Ümit Zileli – Düz Çizgi
Bizim işbirlikçi “aydınlar” yılbaşında yeni bir kampanya başlatıyor, adı da şöyle:
– Özür diliyorum!..
Kimden özür diliyorlar? Ermenilerden!.. Ermeni Diyasporasının “dürüst ve cesur aydınlar” nitelemesiyle alkışladığı, başını Prof. Ahmet İnsel, Prof. Baskın Oran, Dr. Cengiz Aktar, Ali Bayramoğlu, Halil Berktay, Elif Şafak, Murat Belge ve Taner Akçam gibi “yüksek şahsiyetlerin” çektiği bu arkadaşlar internette başlatacakları “imza kampanyası” için şöyle bir metni uygun bulmuşlar:
– 1915’te Osmanlı Ermenilerinin maruz kaldığı Büyük Felaket’e duyarsız kalınmasını, bunun inkâr edilmesini vicdanım kabul etmiyor. Bu adaletsizliği reddediyor, kendi payıma Ermeni kardeşlerimin duygu ve acılarını paylaşıyor, onlardan özür diliyorum.
İşte bu “aydın çağrısı” bir yıl boyunca internette dolaşacak ve kendi deyişleriyle en yüksek katılımın sağlanması için çaba harcanacak… Peki, en yüksek katılım sağlanırsa ne olacak? Ermeni Diyasporası, yani Ermenistan dışında örgütlenmiş Ermeni lobisi, zilleri takıp oynamaya başlayacak ve “soykırım” çığlıkları en yüksek perdeden atılmaya başlanacak!.. Şunun şurasında 1915 Ermeni Tehciri’nin yüzüncü yılına ne kaldı ki, yalnızca 6 yıl!.. “Önce özür, sonra tazminat, sonra toprak” üçlemesinin tamamına erdirilmesi için son tarih de o zaten, 2015!.. Tabii, bir de bizim “aydınlar” açısından önemine değinmek lazım; o nu da Vatan gazetesi yazarı Ruhat Mengi yazmış:
– Tebrikler, tebrikler kim bilir “yurtdışından” ne güzel yılbaşı hediyeleri, teşekkürler gelir hepsine!..
***
Her şeyden önce bu haysiyet dışı girişime birkaç bilgi notuyla katkıda bulunmamız şart oldu!..
Bu metni kaleme alan, bu kampanyanın başını çeken Türk asıllı “aydınlar” aşağıda sıralayacaklarımı biliyorlar mı?..
– Ermenistan’ın ilk başbakanı Kaçaznuni’nin, “Taşnak Partisi’nin Yapacağı Bir Şey Yok” kitabındaki tüyler ürperten, tehcir kararının hangi insanlık dışı Ermeni faaliyetleri sonucu alındığını ilk ağızdan itiraf eden konuşmalarını okudular mı?..
– Dünyaca ünlü Amerikalı tarihçi Bernard Lewis’in 1993’te Fransız Le Monde gazetesine verdiği demeçte, “1915’te Osmanlı’nın yaptığı Ermeni tehciri bir soykırım değil, savaşın bir yan ürünüdür. Yaptığım tüm araştırmalardan çıkan sonuç budur” dediğinden habersizler mi?.
– Justin McCarty, Stanford Shaw, Norman Stone, Andrew Mango, Guenter Lewy gibi dünyanın en saygın tarihçilerinin İngiliz, Rus, Alman ve Türk arşivlerinde yaptıkları uzun araştırmalar sonunda “Ortada asla bir soykırım yoktur. Böyle bir dayatmayı Türklere yapmak acımasızlıktır” dediklerini bilmiyorlar mı?..
– İşgalci İngilizlerin, aralarında eski sadrazam, bakan ve milletvekillerinin de bulunduğu önde gelen 143 Osmanlı aydınını zorla Malta’ya götürüp “Ermeni katliamı” suçlamasıyla sorguladığını, ancak İngiliz hâkimlerin tüm baskılara karşın bu kişileri mahkûm edemediğini de mi bilmiyorlar?..
– Ermeni çetelerinin sırf o yörede çoğunluğu oluşturabilmek maksadıyla, Türk, Kürt yüz binlerce Müslümanı, Rus ve Fransız desteğinde boğazladığından da mı haberleri yok?..
– Türkiye’nin, “Gelin sizdeki ve bizdeki arşivleri sonuna kadar açıp, birlikte inceleyelim” önerisini Ermenilerin, “Önce soykırımı kabul edin” diyerek reddettiğini de mi bilmiyorlar?
***
Eğer, bu “aydın” arkadaşlar bunları bilmiyorlarsa çok ayıp!..
Biliyor da, göz ardı edip o “özür metnine” imza atıyorlarsa hem çok daha ayıp, hem de çok yazık!..
İşte tam bu noktada, 1889 yılında, yani tam 119 yıl önce Osmanlı’nın neredeyse tüm gelirlerine el koyan Düyun-Umumiye’nin başındaki Daniel Ducoste’nin, İngiltere, Fransa ve İtalya’ya gönderdiği mektupta yer alan şu satırlar yaşamsal önem kazanıyor:
– Bizim, Osmanlı’nın dininden, gelenek ve göreneklerinden anlayan, onlara kendi dilinde hitap edecek “Yerli misyonerlere” ihtiyacımız var…
Demek ki neymiş; yerli misyonerlerin ya da bugünkü deyişle işbirlikçilerin soyu tükenmezmiş!.. Başka?..
– İşbirlikçinin haysiyet sorunu da bulunmuyormuş!..
e-posta: umitzileli@gmail.com