Gazze’de ve Tataristan’da yaşanan İnsan Hakları İhlalleri

Uluslararası İnsan Hakları Avrasya Federasyonu ( İHAF )
Başkanı Abdullah BUKSUR’un
“Gazze’de ve Tataristan’da yaşanan İnsan Hakları İhlalleri”
Konusunda
Basın Açıklaması
( 10 Ocak 2009)

Son dönemlerde kamuoyumuzu da yoğun şekilde işgal eden Gazze’de yaşanan insanlık dışı şiddet ve katliamlar ve bu anlamda yaşanan insan hakları ihlalleri ile Gazze’de yaşanan bu şiddet nedeni ile gölgede kalan, kamuoyumuzda ve dünya kamuoyunda fazla duyulmayan, ancak Rusya Federasyonu tarafından Tataristan Milli Meclisi Başkanı başta olmak üzere, üyelerine karşı yapılan baskı, yıldırma vb. insan hakları ihlalleri konularında Uluslararası İnsan Hakları Avrasya Federasyonu ( İHAF ) olarak sizlerle ve dolayısı ile kamuoyumuzla görüşlerimizi paylaşmaktır.

Gazze’de vahşetin geldiği nokta, öyle bir hal almıştır ki dünyanın hiçbir yerinde emsalini bulmak mümkün değildir.

Bu güne kadar çoğunluğu yaşlı, çocuk, kadınlardan; yani sivillerden oluşan 760 kişi hayatını kaybederken bin’in üzerinde yaralı acilen tıbbi müdahale için dünya insanlığından yardım beklemektedir.  

İsrail BM kontrolündeki okul ve hastaneler başta olmak üzere, pek çok cami ve kamuya açık hizmet binalarına; içindeki yaşlı, tüm sivil insanlarla beraber, çoluk çocuk demeden, uluslar arası hukuk normlarını hiçe sayarak günlerdir bomba yağdırmakta, bu anlamda yapılan eleştiri ve tepkilere karşı ise yapılan bu katliam bizzat Cumhurbaşkanları tarafından “Oralardan bize ateş edildi, o nedenle vurduk” gibi sığ, anlamsız, izansız bir savunma ile haklı gösterilmeye çalışılmaktadır.

Bu vahşetin üzerine BM Güvenlik Konseyi acilen toplanarak; Gazze’de acil ve kalıcı ateşkes sağlanması çağrısında bulunan bir karar tasarısını kabule etti.

Gazze ile ilgili olarak İngiltere tarafından sunulan karar tasarısı, 15 üyeli konseyin, ABD hariç 14 üyesi tarafından kabul edildi. Tasarıda, Gazze’de “acil, kalıcı ve taraflarca tamamıyla uyulacak – İsrail birliklerinin Gazze’den tamamiyle çıkmalarının yolunu açacak ateşkes” isteği onaylandı.

Gazze’debütün insani değerler hiçe sayılarak yapılan saldırılar, telafisi mümkün olmayan insani bir krizi ortaya çıkarmıştır. Derinleşerek devam eden bu süreç insanlık adına endişe vericidir.

İnsanların hayatalarını idame ettirebilmek için ihtiyaç duyduğu gıda, tıbbi malzemeler ve akaryakıt gibi maddelere ulaşması İsrail tarafından engellenmektedir. Bizim Uluslararası İnsan Hakları Avrasya Federasyonu ( İHAF ) olarak birincil taleblerimiz insani yardımların engellenmeden Gazze’ye ulaşması, dağıtılmasıdır.

Ayrıca bölge ülkeleri ve bölgede etkin olan ülkeler Gazze’de barışa ulaşılmsı ve kalıcı hale getirilmesi konusunda etkin olmalıdırlar. Savaşın sona ermesi sonrasında, Gazze’de yaşayanların insani ve ekonomik durumlarının kalıcı olarak iyileştirilmesi için çok acil önlemler alınmalıdır.

BM Güvenlik Konseyinin “Sivillere yönelik tüm şiddet ve terör eylemlerinin kınandığı” 7 Ocak 2009 kararında, kalıcı ateşkes ve sükuneti sağlamak için Gazze’ye yasadışı silahların ve mühimmatının girişinin önlenmesi ve İsrail-Gazze arasındaki geçiş noktalarının da yeniden açılması yönünde düzenlemeler yapılması için üye ülkelerin çabalarını yoğunlaştırmaları isteniyor.  

Bu kapsamda, hem Mısır’ın iki taraf arasında başlattığı, hemde aynı kapsamda süren diğer bölgesel ve uluslararası çabaların da memmuniyetle karşılandığı BM Güvenlik Konseyinin söz konusu kararında belirtiliyor.

“İsrail-Filistin sorununun ancak barışçıl yollarla çözülebileceği, iki devletli çözümün gerekli olduğu” belirtilen kararda; tarafların ve uluslararası toplumun bu yönde, İsrail ve Filistin’in iki demokratik ülke olarak  yan yana ve barış içinde, güvenli ve tanınmış sınırlar içinde  yaşamalarını öngören bir vizyonu temel alan kapsamlı bir barışa yönelik çabalarını acilen yeniden başlatmaları gerektiği” de vurgulanıyor.   

Kararın giriş paragraflarında  ise Gazze’nin bölgede krurulacak Filistin devletinin bir parçası olacağı belirtilerek, Filistin ve İsrail nüfuslarının korunması gerektiği belirtiliyor ve tüm sivillerin güvenliği ve refahının önemi vurulanıyor.

BM Güvenlik Konseyi’nin kararları, uluslararası hukukta bağlayıcı nitelik taşıyor. Bu anlamda değerlendirildiğinde biraz önce teferruatlı oalrak bahsetmeye çalıştığımız bu kararda aynı statüde olması nedeni ile bağlayıcıdır.

Ancak bugüne kadar bağlayıcı olan bu kararlara maalesef İsrail tarafından uyulmamış, uluslar arası hukuk çiğnenmiştir.

İHAF oalark talebimiz ve beklentimiz; Bir an önce Filistin’e insani yardımların girişini engelleyen İsrail’in bu kapıları açması gerekmektedir. Çünkü bu uygulama en temel insan hakları ihlalidir, suçtur.  Kapıların açılması uluslararası insan hakları hukukunun gereğidir.

Dünyanın gözü önünde yaşanan bu vahşete bir an önce son verebilmek için başta BM olmak üzere tüm bölge ve dünya ülkeleri gerekli müdahaleyi yapmalı, İsrail bu saldırılarını derhal durdurarak askerlerini Filistin’den çekmelidir.

Bölgenin istikrara kavuşabilmesi için İsrail – Filistin ilişkilerinin bir an önce normala dönmesi sağlanmalıdır.

Ve tüm dünya ülkeleri, BM’e bağlı yardım kuruluşları bir an önce bölgeye her türlü gıda ve tıbbi malzeme başta olmak üzere her türlü insani yardımı başlatmalıdır.

Yine İHAF olarar talebimiz; insan hak ve özgürlüklerinin temel alındığı bir dünyada yaşamak, tüm insanlık için ortak değer olarak kabul edilmelidir.

Gündemimizin ikinci konusu  Gazze saldırıları süresince bir nevi gölgede kalan, ama  onun kadar önemli diğer bir insan hakları ihlali konusundadır. Bu konu; Rusya Federasyonu içerisinde yer alan Tataristan özerk bölgesinde Rusya Federasyonu yöneticileri tarafından uygulanan insan hakları ihlallerinin sizler aracılığı ile kamuoyuna ve dünya insanlığına iletilmesidir.

10Aralık 1948 yılında kabul edilen “İnsan Hakları Evresel Beyannamesi, Rusya tarafından da imzalanmış olmasına rağmen, Rusya’nın işbaşındaki yöneticiler insan haklarını hiçe saymakta; Federasyonda yaşayan pek çok topluluk gibi Tatarlara da sistematik insan hakları ihlalleri uygulanmaktadır.

Rusya Federasyonuna bağlı bulunan Tataristan Milli Meclis üyelerine karşı yapılan ve son dönemlerde daha şiddetlenen bu baskılar artık dayanılmaz boyutlara ulaşmıştır.

Bu baskılar öncelikle Tataristan Milli Meclisi üzerine yoğunlaştırılmakta ve halkın üzerinde yönetici ve fikir önderi taşıyan Meclis Üyelerine uygulanan baskı ve sindirme politikaları sonrasında aslen Tatar Halkının baskı ve sindirme çerçevesinde sesi kesilmek amaçlandığı hissi uyanmaktadır.

Yapılan baskı ve sindirme şeklindeki insan hakları ihlalleri konularında birkaç bariz örnek, son dönemlerde dikkat çekici bir şekilde öne çıkmıştır.

 Örneğin; 24 Aralık gece yarısı, Tatar Milli Meclis’i Reisi Fevziye Bayramova’nın, Çallı şehrinde evine FSB ( eski KGB ) subayları gelmiş, Sayın Bayramova’yı FSB Merkezinde sorgulamak için celpname vermek istemişler, fakat Bayramova’da bu duruma sert tepki göstererek, gelenlerin eve girişine  engel olmuş ve celpnameyi de almamıştır.

FSB çalışanları yine aynı gece aynı amaçla tatar Milli Meclis Reis yardımcısı Faik Taciyev’in evine gitmişler, ancak orada da hedeflerine ulaşamadan geri dönmüşlerdir.

Ama ayın gece “Çallı gençleri” gazetesinin redaktörü Damir Şeyhetdinov FSB’ye çağrılıp, sorgulanmıştır.

Bu olayın hemen bir gün sonrası yani 25 Aralık 2008 günü Milli Meclisnin Tüm vekilleri FSB subayları tarafından FSB Merkezine çağrılıp sorgulanmıştır.

1,5 saat süren sorgulamada; “ 20 Aralıkta yapılan toplantı, toplantıda kabul edilmiş belgeler, toplantıya kimlerin katıldığı” sorgulnmış, soruşturmayı bizzat; son yıllarda onlarca Tatar-Müslümanlarını hapsetmekle ün kazanmış FSB Albayı Vikentyev Yevgeniy İgoroviç yürütmüştür.

Sorgulama sırasında sorgulananlara; Tatar Milli Meclisi toplantı resimleri, isim listeleri vb; aslen yasaklı herhangi bir belge olayan ama kendi mahremiyeti içerisinde yürütülmesi  gereken meclis çalışmaları ve katılımları ile ilgili belge ve resimler gösterilmiş, sorgulananlar sanki bu belge ve resimler suç unsuru içeriyormuşçasına; onlarla tehdit edilmiştir.

Bahse konu bu olay “ İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin” 19. Maddesine aykırı olup ilgili madde; “Herkesin düşünce ve anlatım özgürlüğüne hakkı vardır. Bu hak düşüncelerinden dolayı rahatsız edilmemek, ülke sınırları söz konusu olamaksızın, bilgi ve düşünceleri her yoldan  araştırmak, elde etmek ve yaymak hakkını gerekli kılar” demektedir.

FSB Albayı Vikentyev, Cemil Safiullin’a Milli Meclis ve Beyanat hakkında sorular sormuş, yardım için “Batılı Emperyalist devletlere müracaat ettikleri” iddiasını öne sürerek alay etmiştir. Hukukçu Cemil Safiıllin ise, FSB albayına, 1990 yılının 30 Ağustos tarihinde Tataristan Yüksek Şurası’nın kabul ettiği kararı – 1992 yılının 21 Mart tarihindeki Tataristan’daki refarandum sonuçlarını hatırlatmış. Tataristan iel Kosova, Güney Osetya ve Abhazya karşılaştırması yapmiştır.

Yine ayını gün Alekseyevski Bölgesinin Eşnek Köyünde yaşayan Milli Hareketin faal üyesi Rifkat Şemsetdinov’un da sorgulandığı tarafımıza bilgi olarak ulaşmıştır.

Milli Meclis vekilleri ve taraflarının takibi ve sorgulamalrı konuısunda benzer pek çok uygulama; Tataristan’ın diğer bölge ve şehirlerinde de devam etmektedir.      

4 Ocak 2009 günü sabah saat 9:00’da FSB subayları tekrar Tatar Milli Meclis Reisi Fevziye Bayramova’nın kapısını çalmış, fakat Fevziye Hanım kapıyı açmamış, buna karşılık FSB subayları kapıyı zor kullanıp açmaya çalışırken, Sayın Bayromava kapıyı açmak zorunda kalmıştır. İçeriye FSB adına; İldar Zaynullov, Marsel İdrisov, polis teğmeni Malis Zayniyev ve tanıklar Aynaz Şeyhelislamov ile Lenar Zakirovlar girmişlerdir. Aynı zamanda 20 Aralık 2008 tarihinde toplantı yapılan binada aranmıştır.

FSB subayları, 26 Aralık 2008 tarihinde 282.Maddenin 2.fıkrasına istinaden “MİLLETLER ARASI DÜŞMANLIĞI KÖRÜKLEME” suçu ile cinai dava açıldığını ve 2 Ocak 2009 tarihli arama emriyle geldiklerini söylemişler, yapılan arama 3 saat sürmüş; evdeki bilgisayar, resim ve dosyalara el konulmuştur. Yine arama sonucu tutanak tutulmuş, Fevziye Bayramova, “Ben bu aramayı kanun dışı buluyorum ve buna razı değilim”. ifadesi eşliğinde tutanağa imza atmıştır. 10 günlük temyiz hakkı süresini beklemeden gelen FSB, neden acele etmiştir? Anlamak mümkün olmadığı ifade edilmiştir.    

FSB subayları, Bayramova’nın belge ve bilgisayarına el koyarken, Bayramova: “Beni suçluyorsanız hemen hapishaneye atabilirsiniz, ama şunu bilin ki, ben hapishanede de aynı sözleri söyleyeceğim.” demiştir.

FSB subayları evden ayrılırken 12 Ocak 2009 tarihinde savcılığa gelip ifade vermesi için celpname bırakmışlardır.

Uluslararası İnsan Hkaları Avarsya Federasyonu (İHAF) olarak; Tataristan’da resmi olarak faal ve çalışmalarını uluslar arası hukuk kuralları çerçevesinde yürüten Milli Meclis’e karşı FSB’nin ve diğer ceza kuruluşlarının, “iç işlerine karışma” anlamı taşıyan müdahalelerine ve sorgulamalarına biran önce son verilmesini bekliyoruz.

Herhangi bir devlet , topluluk veya kişiye, yukarıda ifade ettiğimiz uygulamalarda olduğu gibi düşünceyi şiddete dayalı  olamksızın ifade etme – konut dokunulmazlığı – toplantı hürriyeti şeklinde ifade edebileceğimiz insan hakları evrensel beyannamesinde tamlanan hak ve özgürlüklerden herhangi birinin aykırı ve yok saymayı amaçlayan bir girişimde veya eylemde bulunma hakkına ship değildir.    

Bizm burada ortaya koymak istediğimiz, bütün insanlar arasında karşılıklı anlayış, hoşgörü ve dayanışmanın geliştirlmesini sağlayacak önlemlerin ülkelerce alınmasını talep ederek, kin ve düşmanlığı değil, barışın, kardeşliğin inşasına  katkı vermektir.

Bu konu ile ilgili olarak insan hakları konularında görev yapan tüm kişi ve kuruluşların bu konuda duyarlı olamasını ve Tatar Milli Meclisi başkan ve Üyeleri ile Tatar halkına karşı yapılan bu insan hakları ihlallerine son verilmesini arzuediyoruz.

                                                                                          (İHAF) Uluslararası İnsan Hakları
                                                                                             Avrasya Federasyonu Başkanı

                                                                                                     Abdullah BUKSUR

Uluslararası İnsan Hakları Avrasya Federasyonu ( İHAF )Başkanı Abdullah BUKSUR’un“Gazze’de ve Tataristan’da yaşanan İnsan Hakları İhlalleri”KonusundaBasın Açıklaması( 10 Ocak 2009) - gazze gaza

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir