TÜRK TOPLULUKLARINDAN HABERLER

İÇİNDEKİLER:

POLİS OLUN ÇAĞRISI

“ÖĞRETMENİMİZİ BEKLİYORUZ”

SORUNLARI DİNLEDİ

HOLLANDA’NIN EN İYİSİ ‘EL ELE’

TÜRKLERİN SİNEMA ÖZLEMİ BİTTİ

BELÇİKA’DAN TÜRKİYE’YE BÜYÜK İLGİ

GÖÇE VİYANA MODELİ

AB NÜFUSU YARIM MİLYAR

PVV RADİKALLEŞİYOR

ÖZÜR TARTIŞMASI

AVRUPA’YA GİT İSTER OKU İSTER İŞE GİR ÇALIŞ

***

POLİS OLUN ÇAĞRISI

Mehmet UZUN / OLDENBURG | 12.12.2008

Oldenburg Polis Teşkilat’ına daha çok göçmen polis katmak amacıyla düzenlenen bilgilendirme toplantısına çok sayıda Türk genci de katıldı.

ALMANYA’nın Oldenburg kentinde düzenlenen bir toplantıya katılan polisler göçmen gençlere, meslekleri hakkında bilgi verdi. Aşağı Saksonya İçişleri Bakanı Uwe Schünemann’ın ‘Polis teşkilatında daha çok göçmen görmek istiyoruz’ açıklamasının ardından, büyük kentlerin polis teşkilatları göçmen gençlere yönelik bilgilendirici toplantılar düzenlemeye başladı.

Gençlere polis olun çağrısı yapan yetkililer, Real Schule’yi 3,3 ortalamasıyla bitiren, 1,67’den kısa 2,00 metre boyundan uzun olmayan ve 31 yaşından gün almamış tüm gençlerin polis olabilmek için başvurabileceklerini bildirerek, polis olmak için Alman vatandaşlığının şart olmadığını söylediler.

Toplantıda polis teşkilatının çalışmaları uzman kişiler tarafından filmler ve resimlerle anlatıldı. Toplantıya Delmenhorst kentinden katılan bir grup Türk genci, verilen bilgilerle polislik mesleğini benimsediklerini söyleyerek, ‘Biz Türk gençleri polis olamaz zannediyorduk. Bizler de polis olmak için çalışacağız. Türk kökenli polisleri görünce biz de heyecanlandık’ dediler.

***

Hasan ARSLAN / AALEN | 15.12.2008

“ÖĞRETMENİMİZİ BEKLİYORUZ”

Almanya’nın Aalen kentinde 80 Türk çocuğunun okuduğu Greutschule ve 140 Türk çocuğunun okuduğu Schillerschule’de çocukları 3 aydır Türkçe dersleri alamadığı için perişan oldular.

Almanya’nın Baden Württemberg Eyaleti’ndeki Aalen kentinde 385 öğrencinin okuduğu Greutschule’de birinci ve dördüncü sınıflarda okuyan 80 Türk öğrenci, öğretmenleri Hüseyin Baykal’ın Türkiye’ye dönmesi nedeniyle üç aydır Türkçe dersi göremiyor. Haftada 2 saat Türkçe dersi gören çocuklar, Türkçe dersleri saatlerinde perişan olup ya okulun bahçesinde ya da boş sınıflarda oturarak zamanlarını geçiriyorlar.

Türkiye sorunu çözmeli

Greut ve Schillerschule´de eğitim gören 220 Türk çocuğun velileri “İnanılacak şey değil. Üç aydır çocuklarımız Türkçe dersleri göremiyorlar. Bizim ülkemiz Türkiye, büyük bir ülke. Buradaki ihtiyaçlarımızı bir an evvel karşılamalıdır” diye dert yanıyorlar.

Greutschule Müdürü Matthias Thaler de, konuyla ilgili yaptığı açıklamada, “Geçtiğimiz yıl Tükçe öğretmeni Hüseyin Baykal 80 Türk çocuğuna haftada 10 saat Türkçe ders verirdi. Çok iyi derecede de Almancası olması nedeniyle de ne çocuklarla ne de okul yönetimiyle bir sorun yaşadık. 9 Eylül´de açılan okulumuza Türkiye´ye geri dönen Hüseyin Baykal´ın yerine Türkçe dersler için bir öğretmen gönderilmedi” dedi.

Anadil iyi bilinmeli

Okulunda eğitim gören 80 ilkokul öğrencisi Türk çocuğunun anadili olan Türkçe’yi çok iyi konuşmaları gerektiğini dile getiren müdür Thaler, şunları söyledi: “Bu çocukların Türk tarihini, tabiatını bilmesi lazım. Bunun için Stuttgart Konsolosluğu’na üç ay içinde beş kez telefon ederek okuluma halen Türkçe dersi verecek bir öğretmenin gelmediğini çocukların Türkçe ders programlarında perişan olduğunu bu durumda bizlerin de zor duruma düştüğümüzü ilettim. Eğitim Ataşeliği’deki görevli her telefon ettiğimde iki ya da üç hafta içinde Türk öğretmeninin geleceğini söyledi.”

Bakanlığa bildirildi

Stuttgart Konsolosluğu Eğitim Ataşeliği sekreteri ve öğretmen Mesut Güler, Hürriyet muhabirine konuyla ilgili yaptığı açıklamada, “İki ay önce Nuray İnan isminde bir bayan öğretmenin vizesini alan Milli Eğitim Bakanlığı bu öğretmenimizi Aalen´e göndermek istemişti. Öğretmenin Aalen´e geleceği sırada ailevi sorunları yüzünden Aalen´e gelmekten vazgeçtiği söylenildi. Bunun üzerine ben Aalen Belediyesi’ne bir yazıyla durumu bildirdim. Onlar da bir öğretmen açığının olduğunu ve bu öğretmen açığını doldurmamızı istediler. Ben de bunu Türkiye’ye Milli Eğitim Bakanlığı’na bir yazı ile bunu bildirdim” dedi.

***

SORUNLARI DİNLEDİ

Ünsal TURAN / KOPENHAG | 15.12.2008

Danimarka’da Kopenhag Büyükelçisi Mehmet Akat, büyükelçilik çalışanlarıyla birlikte İshoj şehrindeki Mevlana Camii lokalinde vatandaşlarla biraraya geldi.

Büyükelçi Akat vatandaşlara “Bir takım sorunlarınız var. Ama bu sorunların çözümü için biz de Türkiye olarak gerekli girişimlerde bulunuyoruz. Bu sorunları bir günde çözmek mümkün değil” dedi. Danimarkada yüksek mevkilerde görev alan, toplumda daha çok söz sahibi olan Türklerin yanısıra girişimcilerin sayısını nda giderek arttığını işaret eden Büyükelçi Akat, konsolosluk işlemlerinin de hızlı bir şikelde yürütülmesi için vatandaşların belgelerin hiç eksiksiz yanında getirmesinin de tavsiye etti.

***

Fatih ÖZYAR / UTRECHT | 15.12.2008

HOLLANDA’NIN EN İYİSİ ‘EL ELE’

Hollanda’da yapılan Halk Dansları Yarışması’nda ‘El ELE’ birinci oldu. 2008 yılının en iyi folklor ekibinin belirlenmesi için Altays Vakfı’nın düzenlediği yarışmaya 11 ekip katıldı.

Hollanda’da yapılan Halk Dansları Yarışması’nda ‘EL ELE’ birinci oldu. 2008 yılının en iyi folklor ekibinin belirlenmesi için Altays Vakfı’nın düzenlediği yarışmaya Eindhoven, Utrecht, Haaksbergen, Soest, Rotterdam, Zaandam, Arnhem, İjmuiden, Dortdrecht ve Amsterdam kentlerinden olmak üzere toplam 11 ekip katıldı. ‘5’inci Hollanda Halk Dansları Yarışması’ adı altında, son dört yılda yapılan yarışmalarda dereceye giren ekipler arasında düzenlenen yarışma, Utrecht Stadsschouwburg tiyatro salonunda gerçekleşti.

Birbirinden güzel gösterilerin sergilendiği gecede kıyasıya yarışan yarışmacı gruplar, sergiledikleri performansla Hollanda’da Türkiye rüzgarını estirmenin mutluluğunu yaşadılar. Rabobank’ın maddi desteğiyle gerçekleşen yarışma sonunda Türk halk müziğinin sevilen sanatçısı Orhan Hakalmaz bir konser verdi. Yarışmayı, başta Utrecht Belediye Başkanı Aleid Wolfsen olmak üzere, yerel siyasetçilerin de içinde yer aldığı 500 kişi izledi.

2 BİN EURO’LU ÖDÜL

Türkiye’nin dört bir yöresinden halk dansları gösterilerinin sergilendiği yarışmada birinci olan Arnhem temsilcisi ‘EL ELE’ 2 bin Euroluk ödülün de sahibi oldu. Karadeniz insanının kıvrak ve çalışkanlığını yansıtan horon oyunuyla yarışmada ikinci olan Zaandam ekibi ‘TAKA’,bin Euro para ödülünü alırken, üçüncü olan Haaksbergen temsilcisi Karadeniz Vakfı Ekibi, 500 Euro para ödülü ile ödüllendirildi.

‘Türk kültürünü Hollanda’ya tanıtmak için bu tür yarışmaları yapıyoruz’ diyerek Hollanda Halk Dansları Yarışması hakkında açıklama yapan Altays Vakfı kurucusu ve başkanı olan Altay Demirci, ‘Türk kültürünü Hollanda’da yaşatmaya çalışıp, tanıtılmasına katkı yapan gruplar bu tür organizelerle ödüllendirilmektedirler. Yapılan bu tür yarışmalarla halk dansları ekiplerinin kaliteleri daha da artmaktadır. Yarışma, bir mücadeledir, iyi olan kazanır. Bunun için yarışmaya katılıp birinci gelmek için, iyi çalışarak, iyi bir performans sergilemek şarttır’ diyerek, aslında bu yılki yarışmanın bir final olduğunu, son dört yılda yapılan yarışmalarda dereceye giren ekipler arasında yapılan yarışmada Hollanda’nın en iyi Halk Dansları Ekibi’ni belirlediklerini söyledi.

27 YIL ÖNCE KURULDU

Yarışmada birinci gelen ‘EL ELE’ grubu oyuncuları, Hollanda birinciliği için yıllardır çalışmalar yaptıklarını sözlerinde vurgulayarak, ‘1981 yılında kurulan bir ekibiz. Yıllardır yaptığımız başarılı çalışmaların ödülünü, Hollanda birincisi olarak almanın mutluluğunu yaşıyoruz. Hollanda’nın birincisi olmak kolay olmadı, gece ve gündüz çok çalıştık’ dediler.

AÇILIŞI ‘HAZAN’ YAPTI

Hafta sonunda Hollanda’da gerçekleşen ‘5’inci Hollanda Halk Dansları Yarışması’ Eindhoven ekibi ‘Hazan’ın sahne almasıyla başladı. Sırasıyla sahne alan Anatolia 030, Haaksbergen Karadeniz Vakfı, Zeybek Ateşi, Kızılırmak, Taka, El Ele, Lale, Devran, Kader ve Neva grupları dereceye girebilmek kıyasınca yarıştılar. Gruplar yaptıkları gösterilerinde Kıyafet, Sahne Kullanımı, Müzik, Performans ve Yöre Müziğine Uyum başlıkları altında jüri üyeleri Taner Biçer, Barbaros Tartal, Şah Akkuş, Hasan Birinci ve Murat Işık tarafından değerlendirildiler. 95 puan alan Arnhem kentinden ‘EL ELE’ birinci, 92 puanla Zaandam’dan ‘TAKA’ ikici ve Haaksbergen kentinden yarışmaya katılan ‘KARADENİZ VAKFI’ 89 puanla üçüncü oldu.

***

TÜRKLERİN SİNEMA ÖZLEMİ BİTTİ

Tandogan UYSAL/STOCKHOLM | 15.12.2008

İsveç’te 40 yılı aşkın süredir yaşayan Türklerin yıllardır Türkiye’de gösterime giren sinema filmlerini izleme hasreti sona erdi.

İsveç’te çeşitli filmlerde figüran olarak rol alan Erhan Özay ve oğlu Tolga Özay, İsveç’te sinema severlerinin özlemini sona erdirdi. Başrolünü Ata Demirer’in oynadığı Osmanlı Cumhuriyeti filmi Stockholm’deki Grand sinemasında sinemaseverler ile buluştu. Türkiye’de ve aynı zamanda Avrupa’da gösterime giren filmlerinin artık İsveç’te gösterime girme imkanını sağlayan girişimci Erhan Özay,’Kendim de bazı filmlerde figüran olarak rol aldığım için sinemaya yakın bir insanım” dedi.

Stockholm’deki gösterimine yaklaşık 130 kişi ilgi gösterdi. Özay bu ilginin az oluşunu kendilerinin duyurma konusunda gösterdikleri hataya bağladıklarını belirtti. Erhan Özay, Türk filmlerini başta Stockholm, Göteborg ve Malmö’de gösterime gireceğini daha sonra da Norveç’in başkenti Oslo’da da gösterime gireceğini söyledi. Filmi izleyen Türkler Erhan Özay’ı bu hizmetinden dolayı tebrik ederek, ‘Yıllardır en büyük özlemimiz olan Türkiye’de gösterime giren filmleri izleme imkanını bize sağladığı için arkadaşımızı kutluyoruz’dediler.

***

BELÇİKA’DAN TÜRKİYE’YE BÜYÜK İLGİ

BRÜKSEL | 11.12.08

Türkiye’yi tercih eden Belçikalı turistlerin sayısında artışın devam ettiği, 2008’de 500 bin kadar Belçikalının Türkiye’ye gittiği bildirildi.

Belçika Seyahat Acenteleri Birliği (ABTO), turizm sezonu sonunda açıkladığı yıllık değerlendirme raporunda, 2008’de 3,1 milyondan fazla Belçikalının seyahat acenteleri kanalıyla tatile çıktığını, bunların yüzde 15 kadarının Türkiye’yi tercih ettiğini bildirdi.

Türkiye, Belçika turizm pazarında, Fransa ve İspanya ile birlikte ilk 3 sırada yer alırken, bir önceki yıla oranla İspanya’ya taleplerde yüzde 2,5 azalma, Fransa’ya taleplerde yüzde 1,6 artış, Türkiye’ye taleplerde ise yüzde 8 artış kaydedildi.

Belçikalıların ilgisini çeken diğer ülkeler arasında Mısır ve ABD bulunurken, Fas, Tunus, Hırvatistan ve Küba gibi ülkelerin pazarda büyük oranda gerileme kaydettikleri belirtildi. İlgi çeken “romantik kentler” sıralamasında ise Venedik ve Roma gerilerken, İstanbul ve Prag ön plana çıkıyor. ABTO, 2009 yılında Belçikalıların bu eğilimlerinde değişiklik beklenmediğini, kriz ortamının turistik faaliyetleri olumsuz etkilemeyeceğini ifade etti.

***

VIYANA | 15.12.2008

GÖÇE VİYANA MODELİ

Viyana’da oluşturulması planlanan Göç Komisyonu, uyum ve göç konusundaki sorulara çözümler üretecek. Almanya’yı örnek alınarak kurulacak olan komisyon, ağırlıklı olarak aile birleşimi ve kalifiye göçmenlerin ülkeye gelişleri konularındaki sorunlar için çözüm önerileri geliştirilecek.

AVUSTURYA’ya aile birleşimi yoluyla gelecek kişilerle kalifiye göçmenlerin ülkeye gelişleri konusunda çerçeve belirlemek üzere yeni bir Göç Komisyonu’nun kurulacağı açıklandı. Almanya’daki Göç Komisyonu örneğinden hareketle Viyana’da oluşturulacak komisyonda, Alman uzman Rainer Münz’ün de görev alacağı bildirildi.

Önümüzdeki cuma günü Viyana Belediye Meclisi’nde yapılacak oturumda, kurulmasına karar verilecek komisyonda görev alacak olan Alman uzman Münz, “Almanya’daki göç komisyonunda biz üç konuyu işledik. Bir göç yasa tasarısı, başvuruları reddedilen ilticacılara ilişkin bir düzenleme hazırladık ve uyumla ilgili tavsiyelerde bulunduk. Ancak hazırladığımız göç yasa tasarısı için siyasi çoğunluk bulunamadı” dedi.

Üç konuya ağırlık

Viyana’da kurulacak Göç Komisyonu’nun da, ilk etapta aile birleşimi, kalifiye göçmenlerin ülkeye gelişleri ve Avrupa Birliği üyesi ülkelerden gelen göçmenler konularını ele alacağı bildirildi. Alman uzman Münz, Almanya ve Avusturya’nın, kalifiye göçmenler için cazip birer ülke olmadığını ileri sürerek, şunları söyledi: “Kalifiye göçmenlerin, Almanya veya Avusturya büyükelçilikleri önündeki vize kuyruğunda beklediğini düşünenenler yanılır. Çünkü bu iki ülke yerine Kanada veya Amerika kalifiye göçmenler için daha cazip. Çünkü dil önemli bir faktör.

Kalifiye göçmen denilince ilk akla gelen Hindistan’daki bilgisayar uzmanları, Almanca değil, İngilizce biliyor. Ayrıca Kanada, kalifiye göçmenlere çok iyi koşullar sunuyor. Örneğin göç edecek uzmanlar, ailelerini de beraberlerinde getirebiliyor, süresit oturma izini alabiliyor ve üç yıl sonra Kanada vatandaşlığını alabiliyorlar. Bu da tabii geleceğe dönük planları kolaylaştırıyor. Oysa Avusturya’da ise göçmenler güvenlik açısından bir risk olarak görülüyor ve buna göre de muamele görüyorlar.

Avusturya’ya en çok Almanya, Polonya ve Romanya’dan göçmenlerin geldiğine işaret eden Alman uzman, “Avusturya’ya göçün yüzde 80’i AB ülkelerinden olduğu çoğu kez gözardı ediliyor. Çünkü AB vatandaşları için herhangi bir kota yok ve serbest dolaşımdan yararalanabiliyorlar” dedi.,
***

15.12.2008

AB NÜFUSU YARIM MİLYAR

AB istatistik kurumu Eurostat, 27 AB üyesinin toplam üfusunun 1 Ocak 2009’da 499,7 milyon olacağını açıkladı. Eurostat, aynı tarihte Slovakya’nın da dahil olacağı avro alanında toplam nüfusun 328,6 milyon olacağını bildirdi.

Verilere göre AB’de nüfus, 2008 yılında binde 4,4 oranında arttı. Bunun binde 1,1’i doğumlarla, binde 3,3’ü ise dışardan göçlerle meydana geldi. AB nüfusunda, 2008’de toplam artış 2,2 milyon oldu. Eurostat, en yüksek doğum oranlarının İrlanda (binde 18,1), İngiltere (binde 13),Fransa (binde 12,9), Estonya (binde 12,2), İsveç (binde 11,9) ve Danimarka’da (binde 11.8) kaydedildiğini bildirdi.

En düşük doğum oranları ise Almanya (binde 8,3), Malta ve Avusturya (binde 9,2), Bulgaristan (binde 9,4), İtalya ve Portekiz’de (binde 9,6) gözlemlendi. AB ülkelerinde, 2008 yılında 4,8 milyon kişinin öldüğü, en yüksek ölüm oranının Bulgaristan’da (binde 14,2), en düşük oranın ise Kıbrıs Rum kesiminde (binde 6,6) kaydedildiği belirtildi.

AB nüfus artışının dörtte üçünün dış göçlerden kaynaklandığını belirten Eurostat, en fazla göç alanların İrlanda, Slovenya, Lüksemburg, Kıbrıs Rum kesimi ve İspanya olduğunu bildirdi. Doğum ve göçlerle birlikte en fazla nüfus artışı kaydeden üyelerin başında İrlanda (binde 26,1), Lüksemburg (binde 16,2), Kıbrıs Rum kesimi (binde 15,5), Slovenya (binde 13,5) ve İspanya (binde 12,5) gelirken, nüfusu azalan ülkelerin başını da Bulgaristan (binde 5), Litvanya (binde 4,8) ve Letonya (binde 4,3) çekiyor. Eurostat belgelerinde Türkiye’nin nüfusu 70 milyon 586 bin olarak gösteriliyor.

***

PVV RADİKALLEŞİYOR

Ünal ÖZTÜRK / AMSTERDAM | 11.12.2008

Anne Frank Vakfı ile Leiden Üniversitesi tarafından ortaklaşa yapılan araştırmaya ilişkin hazırlanan “Irkçılık ve Radikalizm” adlı raporda, PVV’nin (Özgürlük Partisi) “aşırı sağcı” olarak tanımlanabileceği belirtildi

Hollanda’da, İslamiyet’e karşı söylemleriyle tanınan Geert Wilders’in liderliğini yaptığı PVV’nin (Özgürlük Partisi) radikalleştiği belirtildi.
Anne Frank Vakfı ile Leiden Üniversitesi tarafından ortaklaşa yapılan araştırmaya ilişkin hazırlanan ‘Irkçılık ve Radikalizm’ adlı raporda, PVV’nin ‘aşırı sağcı’ olarak tanımlanabileceği belirtildi. Raporda, Hollanda’da İslamofobi’nin son bir yıl içinde ciddi bir artış gösterdiğine dikkat çekilerek, Müslümanlar’a karşı olumsuz bir kamuoyu oluştuğuna vurgu yapıldı.

Kutuplaştırıyor
Raporda, Müslümanlar’a yönelik şiddet olaylarının da tırmanışa geçtiğine işaret edildi. PVV lideri Geert Wilders hakkındaki suç duyurularına ilişkin alınan takipsizlik kararlarının olumsuz tabloya ‘katkıda’ bulunduğu belirtildi.
Suç duyurularının işleme konulmamasının insanların kendilerini korumasız hissetmelerine yol açtığına dikkat çekilen raporda, bu durumun kutuplaşmaya da neden olduğu belirtildi.

***

ÖZÜR TARTIŞMASI

ÖNAY YILMAZ İstanbul
Aralarında Prof. Dr. Ahmet İnsel, Prof. Dr. Baskın Oran ve gazeteci-yazar Ali Bayramoğlu’nun bulunduğu bir grubun öncülüğünde başlatılan “Ermenilerden özür diliyorum” imza kampanyasına karşı bir bildiri yayımlayan 60’a yakın emekli büyükelçi, “Özür dilenmesi gibi tek yönlü bir davranış yersiz ve yanlış olacak’ dedi
‘Ermeni kardeşimden özür diliyorum’
Aralarında Prof. Dr. Ahmet İnsel, Prof. Dr. Baskın Oran ve gazeteci-yazar Ali Bayramoğlu’nun bulunduğu bir grup “Ermenilerden özür diliyorum” adlı imza kampanyası başlattı.
“Ermeni kardeşlerimden özür diliyorum” adlı kampanya metninde, “1915’te Osmanlı Ermenilerinin maruz kaldığı ‘büyük felakete’ duyarsız kalınmasını, bunun inkâr edilmesini vicdanım kabul etmiyor. Bu adaletsizliği reddediyor, kendi payıma Ermeni kardeşlerimin duygu ve acılarını paylaşıyor, onlardan özür diliyorum” denildi.
Özür dileyenler grubu, kampanyanın amacını da şu şekilde anlattı:

‘Gerçekler farklı’
“Ermenilerin başına gelenler Türkiye’de çok az bilinen, unutturulmuş, tahrik edilmiş olgular. Türkler, bu meseleleri daha çok büyüklerinden, dedelerinden duydu. Ama konu hiçbir zaman objektif bir tarih anlatımı haline dönüşemedi.
Bu yüzden pek çok insan Türkiye’de bugün, bütün iyi niyetiyle Ermenilerin başına bir şey gelmediğini zanneder.
Bunun çok tali, ikincil hatta karşılıklı katliamlar şeklinde cereyan eden ve Birinci Dünya Savaşı koşullarıyla açıklanan bir nevi ‘vaka-i adiye’ olduğu kanaati resmi tarih tarafından yıllardır söylene gelmiştir. Fakat gerçekler maalesef çok farklı. Belki bir tane gerçek var, o da şu son tahlilde Ermeniler artık Anadolu’da yok ama diğer unsurlar Türkler ve Kürtler hâlâ burada. Bu kampanyanın öznesi bireyler. Bireyin vicdanından gelen bir ses bu. Özür dileyen diler, dilemeyen dilemez. Bu kadar zaman boyunca, neredeyse 100 sene olacak bu konudan bahsedememiş, açıkça konuşamamış olmaktan dolayı özür dileniyor.”

Bireysel tavır
Uzun tartışmalardan sonra mutabık kalınan kampanya için alışılagelmiş yöntemlerden farklı bir yol izlenmesi planlanıyor. Kampanyanın öncüleri, hedeflerinin, internette bir yıl boyunca sürdürülmesi ve mümkün olduğunca fazla katılım sağlamak olduğunu belirtiyor.
Galatasaray Üniversitesi’nden Prof. Ahmet İnsel, kampanyayı tarihi sorumluluk karşısında bireysel bir tavır olarak tanımlayarak, “Resmi politikadan bağımsız olarak biz yurttaşların, Türkiye tarihi ile ilgili görüşlerini beyan hakkı var. Kampanyayı bir politika malzemesine dönüştürmemek gerekir” dedi.
Bahçeşehir Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Cengiz Aktar da kampanya ile ilgili olarak, “Bireyi, bireyin hissiyatını öne çıkaran bir kampanyanın vaktinin gelmiş hatta geçmiş olduğu kanaatinden yola çıktık. Muhtemelen yılbaşında çok geniş bir kampanya haline getirmeyi hedefliyoruz” diye konuşmuştu.

Kampanyaya imza atanlar Özür dileyenler grubunun www.ozurdiliyoruz.com adlı web sitesinde başlattıkları kampanyaya destek verenlerden bazıları şunlar

Adalet Ağaoğlu Bejan Matur Ertuğrul Kürkçü İbrahim Betil Mustafa Suphi Erden Şenol Karakaş
Adnan Ekşigil Berat Günçıkan Esra Mungan İbrahim Kaboğlu Mustafa Yasacan Şerafettin Elçi
Ahmet Çakmak Betül Tanbay Evin Doğu İhsan Dağı Naci Kutlay Şeyhmus Diken
Ahmet Çiğdem Bilge Contepe F.Levent Şensever İpek Çalışlar Nail Satlıgan Sezgin Tanrıkulu
Ahmet Evin Bülent Atamer Faruk Bildirici Işıl Kasapoğlu Necmiye Alpay Şirin Tekeli
Ahmet İnsel Bülent Aydın Fatma Tülin Julide Kural Nedim Gürsel Suavi Aydın
Ahmet İsvan Burhan Şenatalar Fazıl Hüsnü Erdem Kemal Gökhan Gürses Neşe Düzel Şükrü Erbaş
Ahmet Kuyaş Canan Tolon Fehim Caculi Kemal Göktaş Nil Mutluer Süleyman Göncü
Akif Kurtuluş Celal Başlangıç Ferda Balancar Kezban Hatemi Nilgün Toker Tahsin Yeşildere
Aksu Bora Cem Mansur Ferda Keskin Koray Çalışkan Nilüfer Göle Tanıl Bora
Alaz Kuseyri Cem Özdemir Ferhat Kentel Koray Düzgören Nurhan Yentürk Tarhan Erdem
Ali Arif Cangı Cemil Koçak Fethiye Çetin Korhan Gümüş Ömer Faruk Gergerlioğlu Tarık Ziya Ekinci
Ali Bayramoğlu Cengiz Aktar Fikret Adanır Lale Mansur Ömer Laçiner Temel İskit
Ali Nesin Cengiz Alğan Fikret Başkaya Levent Yılmaz Ömer Madra Tuna Kiremitçi
Alper Görmüş Cengiz Çandar Fikret Toksöz Leyla İpekçi Oral Çalışlar Ümit Fırat
Arzu Başaran Cezmi Ersöz Filiz Ali Leyla Neyzi Orhan Koçak Ümit Güney
Asaf Savaş Akat Çiğdem Mater Filiz Koçali Mahir Günşiray Orhan Miroğlu Ümit Kardaş
Aslı Erdoğan Coşkun Aral Füsun Üstel Mahmut Temizyürek Orhan Silier Ümit Kıvanç
Atila Eralp Deniz Türkali Gencay Gürsoy Mebuse Tekay Osman Köker Ümit Şahin
Atilla Yayla Derya Alabora Gila Benmayor Mehmet Demir Osman Murat Ülke Umut Özkırımlı
Attila Tuygan Dilek Kurban Gönül Dinçer Mehmet Güleryüz Oya Aydın Ünal Ünsal
Aydan Baktır Doğan Özgüden Gülçin Santırcıoğlu Mehmet Soylu Oya Baydar Vedat Yıldırım
Aydın Cıngı Doğan Tarkan Güllü Aybar Mehmet Ural Özlem Dalkıran Yahya Madra
Ayhan Aktar Ebru Erkekli Gülseren Onanç Melek Göregenli Perihan Mağden Yalçın Ergündoğan
Ayhan Bilgen Ece Temelkuran Günay Göksu Özdoğan Mesut Saganda Pınar Selek Yaman Yıldız
Ayla Gürsoy Edhem Eldem Gürhan Ertür Mine Kırıkkanat Piyale Madra Yasemin Çongar
Aylin Aslım Emine Algan Habib Bektaş Mithat Sancar Ragıp Duran Yasemin Göksu
Ayşe Batumlu Emine Uşaklıgil Hadi Uluengin Mücteba Kılıç Rasim Ozan Kütahyalı Yavuz Bingöl
Ayşe Berktay Emrullah Beytar Hakan Tahmaz Muharrem Erbey Roni Margulies Yavuz Önen
Ayşe Buğra Enis Batur Haldun Dostoğlu Muhsin Kızılkaya Şahin Alpay Yeliz Kızılarslan
Ayşe Erzan Eren Keskin Hale Tenger Murat Belge Şanar Yurdatapan Yıldıray Oğur
Ayşe Gözen Ergin Cinmen Halil Berktay Murat Çelikkan Şebnem K.Fincancı Yıldız Önen
Ayşe Kadıoğlu Ergün Eşsizoğlu Hasan Cemal Murat Morova Şebnem Sönmez Yücel Sayman
Ayşe Önal Erkan Goloğlu Hidayet Şefkatli Tuksal Murat Necip Arman Şehbal Şenyurt Yusuf Alataş
Aziz Gökdemir Erkan Şen Hüsamettin Onanç Murat Paker Selim Deringil Zeynep Tanbay
Barış Pirhasan Erol Katırcıoğlu Hüseyin Hatemi Murathan Mungan Semih Kaplanoğlu Zozan Özgökçe
Baskın Oran Ersin Salman Hüsnü Öndül Mustafa Arslantunalı Semra Somersan

‘Özür dilemek yanlış ve tarihimize saygısızlık’
“Ermenilerden özür dilenmesi” kampanyasına karşı çıkan emekli büyükelçiler de bir bildiri yayımladı. Aralarında Şükrü Elekdağ, Korkmaz Haktanır, Onur Öymen’in de bulunduğu 60’a yakın emekli büyükelçi yayımladıkları bildiride, “Özür dilenmesi gibi tek yönlü bir davranış yersiz ve yanlış olacak, tarih gerçeklerine aykırı düşecek ve ulusal çıkarlarımız açısından vahim sonuçlar doğurabilecektir” dedi.
Emekli büyükelçiler bildiride, şu görüşleri dile getirdi:
“Böylesine yanlış ve tek taraflı bir girişim, tarihimize saygısızlık ve terör örgütlerinin Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerinde yaptıkları ve cumhuriyet tarihimizde de giriştikleri şiddet eylemlerinde hayatlarını kaybeden insanlarımıza ihanet etmek anlamına gelecektir.
Savaş koşullarında yapılan 1915 Ermeni tehciri acı sonuçlar vermiş ise de, Türk insanının Ermeni isyanları ve terör eylemlerinde uğradığı kayıplar ve acılar, Ermenilerinkinden daha az değildir.

‘Katiller hayatta’
Ermeni tedhişçilerin (yıldırıcı), dış güçlerin planlı ve sürekli kışkırtmaları sonucunda, 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren ve daha sonra 1. Dünya Savaşı sırasında ve Kurtuluş Savaşı’nın ilk dönemlerinde istilacı düşman kuvvetlerine katılarak, Anadolu insanımıza karşı kitlesel vahşet eylemlerinde bulundukları yerli ve yabancı kaynaklı belgelerden de açıkça görülmektedir.”
Bildiride, 1973’de Ermeni terörünün yeniden başlatıldığı, bu eylemlerde onlarca kişinin öldüğü, yüzlerce kişinin de yaralandığı, Azerbaycan’ın Ermenilerce işgaliyle bir milyon kişinin topraklarından sürgün edildiğinin de unutulmaması gerektiği vurgulandı.
Bildiride, “Özür dileme kampanyası gibi sakat bir girişime kalkışanlar acaba tarih boyunca Ermeni terörüne kurban giden ve zulüm gören insanlar için de özür dilenmesini düşünmekte midirler?
Ermeni iddialarını tümüyle haklı görürcesine özür dilemek girişimini bir tarafa bırakıp, öncelikle, yakın geçmişte masum Türk diplomatlarını, görevlilerini ve aile bireylerini acımasızca katletmiş olan Ermenilerin, Türk ulusundan özür dilemesini sağlamak gerekir. Bu katiller hâlâ hayattadırlar ve Ermenistan ile bazı ülkeler tarafından himaye gördükleri için cezasız kalmışlardır” denildi.

‘Kasıtlı bir plan’
Bildiride ayrıca, bugün artık terörün işlevini bitirdiği, ikinci aşamanın özür dilemek, sonra da işin toprak ve tazminat taleplerine vardırılmasının tasarlandığı vurgulanarak, şöyle denildi:
“Dileğimiz, uğradığımız bunca kayıp, acı ve haksızlıktan sonra kendi insanımızın böyle bir sinsi ve kasıtlı plana alet olmamasıdır.”

Karşı çıkan büyükelçiler
Erdil Akay, Ömer Akbel, Nusret Aktan, Mümin Alanat, Önder Alaybeyi, Ali Hikmet Alp, Akın Alptuna, Burhan Ant, Erdoğan Aytun, Candan Azer, Ahmet Banguoğlu, Nazım Belger, Sadi Çalışlar, Ertuğrul Çırağan, Sevinç Dalyanoğlu, Gönül Dalyanoğlu (emekli Başkonsolos), Daver Darende (emekli Başkonsolos), Cenk Duatepe, Şükrü Elekdağ, Orhan Erdivanlı, Erdinç Erdün, Uğur Ergun, Erkan Gezer, Gün Gür, Burak Gürsel, Korkmaz Haktanır, Aydın İdil, Salih Zeki Karaca, Aydan Karahan, Alp Karaosmanoğlu, Yıldırım Keskin, Fazlı Keşmir, Ömer Engin Lütem, Ünal Maraşlı, Ali Engin Oba, Tansu Okandan, Erhan Öğüt, Onur Öymen, Önder Özar, Müfit Özdeş, Ergun Pelit, Turgut Serdaroğlu, Yüksel Söylemez, Ülkü Süelkan (emekli idari memur ve şehit Bora Süelkan’ın eşi), Teoman Sürenkök, Ömer Şahinkaya, Bilal Şimşir, Kaya Toperi, Muammer Tuncer, Senbir Tümay, Tugay Uluçevik, Erdinç Ulumlu, Necati Utkan, Nuri Yıldırım, Betin Yiğit (Emekli Başkonsolos), Erhan Yiğitbaşıoğlu, İlhan Yiğitbaşıoğlu, Ömer Zeytinoğlu.

***

AVRUPA’YA GİT İSTER OKU İSTER İŞE GİR ÇALIŞ
Avrupa Birliği’nin Hayat Boyu Öğrenme Programları ile gençler 2009 yılında AB’de öğrenim ve çalışma fırsatı bulacak. İsteyen bu programdan faydalanarak eğitim imkanı bulacak isteyen ise çalışabilecek.

ANKARA (ANKA)
Avrupa ülkelerinde dil eğitimi almak, birkaç dönem Avrupa’da okumak ya da asistanlık yapmak isteyenler, meslek sahibi olup Avrupa’ya mesleki gezi düzenlemek ya Avrupalı meslektaşlarını Türkiye’ye davet etmek isteyenler için AB’nin Hayat Boyu Öğrenme Programları (LLP) ile bu planları gerçeğe dönüşecek. Hayat Boyu öğrenme Programlarında 2009 yılı için başvurular başladı. Avrupa Birliği tarafından; toplumların “ileri bir bilgi toplumu olarak gelişmesine, sürdürülebilir ekonomik kalkınmaya, daha fazla ve daha iyi iş imkanlarına ve sosyal bütünlüğe katkıda bulunmak ve çevrenin gelecek kuşaklar için korunmasını sağlamak” amacıyla yapılan “Hayatboyu Öğrenme Programı” 2009 yılı için başvuruları almaya başladı.
Her düzeydeki eğitim ve öğretim kurumları, öğretim elemanları, öğrenciler, öğretmenler, yöneticiler ve işletmeler dahil olmak üzere resmi ve özel kurum ve kuruluşların katılabileceği programa başvurular Avrupa Birliği Eğitim ve Gençlik Programları Merkezi Başkanlığı tarafından alınacak. Hayatboyu Öğrenme Programı, aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 31 ülke için geçerli olacak.
Program takvimi
Programları ile ilgili bilgiler adresinde yen alıyor. 2009 program başvuru tarihi ve başlıkları şöyle: Yetişkin Eğitimi Ziyaret ve Değişimler İlk başvuru 15 Ocak , ikincisi 15 Mayıs, üçüncüsü 15 Eylül, Comenius ve Grundtvig Hizmetiçi Eğitim Faaliyeti ilk başvuru 16 Ocak ikincisi 30 Nisan üçüncüsü 15 Eylül, Comenius Asistanlığı 30 Ocak, Leonardo da Vinci Hareketlilik Projeleri 06 Şubat, Erasmus Yoğun Dil Kursları (EILC) 06 Şubat, Comenius, Grundtvig ve Leonardo da Vinci Ortaklıkları 20 Şubat, Comenius Regio Bölgesel Ortaklıkları 20 Şubat, Grundtvig Çalışma Grupları 20 Şubat, Leonardo da Vinci Çok Taraflı Yenilik Transferi Projeleri 27 Şubat, Erasmus Yoğun Programlar (IP) 13 Mart, Erasmus Öğrenim ve Yerleştirme amaçlı Öğrenci Hareketliliği 13 Mart, Erasmus Personel Hareketliliği 13 Mart, Grundtvig Asistanlığı 31 Mart, Grundtvig Gönüllü Projeleri 31 Mart .
16.12.2008

İÇİNDEKİLER: - halil berktay

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir