Teğet Geçen Ekonomi

IMF “İşten çıkarmalardan en çok gelişmekte olan ülkeler etkilenecek” diyor. Zira küresel büyüme oranlarına bakıldığında İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana ekonominin büyüme oranı en düşük seviyeye inmek üzere. 2009 yılında ise küresel ekonominin durma noktasına geleceği söyleniyor devamlı.

Diğer taraftan Uluslararası Çalışma Örgütü ILO ise küresel ekonomik kriz nedeniyle bu yıl dünya çapında işsiz sayısının 51 milyon kişiye dek tırmanabileceğini açıklıyor. Bu anlamda da işten çıkarmalar sonucunda bu krizden en çok etkilenecek ülkeler olarak gelişmekte olan ülkeler etkilenecek deniliyor. Kriz dünyayı teğet geçmiyor, resmen delip de geçiyor. Fakat ülkemizde bu krizden en az hasarla kurtulmak adına net bir plan yapılmış değil. Oysa krizden etkilenerek eleman çıkarmak durumunda kalan şirket sayısı giderek artıyor. İnsanlar artık yarına, yarınlara umutla bakamıyorlar. Hepsinin yüzünde acı bir hüzün var.

Krizden etkilenen herkes hükümetten bir şeyler bekliyor. Resmen eline bakıyor hükümetin. Kimileri vergide indirim bekliyor, kimileri doğrudan destek istiyor. Kısaca herkes hükümetten para istiyor. Ama hükümetin elinde o kadar para yok. 2009 yılında ise vergi gelirleri düşecek, özelleştirme gibi vergi dışı bir gelir imkanı da pek bulunmayacak. Zira elde ne varsa zaten satılmış durumda. Yani hükümet 2009 yılında açık verecek gibi görünüyor. Açığı kapatmak adına ise yapabileceği tek şey borçlanmak gibi görünüyor. Dışarıdan dolar olarak borç alacak, onu da TL’ye çevirerek harcayacak. IMF bu anlamda hükümet tarafından tek çıkar yol gibi görünüyor.

Neredeyse herkes dört gözle bu anlaşmayı bekliyor. Adeta her ne koşulda olunursa olunsun “IMF ile yola devam edilsin” diyorlar. Başta TÜSİAD olmak üzere, neredeyse tüm sermaye çevreleri bu fikirde birleşiyor. Tabii hükümet de aynı fikirde. Zira 2009 Bütçesi’nde 3 milyar TL’lik bir kesintinin yapılmış olması, IMF ile her koşulda yola devam edileceğinin kesin bir kanıtı olmaktadır. Ancak şunun da bilinmesi gerekiyor ki IMF kimseye öylesine para vermez. Alacağını garanti altına almak ister. Bu anlamda da hükümete daha çok kemer sıktıracak, vatandaşı daha da yoksullaştıracaktır. Yani hükümet bu parayı aldığında mali yönden bir nebze rahatlayacaktır ama olan yine vatandaşa olacaktır.

Krizin ilk patlak verdiği dönemde “Kriz bizi etkilemez” diyen hükümet şimdi zor durumda. Hem durumu kurtarmak, hem de kriz nedeniyle ekonomisi bozulan, hükümete güvenini yitirmek durumunda kalan halkın güvenini yeniden kazanmak durumunda. Ancak çok fazla da zamanı yok aslında. Zira yerel seçimlere az bir zaman kaldı. Yapılan tüm anketler AKP’nin oy kaybettiğini belgeliyor. Ekonomik krizin üzerine birde her geçen gün bir yenisi ortaya çıkan yolsuzluk haberleri halkın hükümete olan güvenini iyice yitirmesine neden oldu.

“Kriz bizi teğet geçti.” diyen Başbakan, krizi es geçmekle aslında büyük bir hata yapmıştır. Krizi es geçmek yerine zamanında bir tedbir paketi hazırlansaydı şimdi bu durumda olunmayacaktı. Yani Başbakan bir anlamda bu tavrıyla en büyük darbeyi kendisine ve hükümetine atmıştır. Böyle giderse de bu kriz hükümetin başını yiyecektir. Yemeye de başlamıştır.

 

Arzu Kök

kok.arzu@gmail.com

arzukok@ulusgazetesi.com

 

Arzu Kök

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir