Sabahattin ÖNKİBAR
4 yıl önceydi.
Flash TV’deki televizyon programımın konuklarından ikisi Sırrı Sakık ile Kamer Genç’ti.
Programda Türkiye’deki Kürtlerin homojen olup olmadığını tartışıyorduk.
Sırrı Sakık ısrarla homojen, yani farkları yok deyince Kamer Genç patladı:
– “Neresi homojen kardeşim, dilleri ayrı. Ben Tunceli Kürtçesini konuşuyorum sen Kurmançi dilini. Ben sizin konuştuklarınızdan bir kelime anlamıyorum, siz de bizimkini, yani Dersim lisanını anlamıyorsunuz. Farkımız yok diye milleti kandırmayın.”
Kamer Genç devam etti:
– “Zazaca var, Sorani Kürtçesi var. Hiçbiri birbirini anlamıyor. Dolayısıyla Kürtler ve Kürtçe için bir ve birlik demek doğru ve bilimsel değil.”
Hiç unutmam o program sonrasında Kürtleri bölüyorsun diye politize Kürtlerden yoğun tepki ve eleştiriler almıştım.
Evet Kamer Genç’in ifade ettiği Türkiye’deki Kürt tablosu budur.
Ve heyhattır ki Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu bu dağınıklığı birleştirmeye ve bütünleştirmeye soyunmuş, yani onu misyon edinmiştir.
Yanlış okumadınız bu ülke halkının vergileriyle yayın yapan TRT şimdilerde yeni bir millet yaratmak için kollarını sıvamış haldedir.
TRT’nin Kürtçe yayın olayı gerçekte Kürtleri millet yapma projesidir.
Projenin nihai amacı da Bağımsız Kürdistan’dır.
TRT bu hedefin kültürel çatısını çatıyor.
Evet Kürt kökenli Bedrettin Dalan’ın ifade ettiği gibi 600 kelimelik ve çoban bile eğitilemeyecek olan Kürtçe TRT tarafından tescil görüyor.
Abartıyor muyum?
Sorarım size, Türkiye kendi vatandaşlarına dahi Türkçe yayını bile tam olarak iletemezken Kürtçeyi ve Kürtleri birleştirecek böyle bir adımı niçin atmıştır?
Kurmançi niye tek lehçe olarak benimsenmiştir de diğer lehçeler görmezden gelinmiştir.
Öyle ya demokratik haksa bu ayrımcılık niçin?
Kürtçe kanal pekâlâ ayrı ayrı saatlerde bütün lehçelerle yayın yapılabilirdi.
Yapılmadı, çünkü gizli amaç Kürtçeyi konsolide etmek, yani Kurmançiyi ortak dil yapmak ve bir millet yaratmak!
Böyle bir iş için TRT gibi bir kurumun kullanılması bühtandır.
TRT, 2003 Diyarbakır Kürt Konferansı’nda alınan Kürtçeyi ve Kürtleri bütünleştirme projesini uyguluyor adeta!
Bir başka boyut devlet böyle bir şeyi niçin yapar?
Dünyada hangi devlet 24 saat aralıksız resmi dilinin dışında yayın yapıyor?
Konu demokratikleşmeyse serbest bırakın isteyen istediğini yapar ve RTÜK de bunu kontrol eder!
Devlet eliyle 24 saat etnik yayın yapma adımı Belçika’daki Valonlar ve Flamanlar misali ülkeyi iki temel ırkın federasyonuna dönüştürme arzusu iddialarına haklılık kazandırmaz mı?
Hem hani bu ülkede 20 küsur etnik unsur vardı!
Söz konusu olan demokrasi ise onların hakları ne oluyor?
Yarın onlar da talep ederse 20 küsur dilde 24 saat yayın izni mi verilecek?
Böyle bir şey yapılırsa bu coğrafyada Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Türklerden söz edilebilir mi?
Diyecekler ki diğerlerine böyle bir ayrıcalık olmayacak!
O zaman tersinden şu soruyu soralım:
Onlar silahlı kalkışma yapmadı diye mi vermiyorsunuz?
Sadakatin mükafatı bu mudur?
Hayır söylemek istediğimiz her etnik yapıya benzer imtiyazlar verilsin değildir, işaret etmek istediğimiz Kürtlere verilen imtiyazın yanlışlığıdır.
Lafı uzatmadan hükmümüzü verelim:
TRT adım adım Sevr hükümlerini hayata geçiriyor.