Arka plan… Madalyonun iki yüzü olduğunu unutuyoruz çoğu zaman. Tek yüzden bakıp bütünü anlamaya çalışıyoruz. Bu yüzden de tıkanıp kalıyoruz.
Geçtiğimiz hafta başından beri Türkiye’de yine bir kıyamet kopuyor, biliyorsunuz. Nedense hiçbir konu sakince ele alınmıyor, alınamıyor bu topraklarda. Ermenilerden özür dileme kampanyası başlatan bir grup insan üzerinden herkes avaz avaz bağırıyor.
Biz ise bu hafta onca gürültüye rağmen madalyonun diğer yüzünün de merak edilmeye değer olduğunu düşündük ve Ermenistan’a geldik. Türkiye’de ‘Ermeni’ başlığı altında kopan fırtınanın konunun baş muhataplarından olan Ermenistan Ermenilerine neler hissettirdiğini sorgulamaya giriştik.
Bunun için dört gün boyunca gündüzleri Erivan sokaklarında dolaştık, parlamentoda koalisyondaki iktidar partilerinin sözcüleri ile bir araya geldik. Sivil toplum liderlerinin görüşlerini dinledik. Akşamları ise Erivan sokaklarında gençlerle tanıştık, kafelerde içinde gözyaşı olan ama dostluk mesajları içeren ‘gerçek’ hikâyeler dinledik.
Bugün iktidardaki koalisyonun en büyük iki partisinin yöneticileri ile yapılan söyleşileri okuyacaksınız. Yarın ise Türkiye’ye karşı katı tutumu ile bilinen milliyetçi Taşnak Partisi var sırada. Onu sivil toplum liderleri ve sade vatandaşlar takip edecek. Ve bu birkaç gün boyunca madalyonun diğer tarafını taşıyacağız satırlara. Hayatta hiçbir şeyin tek boyutu olmadığını hatırlamaya ve hatırlatmaya çalışacağız.
Sürpriz oldu memnunuz
Bu kampanya bizim için tam bir sürpriz oldu. Benzer bir sürprizi Hrant Dink’in öldürülmesinin ardından da yaşamıştık. Yüz binlerce insanın ‘Biz Ermeniyiz’ diye sokaklara dökülmesi karşısında ne hissediyorsak şimdi de benzer şeyler hissediyoruz. Bence bu kampanyaya ‘kişilerin diplomasisi’ demek yanlış olmaz. Biz, Ermenistan’ın iktidar partisi olarak bunu olumlu bir gelişme olarak değerlendiriyoruz.
Olumlu etkileri olacak ama bunun sebebi kampanyanın işimize yaraması değil. Bu kampanya sayesinde Türkler tarihe ilgi duymaya başlayacak ve araştıracaklar. Ve orada bazı gerçekleri görecekler. İki ülke vatandaşları birbirleriyle konuşmaya başlayacak, bundan politikalar da etkilenecek.
Öyle bile olsa bir takım zorluklar çıkar çünkü metin tamamen gerçeği içermiyor. Gerçeği bilmek sadece Türk ve Ermeniler değil tüm dünya için önemli.
Evet.
TÜRK HÜKÜMETİ NABIZ YOKLUYOR OLABİLİR
Biz, Ermenistan devleti olarak Türkiye ile ilişki kurmak için soykırımın tanınması gerek demiyoruz ki! Yalnızca ilişki kurulmalı ve sınır açılmalı diyoruz. Tabii ki soykırımın tanınması gerçek ilişki kurulmasına yardımcı olur ama şunu da bilin ki biz yapılanları lanetlesek de hiçbir zaman kişiselleştirmiyoruz. Yalnızca Türkiye ile ilişki kurmak istiyoruz.
Türkiye’yi yakından izliyoruz ve çok iyi tanıyoruz. Şu an yapılan şeye devlet katından bir pozisyon almanın ne kadar zor olduğunu biliyoruz. Bu yüzden hükümetin tereddütlerini gayet iyi anlıyoruz. Bence Başbakan’ın bu konuda kendi görüşleri var. Biz Ermenistan Hükümeti olarak şu aşamada Türkiye’de olanlara karşı resmi bir pozisyon almayı doğru bulmuyoruz.
Daha önce de söylediğim gibi Türkiye’de yaşananlar kişilerin diplomasisi. Devlet katında olan bir şey yok. Üstelik daha nasıl bir şekil alacağını da görmedik. Yalnızca bu kampanya ile ilgili uluslararası politik dedikodular geliyor kulağımıza.
Resmi düzeyde olmasa da siyasetçilerin konuştuğuna göre Türk hükümeti yapmak istediklerinin etkisini görmek için önce böyle bir kampanyayı öne sürdü. Yani o istedi, şimdi nabız yokluyor. Bunu da daha demokratik görünme ve AB’nin gözünde puan toplamak için yapıyor.
Bunlar politik oyunlar ve dediğim gibi bunları ben söylemiyorum, politik dedikodular olarak kulağıma geliyor. Benim fikrimi soracak olursanız, bence hükümetin planladığı bir şey değil. Ama Türklerin kendilerine güvenini gösteren bir girişim.
Ziyaretin olumlu etkileri oldu tabii ama doğrudan bir bağlantı yok. Cesaret vermiş olabilir sadece. Sonuçta biz Ermenistan olarak gerçekçiyiz. Şu aşamada soykırım gibi bir ısrarımız söz konusu değil. Biz yalnızca sınırın açılmasını ve ilişkilerin normalleşmesini istiyoruz ve buna zarar verecek her şeyden kaçınıyoruz.
Türkiye’den korkuyoruz
Bizim partimizin başlıca hedefi Türk-Ermeni ilişkilerinin düzenlenmesidir. Cumhurbaşkanının futbol nedeniyle Erivan’ı ziyareti çok önemliydi, bunu şimdi de bu kampanya izliyor. Her aşamadaki diyaloğu çok önemiyoruz. Son 8 aydır da Savunma Bakanlığı için Türk medyasını izliyoruz.
İki ülke arasındaki değişimi, toplumun konuya bakışını en iyi medyanın yaklaşımında görebileceğimizi düşünüyoruz. Şimdiye kadar 1500 sayfayı mercek altına aldık.
İlk kez Türk kamuoyunda Ermenistan’la ön şartsız ilişki kurulmalı denmeye başlandı. Bu sesler henüz yüksek değil ama olsun. Hiçbir Türk gazetesi Ermeni yanlısı değil ama özellikle Radikal ve Taraf’ı dengeli ve objektif buluyoruz. Bir de özel olarak bu konuya büyük katkı sağlayan gazeteciler var. Mehmet Ali Birand bunların başında geliyor. Bu gibi isimlerin yardımıyla insanlar yavaş yavaş gerçek görüşlerini açıklamaya başlayacaklar. Mesela Volkan Vural bunu yaptı ama biliyorum ki fikirlerini açıklaması 17 yılını aldı. Ama onu izleyecek çok isim var. Aklınıza bile getiremeyeceğinin isimlerin Ermeni meselesi konusunda şaşırtıcı fikirleri var ama ben kim olduklarını asla açıklamam. Onlar zamanla ortaya çıkacaklar.
Biz de ilişkilerin ön şartsız başlamasını istiyoruz. Ben bunu 1991’den beri söylüyorum. Ama öte yandan partimiz soykırımın uluslararası arenada tanınmasını da çok önemsiyor. Bunun altında Türkiye’ye tazminat ödetmek ya da Türkiye’yi küçük düşürmek gibi hedefler yok. Türkiye zaten öyle büyük ve güçlü ki Ermenistan gibi küçük bir devlet ona asla zarar veremez.
Bunun kabulü kendimizi güvende hissetmek için çok önemli. Ancak Türkiye geçmişi kabul ederse huzur içinde ve korkmadan yaşayabiliriz. Bütün dünya kabul etse de Türkiye etmediği sürece hiç kıymeti yok.
Çünkü biz böyle bir olayın tekrar etmesinden korkuyoruz. Türkiye yarın Ermenistan ile sorun yaşasa aynı yaklaşımı tekrar sergileyebilir.
Elbette. Bizim sınırlarımızı neden Rus askerler koruyor zannediyorsunuz? Onları biz, Türkiye ile sınırımızı kollamaları için çağırdık. Çünkü Türkiye tehdidi ile tek başımıza başa çıkamayız.
Bir kere böyle bir şeyin kabulü ancak iki ülke ilişkilerinin normalleşmesinden sonra olur. Bu da sınırların açılması ile mümkün. Böylece Ermenistan kendini bir kapana kısılmış gibi hissetmekten kurtulacak. Biraz rahatlayacak. Düşünsenize geçen yaz Gürcistan Rusya ile 5 günlük bir savaşa girdi, bizim ekonomi alt üst oldu. Bizim Türkiye üzerinden dünyaya bağlanmaya ihtiyacımız var. Ancak bundan sonra, zaman içinde korkular bitecek. Ama bunun için biz Türkiye’ye baskı yapılmasına da karşıyız. Bu, Türk toplumunun kendi talebi doğrultusunda gerçekleşmeli.
4 PARTİLİ KOALİSYON
Ermenİstan dört partiden oluşan bir koalisyon hükümeti tarafından yönetiliyor. İktidar partisi olan Cumhuriyet Partisi muhafazakâr sağ eğilimli bir parti. Cumhurbaşkanı Sarkisyan da bu partiden. Onu Müreffeh Ermenistan (Prosperous Armenia) izliyor. Bu iki partinin yanı sıra milliyetçi eğilimi ve soykırım konusundaki aşırı sert tutumuyla tanınan Taşnak Partisi ve Kanunlar Ülkesi Partisi (Country of Law) koalisyonun diğer ortakları.
Nagehan ALÇI
Bir yanıt yazın