Devlet ve bağımsızlık denilen ve birbirini tamamlayan bu kavramlar, vatan ve ulus sevgisinden doğmuş yüce duyguların, derin düşüncelerin yansıttığı bir kutsal varlığın adıdır. Bu varlık onun için kutsaldır ki, o olmadan herhangi bir ulusal vatan-o olmadan herhangi bir ulusal yaşam olamaz-düşünülemez.
Bilimin gelişerek uzayın derinliklerine inebildiği günümüz dünyasında, insanların-ulusların yücelen bilinç seviyelerinin dürtüsüyle, bağımsızlık savaşlarının daha da alevlendiğine şahit olmaktayız. “DEVLET VE BAĞIMSIZLIK” düşmanlarını tarih yargılamaktadır: İmparatorluklar çöküyor, ulusal devletler doğuyor. Osmanlı, İngiliz ve Sovyet imparatorluklarının çöküşünü, gayet doğal olarak, bugünkü Rus ve Çin imparatorluklarının da çöküşü izleyecek ki, bu cereyan, gelişen bilimin ve yücelen insan değerinin gereksiniminden kaynaklanmış olan kaçınılmaz bir sonuçtur. Dünyamız ulusal devletlerin dünyası olacak; bu tarihin hükmüdür.
Rusya, yüzyıllar boyu “Halklar Zindanı” olarak tanımlanagelen kimliği ile daha nereye kadar gidebilir!? Çin, kendisini övgüyle simgeleyegeldiği, başkalarını yutarak geçinen “Ejderha” kimliği ile daha nereye kadar gidebilir!? Çağımızın gelişen koşullarının zorlaması gereği, dağılmaktan korkan Rus Emperyalizmi ve Çin Emperyalizmi, idaresi altındaki Rus olmayan ve Çinli olmayan ulusları yok etmenin tüm ve son yollarını deneyebilirler. Tatar soykırımı ile bir ulusun yaşamına son verilmek istendi; diline-dinine yasak uygulayıp, bir ulusun tüm varlığına son verilmek istendi….. Fakat, geçmişi destanlarında saklı olan bir ulusun ölümü kolay kolay gerçekleşmeyecekmiş. Eğer Tatarların başına gelenler başka birilerinin başına gelseydi, günümüzde onların adı bile olmayacaktı. Ulusal dünyamız ve insanlığın cihanşümul adaleti haykırıyor: Sömürgeciliğe, soykırıma ve yasaklara yeter artık, bitsin bu Rus zulmü!!!
Bilim neticelerinin insan değerleriyle örtüştüğü; adalet ve insan hakları kavramlarının giderek yalınlaştığı günümüz dünyasında, zulmün devam etmesine elbette izin verilmeyecektir. Bugün Rusya, Abhazya ve Osetya’nın bağımsızlığını tanıyarak, ileride başka sömürgelerinin de bağımsızlığını tanımak zorunda kalacağı, kendisinin er geç uygulanacak olan ölüm fermanını imzalamış ve tarihin dönüşü olmayan batma yoluna girmiş bulunmaktadır.
Fevziye Bayramova’nın 21.08.2008 tarihli bağımsızlık müracaatı, yüksek siyasi sezginin ürünü olarak, tam zamanında-anında ortaya konulmuş bir çağrıdır ki, bu çağrıdan hemen sonra yankılanmış sesler, bu ulusal davanın cihanşümul haklılığını birebir kanıtlamış bulunmaktadır:
Tataristan’a Bağımsızlık Müracaatının (21.08.2008) ve
Kurulan Milli Hükümetinin (26.10.2008) Dünyadaki Yankısı:
1.Gazetelerde:
New York Times’ın yorumu: “Şimdi Tataristan da bağımsızlık isteyebilir.”
Uluslar arası Sivil Toplum kuruluşu international Crisis Group Kafkas Araştırmaları Programı Direktörü Lawrence Scott Sheets ise, “Moskova, uzun vadede, belki de, kendi ölüm fermanını imzaladı. Şu an bu soyut bir durum, ancak 20 yıl sonra daha az soyut hale gelecek” şeklinde yorum yaptı
İstiklal Gazetesi, Kasım 2008, “BAĞIMSIZLIK MÜRACAATI ARALIKTA!”
Önce VATAN Gazetesi, 2 Kasım 2008, “Tataristan Bağımsızlık İsteyecek”
Zvezda Povoljya, “ Natsionalnoye Pravitelstvo Tatar” (Tatar Milli Hükümeti)Rusça, Kazan.
Nezavisimaya Gazeta, Rusça, Moskova.
2. Radyoda:
Azatlık Radyosu, 27.10.2008, “Vil Mirzayanov Milli Meclis’in Başkanı Olarak Seçildi”
Azatlık Radyosu, 05.11.2008, “Milli Meclis Destek Arıyor”
3. Web sitelerinde:
Turkish Forum, 11.09.2008, “New York Times’in Yorumu: Şimdi Tataristan da Bağımsızlık İsteyebilir”
Turkish Forum, 02.11.2008, “Tataristan Bağımsızlık İsteyecek”
Gruziya Online, 18.11.2008, “İdil Boyu Tatarları Bağımsızlığını İlan Etmeye Hazırlanıyor” yazar: İya Abulaşvili
Kavkaz Center, 19.11.2008, “Aralık’ta Tataristan Rusya’dan Bağımsızlığını İlan Edecek”
Chechenews, 19.11.2008, “İdil Boyu Tatarları Bağımsızlığını İlan Etmeye Hazırlanıyor”
Güney Azerbaycan Haber Grubu, 26.08.2008, “Tataristan’dan Yükselen Ses: Özgürlük, Özgürlük”
Güney Azerbaycan Haber Grubu, 27.10.2008, “Tataristan’ın Bağımsızlık Müracaatı Aralıkta”
Çuvaş Halk Sitesi, 30.09.2008, “Müracaat”
Hayrettin Güleçyüz’ün web sitesi, “Tataristan’a Özgürlük Kampanyası”
Turansam, 24.11.2008, “Tatar Milli Hükümeti Çalışmaya Başlamıştır”
Türk Gündem, 26.08.2008, “Bu Ses Türk’ün Sesidir: Hürriyet, Hürriyet”
Türk Gündem, 13.09.2008, “Kazan’dan Bağımsızlık Sesleri Yükseliyor!”
Türk Gündem, 30.10.2008, “Bağımsızlık Müracaatı Aralıkta”
Türk Birlik, 29.10.2008, “Tatar Milli Hükümeti Çalışmaya Başlamıştır”
Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı, 09.09.2008, “Müracaat”
Fikirde Birlik, 17.09.2008, “Müracaat”
Sivas Gündem, “Müracaat”
İdil-Ural Türkleri Hilmiye Köyü, 29.10.2008, “Milli Hükümet Çalışmaya Başlamıştır”
Fikir Yolu, 26.08.2008, “F.Beyremova’nın Bağımsızlık Müracaatı”
Fikir Yolu, 29.10.2008, “(Tatar) Milli Hükümet Çalışmaya Başlamıştır”
Fikir Yolu, 24.11.2008, “Tataristan’ın Bağımsızlık Müracaatı Aralık Ayında”
Amasya’nın Sesi, 15.11.2008, “Tataristan Bağımsızlık İsteyecek”
TurkAznet, (Hollanda Azerbaycan Türk Kültür Derneği) “Tataristan Bağımsızlık İsteyecek”
Ülkümüz Turan, “Tataristan Bağımsızlık İsteyecek”
Dünya Azerbaycanlılar Kongresi (DAK), 15.11.2008, “Yeni Bir Türk Devleti – Tataristan Cumhuriyeti Geliyor”
4. Grouplarda:
TurkBirDev@yahoogroups.com
kirim-kazan-kazan@yahoogroups.com
tatar-l@yahoogroups.com
tawish@yahoogroups.com
milli-maksat@googlegroups.com ve başkaları
Kazan Hanlığının Ruslar tarafından işgal edilmesinden beri, aradan 456 yıl geçmiştir. Tatar ulusunun kahraman bireyleri o günden bugüne kadar kaybettiği bu devletini tekrar diriltmek amacıyla, kanlı da olsun-kansız da olsun Ruslara karşı aralıksız halde savaşmaya devam edegelmiştir. İnişli çıkışlı, ama hiç durmadığı bu kutsal savaş bugün de devam etmektedir. Fakat yeni bir aşamaya girmiş olarak…..
Ruslar için bu aşama, Rusların giderek zayıflaştığı, dünya çapında itibar kaybettiği bir aşamadır. Ağustos 2008 tarihli Rusya’nın Gürcistan saldırısı, 1990’lı yıllardaki Sovyet İmparatorluğunun çöküşü ile meydana gelen Rus itibar kaybının devamını sağlamıştır. Rusya’nın bugünkü iktisadi ve ahlaki durumu, idarecilerinin zenginlik-milyarderlik içinde çürümüşlüğünü, basit vatandaşlarının ise açlık-yoksulluk içinde boğuştuğunu sergilemektedir. Bu durum, tarihin öğrettiği batma habercisidir. Düşünün, Rusya’nın Gürcistan saldırısından hemen sonra, Polonya, Estonya, Letonya, Litvanya ve Gürcistan liderleri el ele Tiflis’te Moskova’ya karşı meydan okurken, saldırgan Rusya seslenmekten bile yoksundu. Oysa onlar daha yakın yıllarda Rusların her dediğini yapan kölelerdi. Haydi Rusya, yolun açık olsun, gidecek yerin ölüm girdabıdır.
Tatarlar için bu aşama, Tatarların giderek daha çok taraftar bulduğu, yüksek ulusal bilinç ile harekete geçtiği, dünyaya tanınmış-itibar kazanmış olduğu bir aşamadır.
Tatar bağımsızlık savaşı artık son dönemine girmiş bulunmaktadır. Bu son ölüm kalım savaşında Ruslar, eskisi gibi denenmiş yollarına başvurabilirler: Satın alınmış hainlerini araya sokup, aldatıcı-yalan demokrasisi ile Tatarları bu savaştan caydırmaya çalışabilirler. Veya Çeçenistan’da-Gürcistan’da uyguladığı gibi kanlı eylemlere başvurabilirler. Fakat bunların hepsi çaresizliğin çırpınışı olarak eskisi gibi etkisiz kalacaktır. Tatarlar ise her ne pahasına olursa olsun geçmişteki gibi savaşmaya devam edecektir. Çünkü Tatar ulusu için bağımsızlıktan başka yaşam yolu yoktur. Ulusunun gurur ile dile getirdiği, hainlerinin ise dile getirmekten bile korktuğu “Tatar” denilen bu ulu ulusun ulu bireyleri, devletsiz yaşamı, yaşam saymayacak; “devleti olmayan ulus er geç yok edilmeye mahkum ulustur”, bilinciyle, devleti uğuruna hiç irkilmeden ölümü göze alacaktır; tıpkı Mirseyit Sultangaliyev (1892-1940) gibi. Yazımı, Tatar ulusunun bu ulu bireyinin, hem hayal gücünü, hem mantık gücünü yansıtan aşağıdaki seslenişi ile bitirirken, Onun yüce ruhu önünde saygıyla eğiliyorum ve Onun izindeyim!
“Panrusçular, Sovyetler Birliğini kurup, gerçekten birliğe getirilmiş parçalanmaz Rusya’yı, yani büyük Rusçuların başka halklar üzerindeki egemenliğini yaratmayı doğal olarak isterler…. Oysa Rusya’daki son devrim tecrübelerinden biz şu sonuca vardık ki, Rusya’daki egemenlik ne gibi bir sınıfın elinde olursa olsun, onların hiçbiri bu ülkeyi geçmişteki “büyüklüğü”ne ve gücüne kavuşturamayacaktır. Rusya’nın ulusal devletlere ve Ruslar devletine dağılması ve bölünmesi kaçınılmazdır. Bu katmaktan ayrılmaya giden tarihi zorunluluk sürecidir. Şimdiki SSCB şekline bürünen önceki Rusya’nın ömrü uzun değil, geçicidir. Bu ölüm öncesindeki son nefes, son çırpınıştır.” (Gasırlar Avazı Dergisi, Mayıs 1995, KGB arşivinden).
Haklılığımız-gücümüzdür. Hakkın yeneceğine inanan herkes arkamızdadır.
“Hak Yerini Bulur”
İklil KURBAN