TÜRK TOPLULUKLARINDAN HABERLER

İÇİNDEKİLER:

BELÇİKALI TÜRKLER ERDOĞAN’I BEKLİYOR

-HOLLANDA

-AMSTERDAM BELEDİYESİNİN ARAŞTIRMASINA GÖRE

İLKOKULLARDA AYIRIMCILIK YAPILIYOR

BERLİN’DE HASAN İLE HANS AYRIMI

“DEVLET VATANDAŞLARINA EŞİT DİN HİZMETİ VERMELİ”

-ALMANYA

-TİYATROM’DA EĞİTİM GÖREN GENÇLER, TÜRKİYE’NİN

BERLİN BAŞKONSOLOSU PULAT’I ZİYARET ETTİ

-ALMANYA

-HÜKÜMETİN GÖÇ VE UYUMDAN SORUMLU DEVLET BAKANI

BÖHMER’DEN, GENÇ BİR TÜRK KADININ ÖLDÜRÜLMESİNE TEPKİ:

-”SÖZDE NAMUS CİNAYETLERİNDE DEMOKRATİK HUKUK

DEVLETİMİZDE HAFİFLETİCİ SEBEPLER KABUL EDİLMEMELİ”

-ALMANYA

-DİYANET İŞLERİ TÜRK İSLAM BİRLİĞİ, İSRAİL VE FİLİSTİNLİLERE İTİDAL ÇAĞRISINDA BULUNDU

“PEŞLERİNİ BIRAKMAYACAĞIZ”

KRALİÇE’DEN ECE’YE NİŞAN

KÜRTÇE KANALDAN SONRA ALEVİLERLE CANLI YAYIN

***

BELÇİKALI TÜRKLER ERDOĞAN’I BEKLİYOR

Yusuf CINAL / BRÜKSEL | 06.01.09

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, AB temsilcileri ile çeşitli temaslarda bulunmak üzere 18 Ocak’ta Belçika’ya gelecek. Erdoğan, ziyarette Türk sivil toplum örgütleri ile de görüşecek.

Avrupa Birliği (AB) temsilcileri ile çeşitli temaslarda bulunmak üzere, 18 Ocak’ta Belçika’ya gelecek olan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın ziyareti ile ilgili hazırlıklara başlandı. Erdoğan’ın Türk sivil toplum örgütleri ile de biraraya geleceği duyuruldu.

Brüksel Büyükelçisi Fuat Tanlay, Diyanet’e bağlı cami derneği başkanları ve din görevlileri ile ortak bir toplantı yaparak “Başbakan Erdoğan ile vatandaşlarımızı buluşturmayı hedefliyoruz. Bunun için Brüksel’de bir salon arayışımız var. Tatil nedeni ile sonuca ulaşamadık. Limburg bölgesinde bir salon bakacağız” dedi.

***

-HOLLANDA

-AMSTERDAM BELEDİYESİNİN ARAŞTIRMASINA GÖRE

İLKOKULLARDA AYIRIMCILIK YAPILIYOR

AMSTERDAM (A.A) – 06.01.2009 – Hollanda’nın başkenti Amsterdam’daki ilkokullarda tahminlerin ötesinde sıklıkla etnik ve ırk temelinde ayırımcılık yapıldığı öne sürüldü.

Amsterdam Belediyesi tarafından yaptırılan ve sonuçları belediye meclisine sunulan araştırmaya göre öğrencilerin birbirlerine ayırımcılık yapmaları yanında, kimi öğretmenler de eşcinsel, Yahudi ve Müslümanlara yönelik ayırımcı tutum ve davranış içerisinde bulunuyor. Öğretmenler sınıflarda bu tür görüşlerini rahatlıkla açıklayabiliyor.

Amsterdam’ın Noord semtinde geçen yıl bir Türk ailesinin, çocuğunun okulda yıllarca arkadaşları tarafından horlandığı ve baskı yapıldığını öne sürerek şikayette bulunması ve çocuğunu başka bir okula kaydettirmesinden yola çıkılarak yaptırılan araştırmada, ayırımcı davranış ve tutumların, “sıradan olaylar” olarak geçiştirilecek düzeyde olmadığının belirlendiği ifade edildi.

Araştırma sonuçlarını belediye meclisine sunan gençlik ve eğitimden sorumlu encümen üyeleri Lodewijk Asscher ve Freek Ossel’a göre, söz konusu ayırımcı davranışları büyük ölçüde ortadan kaldıracak önlemleri belirlemek üzere, kültürlerarası ilişkilerin eğitime nasıl yansıdığının daha geniş bir araştırmayla saptanması gerekiyor.

Encümen üyeleri, hoşgörülü bir kent olarak bilinen Amsterdam’da ilkokullarda ırk ve cinsiyet temelinde ayırımcılık yapılmasının kesinlikle hoş görülemeyeceğini belirterek, ilk aşamada bu tür ayırımcı uygulamaların saptandığı okullara karşı belediyenin gerekli girişim ve uyarıları yapacağı kaydedildi.

Amsterdam’da ilkokul öğrencilerinin yüzde 50’den fazlasını yabancı kökenliler oluşturuyor.

(YB-SRP)

***

Ali VARLI / BERLIN | 06.01.2009

BERLİN’DE HASAN İLE HANS AYRIMI

CSU’lu millitvekili Ramsauer’in “İşlenen suçlarda vatandaşların kökenine bakılsın” önerisi tartışılırken Berlin polisinin bunu aylardır uyguladığı ortaya çıktı. Milletvikil Özcan Mutlu “Bu uygulama iki farklı Alman varmış anlayışını doğuruyor. Bu doğru değil” diye tepki gösterdi.

Hristiyan Sosyal Birlik Partisi CSU Federal Meclis milletvekili Peter Ramsauer’in “Alman vatandaşı bile olsa suç işleyenlerin kayıtlara kökeni ayrıca yazılsın” önerisi tartışılırken, Berlin İçişleri Senatörlüğünün bir süreden beri bunu uyguladığı ortaya çıktı. Berlin Eyalet Polis Bilgi Bankası Poliks’e suça karışan gençlerin “Alman” veya “Alman kökenli değil” tabirleri ile fişlendiği belirlendi.

Kökenine göre istatistik

Berlin’deki uygulamanın 2008’in yaz aylarından beri sürdüğü bildirildi. Poliks kayıtlarına Alman vatandaşlığına geçen göçmen kökenlilerin Alman olmasına rağmen ‘Alman kökenli değil’ şeklinde kayıt olmasına Yeşiller Eyalet meclis milletvekili Özcan Mutlu sert tepki gösterdi.

Mutlu ‘CSU’nun göçmenlere karşı tutumunu zaten biliyoruz. Onların politikaları karşısında şaşırmıyoruz. Fakat sol ve sosyal demokrat iki partinin Berlin’de böylesi bir uygulamayı hayata geçirmeleri bizi doğrusu şaşırttı. Bu uygulama iki farklı Alman varmış anlayışını doğuruyor. Bu doğru değil’ dedi.

Ne düşünüyorlar?

Mutlu, SPD ve Sol Parti federal Meclis gruplarının öneriyi sert dille eleştirdiğini hatırlatarak ‘İki parti Berlin Eyalet hükümeti ortağı. Federal Meclis grubunda bunu eleştirirken Berlin’de hayata geçirmeleri şaşırtıcı. İki parti temsilcilerinin Berlin’de yapılan uygulama hakkında ne düşündüklerini çok merak ediyorum’ dedi.

Birinci ve ikinci sınıf Alman

CSU’lu Ramsauer’in önerisine Hıristiyan Demkortat Birliği CDU destek verirken, diğer partiler ise sert dille eleştirmişti. Federal Meclis’te grubu bulunan SPD, Sol Parti ve FDP temsilcileri, Ramsauer’in önerisini Alman vatandaşlarını birinci ve ikinci sınıf Alman şeklinde ayıracağını savunmuştu. Parti temsilcileri, suçluların kökenine göre istatistiklere kayıt edilmesinin hiçbir yararının olmayacağını savunmuştu.

Almanya’nın diğer eyaletlerinde zanlılar kökenine göre değil sahip olduğu vatandaşlığa göre kayıtlara geçiriliyor. Zanlıların kayıtlara etnik kökenine göre yazılması sadece Berlin’de uygulanıyor. Berlin polis kayıtlarına göre 2007’den buyana 3 bin 588 Alman genci suça karıştı. Bu rakamın yüzde 18’ini oluşturan 867’ise sonradan Alman vatandaşlığına geçen göçmen kökenli gençler olarak “Poliks” kayıtlarında yer aldı.

Ayrıca kayıtlara geçen Alman olmayan suçluların sayısı ise bin 255 olduğu öğrenildi. Toplam suçlu gençler arasında etnik kökeni Alman olanların oranı yüzde 56 iken Alman vatandaşlığına geçenlerle birlikte göçmenlerin oranı ise yüzde 44.

***

Asim GÜRSOY / KÖLN | 06.01.2009

“DEVLET VATANDAŞLARINA EŞİT DİN HİZMETİ VERMELİ”

Köln’de düzenlenen ve 300’e yakın sivil toplum kuruluşunun başkanlarının bir araya geldiği Muharrem ayı iftar sofrasında birlik ve beraberlik çağrısında bulunulurken, İsrail’in Filistin’e yaptığı saldırı da kınandı. İftara katılan SPD Milletvekili Lale Akgün, Türkiyea’nin Alevilere haklarını vermesini istedi.

Almanya’nın Köln kentinde Almanya Alevi-İslam Dernekler Birliği Başkanı Alişan Hızlı tarafından Muharrem ayı nedeniyle düzenlenen iftar yemeğine katılan Federal Milletvekili Lale Akgün (SPD), ‘Devletin tüm vatandaşlarına eşit hizmeti vermesi gerekir. Bu devletin vatandaşına borcudur.

Din hizmeti insan haklarının içerisindedir. Eğer Türkiye AB’ye girmek istiyorsa din eşitliğini sağlaması gerekir. Bunu gerçekleştirmesi halinde AB’ye giden yolu kısaltacaktır, yoksa bu yol biraz daha uzayacaktır’ dedi.
İstanbul’da düzenlenen Alevi Kongresi’ne katıldığını ve buraya gelen 6 bin kişinin Alevilerin yüzde 98’ini temsil ettiğini belirten Akgün, konuşmasına şöyle devam etti:

AB YOLUNU KISALTMAK TÜRKİYE’NİN ELİNDE

‘Bu önemli toplantıda Aleviler birlik, beraberlik ve ortak dünya görüşü içerisinde olduklarını gösterdiler. Alevi kardeşlerimiz Türkiye çok büyük şeyler istemiyorlar. Onların istedikleri eşit haklara sahip olmak. Bu çok doğal ve olması gereken bir şey.

Eğer Türkiye’de din hizmetleri diye bir olay varsa ve bu din hizmetleri vatandaşın verdiği vergilerden gerçekleşiyor ise, o zaman tüm vatandaşların eşit şekilde bu din hizmetlerinden faydalanma hakkı vardır. Alevilere de Sünni vatandaşlarımız gibi aynı hizmetin verilmesi gerekir. Bu devletin vatandaşına borcudur.

Yapılmasının mecburi olduğuna inanıyorum. Eğer Türkiye AB’ye girmek istiyorsa ve bunu istiyor. Bunu hepimiz istiyoruz. Din eşitliğini sağlaması gerekir. Bu da devletin tüm vatandaşlarına aynı şekilde dini hizmetler götürmesi veya götürmemesini gerektirir. Yani hükümet veya devlet, ya 25 milyon Alevi vatandaşa aynı hizmeti verecek, ya da herkes kendi başının çaresine baksın diyecek. Bu ikisinden birini gerçekleştirmeye mecburdur.

Din özgürlüğü ve din hizmeti insan hakları içerisindedir. Türkiye’nin bunu gerçekleştirmesini bekliyorum. Bunu gerçekleştirmesi kendisine AB’ye giden yolu kısaltacaktır. Aksi taktirde bu yol biraz daha uzayacaktır.’

FİLİSTİN’DE 2. KERBALA VAK’ASI YAŞANIYOR

Ramazan ve Muharrem iftarlarında tüm sivil toplum örgüt temsilcileriyle birlikte olmaktan büyük sevinç duyduğunu dile getiren Alişan Hızlı ise, bu yıl 4. kez düzenledikleri iftar yemeğine katılanlara teşekkür etti. Hızlı, ‘Şu anda Filistin’de ikinci bir Kerbela vakası yaşanıyor. Dünya seyirci kalıyor. Bu savaşın biran önce durmasını diliyoruz’ diye konuştu.

Öte yandan Almanya’da Alevi İslam Dersleri’nin Almanca olarak verilmesine karşı olduklarını da dile getiren Hızlı, Almanca öğrenilmesine kesinlikle karşı olmadıklarını ancak sazdaki sözü nasıl Almancaya çevirmelerinin mümkün olamayacağını dile getirdi. Alişan Hızlı Aleviliğin İslam’ın içinde veya dışında olduğu yönündeki tartışmalardan da rahatsızlık duyduklarını bir kez daha vurguladı.

Cem Vakfı Alevi İslam Din Hizmetleri Başkanı Ali Rıza Uğurlu Dede de, 21. yüzyılda insanların Filistin’de katledildiklerine ve bu katliamları seyreden tüm Arapları ve Müslümanları kınadığını söyledi. Sevginin olduğu yerde düşmanlığın olmayacağını belirten Uğurlu, ‘İyiliklerin temsilcisi yani ruhumuz Hüseyin, kötülüklerin temsilcisi ise Yezid’dir. Hüseyin de Yezid de içimizde. Hangisini öne çıkarmak ise bizlerin elinde’ dedi.

300 KİŞİ KATILDI

MK Palast Salonu’nda düzenlenen ve Remzi Meziroğlu’nun sunumunu yaptığı iftar yemeği Ali Rıza Uğurlu’nun duasıyla başladı. Hünkar Uğurlu Dede’nin deyiş ve mersiye okumasıyla devam eden yemeğe Köln Başkonsolos Yardımcısı Utku Atahan, DİTİB Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Mustafa Üstün, DİTİB Genel Müdürü Mehmet Yıldırım, Alman Türk Vatandaşlar Konseyi (RTS) Yaşar Bilgin, TD-IHK Yönetim Kurulu Üyesi Mustafa Duran, TEMA -Almanya Vakfı Yönetim Kurul Başkanı Hayati Önel’in yanı sıra 300’e yakın sivil toplum örgütünün başkanı katıldı.

***

-ALMANYA

-TİYATROM’DA EĞİTİM GÖREN GENÇLER, TÜRKİYE’NİN

BERLİN BAŞKONSOLOSU PULAT’I ZİYARET ETTİ

BERLİN (A.A) – 06.01.2009 – Almanya’nın başkenti Berlin’de Türkçe ve Almanca tiyatro oyunları sahneleyen Tiyatrom’da eğitim gören gençler, Tiyatrom Müdürü Yekta Arman ile birlikte Türkiye’nin Berlin Başkonsolosu Mustafa Pulat’ı makamında ziyaret etti.

Ziyaret sırasında Tiyatrom’un çalışmaları hakkında bilgi veren Arman, 2008 yılının ocak ayında Berlin Eyaleti Kültür Bakanlığı’nın kendilerine maddi desteğini kestiğini belirterek, buna gerekçe olarak da Tiyatrom’un “çağın gerisinde olduğunu” gösterdiğini söyledi. Bu kararı neye dayanarak aldıklarını bilmediğini ifade eden Arman, tiyatroda gençlerin kendi sorunlarını ortaya koyan sosyal içerikli oyunları sahnelediklerini, bunların görmemezlikten gelindiğini, Tiyatrom’un birçok projeye öncülük ettiğini kaydetti.

Tiyatrom’un kapatılmak istenildiğini öne süren Arman, “En büyük sıkıntımız, evimiz elimizden alınmak isteniyor. Biz Tiyatrom’da kendimizi evimizde hissediyoruz. Tiyatrom’un yaşaması lazım. Tiyatrom yaşarsa burada doğan gençlerin kendi kültürlerini, oyun yazarlarını ve tarihçileri unutturmama adına yaptığımız çalışmalar başarılı olur” diye konuştu.

Yaklaşık 220 bin Türk’ün yaşadığı bir şehirde Türkçe tiyatro oyunları sahneleyen başka bir kurumun olmadığını, Tiyatrom’da oyunların Türkçe de oynandığı için gençler tarafından tercih edildiğini belirten Arman, “Sayımızda eksilme olmuyor. Hatta yeni gelenler oluyor. Tiyatro bir tutku. Tiyatrom’u ortadan kaldırmakla neyi amaçladıklarını bilmiyorum” dedi.

Tiyatrom’un kirasını ödemede sıkıntı çektiklerini ifade eden Arman, Tiyatrom’un kapanmaması için imza kampanyası gibi çeşitli çalışmalara girdiklerini, Pulat’ın da bu konuda kendilerine yardımcı olmalarını beklediklerini söyledi.

Arman, ünlü sanatçı Fazıl Say’ın ve diğer sanatçı dostlarının kendilerini desteklediklerini, Say’ın gelecek aylarda Tiyatrom’da bir konser vermesi için çalışmalar yaptıklarını sözlerine ekledi.

Başkonsolos Pulat da bu konuda Alman muhataplarıyla çeşitli görüşmeler yaptığını, temas halinde olduğu Alman muhataplarının bu olaya şaşırdıklarını söyledi.

Bu kararın yerel makamların aldığı bir karar olduğuna işaret eden Pulat, “Yaklaşık 160 gencimizin eğitimi önemli rol oynuyor. Berlin’de büyük bir toplumumuz var ve sanat da bir ihtiyaç. Tiyatrom, bu eksiği kapatan bir kurum” dedi.

Türk toplumunun Tiyatrom’a sahip çıkması gerektiğini ifade eden Pulat, Berlin’deki iş adamlarıyla bu konuda görüştüğünü ve iş adamlarının yardım etme arzularını ortaya koyduklarını kaydetti.

Bu konuda elinden geleni yapacağını belirten Pulat, bu tür bir çalışma içinde oldukları için gençleri tebrik ederek, Tiyatrom’un kapanmaması için Berlin’deki Türk toplumunun gereken yaklaşımı göstermesini beklediğini söyledi.

Öğrencilerden Sıla Bahar, Tiyatrom’u çok sevdiğini ve bu tiyatronun kapatılmaması gerektiğini belirtirken, Kemal Keleş de “Tiyatrom’a başlamadan önce Türkçe konuşamıyordum. Dilimizi öğrendik. Yekta bey bize yardım etti. Güzel günlerimiz geçti” dedi.

Pulat daha sonra, bu sene 25. yılını kutlayan Tiyatrom’da eğitim gören 12 gence hediyeler verdi.

(ERB-EA-SRP)

***

-ALMANYA

-HÜKÜMETİN GÖÇ VE UYUMDAN SORUMLU DEVLET BAKANI

BÖHMER’DEN, GENÇ BİR TÜRK KADININ ÖLDÜRÜLMESİNE TEPKİ:

-”SÖZDE NAMUS CİNAYETLERİNDE DEMOKRATİK HUKUK

DEVLETİMİZDE HAFİFLETİCİ SEBEPLER KABUL EDİLMEMELİ”

BERLİN (A.A) – 06.01.2009 – Alman hükümetinin göç ve uyumdan sorumlu Devlet Bakanı Maria Böhmer, Bingöllü Önder B’nin (26) öldürmekle suçlandığı 18 yaşındaki eşi Mizgin B. cinayetine, ”namus cinayeti” olduğu gerekçesiyle tepki gösterdi.

Bakan Böhmer, bu konuda yaptığı yazılı açıklamada, Gütersloh kenti yakınlarındaki Harsewinkel kasabasındaki cinayetin kıskançlık nedeniyle işlendiğinin tahmin edildiğini belirterek, ”Sözde namus cinayetlerinde demokratik hukuk devletimizde hafifletici sebepler kabul edilmemeli. Farklı kültür ve dinlere karşı gösterilen hoşgörü, insan haklarının ve eşitliğin ihlal edildiği durumlarda sona erer” ifadesini kullandı.

Olaydan büyük üzüntü duyduğunu belirten Böhmer, bu olayın, zorunlu evliliklere ve göçmen kadınlara yönelik şiddete karşı mücadelelerinde gevşememeleri gerektiğini de gösterdiğini kaydetti.

Bu tür suç olaylarının en ağır şekilde cezalandırılması gerektiğini savunan Böhmer, kadınlara yönelik şiddete karşı mücadelelerini artırarak sürdürmeleri konusunda göçmen kuruluşlarına da çağrıda bulundu.

”Göçmen toplumun tanınan kişileri, ne dinlerin, ne de geleneklerin kadınlara yönelik şiddet ve baskıyı haklı göstereceğini çok açık bir şekilde dile getirmelidirler. Kadınların ve kızların erkekler gibi eşit haklara sahip olmaları, şiddetten uzak eğitim görmeleri ve kendi kişiliklerini istedikleri gibi geliştirmeleri doğal bir olaydır” ifadesini kullanan Böhmer, Türk medyasına ve örgütlerine de, kadınlara yönelik şiddete karşı harcadıkları çabalardan dolayı teşekkür etti.

(EA-HA-ŞP)

***

-ALMANYA

-DİYANET İŞLERİ TÜRK İSLAM BİRLİĞİ, İSRAİL VE FİLİSTİNLİLERE İTİDAL ÇAĞRISINDA BULUNDU

KÖLN (A.A) – 06.01.2009 – Merkezi Almanya’nın Köln kentinde bulunan Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB), İsrail ve Filistinlilere itidalli davranmaları çağrısında bulundu.

DİTİB Yönetim Kurulu tarafından yapılan yazılı açıklamada, 27 Aralık 2008’den beri 600’ün üzerinde insanın öldüğü ve yaklaşık 2 bin 500 kişinin yaralandığı hatırlatılarak, bu sayının artmasından endişe duyulduğu belirtildi.

DİTİB Genel Başkanı Sadi Arslan açıklamada, bir yandan yeni yıla girerken sevinen insanların, diğer yandan da yıkılan ve zarar gören binalarda acı çeken insanların bulunduğuna işaret ederek, şiddet ve nefretin çözüm olmadığını, aksine sadece acı ve yıkımı beraberinde getirdiğini ifade etti.

Arslan, taraflara mantıklı hareket etmeleri çağrısında bulunarak, diğer ülkelerin arabuluculuk yapmalarının da diyaloğa giden en doğru yol olduğunu kaydetti.

(KAR-EA-ÖFÇ)

***

Isa DEVEÇEKEN/ WETZLAR | 06.01.2009

“PEŞLERİNİ BIRAKMAYACAĞIZ”

Hessen Eyaleti Yeşil Sermaye Mağdurları Derneği yöneticileri “Emek ve alınterimizi çalan yeşil sermaye yöneticilerinin peşini asla bırakmayacağız. Çok zor durumdayız. Geçim sıkıntısı içindeyiz. Para yoksa bize mal versinler” diye dert yandılar.

Almanya’nın Giessen, Wetzlar, Dillenburg kentlerinde 150’ye yakın yeşil sermaye mağdurunun biraraya gelerek üç yıl önce oluşturdukları Hessen Eyaleti Yeşil Sermaye Mağdurları Derneği yöneticileri önceki gün toplanarak “Bizi mağdur edenlerin peşini asla bırakmayacağız” dediler.

Cemil Karakurt, Faruk Türe, Ömer Gül, Mustafa Yaldız, Bahattin Kahrman Demir ve Yunus Karabıçak isimli yeşil sermaye mağdurları “Türk Hükümeti’nin bizlerin sesine kulak vermesini istiyoruz. Holdingler para yoksa, mal ve mülk versinler. Olmadı ürettikleri eşyalardan versinler. Bazı fabrikalar ve işyerleri çalışıyor” diye konuştular.

Suç duyurusunda bulunduk

2005 Mayıs ayında 150 kişiyi temsilen gittikleri Ankara’da meclise ve Sermaye Piyasası Kurumu (SPK) Başkanı Doğan Cansızlar’a şikayetlerini iletip suç duyurusunda bulunduklarını vurgulayan Bahaettin Kahraman Demir şunları söyledi: “Arkadaşlarım Mustafa Yaldız ve Kerim Eroğlu ile birlikte Türkiye Cumhuriyeti Başsavcılığı’na bizleri mağdur edenler hakkında suç duyurusunda bulunduk.

Daha sonra bize haber verilerek hükümetin 12 kişilik bir ekiple olayları incelemek üzere Almanya’ya geleceği bildirildi. Daha sonra Telat Karapınar başkanlığındaki 12 kişilik milletvekillerinden oluşan karma komisyon gelip bizlerle görüştü. Verecekleri raporlar doğrultusunda meclisin yasa çıkartacağnı söylemişlerdi. Ama hala bir ses yok.”

Paraların toplandığı yer de suçludur

“Bizleri mağdur edenlerle birlikte bunlara vesile olan kurumlar, paraların toplandığı cami dernekleri de suça iştiraktan cezalandırılması gerekmektedir” diyen Demir “Helal kazanç sözleriyle bizleri kandırıp paraları camilerde toplayanlar bugün Lüksemburg’dra lüks içinde yaşıyorlar. Giessen, Wetzlar, Dillenburg ve çevresindeki yüzlerce kişiden başta Kombasan olmak üzere, Yimpaş ve Jetpa gibi yeşil sermayeleri için milyonlarca Euro toplandı” dedi.

***

KRALİÇE’DEN ECE’YE NİŞAN

LONDRA | 02.01.09

Londra’daki Islington Belediyesi’nin Liberal Demokrat Partili üyesi Meral Hüseyin Ece, İngiltere Kraliçesi II. Elizabeth’in, İngiliz toplumuna hizmeti geçenlere verdiği liyakat nişanı verdi.

Ece, ‘Order of British Empire’ (OBE) diye adlandırılan liyakat nişanının kendisine büyük onur ve mutluluk verdiğini, topluma yönelik hizmetlerini bu onurun verdiği şevkle sürdüreceğini bildirdi.

Kraliçe Elisabeth, Ece’nin de içinde bulunduğu ve ağırlığı sporcuların oluşturduğu çok sayıda kişiye nişan verdi. Nişan töreninin daha sonra yapılacağı açıklandı. Londra doğumlu üç çocuk annesi Ece, ilk 1994’de Liberal Demokrat Parti’den Hackney Belediye Meclisi’ne girdi. Sekiz yıl Hackney’de görev yaptıktan sonra 1 Mayıs 2002’de de kuzey Londra’da Islington Belediye Meclisi üyeliğine seçildi. Belediye Meclisi Kontrol ve Tetkik Komisyonu başkanlığını yapıyor. İngiliz Liberal Demokrat Parti Başkanı Nick Clegg’in toplumdan sorumlu özel danışmanlarından biri olarak görev yapıyor.

***

KÜRTÇE KANALDAN SONRA ALEVİLERLE CANLI YAYIN

TRT 1, ana haber bültenini Muharrem ayının 10. günü dolayısıyla cemevinden sunacak. Ayrıca Kerbela temalı konseri de canlı yayınlayacak

ANKARA (AA)
TRT 1, Muharrem ayının 10. günü dolayısıyla bu akşam ana haber bültenini Karacaahmet Cem Evi’nden yayınlayacak ve akşam saatlerinde Muharrem Ayı ve Kerbela temalı konser programı düzenleyecek. TRT Basın ve Yayın Müdürlüğü’nden yapılan yazılı açıklamada, Muharrem ayının 10. gününe gelen bugün, ana haber bülteninin saat 18.30’dan itibaren Karacaahmet Cem Evi’nden yayınlanacağı bildirildi. Günün anlamı dolayısıyla, Tepebaşı Stüdyolarında da Muharrem ayı ve Kerbela’yı tema olarak işleyecek bir konser düzenleneceği ve TRT1’den saat 22.00’den itibaren canlı yayınlanacağı kaydedildi.

CANLI İLAHİ KONSERİ

Tasavvuf ve Alevi müziğinde önemli görülen mersiye, kaside ve ilahilerin seslendirileceği konsere Alevi dedeleri, Alevi derneklerinin temsilcileri, farklı dini kesimlerin ruhani önderleri ve değişik kesimlerin kanaat önderlerinin davet edildiği belirtildi. Konserde Erdal Erzincan, Sabahat Akkiraz, Dilan Akıncı, Seval Eroğlu, Derya Çağlayan, Celal Yılmaz, Hüseyin Albayrak, Mustafa Albayrak, Murat Taştekin, Ozan Veli Aykut (Dertli Divani) ve Celal Doğan’dan oluşan 11 solist ile TRT korosu ve 40 saz sanatçısının görev alacağı bildirildi.

07.01.2009

İÇİNDEKİLER: - Turkler Olmeyi Biliyorlar

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir