BBP Genel Başkan Yardımcısı Hakkı Öznur, Zonguldak’ta yapılan Genişletilmiş İstişare Toplantısında ülke ve dünya meseleleriyle ilgili değerlendirmelerde bulundu, siyasi analizler yaptı. Öznur konuşmasında şunları söyledi:
“Birçok Marksist, Sosyalist, Troçkist, Ateist, dönme ve bölücünün aralarında bulunduğu işbirlikçi hainler Avrupa’daki Ermeni diasporasının isteği doğrultusunda “Ermenilerden özür diliyoruz” kampanyası başlatmışlardır. Bu kampanyaya destek veren ve imza atanların alayı yıllardır Türk devletine ve Türk milletine saldıran hainler topluluğudur. Kamuoyu bunların kim olduğunu gayet iyi bilmektedir.
Bu Ermenici takımı çoğu soğuk savaş döneminden kalma hala o dönemin ideolojik görüşlerini savunan TKP, TİP, TSİP, Dev- Yol, TDKP, Kurtuluş, Dev-Sol, Tikko, Aydınlık ve bunlardan farklı olmayan TKDP , Kuk, Rızgari, Şıvancılar, Kava, Özgürlük Yolu vb. gibi bölücü Kürtçü gruplara mensup alçaklardan oluşmaktadır
Dün Türk Milletinin değer ve inançlarına nasıl düşmanlarsa bugün de aynılar. Dün Moskova’dan talimat alıyorlardı. Bugün Washington’dan, Londra’dan, Brüksel’den ve Tel-Aviv’den alıyorlar.
Osmanlı imparatorluğu bünyesinde dış tahriklerle 1878 yılında başlatılarak 1915 yılına kadar planlı olarak sürdürülen zararlı faaliyetlerle “suni Ermeni davası” gerçekte Ermenilerin değil Osmanlı imparatorluğunun parçalanmasından çıkar sağlamayı amaçlayan Emperyalist devletlerin davası olarak doğmuştur
Uzun yıllar boyunca Osmanlı imparatorluğu bünyesinde büyük yaralar açan dış destekli bölücü Ermeni faaliyetleri konusunda 1915 yılında özel durumlarında etkisiyle artık bir önlem alınması gerekmektedir çizgisine gelinmiş, bu nedenlerle de Osmanlı İmparatorluğunca 1915 yılında bazı bölgelerde yaşayan Ermenilerle ilgili olarak bir tehcir kanunu çıkarılmış ve uygulaması yapılmıştır.
1915 yılından sonra bazı önemsiz hareketler dışında güncelleşmeyen ve siyasi platformlara getirilemeyen Ermeni konusu 1965’ten itibaren ABD – Sovyetler – Batılı ülkeler tarafından Türkiye aleyhine sistemli bir şekilde işlenmeye başlanmış Ermeni lobilerine ve onların finans ettiği Ermeni terör örgütlerine uluslararası destek verilmiştir.
Meselenin özü budur, ama bir takım gafil ve hainler tarihi gerçekleri saptıran ve emperyalizmin bir yalanı olan “Ermeni soykırımı” oyununa bilerek alet olmaktadırlar.
Türk Milleti tarih boyunca soykırım yapmamış, aksine soykırıma uğrayan ulusların sığınağı olmuştur. Mazlumları diline, dinine, milliyetine bakmadan korumuş, onlara kanat germiştir.
Esas soykırımcılar haçlı emperyalizmi ve onların bugün devamı olan ülkelerdir. Esas sömürgeciler başta ABD olmak üzere batı emperyalizmidir, Rus ve Çin emperyalizmidir.
Birinci Dünya Savaşı ile beraber başta Fransa, İngiltere, Rusya olmak üzere birçok devlet Ermeni çetelerine destek vermiştir. Taşnak, Hınçak gibi birçok Ermeni çetelerine silah vermişlerdir, onların yapmış olduğu insanlık dışı katliamlara destek vermişlerdir. Batılı sömürgeci devletlerin maşası olan ve onlar tarafından kullanılan Ermeniler kendilerine kol kanat geren Osmanlı Devletine isyan etmişler, Müslüman Türk milletinin mensuplarına saldırmışlar, on binlerce insanımızı şehit etmişlerdir. Tehcirden Ermenileri kışkırtan, silahlandıran ve oyuna gelenler sorumludur.
Şu hainlere bakın ki, Türk Milletine silah çeken, evlatlarını acımasızca şehit eden Türkler Ermenilerden yapmadıkları bir iş için özür dileyeceklermiş.
Esas Ermenistan ve Ermeni diasporası Türk Milletine yapmış oldukları ihanetlerden dolayı pişmanlık duyacaklarına bir bakıyoruz ki Asala’dan, PKK’dan zihniyet olarak farkı olmayan bir grup mandacı işbirlikçi onların sözcülüğüne soyunmuş…
Şimdi Ermenilerden özür dileme kampanyası başlatan, ülkesine, vatanına, milletine ihanet eden işbirlikçiler, tarihi çarpıtanlar bir Amerikan yalanı olan sözde Ermeni soykırımı planına alet olanlar, yarın da “terör örgütü PKK’dan özür dileriz” diye karşımıza çıkarlarsa şaşırmamak lazımdır. Çünkü ihanetin sonu yoktur.
Şunu unutmayalım: Ermeni terör örgütleri tarafından şehit edilen diplomatlarımızın katillerine Ermenistan sahip çıktı. Katillere ödüller verildi. Birçoğunun ABD ve Avrupa ülkelerinde rahat bir şekilde yaşamaları sağlandı. Asala tarafından şehit edilen diplomatlarımız için Ermenistan özür diledi mi? ABD ve Batı dünyası bunları kınadı mı? Hayır. Aksine hepsi Ermeni terör örgütlerine hamilik yaptı.
Şimdi Ermenilerden “özür kampanyası” başlatan bu hainlerin hangisi dünden bu güne Ermeni katillerini kınadı? Bölücü terör örgütü PKK’ya karşı çıktı? Hangisi şehit düşen diplomatlarınız için, Mehmetçiklerimiz için yazılar yazdı, eylem yaptı? Hiç biri. Çünkü bunların sicilleri bozuk.
Ne dağdaki hainler, ne de şehirdeki Ermeniciler, entel-dantel takımı istedikleri kadar hainliklerini sürdürsünler. Bu millet onlara prim vermez. Bu malum takım için söylenecek tek söz, “Türk’ün ekmeğini yiyip, gâvurun kılıcını sallama” garabetini göstermeleridir.
Soğuk savaş öncesi ve sonrasında milyonlarca Müslüman Türk, Sovyet ve Çin zulmü altında inin inim inlerken, soykırıma uğrarken bu Marksist ve liberal liboşların hiç sesi çıkmadı. Kendi milletinin mensupları zulme uğrarken, asimile edilmeye çalışılırken bu hainler yaşananları hep görmezden geldiler.
Doğu Türkistan’da soydaşlarımıza zulüm devam ediyor, Irak’ta Türkmenler geçmişte ırkçı Arap şovenistlerin, bugün de ABD işbirlikçisi peşmergelerin zulmü ve baskılarıyla karşı karşıya ama bu aydın geçinen Soros’un imzacıları dönüp onlara bakmazlar bile…
Azerbaycan topraklarının beşte biri Ermeni işgali altındadır. Karabağ’ı işgal eden Azerbaycanlı kardeşlerimizi acımasızca katleden, onlara büyük zulümler yapan Ermenistan hiçbir zaman bu pabucumun Ermenicileri tarafından kınanmadı. 1992’de Hocalı Katliamı bütün vahşetiyle ortada durmaktadır. Ermeni mezaliminden kaçamayan yaşlı ve çocuklar bütün dünyanın gözleri önünde kafatasları parçalanarak katledilmiştir. Okyanustaki balinaları kurtarmak için seferber olan Batı dünyası ve ABD ise bu alçaklığa çanak tutmuştur. Karabağ’a gelince sesini çıkartmayan bu hainler yaptıklarının hesabını bir gün mutlaka vereceklerdir.
1973 – 1986 yılları gibi daha yakın bir tarihte 43 diplomatımızı şehit eden, birçoğunu yaralayan, Avrupa’da o yıllarda büyükelçiliklerimize, konsolosluklarımıza, temsilciklerimize 200’e yakın saldırı düzenleyen Asala terör örgütü idi. Asala’yı besleyen, finanse eden, onlara sahip çıkan ise ABD ve Batılı ülkelerdir.
Asala’nın işi bitince onun yerine stratejik maşa PKK’yı destekleyen de yine emperyalist ülkelerdir.
7 Nisan 1980 tarihinde Asala ile PKK, Lübnan’da ortak bir basın toplantısı yaparak Türkiye’ye karşı silahlı ortak eylem kararı aldıklarını açıklamışlardı. 10 Kasım 1980 tarihinde Strazburg’taki Türk Başkonsolosluğuna yönelik bombalama eylemini müştereken üstlendikleri keza bilinen hususlar meyanındadır. Bu tarihten sonra da Ermeni – Bölücü işbirliği devam etmiştir.
Bütün bu gerçekler ortadayken şimdi bir grup sözde aydın, Nişantaşı ve mutlu azınlığın çocukları, CIA’nın, Mossad’ın Soros’un yandaşları şimdi kalkmışlar “Ermenicilik” oynuyorlar. Bunların birçoğu Washington, Londra, Paris, Tel- Aviv ve Erivan’dan beslenen hainlerdir.
Türklük düşmanı bu Ermeniciler Asala gibi Marksist – Leninist zihniyete sahiptir. Aralarında PKK terör örgütüne yataklık eden alçaklar da vardır.
Türkiye kritik bir dönemden geçerken ülkede etnik ve mezhepsel gerilimler yaratmak ve Türkiye’yi kaosa sürüklemeye yönelik akıl ve izan dışı imza kampanyaları düzenlemek ülkenin birlik ve bütünlüğüne yönelik tehlikeli ve provokatif tavırlardır. Bunları yapanlar asla iyi niyetli değillerdir. Ne idüğü belli olan zoptirik tiplerin Ermeni diasporasını havalara zıplatan bu küstahça işleri yanlarına asla kar kalmayacaktır. Türk Milleti bunun hesabını soracaktır.
Türk insanın Ermeni isyanları ve terör eylemlerinde uğradığı kayıplar ve acıları görmezden gelen hainler, şimdi uşaklığını yaptıkları ABD – AB doğrultusunda Ermeni diasporasının hizmetine girerek ülkemize ihanetlerine bir kez daha devam etmektedirler. Ermeni diasporasına ve radikal Ermeni gruplara cesaret veren, Türk düşmanı Ermeni grupları sevindiren, taraflı, yanlı, “özür diliyorum” kampanyasına öncülük edenler tarihi gerçekleri bilmeyen, saptırmaya çalışan fitne ve fesat yuvalarıdır. Balkan harbinde, Birinci Dünya Savaşı sırasında ve savaş sonrasında asıl mağdur olan taraf Türkler olmuştur. Tarihimizde soykırım veya katliamın olmadığı belgelerle ortadadır. Gitsinler tarih arşivlerine baksınlar.
Iraklı Zeydi katil Bush’un başını nasıl eğdirdi
Iraklı gazeteci Muntazar El Zeydi, ABD Başkanı, insanlık düşmanı Bush’a insanlığın hislerine tercüman olan en güzel bir hareketi yaparak suratına ayakkabı fırlatmıştır. Bu onurlu ve asil tavrıyla bütün dünyanın sevgisini kazanmış ve şimdiden adını tarihe yazdırmıştır.
Tarih katil Bush’a korkusuzca hem de ölümü göze alarak ayakkabı fırlatan bu onurlu eylemin sahibi gazeteci El Zeydi’yi asla unutmayacaktır.
Zeydi işbirlikçi Irak Başbakanı Maliki’nin katil Bush’la birlikte düzenlediği basın toplantısı sırasında “bu Irak halkından sana bir veda öpücüğü köpek” diye bağırarak ayakkabısını fırlatmıştı. Katil ve aynı zamanda korkak Bush eğilerek ayakkabıdan kurtulurken, El Zeydi içinde biriken o müthiş öfkeyle “bu da dullar, yetimler ve Irak’ta öldürülenler için” diyerek diğer ayakkabısını da fırlatmış ancak can korkusuna kapılan Bush kendinden beklenmeyen çeviklikle bu ayakkabının isabetinden ucuz kurtulmuşu. Zeydi ABD karşıtı bütün kesimlerin bir anda ilgi odağı haline gelirken Bush ise bundan sonraki hayatını “ayakkabılı ve ayakkabısız yıllar” diyerek hatırlayacaktır. Bush, “en acayip olaylardan biri dediği” o pabucu rüyasında bundan sonra mutlaka görecektir ve hep dehşet içinde irkilecektir. Bush şunu bilmelidir ki, yeryüzünün her köşesinde Zeydi’nin yerinde olmak isteyen çok insan var…
Zeydi Irak halkının işgalci ABD’ye olan tepkisini ortaya koymuştur. Bu eylem işgalin ilk yıllarında ABD askerlerini kurtarıcı gibi karşılayan Iraklıların, eski işbirlikçi görüntülerle fotoğraflarla değil, gazeteci Zeydi’nin kararlı bir şekilde hedefe doğru nişanladığı ayakkabıları ve Bush’un korkudan sararmış yüzleri ile hatırlanmasına büyük katkı sağlamıştır.
Irak’a sürpriz bir ziyarette bulunan Bush’a düzenlenen basın toplantısında hem de Irak Başbakanı Maliki’nin de bulunduğu bir ortamda Bush’a ayakkabılarını bir mermi gibi fırlatan Zeydi, ABD Başkanı Bush’un başını yere eğdirerek aslında emperyalizmin başını yere eğdirmiştir. Bu tabloyu ne Bush ne de ABD’yi yönetenler asla unutmayacaktır. Bu ve benzeri tablolarla daha çok karşılaşacaklardır.
160 bin askeriyle Irak’ı işgal eden ABD şunu unutmasın; döktüğü kanların, yapmış olduğu zulümlerin hesabını verecektir. ABD döktüğü kanda er veya geç boğulacaktır.
Bush’a fırlatılan ayakkabı ABD’nin Ortadoğu politikalarına tepkinin sembolü olmuştur.
DTP’li Hainler Kuzey Irak’ta
DTP Eşbaşkanı sıfatını taşıyan Ahmet Türk, beraberinde bir grup DTP’li ile Kuzey Irak’a giderek burada önce Barzani, ardından yeğeni Neçirvan Barzani daha sonra da Celal Talabani ile bir görüşme yapıyorlar.
Burada yapılan görüşmeler bir kez daha gösterdi ki DTP’liler Türk devletine ve Türk milletine karşı haince çalışmalarını sürdürmekteler.
Bu görüşmelerde Barzani bir kez daha PKK terör örgütü ile asla çatışmayacaklarını, onlarla barış içerisinde olacaklarını söylüyor.
DTP’li heyet Barzani’ye PKK terör örgütünün propandasını yaparken Barzani de onları PKK’nın TBMM’deki siyasi kolu olarak görüyor.
DTP’liler bir dönem Sovyetlerin daha sonra ABD ve İsrail’in uşaklığını yapan, zaten bağlı olduğu ABD’de de ölen Türk düşmanı Mustafa Barzani’nin Hacı Umran köyünde bulunan mezarını ziyaret ederek onu bir önder olarak kabul ettiklerini orada ifade ediyorlardı.
DTP’liler Mesut Barzani ile karargâhında görüştükten sonra aynı günün akşamı PKK’nın Kuzey Irak’taki siyasi kanadı olan ve daha önce Türkiye’nin Irak’ta seçimlere katılmaması için Bağdat yönetimine nota verdiği “Kürdistan Demokratik Çözüm Partisi” (PÇDK) temsilcileri ile bir araya geldiler, birlikte yemek yediler.
Bu görüşmeyi Kandil Dağındaki örgütün lider kadroları da yakından takip ediyorlar. Örgütün Kandil Dağından gönderdiği yerel seçimlerle ilgili aday tesbitleri, stratejileri ve DTP’nin yapması gereken propaganda çalışmaları DTP heyetine açıkça iletiliyor.
DTP’nin Brüksel ve Kandil’den yönetildiği, asla bağımsız hareket etme imkânının olmadığı DTP’nin Kuzey Irak temasları ile bir kez daha ortaya çıkmıştır.
PÇDK’liler DTP’ ye her türlü desteği vereceklerini açıkça söylemişlerdir.
DTP’liler Süleymaniye’ye yakın bir yerde 15 Aralık günü Irak Devlet Başkanı sıfatını taşıyan Celal Talabani ile de 2 saat süren bir görüşme yapmışlardır. Talabani de Barzani gibi DTP’lilere ilgi göstermiş “burayı eviniz gibi bilin, size kapımız her zaman açık” demiştir.
Talabani, Barzani ve diğerleri hem terör örgütüne hem de terör örgütünün uzantısı olan DTP’ ye bırakın karşı çıkmayı onlara açıkça destek vereceklerini bir kez daha göstermişlerdir. DTP bu geziyle PKK terör örgütünün uydusu ve onun siyasi bir kolu olduğunu bir kez daha göstermiştir.