Tatar ulusu özgürlüğü uğuruna savaşırken, elbette öyle olacaktır, inşallah! Biz Tatarlar, Urus değiliz, biz bambaşka bir ulusuz, bizim kendi dilimiz, kendi dinimiz, kendi medeniyetimiz, kendi tarihimiz, kendi yaşam biçimimiz var ve biz onun sonsuza dek öyle kalmasını istiyoruz. Bunlar sadece ve sadece, bağımsız Tatar devleti sayesinde olacaktır.
Fevziye Bayramova, Tatarların
Milli Meclis Reisi
Ocak 2009.
Tatarcadan Türkçeye aktaran Roza KURBAN
Bir yanıt yazın