Devletin TV kuruluşu, TRT’nin 6. Kanal’ında Kürtçe yayınlara başladı. TC Başbakanı Erdoğan, Kürtçe “hayır duası” etti:“BÊ XÊR BE”!
2004’te, “AB’ye girdik”. Ankara’da adeta bayram ilan edilmiş, davul zurnayla, havai fişekler atılmıştı. Fakat asıl bu konunun sonu, neticeleri ülkemiz için hiç de hayırlı olmayacak, felaket olacak; Türk birliğine, devletin bütünlüğüne karşı türlü musibetlere yol açacak!
Kayıtlara geçsin diye söylüyorum: Şu sözlerime “mim” koyun: Bugünkü AKP iktidarı bu şov hareketiyle Türkiye’nin birliği ve Güneydoğu konusunda ölümcül olabilecek, gafletten öte bir hata yapmıştır! Bu hata tarihimize Apo’nun gereği gibi idam edilmemesi gibi, Kürtçülük ve PKK’yla mücadelede tersine bir kilometre taşı olarak geçecektir!
“TRT Şeş” in, şu bağlamda, 29 Mart seçimleri öncesinde böyle bayram havalarında ve Başbakan’ın Kürtçe “hayır dualarıyla” başlatılmasının bir sebebi, Güneydoğu’daki “oylar” içindir! Bu, Kürt vatandaşlarımızdan AKP’ye oy sağlar mı, ne kadar yararlı olur? Fakat daha önemlisi, Türkiye’nin “bölünmez bütünlüğü” için hayırlı olur mu, göreceğiz! Ben, kısaca, Anayasamızın değiştirilemez hükümlerinde yer alan, tek ve ortak dili Kürtçeyle paylaşmak, iddia edildiği gibi Türkiye’yi, güya, birleştireceği yerde, daha da bölecek ve “Büyük Kürdistan’a” temel olacaktır!
CHP lideri Deniz Baykal’ın ve Başkan Yardımcısı Onur Öymen’in bu konularda söyledikleri doğrular, yani devletin şu sırada Kürtçeyi adeta resmi dil yapması TC’nin ana felsefesine ihanettir.
Bu arada söyleyeyim, son zamanlarda hançeresini yırtarcasına konuşan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin milliyetçiliğe ters bu konuda suskun kalmasını da anlayamıyorum! Yoksa o da “oy” derdinde mi? Ama sorarım: “Kürtçe neden, ne zaman ve niçin ayrıma tabi tutuldu? Buna cevabım, yabancıların, İngiliz ajanı Noel’in hükümetine verdiği rapordaki “Kürtlerde milli hisler yoktur, milliyetçilik yoktur. Ama biz biraz iteleyerek bunu yaparız.” tavsiyesine ve bu itelemelerin neticesi olan dini isyanlara dayanır!
Entegrasyon-asimilasyon
Vatanseverliğinden de, bilgeliğinden de kuşku duymadığım Hakkı Devrim, “Kürtlere asimilasyon yapıldı” diyor. Doğru; ben de Kürtler entegre edilmek ve Türklükle “şereflendirilmek” istendi ve Türkiye’nin birliği böyle korunmak istendi derim! Ve bu hareketin başı da “Bu devleti kuranlara Türk denir” diyen ve “Ne mutlu Türk’üm diyene” sözünü devletin temel ilkesi yapan Mustafa Kemal’dir… O mu yanlış yaptı?
Eğer Kürt sorununun başlangıcını hatırlamazsak, şimdi yapıldığı gibi “Kürtlere yapılan haksızlıklar” dan söz etmek havada kalır. Aşırı da olsa, Kürtleri Türklerle aynı vatan kazanında kaynaştırmak cabası olmasaydı -işte şimdi yapılmak istenenler o zaman olurdu- oluyordu da. TC ve Türkiye ancak bu siyaset ve çabalarla bugüne kadar varlığını koruyabildi.
Şimdi TC, oy uğruna, AB uğruna bozuk para gibi harcanmakta! “Oy ve AB uğruna” dedim, asıl bugün iktidarda olanlarda tarih şuuru olmaması, Atatürk ve arkadaşlarının duyarlılıklarından nasiplerini almamış olmaları, unutulmasın; Erdoğan, “Türkiye Türklerindir demek yanlıştır. Türkler etnik gruplardan biridir” demişti!
Ve aynı duyarsızlık, TC Devleti’nin ve halkının paralarıyla “Kürtlere mahsus” özel “TRT Şeş” kanalını açtırdı! Bu kanal hakikaten ülkeyi birleştirecek mi, yoksa aksine mi yarayacak, hep birlikte göreceğiz…
“Ortak dil” bir milletin ortak paydasıdır. Hatta egemenlik kurmak aracıdır. İngilizler, Fransızlar, İspanyollar kendi dillerini kendi ülkelerinde muhafaza etmişler, ikinci dil gafletine düçar olmamışlardır! Ama eski sömürgelerinde yerel dilleri silerek “Anglofon, Frankofon, Hispakofon” yaparak onlar üzerindeki kültür egemenliklerini bugüne kadar sürdürmüşlerdir!
Biz de feda edilmek istenen temel politikamızda tüm vatandaşlarımızı Türkçe konuşmaya zorlamaktı! Şimdi ise, Devlet Televizyonu’nda Türkçe öğretmek yerine onları ortak Kürtçede kendi milli birliğimiz pahasına birleştirmeye çalışıyoruz!
Altemur KILIÇ
Kore Gazisi
Yeniçağ
5 Ocak 2009
Bir yanıt yazın