Türk Amerikan Dernekleri Birliği (ATAA), Türkiye’de bir gurup akademisyenin internet ve basın üzerinden yürütmekte olduğu ve son birkaç haftadır ülkenin gündemini meŞgul eden “Özür Diliyorum” adlı tek taraflı imza kampanyasını esefle takip etmektedir. Her ne kadar söz konusu özür metninde “soykırım” kelimesinin kullanımından dikkatle kaçınılmıŞ ve bu terimin içeriğinden kaynaklanabilecek bir takım eleŞtiriler önceden tasfiye edilmeye çalıŞılmıŞsa da, metni kaleme alan yazarların esas itibariyle hareket ettikleri saik birleŞtirici olmaktan çok bölücü bir niteliğe sahiptir. 1. Dünya Harbinde hayatını kaybeden etnik topluluklardan sadece birine (Ermeniler) iŞaret edilmiŞ, Türkler, Kürtler, Çerkezler, Azeriler, Yahudiler ve diğer topluluklar “paylaŞılan acıya” dahil edilmemiŞtir. Ahlaki açıdan yapılan bu tür bir ayrımcılıkla Şüphesiz dilenen özür siyasi bir jeste, sistem-karŞıtı bir açıklamaya dönüŞmekte ve açıklamayı yapanların kendi reklamlarını yapmaktan öteye gidememektedir.
Özür kampanyasını takiben yapılan açıklamalarda dikkati çeken bir konu da bu metnin Türk kamuoyunun çoğulcu yapısını yansıttığı iddiasıdır. Bu bağlamda Türkiye’nin farklı düŞüncelere karŞı hoŞgörülü olmadığı yönünde çoğu zaman yapılan eleŞtirilerin geçersiz olduğu iddia edilmektedir. Süregelen tartıŞmalarda savunulan diğer bir görüŞe göre de, özür dileme eyleminin kendisi tutucu bir devlet ideolojisinin tepeden inme uygulandığı komŞu ülke Ermenistan’da benzer bir çoğulcu kamuoyunun olmadığını göstermektedir. Her ne kadar yapılan tüm bu iddiaları ilgiyle takip etsek de, ortaya atılan savların toplumsal kutuplaŞmaya sebep olan bu özür kampanyasını hiç bir Şekilde meŞrulaŞtırmadığını düŞünmekteyiz. Ermeni isyanları, aŞırı milliyetçi Ermeni çetelerin köy-kasaba baskınları, iŞgalci ordularla iŞbirliği yapan Ermeni gurupların ihaneti ve savaŞ zamanı herkesi etkileyen hastalık, kıtlık gibi yaygın felaketler sonucu 1. Dünya SavaŞı’nda hayatını kaybeden Müslümanlara iliŞkin hiçbir bilgi yapılan özür metninde yer bulamamıŞtır. Türk Tarih Kurumu’nun araŞtırma sonuçlarına göre çoğu Türk olmak üzere 524.000 Osmanlı-Müslümanı Ermeni çeteler tarafından feci bir Şekilde öldürülmüŞtür. Özür metninde bu insanların kaderlerine iliŞkin bir bilgiye yer verilmemesi onların sessiz hatırasına yapılmıŞ bir hakarettir. Maalesef, kampanyayı düzenleyenlerin metine dahil etmedikleri diğer bir mesele de 1973 yılından itibaren yetmiŞten fazla Türk diplomatın ve yakınlarının ASALA(Ermenistan’ın Özgürlüğü için Gizli Ermeni Ordusu), JCAG (Ermeni Soykırımı Adalet Komandoları) gibi Ermeni terör örgütlerince insafsızca katledilmeleridir. Aynı Şekilde, anlamakta güçlük çektiğimiz ve esas itibariyle bize söz konusu özür metninde en ikiyüzlü gelen konu, Şubat 1992’de Hocalı’da yaŞanan Ermeni kıyımlarında Azerilerin çektikleri acılardan ve Rus desteği ile bölgeye müdahale eden Ermeni ordusu tarafından evlerine el konulan insanlardan bahsedilmemesidir. Yüz binlerce Azeri kadın ve çocuk bugün hala Kafkasların sert kıŞ aylarını ve kavurucu yaz aylarını çadırlarda geçirmektedir. ABD’nin bölgeye ulaŞtırmaya çalıŞtığı yardımların ülkedeki Ermeni diasporasının yoğun lobi faaliyetleri sonucu engellenmesi yaŞanan acıya aŞağılanmayı da eklemiŞ bulunmaktadır. Bizce hayret verici ve son derece üzücü olan bu “özür metninde” neden kendi ülkelerinde mülteci konumuna düŞen Azerilerden bir iki kelimeyle bahsedilmemiŞ olmasıdır. 1912 ve 1922 yılları arasında Ermeni isyanları, ihaneti ve terörizmi sonucu Doğu Anadolu’da hayatlarını kaybeden tüm etnik gurupları – Türkler, Kürtler, Çerkezler, Yahudiler ve diğerlerini – 1973 sonrası suikastlarda katledilen Türk diplomatlarını, 1992-1994 arası Ermenilerin yürüttüğü etnik temizlik sonucu öldürülen ve sürülen Azerileri burada ATAA olarak tekrar hatırlatmak isteriz. Konuya yeterince hakim olmayan bir gurup akademisyen tarafından yazılan söz konusu “özür” metninde bu saydıklarımız hiçbir Şekilde yer bulmadığı için buradan yaptığımız açıklamada Ermeni cürümlerine değinmeyi gerek gördük. Dolayısıyla Ermeni’lerin insanlığa karŞı iŞledikleri suçlar sonucu ölen herkesin acısının da bizler tarafından paylaŞıldığını belirtmek isteriz. Türkiye Cumhuriyeti’nin, kendi vatandaŞları tarafindan iŞlenmemiŞ bir fiil dolayısıyla, hiç kimse ya da hiçbir ülkeden özür dilemesine gerek yoktur. Sonuç olarak, kimse kendi yurdunu savunduğu için özür dilemez.
Saygılarımla, Nurten Ural, BaŞkan |
AHLAKİ AYRIMCILIK YAPAN ÖZÜR İYİLEŞTİRMEKTEN ÇOK ZARAR VERİR
Konu Hakkında okumaya devam et: Ermeni İddiaları
Bir yanıt yazın