SEN Orta Asya’dan kalk, gel Anadolu’ya yerleş. Bu yetmesin Avrupa’ya geç, İstanbul’u fethet ve git ta Viyana kapılarına dayan.
Karadeniz’i iç deniz haline getir. Ege adalarını ele geçir. Her dilden, her dinden insanları idaren altına al. Bu yenecek halt mı? Ne hakkın var başka milletlerin toprağını zapt etmeye? Üstelik ülkelerini elinden aldığın toplumlardan medeni de değilsin. Sonra bir gün kafan atsın, ortada fol yok yumurta yokken, asırlarca bir arada yaşadığın Rumları kov. Bu yaptığın yetmiyormuş gibi, bir milyon Ermeni’yi göçe zorla ve bir kısmının ölmesine sebep ol. Sonra biz aslında Kürtlerle kardeşiz diye bir yalan uydur; illaki tek bayrak altında yaşanacak diye dayat. Ülkendeki Kürtlerin kendilerine ayrı bir devlet kurma haklarını inkár et. Yapılacak iş mi bu? Git Kıbrıs’ın yarısını işgal et, oradaki Türklerin yaşam hakkı garanti altına alınmadan adadan çıkmam diye tuttur. Tüm bu yaptıklarından hiç nedamet getirme, günah çıkarma. Yukarıdaki ifadeler, liberal aydınlarımızın medyada yazdıklarından ve söylediklerinden benim çıkardığım bir özettir. Söylenenlerin iyi anlaşılması için tarafımdan biraz abartılmıştır.
* * *
Ben de şöyle diyorum. Bu anlatılanlar hayatın ta kendisi değil mi? Ne var bunda? Başkasının ülkesini işgal edip, onları yönetmeye kalkışmayan millet mi var? İngilizler, Almanlar, Amerikalılar, Japonlar, Ruslar, İsveçliler, Portekizliler, Çinliler, diğer ulusların topraklarına girmedi mi? Oraları yönetmedi mi, direnenlere karşı zor kullanmadı mı? Roma imparatorluğu, Roma’dan dışarı çıkmadı mı yani? Büyük İskender, acaba İskenderunlu muydu? Hiç Kızılderililer, kendi aralarında savaşmış mıdır? Birbiriyle savaşan Afrikalı kabile yok mu? Dünya hep barış içinde yaşamış, tek Türkler mi savaş çıkarmıştır? Nedir bu “Türk’ü, Türk’e yerme” kampanyasının amacı? Niye ecnebi yerliler, Türkler üzerinde “tarihine bir bak, mücrim gibi titre ve özür dile” baskısı uyguluyor? Bu kadar suçlanmayı, aşağılanmayı kesinlikle hak etmiyoruz.
* * *
Hıristiyan kültürüne göre, dünyayı yaratan Tanrının, yaşamın nasıl olacağına ve dünyanın nasıl yönetileceğine dair bir tasarımı vardır. Buna “God’s Plan” yani “Allahın Planı” denir. Planda olup dünyada olmayan bir şey varsa, o tesis edilmeli; planda olmayan ama dünyada olan bir şey varsa o da ortadan kaldırılmalıdır. Bu, Hıristiyanların ama öncelikle Avrupalı olanlarının ödevidir. Buna din dilinde “misyon” denir. God’s Plan, medenilerin, medeni olmayan toplumları yönetmesini ister. Birinci öncelik de medeniyetsiz Türklerin yönetiminde yaşayan Hıristiyanların kurtarılmasıydı. Bu seferberliğe “The Relief of the Eastern Christians” adı verilmişti. 1800’lerden itibaren Osmanlı’ya yapılan dış baskıların ahláki gerekçesi buydu. Bizim aydınlar hálá bunu savunuyor; hayret doğrusu.
Son Söz: Medenileşmeye evet, medenileştirilmeye hayır.