İÇİNDEKİLER:
BİZ SEÇİMİ SEVERİZ
SCHULZ: SİYASAL KATILIM ÖNEMLİ
CSU’LU KAFASI
-ALMAN SENDİKALAR BİRLİĞİ, TÜRK İŞÇİLERİN SORUNLARININ
ELE ALINDIĞI BİR SEMİNER DÜZENLİYOR
-ALMANYA’DA İLK KEZ ÖZEL TÜRKÇE KRİZ MASASI KURULDU
DİYALOGLU GÜNLER BAŞLIYOR
TÜRKİYE VE MISIR’A İLGİ ARTACAK
***
Zeynel Lüle
03.01.2009
BİZ SEÇİMİ SEVERİZ
Biz Avrupalı Türkler seçimi severiz. Çünkü seçimlerde, hatırlandığımızı hissederiz. Varlığımızın kıymetinin bilindiğini görür seviniriz. Taktir ettiğimiz siyasetçiler ile kinlendiğimiz siyasetçileri değerlendirdiğimiz ortamlara kavuşur ve sandık başında bu duygularla oy veririz. Göçmen kimliğimize “hakaret” edenleri cezalandırma imkanını bulur, bizlere sahip çıkanları taçlandırırız.
Çünkü seçimler, siyasetçilerin bulunduğumuz ortamlara geldiği, kapı kapı dolaştıkları dönemlerdir. Burada bize yaptıkları ya da yapacaklarını anlatırlar. Biz onları daha çok yaptıklarıyla değenlendirir, yapacaklarını ise daha çok “tereddütle” dinleriz. Çünkü artık “seçim tecrübesi”ne sahip insanlarız. Kül yutmayız.
Seçimler bizim, kendimizi ifade edebildiğimiz tek dönemdir. Verdiğimiz oy kıymetlidir. Siyasetçilere bu oyumuzun kıymetini bir çok kez ispatladık. Sayımız artık azımsanmayacak kadar çoktur. Bu gücümüzü sandıkta bir çok kez gösterdik ve artık hafife alınamayız.
XXX
Bu yıl sadece Almanya’da seçmenler tam 15 kez sandık başına gidecek. Avrupa Parlamentosu seçimleri, eyalet meclisleri ile yerel seçimlerde oy kullanılacak. Diğer Avrupa ülkelerinde de bol seçimli bir yıl olacak. Belçika’da hem AP seçimleri, hem de yerel parlamentoların seçimleri yapılacak.
Bizim en çok dikkat ettiğimiz unsurların başında, siyasi partilerin Türkiye kökenli siyasetçilere gösterdiği ilgi gelir. Onlar, listelerinin çeşitli yerlerine Türkiye kökenlileri yerleştirerek bizlerin oylarını bölmeye çalışırlar. Ama bizler, o adayların “seçilebilecek” yerlerde olup olmadığına bakarız. Tabii bir de söz konusu partinin, hem biz göçmenlere, hem de anayurdumuz Türkiye’ye yönelik politikalarına bakar, öyle oy veririz. Onların oyununa gelmeyiz, oyumuzu bölmeyiz.
Ne olursa olsun, biz Avrupalı Türkler seçimleri severiz. Çünkü seçimler, varlığımızın kıymetinin bilindiği dönemlerdir.
“Düm Tek Tek”e tam puan
Bundan bir kaç yıl önce Belçika’da yıldızı parlayan Hadise ile söyleşi yapmaya gittiğimde, Türkiye’de bu kadar çok tanınacağını hiç tahmin etmemiştim. Söyleşi, Hürriyet sayfalarında, Kadal D, CNNTÜRK ekranlarında yayınlanınca bir anda Belçika’lı Hadise, “Türkiye’nin Hadise’si” oluverdi. Şimdi de ülkemizi Eurovision’da temsil edecek. Şarkızı “Düm Tek Tek”, benden tam puan aldı. Göreceksiniz bu yıl, bu şarkıyla Türkiye Eurovision’da, “Hadise yaratacak”…
***
STUTTGART | 05.01.2009
SCHULZ: SİYASAL KATILIM ÖNEMLİ
Almanya Sosyal Demokrat Parti (SPD) AP Milletvekili Martin Schulz, Strasbourg’ta SPD üyesi Macit Karaahmetoğlu başkanlığındaki ‘SPD ve biz’ heyetini kabul etti.
Türkler’in Alman siyasetine katılımı ve uyumu konusunda başarılı çalışmalara imza atan ‘SPD ve biz’den övgüyle söz eden Schulz, “Sayın Karaahmetoğlu, örnek çalışmasıyla Türk-Alman diyaloğuna da önemli katkılar sağlıyor” dedi.
Schulz, Türkler’in siyasete katılımlarını yıllardan beri savunduğunu belirterek, “Bu yönde siyasiler de gerekli adımı atmalı. Türkler, yerel seçim hakkına bile sahip değiller. Şu an siyasal katılım, ancak Alman vatandaşlığı yoluyla mümkün.
Sosyalist Grup Başkanı Schulz, ‘SPD ve biz’ heyeti üyeleriyle Almanya’nın uyum politikasını görüştü. Schulz ve Karaahmetoğlu ortak açıklamalarında, uyum politikasındaki eksikliklerin giderilmesi gerektiğini belirterek, “Uyum alanında geçmişteki hatalar tekrarlanmasın. Alman siyasetçiler, uyum sorunlarını göçmen temsilcileriyle koordineli bir şekilde çözmeli” dediler.
***
Ahmet KÜLAHÇI
04.01.2009
CSU’LU KAFASI
Federal İstatistik Dairesi’nin verilerine göre Almanya’da 2007 yılında toplam 6 milyon 624 bin 763 suç işlenmiştir.İşlenen suç sayısı şüphesiz daha fazladır, ama kayıtlara geçen rakam budur.
Bu zanlılardan 542 bin 426’sı yabancıdır.
82 milyon nüfuslu Almanya’da 7.5 milyon civarında yabancı yaşadığından harekete edilirse, bu rakam çok yüksektir.
Bunun savunulacak hiçbir yönü yoktur.
Ancak demokratik hukuk devletlerinde suç işleyenin kökeni ne olursa olsun, ceza hiçbir ayırım yapılmaksızın, geçerli yasalar ışığında verilir.
Zaten doğru olanı da budur.
Ancak yeni yılla birlikte bazı Alman politikacıların demokratik hukuk devleti ilkelerini bir yana bırakıp, göçmen kökenlileri “damgalamak” ister gibi bir tutum sergilemeye başladığı gözlenmektedir.
Nitekim, daha yeni yılın ilk gününde Hıristiyan Sosyal Birlik Partisi’nin (CSU) Federal Meclis’teki Eyalet Grup Başkanı Peter Ramsauer, 18 yaşın üzerinde olan zanlıların kökenlerinin de istatistiklere geçmesini önerdi.
Ramsauer, gelecek hafta CSU’nun Wildbad Kreuth’ta yapacağı “değerlendirme toplantısı”nda bu öneriyi ele alacaklarını da söyledi.
Buna gerekçe olarak da Alman vatandaşlığına geçen göçmen kökenlilerin işlediği suçların “yabancılar” hanesine yazılmadığını, bu nedenle istatistik verilerde yabancılar tarafından işlenen suçların azalmış gibi göründüğünü savundu.
Belli ki, Peter Ramsauer, son yıllarda sistematik olarak “kan kaybı”, daha doğrusu “oy kaybı” yaşanan CSU’yu yeniden canlandırmak için böyle bir çıkış yapmıştır.
Ancak gerekçesi ne olursa olsun, böyle bir yaklaşımı kabullenmek mümkün değildir.
Bu, apaçık ırkçı bir yaklaşımdır…
“Kardeş parti” Hıristiyan Demokrat Birlik Partisi’nin (CDU) Genel Başkanı ve Almanya Başbakanı Angela Merkel’in “Almanya uyum cumhuriyeti’dir” dediği ve Ulusal Uyum Zirvesi düzenlediği bir dönemde de, başka dönemlerde de 15 milyona yakın göçmen kökenli insanının yaşadığı Almanya’ya böyle bir yaklaşım kesinlikle yakışmamaktadır.
Almanya’da 2008 yılın ilk 10 ayında aşırı sağcılar tarafından 11 bin 928 suç işlenmiştir.
Bu rakam bir yıl öncesinin aynı dönemine nazaran yüzde 30 daha yüksektir.
Bu rakamlar da Federal İstatistik Dairesi’nin resmi rakamlarıdır.
Suç işleyen göçmen kökenli Alman vatandaşlarını “damgalamak” isteyen Peter Ramsauer ve onun gibiler, acaba aşırı sağcı, Neonazi “tosuncukların” arkasına ne yazılmasını önereceklerdir?
***
-ALMAN SENDİKALAR BİRLİĞİ, TÜRK İŞÇİLERİN SORUNLARININ
ELE ALINDIĞI BİR SEMİNER DÜZENLİYOR
BREMEN (A.A) – 05.01.2009 – Alman Sendikalar Birliği (DGB), Bremen kentinde, Türk işçilerin sorunlarının ele alındığı bir seminer düzenliyor.
Neue Vahr semtindeki “Halk Merkezi” salonunda başlayan ve 9 Ocak’a kadar sürecek olan seminere, çoğunluğu Mercedes Daimler-Chrysler şirketinden olmak üzere, kriz nedeniyle iş yerleri kapalı bulunan 126 Türk işçisi katılıyor.
“IG Metall” adlı sendikanın göçmen işçiler sorumlusu İbrahim Akbal, seminerin açılışında yaptığı konuşmada, ekonomik krizin her yerde olduğu gibi Daimler-Chrysler şirketini de olumsuz yönde etkilediğini, şirketin yakında tazminat vererek işten çıkartmalara başlayabileceğini belirterek, çalışanların bu teklifi kabul etmemelerini önerdi.
Akbal, “60 ya da 70 bin avroya işyerinizi satmayın. Bu para size cazip gelmesin. Büyük bölümünü zaten bir yılda kazanıyorsunuz, aldanmayın” diye konuştu.
Seminerin yarın yapılacak ikinci gününde eski CHP milletvekili Ercan Karakaş, Türkiye’deki siyaset, üçüncü gününde İstanbul Bilgi Üniversitesi öğretim üyesi Pof. Dr. Burhan Şenatalar ekonomi, dördüncü gününde de Sol Parti Alman meclisi üyesi Hakkı Keskin, Almanya’daki yeni yasalar hakkında konuşma yapacak.
Seminerin son gününde de Mercedes şirketinin işçi sendikası başkan yardımcısı Jürgen Koors, şirketin güncel durumu hakkında bilgi verecek.
(HA-SRP)
***
-ALMANYA’DA İLK KEZ ÖZEL TÜRKÇE KRİZ MASASI KURULDU
BERLİN (A.A) – 05.01.2009 – Almanya’da ilk kent olarak Nürnberg’de, Türk ailelerin sorunlarına etkili bir şekilde yardımcı olabilmek amacıyla özel bir kriz masası kuruldu.
“Mittelfranken Kriz Hizmeti” (Krisendienst Mittelfranken) adı verilen özel servisin genel müdürlüğünü yapan Heiner Dehner, bugün Nürnberg kentinde yaptığı açıklamada, bu yılın başında hizmet vermeye başladıkları kriz masasıyla, Nürnberg ve çevresinde yaşayan yaklaşık 100 bin Türk kökenli insana, resmi makamlarla ve aile içinde karşılaştıkları sorunların çözümünde kendi dillerinde yardımcı olmayı amaçladıklarını söyledi.
Dehner, bugüne kadar yapılan araştırmalarda, etkili bir danışmanlık hizmeti için insanlara kendi ana dillerinde hizmet verilmesinin ve göçmenlerin içinde yaşadıkları şartların bilinmesinin önemli olduğunun ortaya çıktığını kaydetti.
(EA-ALŞ)
***
Murat TOSUN / BERLIN | 05.01.2009
DİYALOGLU GÜNLER BAŞLIYOR
Berlin’in özellikle de Kreuzberg ilçesinin çok kültürlü yaşamanın ayrılmaz bir parçası haline gelen Diyalog Tiyatro Festivali, yarın başlıyor.
Bu yıl 13.sü düzenlenecek olan Diyalog Tiyatro Festivali, 17 Ocak’a kadar devam edecek. Kreuzberg’deki Ballhaus’da gerçekleştirilecek festival yine farklı dillerdeki tiyatro oyunlarına ev sahipliği yapıyor. Festival kapsamında 8 oyun 2 konser gerçekleştirilecek. Festival, bugün saat 20.00’da Michael Ronen’in yönettiği ‘Savaş’ adlı oyunla başlayacak.
Türk-Alman toplumu arasındaki işbirliğine yaptığı katkılardan dolayı 2006 yılında Berlin Lalesi ödülüne layık görülen Diyalog Tiyatro Derneği 1983 yılında tiyatro gönüllüsü birinci kuşak temsilcileri tarafından kuruldu. Diyalog’un kurucularından ve festival kuratörü Mürtüz Yolcu, festivalin önceki yıllarda olduğu gibi farklı kültürlere ev sahipliği yaptığını belirtti.
Festival programı:
6 Ocak 2009 Salı, Saat 20.00
SAVAŞ Yazan: Lars Norén Yöneten: Michael Ronen/CZAA Conflict Zone Arts Asylum (Tel Aviv, Berlin, Londra)
8 Ocak 2009 Perşembe, Saat 20.00
MEHMET BARIŞ’I SEVİYOR Yazan: Çéplak Ayaklar Kumpanyası, İstanbul
Konsept ve Koreografi: Mihran Tomasyan
9 Ocak 2009 Cuma, Saat 20.00
Coğrafyalar Kaçış yollarının senkronizasyonu
Yazan ve Oynayanlar: Vernesa Berbo, Branko Šimiæ, Jons Vukorep,
Yöneten: Branko Šimiæ
10 Ocak 2009 Cumartesi, Saat 20.00
BALKAN-NIGHT Konser: Grup ElGiDiNo Konser sonrası DJ Marko (Balkan & Gypsy) ve DJane İpek (BalkanExpo, Balkan Beats, Turbo, Orient) ile parti
11 Ocak 2009 Pazar, Saat 20.00
KORKU RUHU KEMİRİR Rainer Werner Fassbinder’in aynı adlı filminden uyarlama Yöneten: Lukas Langhoff
12 Ocak 2009 Pazartesi, Saat 18.30
KONSER: Rütli hin oder Rütli her. Müzik yönetmeni: Nevzat Akpınar
13 Ocak 2009 Salı, Saat 20.00
TEL ÖRGÜ ARDINDAKİ KADIN DANSÇI Yöneten: Marina Schubarth, Natascha Bondar, Berlin Dokümantar Tiyatrosu Ansamblesi
14 Ocak 2009, Çarşamba, Saat 20.00
ETNA-Bedendeki kuyular, Yazan ve Yöneten: Christine Sohn-Bitiyatro İstanbul
15 Ocak 2009 Perşembe, Saat 20.00
NAMUS DAVASI, Yazan: Lutz Hübner, Yöneten: Alexander Brill
16 Ocak 2009 Cuma, Saat 20.00
ÇORAP, YALAN & ŞARAP, Yazan ve Oynayan: Alvaro Solar, Yöneten: Francesca De Martin
17 Ocak 2009 Cumartesi, Saat 21.00
Diyalog kapanış şenliği:Grup ZÙTOÓ ÊOMPANÍA, LETHARGÍA ve DJ İpek
***
TÜRKİYE VE MISIR’A İLGİ ARTACAK
LONDRA | 04.01.2009
İngiliz tur operatörleri ve seyahat acentaları birliği ABTA, sterlinin avro karşısındaki değer kaybı nedeniyle bu yıl Türkiye ve Mısır’ı tercih eden İngiliz turistlerin oranının artacağını bildirdi.
Son günlerde bu yönde değişik görüşler ortaya atılırken, ABTA da görüş bildirdi ve 2009’da sterlinin değer kaybetmesinin İngiliz turistin destinasyon tercihini etkileyeceğini, Türkiye ve Mısır gibi yaşamın daha ucuz olduğu ülkeleri tercih eden İngiliz turistlerin oranını geçen yıl olduğu gibi bu yıl da yükselteceğini açıkladı.
Geçen yıl Türkiye’nin İngiliz turistten aldığı payın yüzde 32, Mısır’ın ise yüzde 38 oranında arttığına dikkati çeken ABTA yetkilileri, Meksika, Küba, Dubai, Hırvatistan ve Avustralya’nın İngiliz turistten aldığı payın da artacağını, ancak “aslan payının” Türkiye ve Mısır’ın olacağını vurguladı.
İspanya’nın bu yıla kadar her yıl ortalama 12 milyon İngiliz turist ağırladığını, Fransa’ya 7 milyon İngiliz’in, ABD ve İtalya’ya ise 2’şer milyon İngiliz turist gittiğini hatırlatan ABTA yetkilileri, halen ortalama 1,3 milyon İngiliz turist ağırlayan Türkiye’nin bu yılın önemli bir destinasyonu haline geleceğini ifade etti.