Aşağıdaki “fıkrada” yer alan “Bush” adı yerine, uygun gördüğünüz ve layık olan bir başka ismi koyabilir ve o şekilde anlatabilirsiniz :
“Adamın biri işine giderken birden anormal bir trafiğin içine düşer, trafik bir milimetre bile kıpırdamamaktadır. Bir süre sonra arabasının yan camına birisinin tıkladığını görür ve camını açar
-Ne var, ne olmuş acaba? ? ?
-Teröristler Bush’u yakaladılar…. Eğer 1 milyar TL verilmezse üzerine benzin döküp yakacaklarmış!
-Yaa?
– Evet, işte onun için herkesten biraz yardım topluyoruz.
-İnsanlar ne kadar veriyor ortalama olarak?
-Valla, yaklaşık olarak 5’er litre…! ! ! “
İşte bu fıkrada adı geçen Bush yerine ABD Başkanlığına seçilen Barack Hüseyin Obama; Kenya’lı Müslüman bir baba ile Kansas’lı beyaz bir annenin oğlu olarak, Hawai’de 1961 yılında dünyaya geldi. Obama, altı yaşında iken annesi ikinci evliliğini Endonezya’lı bir müslümanla yaparak Cakarta’ya taşındı. Burada okula başlayan Obama 10 yaşında döndüğü Amerika’da eğitimine devam etti. Hukuk Fakültesini bitirdikten sonra 1991 yılında Avukatlık belgesini aldı. Amerikan Senatosu’nun “tek siyahi üyesi” olan Obama, 2009 yılında aynı ülkenin 44. Başkan’ı oldu.
Obama’nın doğduğu yıllarda, beyazlarla siyahlar aynı otobüse binemiyor, yan yana oturamıyor, aynı okullara gidemiyorlardı. Başkan olarak yaptığı yemin töreninde, kendi ifadesine göre, siyahi olmasından ötürü babasına lokantalarda servis yapılmıyordu. Öğrenim yıllarında benzer sıkıntıları kendisinin de çektiği kuşkusuz olan Obama, “yaşadığı ve vatandaşlığını taşıdığı ülkenin bayrağına sarılıyor, değerlerine sahip çıkıyor.”
“Bizim Obama’lar ise” hiçbir ayrıma uğramadıkları, ekmeğini yedikleri, en fazla para kazanıp en üst mevkilere ulaştıkları ülkelerine düşmanlık besliyorlar. Para ve mevkilerini sürdürebilmek için “oyunu ve parasını aldıkları” insanları kandırmaya, kışkırtmaya devam ediyorlar.
Yemin töreni sırasında söylenilen sözlerden ziyade, Obama’nın gene bir siyahi olan eşinin ve çocuklarının giysileri ön plana çıktı ve bunlar üzerinde konuşuldu. Oysa Obama’nın konuşması, üzerinde önemle durulmasını gerektirir niteliktedir. Bu konuşmada; Amerika gibi gelişmiş bir ekonomi ve yönetim biçimine sahip olan ülkenin sorunları yanında, Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik, sosyal ve siyasal sorunlara ilişkin tahlil ve yanıtları bulmak da mümkündür. Gözünüzü kapadığınız zaman, bunların Amerika için mi, Türkiye için mi söylendiğini bilemezsiniz.
Obama, Amerika’nın içinde bulunduğu sorunların; siyaset ve iş çevrelerinin açgözlüğü, hırs ve doymazlığından yani soygunlardan kaynaklandığını, bunun asıl sorumlusunun da yeterli önlemleri almayan yöneticiler olduğunu aynen şu şekilde ifade ediyor : “İşlerini kaybeden vatandaşlarımız var. Sağlık hizmetleri çökme noktasında. Okullarımız çok fazla kişiyi yarı yolda bırakıyor. Bazılarının açgözlüğü ve doymazlığı sonucu, ekonomimiz gerçekten çok zayıflamış durumda. Bu çöküntü, kimilerinin hırs ve sorumsuzluğundan doğduğu kadar, yönetimin önlem alamamış ve yeni bir evreyi başlatamamış olmasından kaynaklanmaktadır.”
Ve Obama devam ediyor : “Piyasa sadece zengin olanların yanında olursa, adalet söz konusu bile olmayacaktır. Artık fırsatları herkese götürebildiğimiz sürece zenginleşebileceğiz. Bu sadaka vermek şeklinde olmayacaktır. Ortak çıkarlarımız doğrultusunda ilerleyip, herkese bu şartları eşit olarak götürebildiğimiz derecede büyümeye devam edeceğiz.”
Türkiye’ye önerilen; azınlık hakları, etnik kimlik, yerel dil konusunda, Amerika’da yapılması gerekenleri ise şöyle özetliyor. : “Bu ülke için, birlik ve beraberlik için kanlarını dökenlere layık olmalıyız. Artık ırkların farklılığının, dillerin farklılığının tamamen ortadan kalkacağı ve birleşeceğimiz günlere geldik.”
Ya biz… Türk Milleti olarak bizler ne günlere geldik ?
Türk milletinin “cemaatlere, tarikatlara, azınlıklara, etnik kimliklere bölünmek istendiği” devletin yayın organlarında farklı yerel lehçelerde yayınların yapıldığı, üniversitelerinde bu şekilde bölümlerin açılacağı, fabrikaların, barajların, toprakların satıldığı, vatanseverlerin suçlandığı günlere geldik.
Bizdeki bu uygulamalara ters ve aykırı düşen şeyleri önerdiğine göre, onların Obama’sı hiçbir şey bilmiyor, bizim Obama’lar biliyor demektir (!)
Şimdi söyleyin bakalım. Yukarıdaki fıkrada kullanmaya “hangi ismi” layık görüyorsunuz?
Av.A.Erdem Akyüz
Hukukun Egemenliği Derneği Genel Başkanı
[email protected]
Bir yanıt yazın