İÇİNDEKİLER:
-”GURBETÇİ GÖZÜYLE ALMANYA VE ALMANLAR ARAŞTIRMASI”
-ALMANYA’DA 30 YILDAN FAZLA KALAN 420 TÜRK İLE YAPILAN
ARAŞTIRMAYA GÖRE TÜRKLER ALMANLARIN KENDİLERİ HAKKINDA
”OLUMSUZ” VE ”ÖNYARGILI” OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYOR
-GURBETÇİLERE GÖRE ALMANYA’DA FARKLI ETNİK KÜLTÜRLER
BİR ARADA RAHATLIKLA YAŞAYAMIYOR
-YRD. DOÇ. DR. YAĞBASAN: ”TÜRKLER İLE ALMANLARIN BİR ARADA
YAŞAMAYI BECEREBİLEN TOPLUMLAR OLMASI VE AVRUPA İÇİN MODEL
OLUŞTURMASI BEKLENEBİLİRDİ”
-”ARAŞTIRMA SONUÇLARI İTİBARİYLE BU AŞAMADA BİR ‘ÖTEKİLEŞTİRME’
SORUNUNUN VARLIĞINDAN SÖZ ETMEK MÜMKÜN GİBİ GÖRÜNÜYOR”
HOLDİNG MAĞDURLARI TELEFON BAŞINA
2009 ALMANYA’DA SEÇİM YILI OLACAK
UYUMUN SESİ KESİLDİ
HEDEFLERİ ÜNİVERSİTE MECLİSİNE GİRMEK
ABD GÜNDEMİNDE ’SOYKIRIM’ VAR
***
-”GURBETÇİ GÖZÜYLE ALMANYA VE ALMANLAR ARAŞTIRMASI”
-ALMANYA’DA 30 YILDAN FAZLA KALAN 420 TÜRK İLE YAPILAN
ARAŞTIRMAYA GÖRE TÜRKLER ALMANLARIN KENDİLERİ HAKKINDA
”OLUMSUZ” VE ”ÖNYARGILI” OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYOR
-GURBETÇİLERE GÖRE ALMANYA’DA FARKLI ETNİK KÜLTÜRLER
BİR ARADA RAHATLIKLA YAŞAYAMIYOR
-YRD. DOÇ. DR. YAĞBASAN: ”TÜRKLER İLE ALMANLARIN BİR ARADA
YAŞAMAYI BECEREBİLEN TOPLUMLAR OLMASI VE AVRUPA İÇİN MODEL
OLUŞTURMASI BEKLENEBİLİRDİ”
-”ARAŞTIRMA SONUÇLARI İTİBARİYLE BU AŞAMADA BİR ‘ÖTEKİLEŞTİRME’
SORUNUNUN VARLIĞINDAN SÖZ ETMEK MÜMKÜN GİBİ GÖRÜNÜYOR”
ELAZIĞ (A.A) – 01.01.2009 – Almanya’da 30 yıldan fazla kalan Türklerle yapılan bir araştırmaya göre gurbetçiler, Almanların kendileri hakkında olumsuz ve önyargılı olduğunu düşünüyor.
Fırat Üniversite İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Mustafa Yağbasan, Almanya’da, büyük çoğunluğu 30 yıldan fazla bir zamandır bu ülkede yaşayan 420 Türk’e anket uyguladı.
Yrd. Doç. Dr. Yağbasan tarafından Türklerin yoğun olarak yaşadığı Münih, Stuttgart, Duisburg, Kassel, Hamburg ve Berlin’in kent merkezlerinde yaşayan Türklere uygulanan anketin sonuçları ”Kültürlerarası İletişim ve Diyaloğun Almanya Özelinde Analizi” başlıklı makale olarak ”Newwsa” dergisinde de yayımlandı.
Gurbetçilerin, Almanların kendilerini ve kendilerinin Almanya’yı ve Almanları nasıl gördüklerinin araştırmada, deneklerin bir kısmının Alman vatandaşı statüsünde olmasına rağmen yüzde 83,8’inin kendilerini Türk ulusuna daha yakın hissettiği belirlenirken, yüzde 44’ünün Almanya’yı ‘vatan’ olarak görmediği tespit edildi.
— ”POTANSİYEL SUÇLU VE ÖTEKİLER –
Deneklerin yüzde 33,8’inin Almanlarla uyum içinde yaşadıkları, yüzde 22,4’ünün ise ise Almanlarla uyumsuzluk içerisinde oldukları belirlenen ankette, katılımcıların yüzde 76,7’si Almanların Türkler hakkında olumsuz kanaat taşıdıklarını ve önyargılı olduklarını belirtti. Buna karşın deneklerin sadece yüzde 10,7’si Almanların kendilerine karşı olumlu ve önyargısız olduklarına inandığını dile getirdi.
Türklerin yüzde 60’ının uzun yıllara dayanan ilişkiler yumağında Almanların kendilerini yeterince tanımadıkları ve ilişki içerisinde olmadıklarını, dolayısıyla önyargılı olduklarını düşündüğü belirlenen ankette önyargının oluşmasında Alman hükümetlerinin ”Vicdan Testi” gibi uygulamalarının etkili olduğunu belirtenlerin oranı yüzde 74,5 olarak tespit edildi.
Ankette Türklerin yüzde 37,6’sı, ”doğu kökenli, esmer tenli insanların Avrupa’da potansiyel suçlu veya ‘Ötekiler’ olarak görüldüğünü ifade ederken, yine aynı şekilde yüzde 60’ı kendilerine karşı Almanlar tarafından ayrımcılık yapıldığını düşündüğünü belirtti. Kısmen ayrımcılık yapıldığını düşünenlerle birlikte ise bu oran yüzde 80,1’e kadar ulaştı.
—FARKLI KÜLTÜRLER ALMANYA’DA RAHAT DEĞİL-
Araştırmada, ”farklı etnik kültürlerin Almanya’da bir arada rahatlıkla yaşayıp yaşayamadıklarına” ilişkin soruya Türklerin verdikleri yanıtlara bakıldığında kısmen yanıtıyla birlikte yüzde 86,6’sının olumsuz kanat taşıdığı ortaya çıktı.
Kültürlerarası uyum ve diyalog karşısında Almanların daha isteksiz olduğunu düşünenlerin oranının yüzde 48,8 olarak belirlendiği ankette katılımcıların 68,8’i kültürlerarası uyum ve diyaloğun özellikle aşırı uçlar, hükümetler ve medya tarafından engellendiğini kaydetti.
Yrd. Doç. Dr. Yağbasan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türklerin Almanya’da kendilerine karşı ayrımcılık yapıldığını düşünmelerinin ”manidar” bulduğunu söyledi.
Bunun temel felsefesini katılımcıların da belirttiği gibi Türk toplumunun Almanlar tarafından yeterince tanınmamasına dayandırdığını ifade eden Yağbasan, ”uzun süreden beridir Almanya’da yerleşik olarak yaşayan ve uyum sorununu aşmış olan Türkler ile Almanların bir arada yaşamayı becermiş toplumlar olması ve Avrupa için model oluşturması beklenebilirdi, ancak araştırma sonuçları itibariyle bu aşamada bir ‘ötekileştirme’ sorununun varlığından söz etmek mümkün gibi görünüyor” dedi.
Farklı kültürden insanların, yabancı konumunda oldukları ülkenin kültürü ile benzeşmeyen bir yaşam tarzının meşruluğunun Almanlar tarafından kabullenilmemiş olmasını önemli bir bulgu olarak değerlendiren Yağbasan, ”her iki toplum açısından da aşılması gereken engellerin ve uzun bir yolun olduğu görülüyor. Ancak sorunların giderilmesi imkansız değil ve çözülmesi pozitif iletişimsel ortamların yaratılması ile mümkün olabilir. Aksi takdirde aşırı uç ve radikal düşünceler daha geniş ve tehlikeli bir şekilde yaygınlaşma sürecine girebilir” dedi.
***
01.01.2009
Yeşil sermaye mağdurlarına dev hizmet
HOLDİNG MAĞDURLARI TELEFON BAŞINA
Hürriyet, parasını yeşil sermaye holdinglerine kaptıranlara ışık tutacak bir telefon aksiyonu gerçekleştiriyor.
Yüksek kar payı vaadiyle dolandırılan holdingzedeler ne yapmalı? Paraları geri alma umudu var mı? Zaman aşımı nasıl işliyor? Dolandırıcı holdingler nasıl dize getirilir? Bütün çabalar boşuna, paralar buhar mı oldu? Bu ve bunun gibi soruları siz soracaksınız, Köln Barosu’na kayıtlı avukat Seydi Koparan yanıtlayacak. Hürriyet Gazetesi’nin Köln Bürosu’na telefon edip, avukatımız Seydi Koparan’a sorularınızı doğrudan iletebilirsiniz.
Ne zaman: 3 Ocak 2009 Cumartesi
Saat: 14.00- 16.00 arasında
Telefon numarası: 0221/ 139 37 79
***
Yunus ÜLGER | 02.01.2009
2009 ALMANYA’DA SEÇİM YILI OLACAK
Gelecek yıl Almanya’da Federal Meclis, Avrupa Meclisi, eyaletler meclisleri ile yerel seçimler olmak üzere toplam 15 kez seçmenler sandık başına gidecek. Bunlara ek olarak 2009’da Cumhurbaşkanlığı seçimi de yapılacak. Almanya’da toplam 19 seçim ile 1994 yılı şu anda süper seçim yılı rekorunu elinde bulunduruyor.
Almanya’da 2009 yılı, küresel krizin etkilerini göstereceği bir yıl olmakla kalmayıp, seçimleriyle de tarihe geçecek bir yıl olacak. Seçmenler, Avrupa Meclisi, eyaletler meclisleri ile yerel seçimler olmak üzere toplam 15 kez sandık başına gidecek. Bunlara ek olarak Cumhurbaşkanlığı seçimi de 2009’da yapılacak. Almanya’da toplam 19 seçim ile 1994 yılı şu anda süper seçim yılı rekorunu elinde bulunduruyor.
Kuşkusuz 2009’un en önemli seçimi, 27 Eylül’de yapılacak olan Federal Meclis seçimi olacak. CDU’nun başbakan adayı şimdiki başbakan Angela Merkel CDU ile koalisyon ortağı SPD’nin başbakan adayı Dışişleri Bakanı Frank Walter Steinmeir arasındaki seçim kampanyası ve bunun sonucunu daha şimdiden herkes merak ediyor.
İLK SEÇİM OCAK’TA
Yılın ilk seçimi 18 Ocak’ta Hessen Eyalet Meclisi seçimi olacak. Bir yıla yakın bir süredir hükümet kurulamaması nedeniyle öne alınan seçimde, ilk seçimde yabancılar karşıtı politikasıyla büyük kaybına uğrayan Roland Koch (CDU) ile SPD’nin yeni adayı Thorsten Schaefer Gümbel yarışacaklar.
Bundan sonra seçmenleri fazla ilgilendirmese de 23 Mayıs’ta Cumhurbaşkanlığı seçimi var. İkinci kez aday olan Horst Köhler’in tekrar seçilme şansı yüksek görünüyor. Köhler’in karşısına SPD’nin adayı Gesine Schwan ile Sol Partinin adayı eski Tatort komiseri Peter Sodann çıkıyor. 7 Haziran’da ise, Avrupa Meclisi seçimiyle aynı günde yedi eyalette yerel seçimler yapılacak. 30 Ağustos’ta Saarland, Saksonya ve Thüringen eyalet meclisi seçimleri var. Süper seçim yılı 27 Eylül’de Federal Meclis ve Brandenburg Eyalet Meclisi seçimleriyle son bulacak.
***
Ahmet KÜLAHÇI
02.01.2009
UYUMUN SESİ KESİLDİ
TARİH: 18 Eylül 1994.
Yer: Berlin. Haus der Kulturen der Welt. Yani Dünya Kültürleri Evi.
Olay: O zamanki kısa adı SFB olarak bilinen ve şu andaki Berlin-Brandenburg Radyo Kurumu’nun (rbb) öncüsü konumundaki Hür Berlin Radyosu’nun multikulti yayınlarına start verilmesi.
Saat tam 19.55’te dönemin Berlin Eyalet Başbakanı Eberhardt Diepgen, mikrofonun başına geçip şunları söyledi: Çok kültürlü Berlin’i çok dilli bu yayınlar daha da zenginleştirecektir. Bu ‘uyum radyosudur’. Bu radyo uyumun sesidir. Umarız bu proje hep yaşar.
Diepgen’in bu sözlerinin üzerinden 14 yıl geçti.
Tarih: 31 Aralık 2008
Yer: Berlin. rbb’nin dev fuar alanı karşısındaki binası.
Olay: “radiomultikulti” yayınlarının durdurulması.
Gerekçe: rbb’nin para sıkıntısı çekmesi.
Her ülkede olduğu gibi şüphesiz Almanya’da da parasız hizmet verilmiyor, verilemiyor.
Ancak istenmesi halinde Almanya’da her proje için paranın bal gibi bulunabileceği de bilinmektedir.
Böyle olduğu halde, bir dönemler Almanya’da “uyum kanalı”, “uyum radyosu” olarak ilan edilen radiomultikulti’nin yayınlarına son verilmesini anlamak mümkün değildir.
Hele hele Başbakan Angela Merkel’in “Uyum zirvesi” ve Federal İçişleri Bakanı Wolfgang Schaeuble’nin Alman İslam Konferansı düzenlediği bir dönemde bu yayanların kaldırılmasını anlamak kesinlikle mümkün değildir.
Anlayışla karşılamak ise hiç mümkün değildir…
EĞİTİM ve İSTİHDAM
Almanya’da hem eğitim hem de işpiyasasında olumlu gelişmeler vardır.
İşsiz sayısı son 16 yılın en alt seviyesindedir.
Ancak bu olumlu tablo Türklere yansımamaktadır.
Almanya genelinde işsizlik oranı yüzde 7.2 civarında olduğu halde bu oran Türkler arasında yüzde 25’e ulaşmaktadır.
Başkent Berlin’de ise durum daha da dramatiktir.
Berlin-Brandenburg’daki genel işsizlik oranı yüzde 12.4 olduğu halde Türkler arasında bu oran yüzde 46’ının üzerindedir.
Yani hemen hemen her 2 Türk’ten biri işsizdir.
ve gençleri arasında yerleşmesi en büyük önceliklerimizdendir.
Aynı durum eğitim alanı için de geçerlidir.
Alman çocukların yüzde 8’i herhangi bir eğitim kurumundan diploma almadan okulu terk ederken, bu oran yabancı çocuk ve gençler arasında yüzde 17’ye ulaşmaktadır.
Başkent Berlin’de ise bu oran yüzde 38’in üzerindedir.
Alman gençlerin yüzde 25’i liseyi bitirirken, bu oran göçmen kökenlilerde yüzde 10 civarındadır.
Türk kökenli gençler arasında ise bu oran yüzde 8’i geçmemektedir.
Meslek eğitimi alanında da bu durum farklı değildir.
Göçmen kökenli gençlerin yüzde 40’ının meslek eğitim yoktur.
15-64 yaş grubu Türklerde meslek eğitimi yapmamışların oranı yüzde 72, Yunanlılarda yüzde 61, İtalyanlarda yüzde 51’dir.
Bizce, işsizliğe karşı mücadele çocuk yuvasında başlamalıdır.
Bu hem Almanya’nın hem de bu insanların çakarınadır.
Umarız yeni yılda bu yönde daha ciddi adımlar atılır ve kararlı politikalar üretilir…
***
HEDEFLERİ ÜNİVERSİTE MECLİSİNE GİRMEK
Sedat OLGAÇ / HANNOVER | 02.01.2009
Hannover Leibniz Üniversitesi’nde seçim heyecanı yaşanıyor. 13-15 Ocak tarihleri arasında yapılacak öğrenci meclis seçimine katılan Türk öğrenciler “Seçilirsek yabancı öğrencilerin yaşadıkları zorlukları okul yönetimine ve yetkili yerlere taşıyacağız” dediler
Almanya’nın Hannover kentinde bulunan Leibniz Üniversitesi’nde 13-15 Ocak tarihleri arasında öğrenci meclis seçimleri yapılacak. Türk öğrencileri seçimlere geçen sene kurdukları İnternational Mitte’yle (Uluslararası Öğrenci Grubu) girecekler. Grubun kurucularından olan ve geçen sene yapılan seçimler sonunda meclise girme başarısı gösteren Mustafa Vural, önümüzdeki günlerde yapılacak seçimlerde iddialı gireceklerini söyledi. Mustafa Vural, ‘Bu seçimlerde aday olan tüm Internatıonale Mitte adayları ilk kez seçimlere katılıyorlar. Geçen sene sadece iki adayla Üniversite Meclisine girebildik, ama bu sene daha iddialıyız. Umarın daha çok meclis üyesi çıkarırız. Bu şekilde yabancı öğrencilerin yaşadıkları zorlukları okul yönetimine ve yetkili yerlere taşıyacağız’ dedi.
DESTEK BEKLİYORUZ
Seçimlere 20 kişiyle gireceklerini, yabancı öğrencilerin kendilerini desteklemeleri halinde iyi bir sonuç alacaklarını anlatan Vural, ‘Üniversitede yaklaşık 20 bin dolayında öğrenci var. Ancak bu öğrencilerden sadece 2 bin 500’ü oy kullanıyor. Oysa tüm öğrencilerin oy kullanma hakkı var. Üniversitede yaklaşık 4 bin dolayında yabancı öğrenci var. Biz yabancı öğrencileri temsilen seçimlere giriyoruz. Eğer 4 bin yabancı öğrenciden bini oy kullansın ve bizi desteklesin mecliste çoğunluk bizim olur. Şu anda en güçlü grup SPD grubu. Biz çalışmalara aralıksız devam ediyoruz. Öğrencilerle konuşup destek istiyoruz. Son güne kadar çalışmalarımız devam edecek’ diye konuştu.
***
2 Ocak 2009
ABD GÜNDEMİNDE ’SOYKIRIM’ VAR
Kasım CİNDEMİR/WASHINGTON
Yeni yıla girerken, Türkiye ile “Ermeni soykırımını tanıyacağım” vaadinde bulunan ve birkaç hafta sonra da ABD Başkanlık koltuğuna oturacak olan Barack Obama arasında “çok ciddi bir krizin yaşanması ihtimali” artıyor.
20 Ocak’ta göreve başlayacak Barack Obama’nın en yakın çevresinde yer alan isimlerin de Ermeni tezlerine yakınlık duyması, Ankara’da kaygıları daha da artırıyor. Ankara, ilk kez “1915’te Ermeniler’e soykırım yapıldı” diyen bir Başkan, Başkan Yardımcısı, Dışişleri Bakanı’nı içeren bir Beyaz Saray Yönetimi ile karşı karşıya kalacak. Uzmanlara göre, Ankara’nın derhal Barack Obama Yönetimi ile yakın ilişki kurarak kendi tezlerini anlatması gerekiyor.
Jones ve Gates dengeleyici
Obama Yönetimi içinde, Türkiye’yi yakından tanıyan ve sıcak bakan iki isim olarak Ulusal Güvenlik Danışmanı olacak emekli General Jim Jones ile Savunma Bakanı Robert Gates özellikle öne çıkıyor. Bu iki ismin, Başkan Yardımcısı olacak Joseph Biden gibi “Türkiye’ye geçmişte hiç sıcak bakmaması ile tanınan” siyasilere karşı “dengeleyici rol” oynayabilecekleri belirtiliyor.
Ekonomik paket açacak
“En iyimser tahminlere göre bile” biraz olsa iyileşmesi en az bir yıl alacak olan kriz içindeki ekonomi Obama’nın en öncelikli meselesi olacak. Barack Obama, daha göreve başlar başlamaz yeni bir ekonomiyi canlandırma paketini imzalayarak yürürlüğe koymayı hedefliyor.
Irak’tan asker çekecek
Obama’nın, seçmenlere verdiği sözü tutarak Irak’taki ABD askerlerini çekmeye başlaması da Türkiye’yi yine ön plana getirecek. Pentagon, halen, birkaç tugayın Irak’tan Afganistan’a kaydırılmasının somut planları üzerinde çalışıyor. Bu kaydırmanın, en azından kısmen Türkiye üzerinden yapılacağı belirtiliyor. Ayrıca, Obama Yönetimi’nin, Irak’tan askerlerini çektikçe, Tahran’ın nüfuzuna karşılık Ankara’nın Bağdat üzerinde etkili olmasını isteyeceği kaydediliyor. Obama Yönetimi’nin, PKK ile mücadelede Bush Yönetimi gibi davranması bekleniyor.