From: OFFICE-TKG [office@turkischegemeinde.at]
Böyle dostlarimiz olduğu sürece düşmanlara ihtiyac yoktur!
Avusturya’da Israil’in Gazze’ye saldırısı ve sayin Başbakan Erdoğan’ın Israil’ e çıkışı ile adeta tepe yapan Islam ve Türk düşmanlığı son haftalarda ve günlerde artik sınır tanımıyor. Avusturya’da özellikle Suriye, Iraki, Filistinlilerin yönetimden olduğu Avusturya’daki tüm Müslümanları temsil eden Avusturya Islam Cemiyeti’nin (IGGIO) özellikle Viyana’da düzenlediği Gazze halkına destek bin ile iki bin kisiden olusan gösterilerilerde başta Milli Görüş-Sadet Partisi, AKP sempatizenleri, Süleymancılar ve Türk Federasyonu Türk bayrakları açarak vermesi Avusturya’da Türk düşmanlığını tepe yaptırdı. Burada sanki Avusturya’daki tüm Türk toplumu Bayraklar ile tepki verdi içimizdeki düşman diye düşünen Avusturya’lılar aslında HAKLI DEGIL. Öbür tarafdan IGGIO başkanı Schkahfey Avusturya Musevilerin başkanı Muzikant’ın Türkler orada fazla degil Türkler bizim dostlarımızdır diye Avusturya basinan verdiği bir demeci ağzına sokarcasına Der Standard Gazetesin’de Müslümanların arasına nifak sokmayan Muzikant diye sert cikti. Türkler yanımızda hatta öümüzde. Bakin Dünya’da Gazze’ye en fazla destel Ankara, Istanbul’da ama Kahire veya baska yerde degil dedi. Burada Avusturya’da yasayan 400 binden fazla Müslümanin devlet karsisinda adeta zorla temsilcisi olan Baskan Schakfey neden Gazze sorunu Avusturya’ya Muzikant getirdigini ve karsilik Empati yapilmasi gerektigini bu dernegimiz Avusturya basinda yayinlatti. Zaten bu cikislardan sonra özellikle gectigimiz hafta adeta birinic CEKMEDCEDEN cikarilan Almanya’da yayinlan ve Almanya’da en uyumsuz yabancilar Türkler cikti arastirmasi sonuclari Avusturya’da birebir alindi ve mansetlere cekildi ve Türkler adeta belali bir Millet olarak cirkin resimler ile duyuruldu. Bu bitmemis gibi ayni afta ikinci cekmeceden Avusturya’da ki 400 Imam’in 100 tanesi Demokrasi ile problemi varmis , bu Imamlar Sudi Arabistantaki yasami tercih ederler baslikigi ile skandal haberler yine Araplar yüzünden Türklerin basina patladi. Sudi Arasbistan Viyana Büyükelciliginde ayrica egitim danismanli yapan Avusturya’daki tüm Müslümanlarin temsilcisi Schakfeh bu güne kadar özellikle iki yüzlü Avusturya’li siyasiler ile Türkler geliyor ben daha iyiyim derken su anda en nefret edilen adam haline getirildi. Bundan büc hafta önce Avusturya Musevilerin baskanina kafa tutan Suriye asilli Schakfeh mansetlerden istifa et yobaz diye lanse ediliyor. Bu arada olan Türkler oldu. Türkler uyumsuz ve yobazidir ve her an mimi cekilmis bombadir imaji iyice oturturuldu. Aslinda bu Araplarin güvendigi ve kendilerine destek veren Milli Görüs –Sadet Partisi, AKP sempatizenleri, Süleymacilar kisaca Camii odakli ve dini egitim odakli dernekler olayin arkasinda yillardir Türklerin Avusturya’da paralel bir yasam olusturmasina neden oldular haberleri yakinda Avusturya basininda cikacak diye duyurular var. Her Avusturya Gazetelerinde Türbanlı, sakallı ve yaşlı ve genç insanların fotoğrafları kocaman basılarak başlıklar ‘Uyumsuz çirkin Türkler’ ile birde uzmanlar konuşturularak veriliyor. İnternette okuyucuların ırkçı olan Türk ve Islam düşmanlığı yorumları silinmiyor. Hayatta duymadığımız hakaretler şu anda Avusturya basınının özellikle liberal basınında mevcut. Buna vesile olanlar ile Avusturya’da yıllardır Avusturya’lıları aptal yerine koyan ve arkalarına taktıkları Arap’tan çok Arapcı olan Milli Görüş, Süleymencılar vs. ile bunların başında ARAPLARDIR. Böyle dostlarimiz olduğu sürece düşmanlara ihtiyac yoktur! Araplar Türkleri Avusturya’da büyük bir bataklığın içine çekmiştir. Öbür tarafdan Filistin sorunu yüzünden azana bazi irkic Hiristiyan ve Israil’li kisi, kurum ve kuruluslar Internette (ve kitap yayinlarinda )Islam düsmanligi yapan siteler ile adeta insanliga virus saciyorlar. Bunuda bilelim. Zavallı Filistin halkının yanında olmak başka bir iştir. Laik Türkiye Cumhuriyetini birinci derecede düşmanları ile birlikte hareket etmek başkadır. Avusturya’da sözde Türk aydınları korkak, bilgisiz ve koktey yalakalığı yaptığının tepkisizdir yada bananecidir. Bizim gibi tepki koyanlara is eher türlü iftira ve pislik en başta sözde Türkler’den gelmektedir ve niye böyle işler ile uğraşıyorsunuz diye aklı verilmektedir. Biz kendilerine tecavüze uğradığımızı kendilerin bu tecavüze alıştıklarını ve hatta kurtluş yok bari zevk almaya bakalım dediklerini bizlerin ise demokratik bir şekilde Avusturya basınına ve siyasetine sert ama ama bilgi dolu yazı ve tepkilerimizi koyacağımızı söylüyoruz. Dünya’da durum nasıl bilmiyoruz. Ama Avusturya’da Türk olmak Şeytan olmak anlamına getirilmeye çalışılıyor. Aşağıda size çok normal gibi gelen ama çok YILANCA olan haberi kısa veriyouz. Küfürlü ve hakaret içeren haberleri vermek istemiyoruz.
Iki Türk Atasözü:
1-Imam hava gazi verirse Cemaat sıcarmis
2-Kilavuzu Karga olanin burnu boktan kurtulmaz imiz
Iki Ayet:
Aklini calistirmaz ise üzerien pislik yagdirim (Yunus, 100)
O yaman altatici seni Allah ile kandirmasin (Lukman, 33)
——
Burkini nerede?
SPÖ‘lü Nurten Yilmaz: „Seksi görünüyor’’
Burkini nerede? Başlığı ile Falter Dergisinde adeta Avusturya’da yaşayan tüm Müslümanların sanki başka bir sorunu yokmuş gibi tüm vucudu saran bayan mayosu üzerinden gündem yaratmak için yaptıkları haberlerin tek amacı var. Türkleri ve Müslümanları aşağılamak, yobaz ve eğitimsiz hayvanlar gurubu ımajını vererek tüm İslam’ı ‘aynı biplojık ırkçılıkta olduğu gibi genetik bozukluktan pis irk’ mantığı ‘bunların kitabı olan Kur’an’ı Kerım ve dolayısı ile İslam’ hastalık saçıyor. Bu dindekiler dünyaya ve gittiklere yerlere dinleri yüzünden zarar veriyorlar. Dolayısı ile köpek muammelesi yapmak vacipdri. Aşağıda bu haberi hiç değiştirmeden okuyucularımızın dikkatine sunuyoruz. Bu haberde konuşan ister Arap ister Türkler bu gibi sorular ile niye gündemi meşgül ediyorsunuz zatan Avusturya’da ciddi anlamda yine kendilerini Müslümanların temsilcisi diye lanse edenlerin hataları yüzünden Türk düşmanlığı var diye niye demeç vermediklerini ama ‘Seksi görünüyor’ gibi çok düşündürücü demeçleri veren Avusturya’da ki Türk siyasilerini tutum, söz, duruş ve sorumsuzluklarını kamunun vicdanına bırakıyoruz. Burada güya tolerans adına Müslümanların Burkini giymesini savunan zevat kaş yapayım derken göz çıkardığının farkında olmayan ya bilinçli bir provakatör yada zavallı iyliksever bir insancıl birey. Avusturya’da yaşayan Türklerin bire bir haklarında Avusturya basınında yayınlanan haberlerden öğrenmelerine hakları vardır. Bunu morelleri bozulmasın diye veya kendileri okumadıkları, Almanca bilmedikleri veya bilgi düzeyleri anlamaya müsait olmamayıp takip edemeyen sözde Türk basın temsilcilerinin ve özellikle kendilerine güya dindar diyen sözde haber ve gazetecilerin tüm iftira ve karalamalarına rağmen yayınlıyoruz.
Haber: Gerd Millmann /Falter dergisi /28.01.2009
Sofuların mayosunun bir süredir Viyana havuzlarında da kullanılmasına izin veriliyor. Müslüman kadınların çoğu bu haklarını kullanmamayı yeğliyor.
Tıpkı Yeti gibi. Bazıları onu gördüklerini iddia ediyor, ama arayınca bulunamıyor: Müslüman kadının bütün bedenini kaplayan mayosu burkiniden söz ediyoruz. En geç, Berlin kentinin büyük medya çalkantısına neden olan ve yılbaşından itibaren burkiniye belediye havuzlarında izin verme kararından sonra bu cevher bütün Avrupa’da – ve tabii Viyana’da da – günün konusu haline geldi. Ne var ki, ne bu ürünü Viyana’da satın almak mümkün, ne de Viyana havuzlarının denetimiyle görevli Belediye 44. şubesi çalışanları Viyana’da burkini görüldüğünü söyleyebiliyor. Belediye 44. şubesinin halkla ilişkiler sorumlusu Martin Kotinsky, „Viyana’da kadınların burkiniyle havuza girdiklerini duymadım “, diyor. Viyana, burkini sorununu Berlin’den çok farklı biçimde ele alıyor. Çünkü Ottakring ve Simmering havuzları arasında burkiniye zaten geçen yıldan beri izin verilmiş. „Sokak giyimi yasak, sadece Lyrca ve benzeri, su çekmeyen ve şişmeyen kumaşlar kullanılabilir“, Kotinsky, Viyana havuzlarındaki giyim yönetmeliğini böyle yorumluyor. Burkini kullanımına özellikle izin verilmiş. Kotinsky’nin şefi Werner Schuster burkini kullanımını kabul ettirmek istiyor. Schuster, amacını, Müslüman kadınların kapalı, ama Viyana havuzları giyim yönetmeliğine uygun bir biçimde yüzebilmelerini amaçladığını söylüyor. Sofu Müslüman kadınlar şimdiye kadar ancak on beş günde bir Favoriten’deki Amalienbad’da düzenlenen „Kadın yüzme günü“ ne katılabiliyorlardı. Özel olarak kiralanan ve pencereleri karartılan havuzda kadınlar kendi aralarında bulunuyorlar. „Mayoyla yüzenler de var, burkiniyle de“, diyor İslam cemaati kadın hakları sorumlusu Andrea Saleh.
SPÖ Nurten Yılmaz: Gerçekten seksi mi görünüyor?
Demek gerçekten Viyana’da burkini var. İslam modası butiklerinde sorulduğunda olmadığı söyleniyor; oysa internette yeterince öneri bulunabiliyor. Bu mayo, uzun pantolondan ve uzun kollu bir üst parçasından oluşuyor. Üst parçasının ense bölümüne dikilen bir kukuleta başörtüsü görevini yerine getiriyor. Kadınlar bu şekilde, Müslüman kadınların bedenlerini kapamaları doğrultusundaki Kuran emrini yüzerken yerine getirebiliyor. Yüz, eller ve ayaklar istisna kabul ediliyor. İster desenli olsun, ister tek renkli, tek ya da üç parçalı, puantiye veya çizgili, kibar mat siyah veya cart pembe renkli: fiyatlar 98 Euro’dan başlıyor.500 Euro’ya satılan burkiniler de yok değil. Burkininin doğuşu, Bin bir Gece Masallarına benziyor. Lübnan asıllı bir Müslüman olan Aheda Zanetti, vatanı Avustralya’da yüzerken pek de rahat olmayan bir burka giydiği için sık sık alay konusu olurmuş. Oysa bu alışkanlığa sahip tek kadın olmadığını da biliyormuş. Sidney’in, Arap asıllı nüfusunun çoğunluğu nedeniyle „Küçük Lübnan“ olarak anılan bir mahallesinde yetişmiş olan Zanetti, İslami kurallarla modern giyimi, zor da olsa, bağdaştırmaya karar vermiş. 2004 yılında burka ile bikini karışımından oluşan burkiniyi yaratmış. Müslüman kadınlar için mayolar Türkiye’de 1993 yılından beri bilindiği halde Zanetti daha üstün bir pazarlama stratejisi bulmuş. Avustralya cankurtaran ekibi yüzücülerini şık burkinilerle donatmış ve böylece dünya resim piyasasında ilk sıralarda yer almayı başarmış. Burkininin Viyana’da da yerleşip yerleşmeyeceği konusunda Viyana SPÖ partisinin entegrasyonla görevli sözcüsü Nurten Yılmaz, „Giyileceğine inanıyorum“, diyor. „Seksi görünüyor, ama havuzda burkini giymek için oldukça cesur olmak gerekir.“ Müslüman cemiyeti entegrasyon sözcüsü Omar Al–Rawi ise Viyana’da burkininin pek ender görülmesinin nedenini şöyle açıklıyor: „Hanımların çoğu yüzerken burkini giyiyor, ama sadece Mısır sahillerinde veya benzeri yerlerde.“ Al-Rawi’ye göre Viyana’da Müslüman kadınlar, diğer havuz ziyaretçilerinin kaşlarını kaldırmalarına neden olmak istemiyor. „Bu da tıpkı başörtüsü gibi tipik bir olaydır. Müslümanların neden ne giydiği olabildiğince büyütülüp genelleştirilmektedir.“
Kadınlara şehvetli bakışlar
Veronika Matiasek ise, „Kadınların bütün bedenlerini örtmelerini doğru bulmuyorum, çünkü böylece erkeğin kadına genelde şehvetle baktığından yola çıkılıyor“, diyor. Matiasek, Viyana FPÖ partisinin entegrasyon sözcüsü. Burkininin nasıl bir şey olduğunu bilip bilmediği sorusu üzerine Google’da aramaya başlıyor ve kararını veriyor: „Eh, legginglerin üst bölümünde fazlaca kumaş olduğu görülüyor. Bunu beğenmedim. Bizde her iki cinsin de mayo giyerek yüzmesi olağandır. Burkini bedene daha iyi oturmalı, kukuletası da çok bol. Burkini giyilecekse daha dar olmalı. “ Matiasek, yüzme bonesi giyilmesinin daha uygun olacağını söylüyor. „Uzun zamandır havuza gitmedim, ama herkesin bone giymesi koşuluna taraftarım, aksi halde havuz suyunun üztünde saçlar yüzüyor“, diyor Viyana FPÖ partisinin entegrasyon sözcüsü. Ayrıca Müslüman cemiyetinin kadınlar ,için özel yüzme günü düzenlemesine de karşı çıkıyor. „Bu, paralel toplumun dışa karşı kapanmasının tipik bir örneğidir. Madem istiyorlar, o halde özel bir havuzda yapsınlar.“ SPÖ belediye meclisi üyesi Yolmaz bu konuda tartışmayı gereksiz buluyor. „Markus Rogan veya Mirna Jukic bütün bedenlerini kaplayan mayo giydiklerinde herkes: Tabii, daha hızlı yüzmeleri için böyle yapmaları gerekir, diyor. Havuzda burkinili bir kadının görünmesi ise hemen siyasal sorun haline getiriliyor“, sözleriyle görüşlerini açıklıyor. Yılmaz bu konuda söz sahibi, çünkü Viyana’nın en büyük yüzme kulübü ASV Wien’in başkanlığını yapıyor. Görevi gereği, her yaz ilkokul çağındaki göçmen çocukları için yardımcı kurslar düzenliyor. Çeşitli ülkelerden gelen kız ve erkek çocuklar öğleden önce Almanca, öğleden sonra yüzme öğreniyor. „Bu çocukların yarısı, Çeçenistan ve Türkiye gibi Müslüman ülkelerden geliyor. Tabii kızlarla erkekler bir arada yüzüyorlar. Burada burkini yok“, diyor Yılmaz. Viyana belediyesinin entegrasyonla görevli 17. şubesi tarafından desteklenen kursun adı: „Gerçek Viyanalı batmaz“.
Yazıları posta kutunda oku