24 Aralık’ta Elazığ’da görkemli bir tören yapıldı ve “Şehit İlhanlar” Anıtı açıldı.
Ben de oradaydım. Daha doğrusu biz de oradaydık.
Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf R. Denktaş, Cumhurbaşkanlığı sözcüsü Hasan Erçakıca, DAÜ Rektörü prof. Dr. Ufuk Taneri, Kıymetli hocamız Türkolog Harid Fedai, TMT Derneği Temsilcisi Metin Aybars ve Genç TV’den Artun Korudağ.
1963 Kumsal katliamında kahpece şehit edilen Elazığ’lı Binbaşı İlhan’ın (Emekli Tuğ General Doktor Nihat İlhan) eşi Mürüvet İlhan ve oğulları Murat İlhan, Kutsi İlhan ve Hakan İlhan anısına şehrin ana caddesi olan “Şehit İlhanlar” caddesine Elazığ’lılar çok anlamlı ve gurur duydukları bir anıt diktiler.
Elazığı’lı “İlhan” ailesinin 24 Aralık 1963 tarihinde hunharca katledilmesinden sonra Elazığ’lılar “İlhan” ailesini bağırlarına basmışlar ve onları ilelebet yaşatmak için Binbaşı İlhan’ın ve ailesinin evinin üzerine bulunduğu şehrin en önemli caddesine “Şehit İlhanlar” adını vermişler.
Anıt’in gövdesi Elazığ mermerinden, figürler ise Elazığ’ın kendine has dünyaca ünlü Kiraz rengi mermerinden yapılmış.
Sağ üst kısımdaki yan yana, birbirine yaslanmış üç tane su damlası, Murat’ı, Kutsi’yi ve Hakan’ı temsil ediyor. Solda ve daha yukarıdaki dairesel figür ise anne Mürüvet İlhan’ı simgeliyor.
Anıt, daha ilk karşılaşmamızda bana konuşmuştu.
Bana hiç kimsenin anıttaki figürlerin ne manaya geldiğini açıklamasına gerek kalmamıştı.
Damlalardan en küçüğü ben Hakan’ım demişti. Ortadaki ben Kutsi’yim diye seslenmişti. En sağdaki de, ben de abi Murat’ım diyerek bana gülümsemişti.
Yavrularını korumak isteyen bir kartal gibi yukarıda duran, onları kanatları altın alıp, bağrına basmış olan sol üstteki dairesel figür ise “Ben anne Mürüvet’im. Kıbrıs’tan hoş geldiniz kahraman Mücahitler. Biz hep burada, sevgili Elazığ’lılarla olacağız ama kalbimiz de sizinle olacak” demişti bana.
Bizim de kalbimiz hep onlarla oldu. Onları hiç, ama hiç unutmadık.
Şehitlerin babası, şehide Mürüvet İlhan hanımın eşi, sevgili komutanımız Emekli Tuğ General Doktor Nihat İlhan’la (Binbaşı İlhan) ve ona kol kanat germiş kızı Dr. Şebnem hanımla da tanıştık, görüştük ve hasret giderdik. Hem geçmişi konuştuk, hem de geleceği. Kalpleri hep bizimle birlikte atıyor. Kıbrıs onlar için bir vatan olmuş sanki. Bizimle ağlayıp, bizimle seviniyorlar. Kıbrıs’la ilgili her olay onları çok yakından ilgilendiriyor. Dr. Şebnem ise bizden daha da Kıbrıs’lı. Binbaşı İlhan bana hep Kıbrıs ile ilgili hatırlarını anlattı. Bazen güldük, bazen de gözlerimiz yaşardı.
Elazığ’ın Kıbrıs’la, Kıbrıslı Türklerle çok yakın bağları var.
Kıbrıs Türkçemizde kullandığımız birçok kelime halen Elazığ’ın kendine has yerel Türkçesinde de kullanımda. Hiç yabancılık çekmedik.
Elazığ’ın bir başka gururu da 20 Temmuz 1974 Mutlu Barış Harekatında verdikleri 6 şehitleri ve iki yüzün üzerindeki Gazileri. Önümüzdeki yıllarda “Barış Harekatı Şehitleri”ni temsil eden bir anıt dikmenin hazırlığına da başlamışlar.
Elazığ’lılar çok sıcak, güler yüzlü, sevecen ve çalışkan insanlar.
Benim için de büyük bir sürpriz hazırlamışlar. Törenin ertesi günü, Babam Prof. Dr. Hakkı Atun’un, 1953 yılında kurduğu ve “Kurucu Müdürlüğünü” yaptığı “Veteriner Kontrol ve Araştırma Enstitüsü”ne götürdüler bizi. Kapıda bizleri Müdür Eyüp bey ve Enstitünün tüm ekibi karşıladı. Büyük bir gururla babamın elleriyle kurduğu, Doğu Anadolu’nun en gelişmiş ve bir numaralı araştırma merkezi olan Enstitüyü gezdim, babamın masasına oturdum ve minicik bir çocukken diktiğim çam ağacını ziyaret ettim. Boyu benim boyumu çoktan geçmişti. Enstitü şimdi araştırmalarıyla ve çalışmalarıyla Türkiye’de nam yapmış bir yer. Çalışanları, genç ve pırıl pırıl bilim adamları.
Elazığ’ın kültür adamlarının, yazarlarının ve şairlerinin toplandığı Manat Yayınevi veya benim tabirimle “Elazığ’ın kültür fabrikası” ise bir başka gururu duyulan yer. Anıtın yapılması ve dikilmesini onlar gerçekleştirmişler. Elazığ Valisi ve Belediye Başkanı bu güzel düşünceye ve girişime gerekli olan tüm desteği vermişler. Elazığ halkı ve yöneticileri “Şehit İlhanlar”ına sahip çıkmışlar ve onları bağırlarına basmışlar.
En güzel sürpriz de, Fahri Elazığ Hemşehriliğim oldu.
Her ne kadar şakadan da olsa artık ben de bir Elazığ’lıyım.
Prof. Dr. Ata ATUN
Bir yanıt yazın