Sadi SOMUNCUOĞLU
TRT 6 hayırlı olsun da, kime? Herhalde, millet bütünlüğünü tahrip edeceği için Türk Milleti’ne olamaz. O halde kime? Projenin sahibi Haçlılara mı, onların maşası bölücü teröristlere mi? Yoksa her ikisine mi? ABD’nin hazırladığı Irak Anayasası, resmi dili Arapça ve “Kürtçe” olarak kabul edince, ortalık karışmış. Çünkü Kürtçe diye bir dil yok, birçok lehçe ve ağız var. Hangisi olacak? Tartışmaya son noktayı Barzani koymuş.
Diyor ki; “Tek millet için tek dil şart. Bizim resmi dilimiz ” Sorani “dir. Üstelik kendi aşiret dili ” Kırmançi “yi de yasaklayarak bunu yapıyor. Böylece bir lehçeden bir dil, bir dilden de bir millet inşasına geçmeyi düşünüyor.
Bizim Erdoğan-Gül ikilisi ise; milletin ve devletin dili Türkçe, (Bu oran AB istatistik kurumunun araştırmasına göre yüzde 93’tür.) olduğu halde, devlet televizyonundan 24 saat ” Kırmançi “ lehçesinden yayını başlatabiliyor. Daha sonra buna ” Sorani “ de eklenecekmiş.
İkilimiz yaptığının farkında olacak ki, Arapça, Ermenice vb. dillerden de yayın yapılacağını açıklıyor. Elmayla armudu toplamaya kalkışıyor. Anayasamıza ve dünyadaki geçerli olan uygulamaya göre; kabul edilmiş devlet ve medeniyet dillerinden yayın yapılması mümkündür ve ayrı bir konudur. Bunun da, normal kanallardan değil, Türkiye’nin sesi gibi özel kanallardan olması gerekir. İkilimizi hemen uyaralım; çok yanlış ve tehlikeli bir yola girmişlerdir. Bu yolun, demokrasi ve insan haklarıyla ilgisi yoktur. Tamamen siyasi ve bölünmeyi hedeflediği açıktır. Çünkü, çoğunluğa mensup vatandaşların etnik lehçelerinde yayın yapılması, farklılaşmayı, yabancılaşmayı ve ayrışmayı davet edeceğinden, millet bütünlüğünü bozar. Irk şovenizmini ve asabiyetini tahrik edip, iç çatışmayı besler.
* * *
Irak’a tekrar dönelim. ABD’nin hazırladığı anayasayla, sadece resmi dili ikiye çıkarmadı, devletin adı ve şekli de değiştirildi. Böylece ” Irak Cumhuriyeti “ adı, ” Irak Federal Cumhuriyeti “ oldu, kuzeyde bir ” Federe“ yönetim kuruldu.
İyi de ABD, Irak’ın temellerini niçin değiştirdi? İddia edildiği gibi, bizim ikilinin de dilinden düşürmediği gibi, ” Demokratikleştirme ve insan hakları “ için mi?
Elbette hayır. Bunun açık cevabı, ABD’nin kapı kapı dolaştırdığı BOP haritasında verilmiyor mu? Türkiye dahil, bölgemizdeki kaç devletin bölüneceği, orada gösterilmiyor mu? Kısaca emperyalistin işi bu.
Eğer ABD bu yaptıklarını, ilke olarak demokrasi ve insan hakları olarak görseydi, 52 devletten meydana gelen ABD’nin resmi dili tek İngilizce olmazdı. Düne kadar kullanılan İspanyolca yasaklanmazdı. Yine 72 buçuk milleti, tek bir millet, ” Amerikan Milleti “ olarak görmez ve rejimi buna göre, milli nitelikte kurmazdı.
* * *
Peki, Irak ABD işgali sebebiyle iki dilli oldu. Bölünmesi de yolda. Bunu görüyoruz. İyi de Türkiye’ye ne oluyor, bir yanda bölücü terör kan dökerken, öbür yanda Irak’ın felaketi ortadayken, bu uygulamalar niçin yapılıyor? Söyleyelim. Hem AB, hem ABD bastırıyor. Bu birinci sebep. İkincisi, bizim ikili. Bu topraklarda yaşayan herkesin, kökeni ne olursa olsun aynı milletin, Türk Milleti’nin eşit/şerefli evladı olduğunu kabul ediyor mu? Türk milletini inkâr edip, 36 etnik parçadan biri olarak gördüğünü her fırsatta tekrarlamıyor mu? Anadolu’daki bin yıllık hayatımızda biz bir millet olamamışsak, o zaman rejimin çok dilli, çok ortaklı bir yapıda kurulması kaçınılmaz hale gelmiz mi? Bu da, Yugoslavlaşma ve Iraklaşma olmaz mı?
ABD’nin projeleri ve haritaları ortada. Ya AB’nin ki? Bunun için 2000 ve 2003 yılı Katılım Ortaklığı (KOB) Belgesi’ne bakılması yeterlidir. Orada mahalli dillerde sadece yayın, öğretim değil, eğitim de isteniyor. 2001’den itibaren de bu istekler, bir bir yerine getiriliyor. Anayasamız devletin dili Türkçe dediği halde, ” Kırmançi “ lehçesinden yayın yapılması, iki dilliliğe geçildiğini gösteriyor. Arkasından eğitim dili de gelecek.
AB ve ABD’nin ” Sivil Anayasa “ diye tutturması, iki dilliliğin arkasından iki ortaklı rejime geçmemiz içindir. Kısacası, Haçlılar Irak’ta güçle yaptıklarını, bizde siyaset ve yandaşlarla gerçerleştirmek istiyor.
Çare; Türk Milleti’nin uyanması.” Ermeni çetelerinden özür “ olayında olduğu gibi.