Necati Doğru |
Yazara ulaşmak için : [email protected] |
Savcım, değerli savcım, yürekli savcım, adaletin altın terazisinin şaşmaz takipçisi savcım. Ankara Cumhuriyet Başsavcısı olan savcım; Almanya’daki mahkeme kararının üzerinden 127 gün geçti. 127 gündür beklediniz. Dosya gelecekti. Gelmedi. Gelemedi. Gelemiyor. Sayın Savcım; dosya size gelmiyorsa siz dosyaya gidin. Dosya sizi bekliyor. Dün söz vermiştim. Sözümü yeniliyorum: Sizin Almanya’nın Frankfurt kentine gidiş-dönüş uçak bilet paranızı Adalet Bakanlığı karşılamazsa, ben maaşımdan vereceğim. Siz Ankara’da boşu boşuna umutla beklemeyip Almanya’ya gittiğinizde; “Deniz Feneri e.V. soygunu davasının” bilgilerini, belgelerini, kanıtlarını bulmuş ve bu soygunu yapanların Türkiye’deki bağlantılarını adım adım, kişi kişi, yumak yumak araştırmış Alman polis şefleriyle, Alman hâkimlerle ve Alman savcılar; Kerstin Lotz ve Sybille Gottwald ile görüşebilmeniz de mümkün olacaktır. *** Çok iyi olacaktır. Hem dosyayı alacaksınız. Hem bilgi alacaksınız. Bunun için; bir hafta-iki hafta gerekiyorsa üç hafta, Almanya’da lüks olmayan temiz-pak bir otelde kalmanızı sağlayacak masrafları Adalet Bakanlığı bütçesinden vermezlerse, ben bu köşede okurlarıma kampanya açacağım. Barolara rica ederiz. Topluma sesleniriz. Siz yeter ki, “Frankfurt’ta bekleyen dosyayı almak için” gitmeye karar verin. Halk sizi destekleyecek. Halk kim diyeceksiniz? Halk, adalete susamış insanlar; sen – ben – o hepimiz. Bir dosya 127 günde Almanya’dan niçin gelmez! Karıncanın kanadına bağlayıp yola koysalardı, karınca hızıyla da olsa yine gelirdi. Gelmedi. Gelmeyince; Almanya’da temiz vicdanlı, iyi niyetli bizim insanlarımızın; “yoksula-kimsesize-sahipsize-muhtaca ulaştırılsın” diye verdikleri 16 milyon euro bağış parasını fener ışığında soyanların Türkiye’deki bağlantıları da araştırılamıyor, sorgulanmıyor, zaman aşımına ve unutturulmaya bırakılıyor. *** Alman adaleti başardı. Soygunun Almanya ayağındakiler yakalandı, mahkeme edildi, 5 yıl ile 2 yıl arasında değişen hapis cezalarına çarptırıldılar. Alman savcılar ile hâkim; “soygunun bir de Türkiye ayağı var, Türk adaleti de bu kokmuş-çürümüş ayağı yargılamak istiyorsa biz elimizdeki bilgileri paylaşmaya hazırız” diye özetleyebileceğim açıklamalar yaptılar. Bu açıklamlara karşılık; dosyanın getirilmesinden sorumlu bizim Adalet Bakanımız; “Bana ne yaaa…” diyen, yine dosyanın getirilmesinden sorumlu Dışişleri Bakanımız, “Ben evrak takipçisi değilim” diye kızgınlık yükselten açıklamalar yaptılar. Başbakan da; “Deniz Feneri soygununun Türkiye ayağının da ortaya çıkartılmasını isteyen benim gibi gazetecileri” susturmuyor ve gazetelerinden atmıyor diye patron üzerinden bizlere ateş edip, hedef saptırmaya kalkıştı. Sayın Savcım! Dosya sizi bekliyor! |
Yazarın Önceki Yazıları |
Sayın savcım! Dosya sana gelmiyorsa sen dosyaya git! ( 07.01.2009 ) |
Yeni yıl; “işçi coplayan polis yılı” olmasın! ( 05.01.2009 ) |
ABD’ye tam vidalanma yılına girdik! ( 04.01.2009 ) |
Yeni yıla “Üzeyir Garih kendini mi vurdu?” kuşkusuyla girdik! ( 03.01.2009 ) |
Yeni yılda yabancılara nehirleri satabiliriz! ( 02.01.2009 ) |
Yeni yılın şifresi! ( 01.01.2009 ) |
Yeni yıl, menteşe sarsan bir yıl olabilir! ( 31.12.2008 ) |
Gönlü Humeyni’ye kaymış türbanlı kız ile Cemil Meriç! ( 29.12.2008 ) |
Tüm Yazılarına ulaşmak için Tıklayın (1322) |
Yazarımızın Tüm Yazıları İçin Tıklayınız…
Bir yanıt yazın