Özdemir İNCE
CENGİZ Çandar geçen ay gene öfkelenmiş, birilerine acımasızca ağzının payını veriyordu:
“Dışişleri Bakanlığı’nın basına yansıdığı kadarıyla ‘Azınlıklar Raporu’nun bazı gülünç değerlendirmeleri dikkatimi çekti. ‘Türkiye’de 270’in üzerinde gayrimüslim ibadethanesinin bulunduğu, bunlardan 108’inin Rum Ortodoks azınlığa ait olduğu’ kaydedilmiş ve ‘Patrikhane’ye Ekumeniklik verilmesinin söz konusu olamayacağı’ vurgulanarak Patrik Bartholomeos’un yabancı ülkelere yaptığı ziyaretlerde ‘Ekumenik’ sıfatının kullanılmasına müdahale edilmediği belirtilmiş.
Gülünç. Çünkü: Ekumenik sıfatı, Ortodoks Hristiyanlık ile ilgili. Ta 451 yılında Halkedon Konsülü adıyla bugünkü Kadıköy’de toplanan ‘Hristiyan Din Adamları Zirvesi’nin kararı uyarınca Konstantinopolis (yani bugünkü İstanbul) Kilisesi’nin konumu ‘Ekumenik’ olarak belirlenmiş. Patrikhane’ye Ekumenik sıfatı verip vermemek, Türk Dışişleri Bakanlığı’nın yetkisinde olmadığı gibi, işi de değil. Fener Patrikhanesi’nin bu sıfatının yaklaşık 1500 yıllık mazisi var. Dolayısıyla, Patrik Bartholomeus’un yurtdışı ziyaretlerinde ‘Ekumenik’ sıfatının kullanılmamasına müdahale edilmemesi de, Dışişleri’nin gösterdiği bir lütuf olamaz.” (Radikal, 14.12.08)
‘KİLİSE’ GÖRÜŞÜ
Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı, Cengiz Çandar’a cevap verir mi vermez mi, verirse nasıl bir cevap verir, bunu ben bilemem. Ancak, İstanbul Rum Patrikhanesi’nin ökümenik (“ekümenik” demek yanlıştır) olmadığını savunan ben, politik olmayan “Kilise” görüşünü yazacağım. Ancak bu görüşe Fener Rum Patrikhanesi’nin katılmaması çok doğal.
Bu konuda şimdiye kadar epeyce yazı yazdım. Yeterli olacaklarını düşündüğüm için sadece ikisinin adını vereceğim: “Fener Rum Patrikhanesi Neden Ökümenik Değil” (04.12.04); “Patrikhanenin Ökümenik Olamayışının Kanlı Tarihçesi” (12.12.04). Bu iki yazı ve öteki yazılar birçok site tarafından yayınlandığı için internette de bulabilirsiniz.
HAVARİ KURMAMIŞ
Grekçe (Helence) “oikoumene” sözcüğünden gelen ökümenik‘in üç anlamı vardır: Evrensel; Bütün kiliseleri içine alan; Evrensel yargılama yetkisi.
Cengiz Çandar’ın da dediği gibi bazı kiliselere ökümeniklik sıfatı MS 451 yılında Kadıköy Konsili’nde verilmiştir, ancak bu kiliseler arasında İstanbul Patrikhanesi’nin adı bulunmamaktadır. Kadıköy Konsili’nde üç kilisenin ökümenik olduğu kabul edildi: Roma, İskenderiye, Antakya. Bu üç kilise İsa’nın üç havarisi tarafından kurulduğu için ökümeniktir. Demek ki ökümenik olmak için ilk koşul, bir havari (apostol) tarafından kurulmuş olmak. Havariler tarafından kurulan kiliseye “Apostolik Kilise” de denir.
Fener Patrikhanesi, Aziz Andreas’ın isim günü olan 30 Kasım’ı kuruluş günü olarak kutlamaktadır, ama bu sonradan icat edilmiş bir şey.
ONLAR ETMİYOR
Daha sonra Batı Roma’nın zayıflaması, Doğu Roma’nın (Bizans’ın) güçlenmesi nedeniyle İstanbul Patrikhanesi ökümenik sıfatına el koyup kullanmaya başlamış ise de bu durum Roma (Papalık) tarafından hiçbir zaman kabul edilmemiştir. Bu ret Roma’yla sınırlı değil. Kudüs gibi geleneksel, Atina ve Moskova gibi bölgesel kiliseler tarafından da kabul edilmemektedir. İstanbul’un ökümenikliği Kilise tarafından kabul edilmezken, ABD Senatosu bir madalyon bastırıp üzerine ökümenik sıfatını yazmıştır. Evrensel kiliselerin kabul etmediği ökümenik sıfatını Türkiye Cumhuriyeti neden kabul etsin?