İÇİNDEKİLER:
ERDOĞAN: SİZLERLE GURUR DUYUYORUM
-ALMANYA
-HESSEN EYALET MECLİSİ SEÇİMLERİNDE MİLLETVEKİLİ
SEÇİLEN MÜRVET ÖZTÜRK: “GÖÇMEN POLİTİKASINA AĞIRLIK
VERECEĞİM. YABANCI GİRİŞİMCİLERİ DESTEKLEYECEĞİM”
-ALMAN FOCUS DERGİSİ, ÜLKEDE FAALİYET GÖSTEREN
TÜRK İŞ ADAMLARININ ÇALIŞMALARINI ANLATTI
‘AKTİF POLİTİKAYA KATILIN’
“IŞIĞIMIZ ATATÜRK”
‘AKTİF POLİTİKAYA KATILIN’
YAŞANAN KRİZ İKİ BOYUTLU
SONUCUN İYİ OLACAĞINA İNANIYORUM
***
ERDOĞAN: SİZLERLE GURUR DUYUYORUM
19 Ocak 2009
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan dün Belçika’lı Türklerle buluştu. Hasselt kentinde 15 bin kişinin takip ettiği konuşmasında Erdoğan “Yurtdışında ekonomide, siyasette ve spor alanında önemli mevkilere gelmiş çok sayıda vatandaşımız var. Buradaki Türklerle gurur duyuyorum” dedi.
Avrupa Birliği (AB) temsilcileri ile çeşitli temaslarda bulunmak üzere Belçiya’ya gelen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, dün Limburg Bölgesi yerleşim birimilerinden Hasselt kentindeki ünlü Ethias Arena Salonu’da 15 kişiye hitap ederek “Avrupa’daki Türklerle gurur duyuyorum” dedi.
Erdoğan, dört yıl aradan sonra geldiği Belçika’daki ilk buluşmasını bu ülkedeki Türklerle yaptı. ‘Büyük Buluşma’ adını taşıyan toplantı için Belçika’nın Hasselt kentindeki ‘Ethias Arena’ salonu seçildi. Brüksel’e yaklaşık bir saatlik mesafede bulunan Hasselt’e öğle saatlerine doğru binlerce vatandaş akın etti. Buluşmaya, Belçika’nın dışında Hollanda ve Almanya’dan da yüzlerce katılım olduğu bildirildi.
ÖNEMLİ MEVKİLERE GELDİNİZ
Avrupa’daki Türkler’e seslenen Başbakan Erdoğan “avrupa ülkelerinde önemli işadamları arasına girmiş vatandaşlarımız var. Yerel siyasette hatta Avrupa siyasetinde etkin millitvekillerimiz ve siyasetçilerimiz var. Bugün artık Avrupa’nın dört köşesinde sporun her alanında başarı elde etmiş kardeşlerimiz var. Onlarla da gurur duyuyoruz. Buradaki Türkler’le gurur duyuyoruz” dedi. Erdoğan’ın konuşması sık sık alkışlarla kesilirken yoğun tezahurat yapıldı.
BAŞINIZ EÐİK OLMAYACAK
Başbakan Erdoğan, “6 yıl önce yola çıkarken ‘Bizim önemli bir hedefimiz var’ dedik. Yurt içinde ve yurtdışında vatandaşımın başı öne eğik olmamalı, olmayacak. Türkiye ve Türkiye dışında vatandaşım gurur ve onurla başı dik durabilecek. Hamdolsun 6 yıl boyunca bunu yapmak için gayretimiz sürüyor” diye konuştu.
Göreve geldiklerinde Türkiye’deki kişi başına geliri neredeyse üçe katladıklarını belirten Erdoğan, “Türkiye’yi baştan sona yenilemek için çalışıyoruz. Herşeyin başı eğitimdir. Eğitim, sağlık, adalet ve emniyet temel taşlar. Doğuya yatırım yaptık. Bilgisayar bilmeyen öğrenci kalmadı” dedi.
***
-ALMANYA
-HESSEN EYALET MECLİSİ SEÇİMLERİNDE MİLLETVEKİLİ
SEÇİLEN MÜRVET ÖZTÜRK: “GÖÇMEN POLİTİKASINA AĞIRLIK
VERECEĞİM. YABANCI GİRİŞİMCİLERİ DESTEKLEYECEĞİM”
HAMBURG (A.A) – 19.01.2009 – Almanya’nın Hessen eyaletinde dün yapılan erken eyalet meclisi seçimlerinde Birlik 90/Yeşiller Partisi’nden milletvekili seçilen Mürvet Öztürk, göçmen politikasına ağırlık vereceğini ve yabancı girişimcileri destekleyeceğini söyledi.
Öztürk, A.A muhabirine yaptığı açıklamada, “Yeşiller olarak toplam 17 milletvekili çıkarttık. Bu büyük bir başarı. Göçmen politikasına ağırlık vereceğim. Yabancı girişimcileri destekleyeceğim. Türkçe’nin müfredata girmesi ve Aleviliğin ders olarak okullarda öğretilmesi için çalışacağım” dedi.
Enerji ve tasarruf konularına da ağırlık vereceğini ifade eden Öztürk, “Enerji konusunu göçmen kökenlilere yakınlaştıracağım. Alternatif enerji konusu da benim için büyük bir önem taşımaktadır” diye konuştu.
Töre cinayetlerinin de başta sivil toplum kuruluşlarında olmak üzere ağırlıklı olarak ele alınmasından yana olduğunu kaydeden Öztürk, “Türkiye’nin AB’ye üyeliğini destekliyorum. Gerçi Türkiye’de son zamanlarda bu konuda duraklama oldu. Ancak Avrupa’nın da çifte standart uyguladığı kanaatindeyim. Özellikle Cem Özdemir’in parti başkanımız olması bu seçimlerde etkili oldu” dedi.
Öztürk, tüm göçmen kökenli Alman vatandaşlarına, 27 Eylül’de yapılacak genel seçimlerde ve Avrupa Parlamentosu seçimlerinde sandık başına gitmeleri çağrısında da bulundu.
Hessen eyaletinde dün yapılan eyalet meclisi seçimlerini Hristiyan Demokrat Birlik Partisi (CDU) kazanırken, Sosyal Demokrat Parti (SPD) büyük oy kaybına uğradı, Hür Demokrat Parti (FDP) ve Yeşiller Partisi de oy oranlarını geçen yılki seçimlere göre artırdı.
(KAP-HA-SRP)
***
-ALMAN FOCUS DERGİSİ, ÜLKEDE FAALİYET GÖSTEREN
TÜRK İŞ ADAMLARININ ÇALIŞMALARINI ANLATTI
BERLİN (A.A) – 19.01.2009 – Alman Focus dergisi, Almanya’da faaliyet gösteren Türk kökenli iş adamlarının çalışmalarını anlattı.
Derginin haberinde, Stuttgart kentinde bir otomobil tamirhanesi işleten ve otomobil malzemeleri satan Ahmet ve Mehmet Şimşek kardeşlerle Berlin’de makina yedek parçası üreten bir şirketin sahibi olan Bayram Yıldırım tanıtılarak, PricewaterhousCooper (PwC) adlı şirketin Almanya’daki Türk kökenli iş adamları üzerine yaptığı bir araştırmaya yer verildi.
Ahmet ve Mehmet Şimşek kardeşlerin, firmalarında 22 işçi çalıştırdıkları, 1998 yılında bu işi kurduklarında kendilerine çok fazla insanın bunu başaracaklarına inanmadığını söylediği belirtildi.
Almanya’ya 17 yaşında gelen Ahmet Şimşek’in Bosch şirketinde meslek eğitimi gördüğü ve daha sonra kısa bir süre bölüm şefinin asistanı olarak çalıştığı kaydedildi.
Bayram Yıldırım’ın da 9 yaşında ailesiyle birlikte Almanya’ya geldiği, 23 yaşındaki kızının makina mühendisliği, 20 yaşındaki oğlunun da elektronik mühendisliği okumak istediği belirtilen haberde, Berlin’in Neukölln semtinde evlerinin kundaklanmasına rağmen Yıldırım ailesinin Almanya’da yaşamaya karar verdiği ve Alman vatandaşlığına geçtiği ifade edildi.
PwC’nin araştırmasına göre, Almanya’da 75 bin Türk kökenli girişimci bulunuyor, 350 bin kişiye iş imkanı sağlıyor ve yılda 25 ila 40 milyar arasında ciro yapıyor.
Başarılı Türk girişimcileri üzerine araştırma yapan PwC yetkilisi Norbert Winkeljohann, olumsuz haber olduğunda Türklerle ilgili çok sayıda haberin yapıldığını, Türk iş adamlarının başarılarıyla ilgili haberlerin ise fazlaca yer almadığını, buna karşın öz güvenlerinin çok yüksek olduğunu belirtti.
Başarılı Türk iş adamlarının düzenli, güvenilir ve özenli olmak gibi Almanların dikkat ettiği özelliklere sahip oldukları, bunları, Türkleri güçlü kılan esneklik, hızlılık ve güler yüzlülükle bağdaştırdıkları ifade edilen haberde, Türk iş adamlarının 3’te 2’sinin gelecek 2 yıl içinde gelirlerinin artmasını bekledikleri, şirketlerin yaklaşık yarısının da yeni işçi alabilecekleri yönünde görüş belirttikleri kaydedildi.
Türk iş adamlarının çoğunun destek açısından ailelerine güvendiği, eğitim ve meslek eğitimine de büyük önem verdiği belirtilen araştırma sonuçlarına göre, Türk şirketlerinin yüzde 55’i, çalışanların sayısının 50’den fazla olduğu şirketlerin de yüzde 68’i meslek eğitimi imkanı sunuyor.
Bu iş adamlarının yüzde 73’ünün Almanya’da kalmak ve sadece yüzde 11’inin temelli Türkiye’ye dönmek istediği kaydedildi.
(ERB-HA-MTN)
***
‘AKTİF POLİTİKAYA KATILIN’
19 Ocak 2009
Kraliçe II. Elizabeth’in, ‘Britanya İmparatorluğu Nişanı’na layık gördüğü Türk kökenli politikacı Meral Ece, hemcinslerine hitabederek, “yerel ve merkezi yönetimlerde temsil edilmek için aktif politikaya katılın” çağrısı yaptı.
Londra Türk Radyosu’nda (LTR), Levenes Avukatlık Bürosu tarafından hazırlanan Burak Gülşen’in sunduğu, ‘Avukatınız Sizlerle’ programında Avukat Şadile Arslan’a, Liberal Demokrat Parti Islington Belediye Meclis Üyesi Meral Ece konuk oldu. İngiltere’nin en eski Türk siyasetçilerinden Ece, ‘İngiltere’ye, Türkiye ve Kıbrıs’tan gelen birinci neslin büyük zorluklar yaşadığını belirterek, yeni nesillerin daha katılımcı olmalarını’ istedi.
Programda, İngiltere yerel yönetimlerinde etnik azınlıkların temsiliyeti ve bunlar içinde kadınların yeri ile ilgili istatistiki bilgiler veren Avukat Şadiye Arslan, ülke genelinde 19 bin 617 belediye meclisinin görev yaptığını hatırlatarak, bu sayı içinde etnik azınlık kadınların sayısının 149 olduğunu kaydetti. Bu oranın ülke genelinde yüzde 1’e denk geldiğinin altını çizen Arslan, oysa etnik azınlık kadın nüfusunun ülke genelinde yüzde 5 olduğunu, bu nedenle en az bin kadının yerel yönetimlerde temsil edilmesi gerektiğini ifade etti.
Plymouth Üniversitesi tarafından yapılan araştırma sonuçlarını aktaran Arslan, 2006 yılında 283 olan beyaz ingiliz kökenden gelen kadın belediye meclis üyesi sayısının 5 bin 606’ya yükselmesine karşın, aynı dönemde etnik azınlık kadın sayısının 164’ten 149’a düşmesinin yerel yönetimlerde demokrasi sorununu gündeme getirdiğini belirtti.
Yeni nesil daha şanslı
Programda kadınların ve Türk toplumunun İngiltere siyasetinde temsiliyeti üzerinde duran Meral Ece, Kıbrıs ve Türkiye’den gelen birinci nesilin yeterli eğitimi almadığı için zorlu bir hayat geçirdiklerini hatırlattı. Konuşmasında kendi ailesi ve çevresinde geçmişte yaşanan güçlüklerden örnekler veren Ece, geçmişe göre bugünkü genç nesillerin daha iyi eğitim alma imkanları bulunduğunu anlattı.
Geçmişte Türk toplumunun yeterince eğitime ve dil öğrenmeye zaman ayırmadığı için yaşadığı İngiliz ve diğer toplumlarından kendini izole ettiğini belirten Ece, kadınlara seslenerek, ‘yaşadığınız toplumda size sunulan hizmetlerden yararlanmak için katılımcı olmalısınız. Siyasi partiler için aktif politika yaparak, yerel ve merkezi yönetimde söz sahibi olmalısınız’ diye konuştu.
Programda İsrail’in Gazze saldırısına tepkisini de dile getiren Meral Ece, Liberal Demokrat Partisi liderinin ‘İsrail’e silah ambargosu uygulanmalı’ görüşünü desteklediğini söyledi. Ece, İngiltere ve ABD yönetimleri ile diğer batılı ülkelerin İsrail’e gerekli sertlikte tepki göstermeyerek çifte standartlı yaklaştıklarını sözlerine ekledi.
***
“IŞIĞIMIZ ATATÜRK”
19 Ocak 2009
Antalya Akdeniz Üniversitesi Yönetim Bilimleri dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Fulya Sarvan, Hamburg ve çevresi Atatürkçü Düşünce Derneği’nin davetlisi olarak “Çağdaş liderlik yaklaşımları ışığında Atatürk” konulu bir konferans verdi.
HAMBURG ve çevresi Atatürkçü Düşünce Derneği (HADD) tarafından düzenlenen konferansta konuşan Antalya Akdeniz Üniversitesi Yönetim Bilimleri dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Fulya Sarvan, „Atatürk’ün ışığı üzerimizden hiç eksik olmasın’ dedi.
HADD’nin Altona semtindeki banasında yapılan ve dernek başkanı Gökten Küçük’ün yönettiği, Akdeniz Üniversitesi Dekan Yardımcısı Prof. Dr. Harun Gümrükçü’nün de izlediği konferansta Prof. Sarvan, Atatürk’ü liderlik özellikleriyle anlattı.
“En büyük lider”
Atatürk’ün dünyanın yetiştirdiği en önemli lider olduğunu söyleyen Sarvan, „Atatürk tüm liderlik kuramlarının en mükemmel örneğidir’ dedi. Dünyada yaşanan savaş ve sorunların başında liderlik vasıflarına sahip siyasetçilerin eksikliğinden kaynaklandığını ifade eden Sarvan, “Bu konuda Atatürk’ü tekrar incelemek, onun liderlik özellikleri araştırmak ve ondan esinlenmek lazım. Sadece döneminde değil günümüze kadar dünyanın en karizmatik liderleri arasında gösterilen büyük önder Atatürk çalışkan, fedakar, ileri görüşlü, ilkelerinde sert ama kişisel açıdan hoşgörülü ve bağışlayıcı özellikleriyle bur ulusun kimliği yeniden yaratmıştır.
Bağımsız, özgür ve çağdaş Türkiye Cumhuriyeti ile çökmüş bir imparatorluktan tüm kurumlarıyla bir ülke yaratmıştır. Askeri alanda Kurtuluş Savaşı ile, siyasette Cumhuriyet ile toplumsal alanda ise çağdaş Batı’ya yönelerek liderlik sıfatlarını ortaya koymuştur. En zon şartlar altında, hukutan, yazıya, ekonomiden eğitime kadar bir dizi devrimlerle ülkemizi çağdaşlık yoluna sokmuştur” dedi.
“Güç kaynağımız”
ABD’den üniversiteye konuk olarak gelen bir meslektaşının her evde Atatürk resminin asılı olduğuna çok şaşırdığını ve kendisine “Atatürk resimlerini makam ve evlere asmak zorunlu mu?” diye cahilce bir soru sorduğunu belirten Sarvan, „Kendisine Türkiye’de herkesin büyük bir sevgi, saygı ve gururla evlerine Atatürk posteri astığını, çünkü onun bizim için günlük yaşamda dahi en iyi örnek, motivasyon ve güç kaynağı olduğunu söyledim. İnşallah anlamıştır’ dedi. Prof. Dr. Fulya Sarvan açıklamalarından sonra dinleyicilerin sorularını yanıtladı.
***
‘AKTİF POLİTİKAYA KATILIN’
19 Ocak 2009
Kraliçe II. Elizabeth’in, ‘Britanya İmparatorluğu Nişanı’na layık gördüğü Türk kökenli politikacı Meral Ece, hemcinslerine hitabederek, “yerel ve merkezi yönetimlerde temsil edilmek için aktif politikaya katılın” çağrısı yaptı.
Londra Türk Radyosu’nda (LTR), Levenes Avukatlık Bürosu tarafından hazırlanan Burak Gülşen’in sunduğu, ‘Avukatınız Sizlerle’ programında Avukat Şadile Arslan’a, Liberal Demokrat Parti Islington Belediye Meclis Üyesi Meral Ece konuk oldu. İngiltere’nin en eski Türk siyasetçilerinden Ece, ‘İngiltere’ye, Türkiye ve Kıbrıs’tan gelen birinci neslin büyük zorluklar yaşadığını belirterek, yeni nesillerin daha katılımcı olmalarını’ istedi.
Programda, İngiltere yerel yönetimlerinde etnik azınlıkların temsiliyeti ve bunlar içinde kadınların yeri ile ilgili istatistiki bilgiler veren Avukat Şadiye Arslan, ülke genelinde 19 bin 617 belediye meclisinin görev yaptığını hatırlatarak, bu sayı içinde etnik azınlık kadınların sayısının 149 olduğunu kaydetti. Bu oranın ülke genelinde yüzde 1’e denk geldiğinin altını çizen Arslan, oysa etnik azınlık kadın nüfusunun ülke genelinde yüzde 5 olduğunu, bu nedenle en az bin kadının yerel yönetimlerde temsil edilmesi gerektiğini ifade etti.
Plymouth Üniversitesi tarafından yapılan araştırma sonuçlarını aktaran Arslan, 2006 yılında 283 olan beyaz ingiliz kökenden gelen kadın belediye meclis üyesi sayısının 5 bin 606’ya yükselmesine karşın, aynı dönemde etnik azınlık kadın sayısının 164’ten 149’a düşmesinin yerel yönetimlerde demokrasi sorununu gündeme getirdiğini belirtti.
Yeni nesil daha şanslı
Programda kadınların ve Türk toplumunun İngiltere siyasetinde temsiliyeti üzerinde duran Meral Ece, Kıbrıs ve Türkiye’den gelen birinci nesilin yeterli eğitimi almadığı için zorlu bir hayat geçirdiklerini hatırlattı. Konuşmasında kendi ailesi ve çevresinde geçmişte yaşanan güçlüklerden örnekler veren Ece, geçmişe göre bugünkü genç nesillerin daha iyi eğitim alma imkanları bulunduğunu anlattı.
Geçmişte Türk toplumunun yeterince eğitime ve dil öğrenmeye zaman ayırmadığı için yaşadığı İngiliz ve diğer toplumlarından kendini izole ettiğini belirten Ece, kadınlara seslenerek, ‘yaşadığınız toplumda size sunulan hizmetlerden yararlanmak için katılımcı olmalısınız. Siyasi partiler için aktif politika yaparak, yerel ve merkezi yönetimde söz sahibi olmalısınız’ diye konuştu.
Programda İsrail’in Gazze saldırısına tepkisini de dile getiren Meral Ece, Liberal Demokrat Partisi liderinin ‘İsrail’e silah ambargosu uygulanmalı’ görüşünü desteklediğini söyledi. Ece, İngiltere ve ABD yönetimleri ile diğer batılı ülkelerin İsrail’e gerekli sertlikte tepki göstermeyerek çifte standartlı yaklaştıklarını sözlerine ekledi.
***
YAŞANAN KRİZ İKİ BOYUTLU
14 Ocak 2009, Çarşamba
Almanya’da İsbank Genel Müdürü Bayram Öztürk, ‚Yaşanan kriz mali ve psikolojik olmak üzere iki boyutlu. Bundan dolayı kriz yönetimi için mali enstrümanlar ve güven tesisi şart’ dedi. İsbank Genel Müdürü Bayram Öztürk, Avrupa’daki Türk girişimcilerin başarılarına ilaveten hızla kurumsallaşmaları gerektiğini söyledi.
Amerikalı yazar Mark Twain bankacılar için ‘ Güneşli pırıl pırıl havada şemsiye verirler, yağmur yağmağa başlayınca geri alırlar’ diyor. Yazar Twain bunu niçin söylemiş bilmiyorum ama Almanya’da İsbank Genel Müdürü Bayram Öztürk hiç te böyle bir intiba uyandırmıyor. Aksine mesleki bilgilerle donanmış klasik bankacı portresinin ötesinde entellektüel merakları, iki dile hakimiyeti, gelişmelere bakışı bankacılar hakkında pozitif bir enerji yaratıyor.
Bayram Öztürk 1958 Elazığ doğumlu. Ramazan Bayramı’nda doğduğu için adını Bayram koymuşlar. Adım ‘Ramazan da olabilirdi ama Bayram’ı tercih etmişler’ diyor. Evli ve 17 yaşında bir kızı var.
Hemen soruyorum. Kriz ile yatıp kalkıyoruz. Ne olacak bu kriz ?
– Krizin iki boyutu var. Biri mali diğeri psikolojik. Otomotiv başta olmak üzere birçok sektörde kendini gösterdi var ama psikolojik etkisi daralmayı hızlandırıyor. Örneğin parası olan da endişeye kapılıp satın almayı erteliyor. Seyahate gitmiyor. Kıyafet alacaksa almıyor. Böyle idare ederim diyor. Eğer insanlar yöneticilere güven duyarsa psikolojik etkisi hafifler. Mali boyutu ise piyasa enstrümanlarıyla kontrol altına alınabilir.
Marmara Üniversitesi İşletme Fakültesi mezunu Bayram Öztürk, 1986’da müfettiş olarak girdiği İş Bankası’nda İstanbul Altunizade ve Şişli Şubeleri Müdürlüğü yapmış. 2005’ten beri İşbank Genel Müdürü. Merkezi Frankfurt’ta olan İşbank’ın Paris, Zürih ve Amsterdam’a ilaveten Almanya’da 11 şubesi var. 12 genç meslek eğitimi yapmış, dört genç şu anda yapıyor. 1992’de Alman yasalarına göre kurulmuş. Mevduat, konut dahil her türlü bireysel ve ticari krediler, fon satışına aracılık gibi her türlü bankacılık işlemi yapıyor.
‘Bankalardan imdat çağrıları geliyor. Bir Alman bankası kısmen devlet kontrolu altına girdi. Türk bankaları bu krizin neresinde’ diyorum.
– Aktif büyüklüklerimiz Alman bankalarıyla mukayese edilebilecek ölçülerden çok uzak. Dolayısıyla kriz bizi doğrudan etkilemedi diyebilirim. Ama dahil olduğumuz bankalararası işlemleri etkiledi tabii. Genel olarak kredi verirken çok daha dikkatli davranılıyor. Bölüm yöneticilerimle sık toplanıp piyasa değerlendirmesi yapıp büyümemizi emin bir şekilde sürdürüyoruz.
‘Avrupa’daki Türk bankacılığı hak ettiği yerde değil. Gelecekte daha global oyuncu olacağız. Bu yönde hızla ilerliyoruz’ diyen Öztürk, ekliyor. ‘Avrupa ve Türk kültürünü iyi tanıyan finans sektörü olarak Türkiye’nin Avrupa ile finansal bütünleşmesinde de büyük rol oynuyoruz. Şu anda öncü bir güç olarak görülmeli ama gelecekte bu rol daha da artacak’
Bayram Öztürk ile makam odasındaki ünlü Türk ressamlarına aıt tabloların yanısıra Alman ve Türk müşteriler, Türk gençlerinin bankacılığa yaklaşımları, Alman ve diğer yabancı banka yöneticileriyle ilişkileri gibi mesleki konularda uzun uzun sohbet ettik. Bunların hepsi ayrı birer yazı konusu ama Bayram Öztürk şunu mutlaka yazmamı istedi.
‘Avrupa’daki Türk kökenli işadamlarımız başta toptan gıda olmak üzere hemen her sektörde büyük başarılara imza atıyor. Bunu Alman meslektaşlarımız da dile getiriyor. Müşterimiz olsun veya olmasın banka olarak biz veya diğer Türk, Alman bankalar hepsini dikkatle takip ediyoruz. İşadamlarımız ama artık firmalarını kurumsallaştırmak için de hızla adım atmalıdır. Böylelikle bankalarla olan ilişkileri daha da kolaylaşır. Büyümeleri kolaylaşır. Uzun yıllar yaşamalarını da güvence altına alırlar’
***
SONUCUN İYİ OLACAĞINA İNANIYORUM
17 Ocak 2009
Moskova’da Mayıs ayında yapılacak 54. Eurovision şarkı yarışmasında Türkiye’yi temsil edecek olan Hadise, yarışma sonucunun iyi olacağına inandığını ve sahnede izleyicileri şaşırtacağını söyledi.
Moskova’da Mayıs ayında yapılacak 54. Eurovision şarkı yarışmasında Türkiye’yi temsil edecek olan Hadise, yarışma sonucunun iyi olacağına inandığını ve sahnede izleyicileri şaşırtacağını söyledi. Hadise, A.A’ya yaptığı açıklamada, ‘Düm Tek Tek’ isimli şarkısının Eurovision yarışmasının havasına çok uyduğunu, insanların yorumlarından çok hoşnut olduğunu, olumlu tepkilerin kendisini şaşırtacak boyutta fazla gözüktüğünü, bu durumdan büyük mutluluk duyduğunu belirtti.
Yarışma hazırlıklarının çok yoğun geçtiğini anlatan Hadise, ‘Her şeyin mükemmel olmasını, Türkiye’yi en güzel şekilde dünyaya tanıtmak istiyorum. En önemlisi budur. Ayrıca, benim için sadece şarkı değil, tüm sahne performansım çok önemli’ dedi.
Eurovision’a uyum sağlamanın ve bu arada kendi çizgisini yansıtmanın önemine değinen sanatçı, yarışma kuralları çerçevesinde ‘pek çok sahne sürprizi’ düşündüğünü, sonucun iyi olacağına inandığını ifade etti. ‘Düm Tek Tek parçasının sözleri çok güzel’ diyen Hadise, özetle şöyle konuştu: ‘Ben bir şarkıcı olarak öncelikle şarkı sözüne bakarım. İngilizce şarkı seçiminin bir nedeni de budur. Daha çok sayıda insan şarkının sözlerini anlayabilecek. İngilizce sözler Türkiye açısından daha avantajlı ve ben İngilizceyi çok iyi okuyabiliyorum. Sesime, tavrıma ve sahnedeki duruşuma İngilizce daha çok yakışıyor. Düm Tek Tek kalbin atışını simgeliyor. Şarkının mesajı budur.’
Şarkının, çok takdir ettiği Sinan Akçil’in bestesi olduğunu belirten sanatçı, ‘İlk dinlediğimde gözlerimi kapadım ve bu şarkı ile kendimi sahnede hayal ederek, nasıl bir Hadise olurum diye düşündüm’ dedi. Yarışma için Erdem Kınay ve Volga Tamöz’ün şarkılarının da değerlendirildiğini, bu güzel besteleri de ileride ele alacağını anlatan Hadise, ‘Düm Tek Tek’ şarkısının İngilizce sözlerini fazla beğenmediğini, nakarat bölümünden çok hoşlandığını, sözleri Belçikalı Stafaan Fernande ile birlikte tekrar yazdıklarını, Sinan Akçil’in de beğenisini aldıklarını belirtti.
Eurovision yarışmalarını çocukluğundan beri izlediğini, önceleri puanlama bölümünden, ülke isimlerinin ekrana taşınmasından, o sırada ekranlara yansıyan renklerden çok hoşlandığını, son zamanlarda şarkılara da dikkat ve önem verdiğini kaydeden Hadise, sözlerine şöyle devam etti: ‘Sertap Erener’in yarışmayı kazandığı günü hiç unutamıyorum. Çok çekişmeli geçmişti. O gece menajerime mesaj çekerek, çok mutlu olduğumu söylemiştim. Sevinçten ağlamıştım. Sertap ile tanışmayı, onun Eurovision deneyimini paylaşmayı, tavsiyelerini dinlemeyi çok istiyorum.’
Hadise, hangi duygularla sahneye çıkacağı konusunda da şunları belirtti: ‘Ben sahneye her zaman çok heyecanlı çıkarım. Sahne öncesinde yemek yiyemem ve sürekli konuşma ihtiyacı duyarım. Eurovisyon döneminde herhalde heyecandan 4-5 kilo veririm. Sahnede insanları şaşırtmayı seviyorum. Türkiye denince akıllara göbek dansı geliyor. Ben sahnede daha önce denenmemiş bir şey yapmak istiyorum. İstiyorum ki insanlar sahnede hadise, olay çıktı desinler.’
‘Program hazırlanıyor. Ocak ayı sonunda katılımcı ülkeler kurayla gruplara ayrılacak ve buna göre promosyon turumuzu düzenleyeceğiz’ diyen Hadise, Düm Tek Tek albümünün yarışmadan önce satışa sunulacağını bildirdi.
Hadise, özel hayatına ilişkin de şu değerlendirmeleri yaptı:’Özel hayatımın özel kalmasına özen gösteriyorum. Bu yüzden insanlar beni magazin programlarında az görüyorlar. Çok gezmeyi sevmiyor, gideceğim yerleri iyi seçiyorum. Kapılarınızı herkese çok açarsanız sonra kapatmak zor oluyor.
Duygusal bir insanım ve izleyiciler bunu sahnede görüyorlar. Duygulu şarkılarda duygulanırım, bazen ağlarım. Annemi ve kardeşlerimi çok seviyorum, onlar için her şeyi yaparım. Çalışmadığım günlerde sıradan şeyler yapmaktan zevk alırım. Mesela bir yerde oturup insanları izlemek, elimde kağıt, kalem ve sütlü kahve varken şarkı sözleri yazmak hoşuma gider.’
Küçüklüğünden beri şarkıcı olmak istediğini belirten Hadise, tiyatro, ayakkabı ve kıyafet tutkusunun da çocukluğundan beri sürdüğünü, sinemayı, araba kullanmayı, sporu sevdiğini anlattı. Vücudunda üç dövme olduğunu ifade eden sanatçı, bileğindeki dövmenin kız kardeşinde de bulunduğunu ve kardeşler arasında bitmeyen sevgiyi simgelediğini söyledi. Hadise, şunları kaydetti: ‘Belimdeki dövmenin anlamı çok derin, onu açıklamak istemiyorum. Gizem güzel bir şey. Dövmeler hayatımdaki önemli anları yansıtıyor. Görünmeyen
yerlerime dövme yaptırmayı tercih ediyorum. Ensemde yeni bir tane yaptırdım. Latince bir yazı var. Anlamı, kendi kanatları ile uçan bir kız. Ben kendi kanatlarımla uçmayı seviyorum. Düm Tek Tek şarkısında da melek sözü geçiyor. Meleklerin de kanatları var. Dövme yapıldı, ardından bu şarkı yapıldı. Ben bunda kaderin rolüne inanıyorum. Bir dövmem de kalçamda. O da Tibetce. Onun anlamı da çok özel.’
Sahneye çıkmadan önce hep mavi boncuk taktığını anlatan Hadise, Eurovision’da da bunu yapacağını, aksi takdirde kendisini ‘mikrofonsuz’ hissettiğini söyledi. Sanatçı, Belçika’daki yaşamını da özetle şöyle anlattı: ‘Mol şehrinde doğdum. Annem ve babam Belçika’da evlenmişler. Daha sonra ablam Hülya, ben ve arkamdan Derya ve en küçük kardeşim Murat doğduk. Annem ve babam, ben 11 yaşımdayken ayrıldılar ama bizi hep desteklediler. Belçika’da okudum, 2006’da pazarlama bölümünden mezun oldum. Benim için tahsil önemliydi. Annem ve babam sayesinde Türkçe ve Flamanca’yı öğrendim, Fransızca, İngilizce ve Almanca da biliyorum.’
Beğenilmekten hoşlandığını, insanlara günlük haliyle görünmekten çekinmediğini, sadeliği tercih ettiğini anlatan Hadise, Zeki Müren’e ve Frank Sinatra’ya olan hayranlığını da dile getirirken, ‘Ben de bir gün, Sezen Aksu, Ajda Pekkan, Nazan Öncel gibi kalıcı olmak istiyorum. Şimdi 23 yaşımdayım ama 50’li yaşlarımda sahnedeki halimi düşünüyorum’ dedi.
Bir yanıt yazın