Ermenilerden özür dileyen böylece dünyaya “Osmanlı 1915’te Ermeni soykırımı yapmıştır” mesajı veren “aydın ötesi” Türk vatandaş grubu (ki aralarında “tarihi bilmiyorum” diyerek konferans veren ve “soykırım olmuştur” diyenler vardır) elbette birdenbire 2008’de duygusallaşıverdikleri için yapmadılar bunu… Romanlarında “töre nedeniyle intiharları” değiştirerek “türban nedeniyle intihar” gibi gösteren yani gerçekleri saptırmaya alışkın olan yazar Nobel öncesi dünyaya “Türkler 1,5 milyon Ermeni’yi öldürmüştür” mesajını tarihi okuduğu, arşivleri inceleyerek gerçeğin bu olduğunu anladığı için vermedi.
Çoğu tarihçi bile olmayan ama kendilerinde ülkeleri adına tarih açıklaması yapma yetkisi gören (veya tarihçi olup da tarihe bakmadan konuşan) akademisyen ve yazarlar 2000’li yıllarda Ermeni soykırımı iddialarını gönülden destekleyen konuşmalara, yazılara boşuna hız vermediler.
Bazıları ABD’deki Ermeni lobisinin hazırladığı konferanslarda, Amerika’nın önemli gazetelerinde Türk devletinin inkârcı olduğunu aynen diaspora ağzıyla “İnkâr duvarındaki çatlak” başlıkları kullanarak boşuna tekrarlayıp durmadı. Koca Türk milletini “hafızasız ve cahil” olmakla boşuna suçlamadı. Ermeni diasporası boşuna “şerefli ve dürüst Türk aydınları da soykırımı kabul ediyor” demedi.
Andrew Mango, Justin Mc Carthy gibi “olaylar karşılıklıdır, soykırım denemez” görüşünü açıklayan dünyaca ünlü tarihçilere bile “Türk devletinden para alıyor” iftirasını boşuna yapıştırmadılar.
Bunların hepsi planlı şekilde yürütülen bir kampanyanın adımlarıydı. Sonunda zaten birçok eyaletinde kabul edilmiş olan Ermeni soykırım iddiasının ABD kongresinde de, Avrupa ülkelerinde de paralel olarak kabulünün sağlanması gündemdeydi. Türkiye Clinton ve Bush dönemlerinde Ermeni diasporasının baskıyla geçirmeye çalıştığı bu yasanın kabulü tehlikesini atlatmıştı ama yeni Başkan dönemi farklı olabilirdi. Onlara göre Türk toplumu da zaten “saf”tı, nasılsa bu oyunları ve onların oynadığı rolü yutar veya unuturdu.
Bu konuda yıllar boyu çok ciddi uluslararası çaba gösteren, tarihi, gerçekleri anlatmaya çalışan Gündüz Aktan’ı (nur içinde yatsın) kaybettik. Aynı şekilde konuya hakim, belgeleri ezbere bilen ve Ermenistan’dan, diğer ülkelerden tarihçileri “belgeleri birlikte incelemeye davet eden” Yusuf Halaçoğlu özellikle şu sırada çok gerekliymiş gibi (o fikir de kimlerden çıktı acaba) Türk Tarih Kurumu’nun başından alındı.
BABACAN NE YAPTI?
Türkiye Halaçoğlu’nun davetini dünyaya tekrarlayıp “Haydi buyrun, tarihi karar böyle verilir” diyeceğine, Ermenistan’ın ilk Başbakan’ı Kaçaznuni’nin “Tehcir doğruydu ve gerekliydi, barışa biz ihanet ettik” dediği konuşmasından başlayarak tüm belgeleri ülkelere ve siyasetçilerine dağıtacağına sesini kesti ve oturdu. Yeni TTK Başkanı’nın bir konuşmasını duyan, adını bilen var mı içinizde?
Bunlar ve Dışişleri’nin, büyükelçilerinin bu konuda gereken hiçbir şeyi yapmadığı yetmiyormuş gibi bugüne kadar soykırım iddiasının ABD’de kabul edilmemesi için en büyük gayreti gösteren Yahudi lobisinin desteği de İsrail’in Gazze saldırısında Türk Hükümeti’nin “yanlışı diplomatik şekilde ortaya koymak yerine İsrail’le birlikte tüm Yahudileri karşısına alan ve hatta Türkiye’nin kendi Yahudi vatandaşlarını ‘tarihteki en kötü dönemlerini yaşıyorlar’ denecek kadar huzursuz eden taraflı ve kışkırtıcı siyaset izlemesi” nedeniyle kaybedildi.
Şimdi Hükümet, özellikle Dışişleri Bakanı Babacan ve Başbakan Erdoğan çıkıp “Ermeni Soykırım Tasarısının”nın ABD’de kabul edilmemesi için nasıl bir çözüm bulacaklarını açıklamak zorundalar. Kabul edildiği takdirde Kanada’da olduğu gibi ABD’de ve AB ülkelerinde de okullara “Ermeni soykırımı” dersi konacak, tarih kitaplarına Türkiye Almanya’dan önce “20. yüzyılın ilk soykırımcı ülkesi” olarak geçecek ve sonsuza kadar her Türk vatandaşına “soykırımcı bir ırktan geldiği” söylenecektir.
Açıklama bekliyoruz!
*****
Soykırım tacirleri!
Kısa süre önce İstanbul Ticaret Üniversitesi’nde 1915 tehciri ve Ermeni olaylarıyla ilgili yeni ve son derece detaylı bir kitabın tanıtımında bulundum.
“Soykırım Tacirleri ve Gerçekler” isimli, Şükrü Server Aya tarafından yıllar süren araştırmalar ve birçok belge ile hazırlanan ve İngilizce’ye de çevrilen kitap tarihin diaspora yalanlarıyla nasıl saptırıldığını çok net ve açık şekilde anlatıyor.
Bence Ermenistan’ın ilk Başbakanı Kaçaznuni’nin konuşması, Kâmuran Gürün’ün “Ermeni Dosyası”, Yusuf Halaçoğlu’nun “Ermeni Tehciri ve Tarihi Gerçekler” gibi kitapları yanında AB ve ABD siyasetçilerine gönderilebilecek kalitede bir kitap.
Size de okumanızı öneririm.
|
Bir yanıt yazın