NEREDE O TEK HALK
Başta Rum Yönetimi Başkanı Hristofyas olmak üzere tüm Rum siyasi parti liderleri, Hristofyas’ın baryaları ve Yunanistan’daki politikacılar, bir müddettir hep Kıbrıs’ta tek halk olduğundan bahsetmekteler.
Bu “Tek Halk” işi nerden çıktı bir türlü bulamıyorum.
Ne 1959 Londra ve Zürih Anlaşmalarında, ne de 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasası içinde “Tek Halk” diye bir kavram veya tanım var.
Rumların propaganda yöntemi belli.
Yıllardır uyguladıkları tek taraflı propaganda ve beyin yıkama ile bütün dünyayı adada sorunun 1974 Barış Harekatı ile başladığına inandırdılar, şimdi de adada ısrarla “Tek Halk” olduğu vurgusunu ve propagandasını yapmaktalar. Şimdiden Kıbrıs’ı bilmeyen insanlar adada bir zamanlar tek halk olduğuna ve adanın, Türkiye’nin 1974’de gerçekleştirdiği askeri harekat ile bölündüğüne inanmaya başladı. Aynen Rusya’nın II.ci dünya savaşı sonrası “Doğu Almanya’yı işgal edip Batı Almanya’dan ayırdığı gibi.
Ne yalan ve ne propaganda ama!
1960 Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasası içinde “iki toplumdan”, Kıbrıs Rum Toplumu ve Kıbrıs Türk Toplumu’ndan bahsedilmekteydi ve siyasi yapılanma ile devlet yapılanması, adadaki mevcut iki toplumun nüfus oranları dikkate alınarak 7:3 oranına göre, askeri yapılanma ise 2:1 oranına göre düzenlenmekteydi.
İşin ilginç tarafı da, iki toplumun kendi aralarında evlenmeleri ve kaynaşmaları da, 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasası içindeki ilgili maddelerle neredeyse olanaksız hale getirilmişti.
Bir Rum ile evlenecek olan Türk’ün, ya vaftiz edilerek Hıristiyan Ortodoks olup Rum Cemaat Meclisince Kıbrıslı Rum olarak kabul edilip kayıt edilmesi gerekiyordu, ya da Rum’un Kelime-i Şahadet getirip Müslüman olup Türk Cemaat Meclisince Kıbrıslı Türk olarak kabul edilip kaydının yapılması gerekiyordu. Başka türlü evlenmek olanaksızdı. Zaten bu nedenle de, 1960 yılında kurulan Kıbrıs Cumhuriyetinden sonra iki toplum arasında evlilikler hiç olmadı. 1960’da ilan edilen Kıbrıs Cumhuriyetinden önce de iki toplum arasındaki evlilikler yok denecek kadar azdı. Onüçbinde üç gibi önemsenmeyecek bir rakamdı.
Papadopulos öldükten sonra Lokmacı Barikatına yani Ledra Sokağı geçişine gittim.
Adada var olduğu iddia edilen “Tek halk”ın bir kısmının yaşadığı bölgedeki sokaklarda sessizlik hüküm sürerken, gazeteler farklı harflerle ve siyah başlıklarla basılmış, o bölgeyi yönetenler yas ilan etmiş ve de bayraklar yarıya indirilmiş iken, bir taş atımı uzaktaki, o “Tek Halk”ın diğer kısmının yaşadığı yerde, farklı renk ve biçimdeki bayraklar göndere çekilmiş, gazeteler daha değişik harflerle ve renkli olarak basılmış, halkı sokaklarda neşeyle dolaşıp, kafelerde ve lokantalarda yiyip içip, canlı müzik dinliyordu.
O “Tek Halk’ın, yas içinde olan değil de canlı bir hayatın sürdüğü tarafında, sokakta yürüyen insanlara “Papadopulos’un öldüğünü ve ne hissettiklerini sordum”. Bana ölen kişinin iyi birisi olduğunu söyleyen veya cenazesine katılacağını belirten bir tek kişi çıkmadı. Bir çoğu, söz konusu ölen kişinin kim olduğu konusunda sadece, Hristofyas’dan evvelki Rum Cumhurbaşkanı olduğu kadarını biliyordu. Bir EOKA’cı olduğunu, Türkleri topluca katletmek için hazırlanmış Akritas planı ile İphestos Planının mimarı olduğunu, Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf R. Denktaş 1967 yılında Çayırova’da yakalandığı vakit derhal vurulmasını isteyen kişi olduğunu, ellerine yüzlerce, binlerce masum Kıbrıslı Türkün kanının bulaştığını bilmiyordu.
Buna karşın diğer taraf ise, kendisini EOKA saflarında çarpışmış, adayı Türklerden temizlemek için canla başla çalışmış bir kahraman olarak görmekte ve devlet töreni ile gömmeğe hazırlanmakta.
Bu nasıl bir “Tek Halk” doğrusu hiç anlayamadım.
Bir taraf için kahraman olan, diğer taraf için eli kanlı bir katil.
Ya başta Hristofyas olmak üzere Rum siyasiler yalan söylüyorlar, ya da benim gözlemlerim ve bulgularım yanlış.
Adayı yıllarca kana bulayan ve ada halkının felaketler yaşamasına neden olan Makarios jenerasyonunun lider takımından hayatta artık sadece, eski Cumhurbaşkanı Glafkos Klerides ve KS EDEK Fahri Başkanı Vasos Lissaridis kaldı.
Cenaze töreninde ilk konuşmayı Vasos Lissaridis yapacakmış. Onun elleri, Papadopulos’unkinden daha da kanlı. Adadaki Kıbrıslı Türkleri yok etmek için Makarios’tan aldığı silahlarla kendine özel bir ordu kuran, “Düşmanımın düşmanı benim dostumdur” felsefesi ile 1976 yılında Türkiye’ye karşı güney Kıbrıs’ta ASALA ve PKK eğitim kamplarını açan bir cani, bu Vasos Lissaridis.
Herhalde yakında o da Papadopulos’un yanına gidecek ki baryası Papadopulos için törende ilk o konuşacakmış.
Prof. Dr. Ata ATUN