İktisadi hayatın can damarı perakendecilik, halka hizmetin ulaşma-başlangıç noktası ise belediyeciliktir. Vücuda hayat veren kılcal damarlar misali bu iki unsur, hayatı yaşanabilir kılan sacayağının ana öğeleridir. Bu üçgeni tamamlayan üçüncü ayak üretimdir.
Tabiat ana da (eko-sistem) üç unsur üzerine kuruludur. Varlığını, eskilerin ‘anasır-ı erbaa’ dedikleri toprak, hava ve su üçleminde sürdürür.
Üretim ve tüketimi destekleyen, örgütleyen ve hayatiyet kazandıran, motive eden en önemli faktör ise belediye teşkilâtlarıdır. Devlet, genellikle yurttaşla belediyeler vasıtasıyla buluşur. Bu nedenle belediyeler, devlet teşkilâtının can damarını teşkil eden hayati önemi haiz kurum ve kuruluşlardır.
Halk genellikle bunun farkında bile değildir.
Ama ‘farkında-bilincinde’ olmak zorundadır.
Zira kundaktan kabire kadar, insan dahi, bütün yaşam formları üzerinde belediyeler etkin bir unsur olarak fonksiyonunu sürdürür. Kısaca realize edecek olursak: Toplumsal yapının her katmanında, her derece ve düzeyinde belediye vardır. Sağlık, mutluluk, ucuzluk-pahalılık, temizlik-güzellik, güvenlik ve güncel hayatın huzurla devamı bile belediyelerle ilgilidir. Bu nedenle belediye çok önemlidir.
Önce belediye başkanı olmak üzere, bu teşkilatta görev alacak bütün kişilerde hakeza.
Nitekim 29 Mart 2009 günü tekrar sandık başına gidilecek ve bu hayati organların ana unsuru yeni yöneticiler seçilecektir. Gerçekte bu milletvekili seçmekten çok daha önemli, onurlu ve sorumlu bir iştir.
Hani eskilerin ‘şehir emini’ diyerek;
Yerleşim yerinin en temiz ve mütemayiz insanını seçtikleri alan budur. Zira oraya sadece ve yalnızca namuslu-dürüst, onurlu-sorumlu, adaletli ve hakikatli insanoğulları lâyıktır.
Hayatlarında zerre kadar şaibe, insanlık, hukuk, hakkaniyet ve ahlak dışı temlik ve tasarruf bulunan kimseler, belediye kapılarına (hâşa) köpek kavliyle dahi bağlanamaz. Köy ve mahalle muhtarından, belediye başkanı ve meclis üyelerine kadar o makamlar bütünüyle; Namuslu-dürüst, onurlu-sorumlu, “Vatanı ve milletini öz’ünden çok seven” bencillikle malul olmayan ve kişisel ikbal peşinde koşmayan “adaletli ve faziletli” bilge kişilerin yeridir.
ASLA BİR YANLIŞLIK YAPMAMAK GEREK!…
Aşağıda görüleceği üzere belediye hizmetleri zaten olabildiğince kurumlaşmış, özleşmiş, yerleşmiş ve sadece namuslu-dürüst bir yöneticiyi gerektirir aşamaya varmıştır. Asli görevi ve varlık nedeni itibarıyla halka dürüst, kaliteli ve ucuz hizmet sunmakla yetkili ve görevli bu kuruluşlar; Yerine ve durumuna göre hırsızlık, yolsuzluk, suiistimal ve sahteciliğin de uç noktaları olabilmekte ve çok kötü niyetlerle “halkı soymak-sömürmek için” pekalâ kullanılabilmektedir. Günümüzde yaygın örnekte budur. İşte bu nedenle “seçici” sıfatıyla, hem aday olana ve hem de aday gösterene çok dikkat etmek zorundayız. Belediyelerin teşkilat ve görevlerine dair 03.07.2005 tarih ve 5393 sayılı yasa, belediyeleri idari ve mali özerkliğe sahip kamu tüzel kişiliğe dönüştürmüş ve çok açık bir ifade ile resmen olmasa da fiilen halka mâletmiş bulunmaktadır.
Eğer 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanununu bir yana bırakıp münhasıran, 5393 sayılı Belediye Kanununu esas alırsak, belediyelerin temel görevlerinin; B.şehir Belediye Kanununda özellikle düzenlenmeyen alanlarda 5393 sayılı Kanununda yer alan hükümlerin ilçe ve ilk kademe belediyeleri için de geçerli olduğunu görürüz.
MEVZUAT HAKKINDA:
Bilindiği gibi, 5393 sayılı Kanun, belediyelerin görev, yetki ve sorumlulukları ile belediye idarelerine tanınan imtiyazlar konusunda kapsamlı bir düzenleme getirmiş; Kanunun 14. maddesi “Belediyenin görev ve sorumlulukları” başlığı altında şu hükme yer vermiştir:
“Belediye, mahallî müşterek nitelikte olmak şartıyla;
İmar, su, kanalizasyon, ulaşım gibi kentsel alt yapı, coğrafî ve kent bilgi sistemleri, çevre, çevre sağlığı, temizlik ve katı atık; zabıta, itfaiye, acil yardım, kurtarma ve ambulans, şehir içi trafik; defin ve mezarlıklar; ağaçlandırma, park ve yeşil alanlar; konut, kültür ve sanat, turizm ve tanıtım, gençlik, spor; sosyal hizmet ve yardım, nikâh, meslek ve beceri kazandırma, ekonomi ve ticaretin geliştirilmesi hizmetlerini yapar veya yaptırır.
Nüfusu elli bini geçen belediyeler, kadınlar ve çocuklar için koruma evleri ile okul öncesi eğitim kurumları açabilir. Devlete ait her derecedeki okul binalarının inşaatı ile bakım ve onarımını yapabilir veya yaptırabilir. Her türlü araç-gereç ve malzeme ihtiyaçlarını karşılayabilir. Sağlıkla ilgili her türlü tesisi açabilir ve işletebilir. Kültür ve tabiat varlıkları ile tarihî dokunun ve kent tarihi bakımından önem taşıyan mekân ve işlevlerinin korunmasını sağlayabilir. Bu amaçla bakım ve onarım yapabilir. Korunması mümkün olmayanları aslına uygun olarak yeniden inşa edebilir. Öğrencilere, amatör spor kulüplerine malzeme verir, destek sağlar. Amatör spor karşılaşmaları düzenler. Yurt içi ve yurt dışı müsabakalarda üstün başarı gösteren veya derece alan sporculara meclis kararıyla ödül verebilir. Gıda bankacılığı yapabilir. Belediye, kanunlarla başka bir kamu kurum veya kuruluşa verilmeyen mahallî müşterek nitelikli diğer görev ve hizmetleri de yapar veya yaptırır.
Hizmetlerin yerine getirilmesinde öncelik sırası, belediyenin malî durumu ve hizmetin ivediliği dikkate alınarak belirlenir.
Belediye hizmetleri, vatandaşlara en yakın yerlerde ve en uygun yöntemlerle sunulur.
Hizmet sunumunda özürlü, yaşlı, düşkün ve dar gelirlilerin durumuna uygun usul, esas ve yöntemler uygulanır.
Belediyenin görev, sorumluluk ve yetki alanı belediye sınırlarını kapsar.
Belediye meclisinin kararı ile mücavir alanlara da belediye hizmetleri götürülebilir.”
Düzenlemede görüleceği üzere ‘mahalli ve müşterek nitelik’ Belediye Kanunu ve belediye idaresinin en önemli ayırt edici özelliğidir.
Gerek sahip olunan yetkiler gerekse bu yetkilere istinaden görevlerin ifası bağlamında Türk belediye sistemi, beldeden B.şehir’e kadar nüfus ve imkânlar bakımından önemli farklılıklar gösterir. B.şehir dâhilinde olmayan belediyeler temelde 5393 sayılı Kanuna tabi olup; B. şehir belediyeleri ile ilçe ve ilk kademe belediyeleri hem 5216 sayılı Kanun hem de 5393 sayılı Kanunla ilgili diğer kanunlar gereği görev yapar ve sorumluluk taşırlar.
HALK’A HİZMET, HAK’A HİZMET:
Buradaki ortak özellik: Hakkıyla ve lâyıkıyla doğrudan halka hizmettir.
Halka hizmetin adil, eşit ve dürüst olması şarttır.
Aksi takdirde sosyal adalet zedelenir, kamu vicdanı rahatsız olur.
Toplumsal barış temelinden sarsılır ve bozulur. Belediyelerde bozukluk hükümetlerdekine benzemez. Etkisi ani, sonuçları ağır ve pahalıdır. Bu nedenle kamu hizmetinin kılcal damarı olan belediyeler asla dumura uğramayacak sağlamlıkla tahkim edilmek ve yarınki makalemizde açıklık getireceğimiz “Şehir Eminleri” anlayışı-yaklaşımı içinde ikame olunmak zorundadır.
Mustafa Nevruz SINACI
Bir yanıt yazın