SAYIN NERIMAN HANIM TURKISH FORUMUN KURULMASINA EMEGI GECEN ILK 3 KISI ARASINDA GELMEKTEDIR. SON CNN YAYINI ILE BAGLANTILI OLARAK YAZMIS OLDUGU YAZIYI SIZINLE PAYLASIYORUZ….
From: yuce_neriman [[email protected]]
Scream Bloody Murder Belgeseli
Bizlere okullarda hic dusmanlik ogretilmedi. Yunanistan daima “Bati
komsumuz”, Sovyetler her zaman “Kuzey komsumuz”, Iran her zaman “Dogu
Komsumuz” idi, ve Araplar musluman kardeslerimizdiler. Hele Ermeni
konusunda hic bilgi almadan buyutulduk.
Esimle Ingiltere’ye gittigimizde ilk defa Ermeni iddialariyla
karsilastim. Ilk defa insanlarin bana “Ermenileri soyle kesmissiniz”
diye hesap sorduklarini, ve bizim insanligimizi sorguladiklarini
gorunce gercekten sasirdim. Hatta bir universite toplantisinda
profesorlerden biri “Ermenilere yaptiklariniz karsisinda ozur zamani
gelmedi mi?” dediginde; Birinci Dunya Savasi konulu bir tartismada ben
Arap hainliginden bahsedince, Filistinli ogrencilerin bazilarinin
Ermenilere uyguladiginiz soykirimdan sonra bizim Turklere verecek his
bir hesabimiz yoktur” demesinden sonra, ve gercekten emin olmadan ozur
dilemekten hoslanmadigim icin bu konuyu ogrenmeye karar verdim. Sene
1976.
O gun bugundur bu sorun hakkinda okumadigim kitap, belge yok denecek
kadar azdir. Kaynaklar sadece Turk kaynaklari degil, Fransiz, Rus,
Ingiliz, Alman ve Amerikan kaynaklaridir. Bazilari bilirler, bu
kaynaklari internete ilk gecirenlerdenim ve bu kaynaklar bilgiye
susuzlar tarafindan arsivlenmistir ve hala kullanilir. Hatirlarsaniz
90li yillarin baslarinda David Davidian diye biri ABD devletinden o
siralarda dagilan Sovyet Rusya’dan kopan Ermenistan’a NIS statusunda
yardim bahanesiyle bir milyon dolar almis ve aslinda urartu adli bir
autobot kurmustu. Bu autobot, henuz yeni olan internette butun
newsgrouplara her gun en az on tane belge (!) gonderiyordu. Serdar
Argic de bir autobot yapti ve icinde Ermeni, soykirim, Turk, Turkey
gecen her posta “evet, oyle diyorsunuz ama bakin bu belgeler de soyle
diyor” diyerek cevapliyordu. Bu o hale geldi ki, Argic’in auto
mesajlari Turkey Sandwich mesajlarina da cevap yollayinca is aciga
cikti, ve Argic gelmis gecmis en buyuk spammer legend’i olarak tarihe
gecti. Benim konuya ilgimi bilen cocuklar yazmami istediler. O zaman
dakika basi para veriyorsunuz ve online yaziyorsunuz, onceden yazma
sansiniz yok, scanner evde yok, olsa da Turkce karakterleri okuyacak
dduruma gelmemis henuz… Velhasil o zamanlar her ay yuklu bir
internet parasi odeyerek, sabahlara kadar suren calismalar ile,
Davidian’in gonderdigi ‘belge’ eki evdeki kitaplardan bulunur, asli
aynen gecirilir ve Davidian’a “Sen belgeleri tahrif ediyorsun,
yalancisin. Cunku gercegi bu ve senin dedigini demiyor!” dendi.
Davidian’in getirdigi Amerikan isimli sozum ona tarihcilerin aslinda
1903’te Ingiltere ve Amerika’ya goc edip sonra Ingiliz isimleriyle
Osmanli devletine geri donen Tasnaklar oldugu bu sebeple hic bir
kredibilitelerinin olmadigi ispat edildi. Devlet arsivlerinden
yayinlanan butun belgeleri internete gectim. Sadece Ermenilere acik
olan Hayastan Mail grubuna bir Ermeni adiyla ve Turkiye’den bir Ermeni
yakinimin yardimi ve ogrettigi bir kac Ermenice cumle ile uye oldum.
Ve onlarin kendi aralarinda yaptiklari yazismalardan bazi
calismalarindan onceden haberdar oldum ve bizim gruplara bildirdim.
Secmen kayit calismalari, kampanyalari, nasil para yukselttikleri,
konferanslarinin nerede ne zaman olacagi konusunda onceden bilgi
sahibi olduk. Sonuc olarak Davidian milletin alay konusu oldu. Bu
ugrasi verirken yanimda Leyla Kaplan adini kullanan asil adi Nermin
olan bir Azeri kadinin disinda oraya yazan hic bir Turk’ten destek
almadim. Hatta bazilari, benim din konusundaki goruslerimi bildikleri
icin Davidian’a destek bile ciktilar. Evime, cocuklarima gelen
tehditlerde de, posta kutuma konan basi kesik kedi konusunda da
tamamen yalnizdim. Yanimda sadece bu davaya en az benim kadar inanmis
esim vardi. Ikibucuk sene gece gunduz suren bu ugras sonunda
Davidian’in autobot’u bu isi yapamaz hale geldi. Edip Baser’in buyuk
ugrasiyla ilk defa devlet daha dogrusu MGK resmi belgeleri degisik
isimlerle web sayfalari acarak internete gecirmesi benim dagitimimdan
6 sene sonra gerceklesebilmistir. Butun bunlari yazmamin sebebi, bu
konuda yeterince bilgi sahibi oldugumu dusundugumu belirtmek icindir.
Okuduklarim sonucunda kesinlikle temin oldugum konu ozur dileyecek hic
bir seyimizin olmadigidir. Ozur dileyecek olanlarin, ya da “meselenin
oteki yuzunu gormek lazim” diyenlerin, ilkonce konuyu ogrenmeleri
gerekmektedir. O zaman goreceklerdir ki; ozur dileyecek hic bir sey
yoktur. “Masum”lardan bahsediyorlar! Erkekleri savasta olan bir Turk
koyune saldiran Ermenilerin cete basi Ingiliz Ajani Rahip Frew ile
gorusup bunu bildirdiginde, Rahip Frew der ki: “Siz cildirdiniz mi? Bu
yaptiginiz katliami duyan Turkler sizin koyunuze baskin yapip
misillemede bulunmayacaklar mi sanirsiniz”. Aldigi cevap konuyu cok
acik ve net sekilde yansitir: “Biliyoruz. Biz de Turklerin bunu
kaldiramayacagini ve misilleme yapacagini hesapladik. Turkler gelip
bizim bir koyumuze saldiracak ve katliam yapacak. Iste o zaman Bati
Barbar Turkler’e karsi bizim yanimizda yer alacaktir.” “Masum”lardan
bahsedenler, su anda ezberden yaziyorum isimden emin degilim, galiba
Omer Bey ciftligiydi, o bolgeyi isgal eden Ermenilerin ciftlikteki
kadinlarin irzina gectiklerini erkekleri oldurduklerini hatta 80
yasindaki buyuk hanimi cirilciplak gunlerce ciftlikte
dolastirdiklarini ve sonunda ona da herkesin gozu onunde tecavuz edip
sonra da oldurduklerini; cepheden yarali donen bir askeri bastiklari
koyde cirilciplak soyup gel seni Osmanli Pasasi yapalim deyip, bicakla
omuzlarina yildizlar oyduklarini, gogsunu ve baldirlarina bicakla
“cepler” acip bu ceplere tuza batirdiklari ellerini soktuklarini;
karnini destikleri hamile kadinin bebesini havaya atip sungu ile
yakaladiklarini; bastiklari bir baska koyde bir ananin bebesini canli
canli tandira atip sonra da bu bebenin etini cildirmis kadina zorla
yedirdiklerini; ve bunlar gibi binlerce ornegi ogrenmeden
KONUSMASINLAR! Karabekir’in kisla icine kurdugu subyan mektebindeki
cocuklarin hepsi ama hepsi ana babalari, akrabalari Ermeniler
tarafindan oldurulmus cocuklardi.
Aralarinda gercekten masum yok mudur? Vardir elbette. Fakat
dusunulmesi gereken dort bir yanda savasta olan bir millet butun
vatandaslarindan sadakat bekler. Eger savastigi Rusya’ya karsi
giderken arkasindaki techizat hatlari kapatiliyor ve bu suretle asker
acliga, olume terkedilmek zorunda birakiliyorsa, kendisi yapmasa bile
komsusunun evinin Tasnak silah deposu, cete siginma yeri haline
geldigini biliyorsa ve soylemiyorsa, suca ortaktir. Bunlardan haberi
olmayan gercekten masum olan insanlar da vardi ama bir millet dort bir
cephede savas ve aclikla savasirken kim suclu kim sucsuz ayirim yapma
sansina cok fazla sahip degildir.
Tehlirian Talat pasayi Almanya’da oldurdugunde acilan davada, cok
ilginctir ki Ermeni Patrikligi de mudahil olmak istemisti. O zamanlar
bizim Disisleri mensuplari herhalde daha zeki idiler ki derhal bir
talepte bulundular. Dediler ki, Osmanlidaki milletlerin (ummet demek
istiyor) kendi dini liderleri tarafindan yonetildigini, dogum, olum
kayitlarinin ev, hane numarasi vs ile kendi dini liderleri tarafindan
tutuldugunu ve buna gore Sultan’a vergi topladiklarini izah edip, biz
Patrikligin mudahil olmasini bir satla kabul ederiz, o da Osmanli
devleti icinde yasamis olan butun Ermenilerin Isim, sokak, ev
numarasi, koy vs kayit numarasini ihva eden bir listeyi mahkemeye
sunduklari takdirde derler. Soylemeye gerek yoktur ki Ermeni
Patrikligi davaya mudahil olma talebinden vazgecer.
Turklerin de topyekun tehcir yapmadigi, degisik bolgelerde yasamlarini
surduren bir yigin Ermeni ile ispatlidir. Abdulhamit’in 1915’de en
yakin dostlarindan bir Ermeni’ya yaptirdigi nufus sayimina gore
Osmanlinin hic bir vilayetinde Ermeni cogunluk yoktur. Dikkat edin, bu
sensusu yapan bir Ermenidir. 1919 Paris Baris Antlasmasi
toplantilarinda Bogos Nubar 300bin Ermeni katledildi diyor. 300bin de
bugunku Ermenistan ile Turkiye arasindaki mubadelede degis tokus
oluyor. Geriye kalanlar Osmanli Devletinde daha sonra da Turkiye’de
yasamaya devam etmis ise de bugun memlekette 60bin Ermeni vardir. Bu
az nufusun sebebi herkesinki gibi ekonomiktir, ya da 1950lerde yapilan
oyunlardir.
Bizim yapacagimiz sey kendi tarihimizi capraz referansla iyi ogrenmek.
Ogrendikten sonra da devlet ne yapiyor ne ediyor demeden kendi
gobegimizi kendimizin kesmesidir. Benim cocuklarim buyudu ve onlara
Turkiye’yi ilgilendiren bu konularda iyi bir egitim verdigimi
dusunuyorum. Benim nobetimde benim cocuklarimin okudugu okullarda
Ermeni konusu onlarin istedigi sekilde ogretilmedi. Kibris konusu da,
PKK konusu da. ABD’de ya da yurt disinda yasayan Turkler olarak
yapacagimiz ilk ve en onemli sey budur. Cocuklarimiza kendi
tarihlerini ogretmek. Okulda bir ulke arastirin mi deniyor, Turkiye’yi
islesinler; bir lider bir dunya buyugu mu diyorlar, Ataturk’u
islesinler; kultur mu deniyor, Turk kulturu islensin; 23 Nisan mutlaka
islensin.
Daha once bahsettigim Vakif kurulursa bu vakif kanaliyla Ermeni
konusunda universitelere sartli bagislar yapabilir, doktora tezi,
kitap, makale yayinlanmasini sart kosabiliriz. Universitelerde gorevli
veya okuyanlar kendi universitelerinde esit soz hakki sahibi olma
kanuni haklarini kullanmalidirlar, konferansa konferans, seminere
seminerle cevap vermelidirler. Avukatlik firmasi aleyhimize yapilan
butun yayinlara aninda dava acarsa birkac davadan sonra emin olun
bizle ugrasmaktan vazgecilir. Herkes bilincli bir sekilde, birakin
Turkiye’yi, Turkleri, kendi cocuklari, torunlari boyunlarini katil
damgasiyla egmesinler diye, her ay az ama devamli bir yardimda
bulunursa iyi bir fon olusur.
Ozur dilemek isteyen kendisi adina dilesin, ama bizim adimiza dileme
hakki kimseye verilmemistir, buna Basbakan, hukumet ve Cumhurbaskani
da dahildir.
Justin McCarthy’nin yazdigi gibi, “Milletler kendi tarihlerini
yazarlarsa bu tarih degil epik hikaye olur. Kendileriyle ilgili
yonleri abartirlar. ” Ayrica bir kisinin gordugu olay sadece
gozleriyle sinirlidir. Referansi odur. O vahseti anlatan Ermeni kadin,
mutlaka yalanci degildir. Ama buyuk resmi gordugunde onunde oldurulen
adamin daha once kac kisiyi, kac bebegi oldurdugu, kac kadina tecavuz
ettigi, kac koyu yaktigi da resme konursa o zaman tarih gercek olur.
Ben de soykirima ugradigi iddia edilen Ermenilerden, Patrikhane’de
bulundugundan emin oldugum isim, adres, kayit no. icerikli nufus
kayitlari gelmeden her yil artan rakamlarini ciddiye almiyorum, ve
tartisma yaptigim her Ermeniye bu kayitlari sordugumda nedense bir
daha tartismaya girmiyorlar.
Neriman Yuce
NOT:
Insan bazi seyleri tekrar tekrar yazinca bunaliyor. Eski enerjim ve
vaktim olsaydi, devlet adina Talat Pasa’nin goc ettirilenlerin mallari
konusundaki inanilmaz hakkaniyetli kayit altina alinmalarini; ayrica
goc yolundakilerin iasesi ile ilgili belgeleri getirirdim buraya.
Neyse ki artik arsivler internette, senaryo yazmadan once bir zahmet
belgeleri okuyanlar devletin bu konuda titiz davrandigini, fakat
gercekten butun ulkede kitlik ve hastalik epdemikleri yasandigini,
ayrica koyleri Ermeni cetelerce basilanlarin, Kurt cetelerin konvoya
saldirdiginin belgelerini okur. Yine donup dolasip, ozel statu
merakina geliyoruz. Butun bir millet Muslumaniyla, Hristiyaniyla,
Yahudisiyle, vs acliktan kiriliyor, hastaliktan kiriliyor, ustelik bu
halde savas veriyor, beyefendi kalkmis Ermenilerin acliktan ve
hastaliktan kirildiklarindan dolayi ozur dileyelim diyor! “We are
sorry” demek kucukluk degildir, ama yapmadigin bir seyden dolayi ozur
dilemek zorunda birakilmayi kabul etmek omurgasizliktir.
Neriman Yuce
—————-
ILGILI YAZI
Neriman hanimin bu makalesi
Turkishforumun “AKILLI TICARET” pojesini kusa cevirip , degistiren ve AKP kadrolasmasina uyduran , adini turkiyeninn ticaretini arttirma koyan, Amerikada 6 temsilcilik ofisi acip, ingilizce bile bilmeyen temsilcilerine her birine yuklu maas bagliyan, Dis Ticaret Mustesarligina atfolunur. (https://www.turkishnews.com/tr/projeler.html) TF
From: yuce_neriman [[email protected]]
Senelerdir bu konuda bir yigin hic bir ise yaramayan calismalar
yapildi. Yok yaradi! demeyin. Eger Ermeni kararnamesi hala cikmamissa,
bu bizim tepkilerimizden harcadigimiz milyonlarca dolardan dolayi
degil, islerine boylesi daha iyi geldigi icindir.
Her secimde “belki bu hukumet” diye Ermeniler adaylarin kampanyalarina
yuklu bagislarda bulunurlar; her yil 24 Nisan yaklastikca Ermeniler
“Belki bu yil” diye baskilarini, kampanyalarini, propagandalarini
arttirirlar. Bizimkiler de, sanki ilk defa o yilin Subat – Mart ayinda
bu sorunla karsilasiyormus gibi, nerede ne yayinlanacak, hangi
milletvekili teklifi sunacak derdine duser; milletvekili ve
senatorlerin email adresleri ve faks numaralari senelik standard
mektup ornekleriyle dagitilir; devlet bir yigin odun verir ve
kararname gecmez.
Artik ben bu oyundan biktim.
Halbuki o paralarla bunca sene neler yapilmazdi.. Universitelere
sartli bagis yapilsaydi ve onlara da arsivlerimizi gelin kullanin
denseydi, kimbilir kac tane ismi Amerikali akademisyen kac tane
doktora tezi, kitap, makale yayinlardi…
Ona buna verilen ‘bagislar’ yerine o paralarla dogru durust calisan
bir hukuk firmasini maasa baglasaydik, kimbilir kac dava kazanirdik ve
bazi iddialari yapanlari dikkatli olmaya zorlardik…
Keske a paralarla Ermeni sorunu konusunda Amerika capinda sehir sehir
konferanslar organize edilseydi. Medya maymunu gibi ANCA tarafindan
dolastirilan Taner Akcam’in konferans verdigi okullara, “Biz artik
sana burslu ogrenci gondermiyoruz” deyip karalisteler hazirlansaydi.
Keske Turkiye’de is yapan Amerikan firmalarina ne ka ekmek o ka kofte
deyip Ermeni sorunu konusunda herhangi bir destekleri oldugunda
kapilarin kapanacagini soyleyebilseydik.
Keske bu konuda konusan, yazan ve acik kimligiyle ortada olanlara
destek olup onlarin yipranmasina, tehdit edilmesine izin vermeseydik.
Keske Amerikanin her tarafindaki universitelerde gorevli olan Turk
asilli akademisyenler, ogrenciler okullarinda seslerini cikartmaktan
cekinmeseydi, “Benim bulundugum yerde Turkler soykirim yapti
diyemezsiniz” deyip Amerikan kanunlarina gore hakki olan esit zamanli
konferans hakkini isteyebilseydi.
Keske Ermeni sorununa destek veren milletvekillerine karsi
Washington’da yil boyu, gece gunduz devam eden ve Ermenilerin yaptigi
katliamlari gosteren fotograf, film ve belgeleri iceren daimi acikhava
sergisi acabilecek organizasyona sahip olabilseydik.
Ve keske mektup kopyalayip emaille bir tikla gonderince isimizi
yaptigimizi sanip pembe dunyalarimiza donemeseydik.
Butun bu keskeleri yapmiyorsak, demek ki bu sorun bizim taraf icin cok
buyuk bir sorun olarak gorunmuyor.
Ben de artik “Yetti gari, daha verecek neyimiz var, gecirirlerse
gecirsinler! Ama artik hic bir sey vermeyelim yahu!” diyorum.
Neriman Yuce
Bir yanıt yazın