Washington’da görüşmeler yapan Cüneyt Ülseverin 30 Kasım 2005de Şemdinli Üzerinden Kuzey Irak (ıı) başlıklı yazısı…… Ülsever Washington’da artık Pentagon ve Cumhuriyetçi Parti karşısında bile zor duruma düşmüş olan Yeni-Muhafazakarların Irakta 2006da başlayacak olan Amerikan geri çekilmesinden sonra bölgede kendi menfaatlerine çalışan unsurları bir nebze olsun koruyabilmek için Türkiye’yi işin içine sokmayı planlıyorlar. PKK’nın son ataklarına Türkiye’ye gel gel yapmak için göz yumulmaktadır demektedir.
Ülseverin ifadesinden PKK-ABD işbirliğini okumak mümkün. Gerçekten de gerek İran gerek Suriye’de PKK’nın ya da en azından KDP denetimine girmiş PKK’lıların Amerikan çıkarlarını temsil eden bir çizgiye girdikleri görünüyor. Eldeki bir çok veri de bunu doğruluyor. Gündüz Aktan’ın yazısı bunlardan birisi. Aktan eski bir büyükelçi. Analizlerinin temelinde Dışişleri Bakanlığı ve Genelkurmay Başkanlığının verilerinin bulunması hiç şaşırtıcı olmaz.
26 Kasım 2005de Radikaldeki köşesinde Büyük Pazarlık-3 başlıklı yazısında Gündüz Aktan ise Washington’da gayri resmi çevrelerde ki bunlar stratejik araştırma merkezleri olsa gerek Büyük Pazarlık dedikleri bir kavramı ortaya attıklarını yazıyor. Nedir bu Büyük Pazarlık? ABD Iraktan zorunlu olarak çekilecek. (Bence Kuzey Irakta güçlü bir Amerikan askeri varlığı kalacak ve Türkiye üzerinden lojistik temin edecek) Amerikan çekilmesi sonrasında Irak üçe bölünür ve iç savaş çıkarsa Arapların nefret ettiği Kürtlerin Türkiye’nin desteğine ihtiyacı olacak. Büyük Oyun burada başlıyor. ABD Türkiye istese de istemese de Kürtleri himayesi altına alacak koruma verecek diyor. Üstelik Kerkük’te Türkmenlere yönelik etnik temizlik yapılmasını kabul edecek ve Kerkük-Ceyhan petrol boru hattını açık tutarak Kürtlerin petrol akıtmasına ve zenginleşmesine destek olacak.
Gerçekten Kuzey Irak her anlamda Türkiye”ye muhtaç. Barzani ABD’YE gitmek için bile İncirliği kullanmak zorunda. Ancak halen Türkiye değil Barzani sınırı etkili olarak kullanıyor. Türk Kızılayın Iraktaki durdurulan yardımları bile MİT Müsteşarı Emre Tanerin Barzani’yi ziyaretinden sonra başlayabildi. Özetle Türkiye büyük bir zaaf döneminden geçiyor. Sınırın Kuzey Irak tarafında etkisi yok. Türkiye tarafında da azalıyor. PKK Hakkari Valisini görevden alıyor. Memurlara buradan defolun deniliyor. Hal böyle iken ABD 1990lı yıllarda Çekiç Güç himayesinde büyüttüğü fiili Kürt Devleti için nasıl Türkiye’ye baskı yaptı ise şimdi de federe Kürt devletini bağımsızlığa giden yolda yine Türkiye’yi kullanarak korumak ve kollamak istiyor. Aktan’a göre Türkiye’nin bunu kabul etmesi için PKK eylemlere başladı. Ankara ABD’nin Büyük Oyun ağına direndiği sürece PKK’nın eylemleri tırmanacak. Türkiye sert önlemler alacak ve AB süreci duracak.
Bu arada bölgeden gelen haberler PKK’nın Kuzey Iraktaki alt yapısının bir kısmının Barzani’nin denetimine girdiğini gösteriyor. DEHAP’lılar bile daha önceleri aşağıladıkları ve sert tepki verdikleri Barzani’ye artık açıkça saygı içeren ifadelerle anmaya başlamış durumdalar. Barzani’nin PKK kadroları dışında zaten geleneksel olarak etkili olduğu Hakkari ve hemen çevresinde etkisi gittikçe artıyor.
Barzani’nin ilerleyen etkisine rağmen bölgede PKK-Barzani çatışması devam ediyor. Öcalan’ın tamamen bittiğini düşünmek mümkün değil. Askeri kaynaklar TBMM İnsan Hakları Komisyonu üyelerine verdikleri bilgide Temmuz ayından bu yana ilçede PKK-Barzani çatışmasının ürünü olan 11 bombalama yapıldığını 11 askerin şehit olduğunu ve 9 Kasım 2005de gerçekleşen patlamada kimsenin ölmemesi üzerine PKK dağ kadrolarının hesap sorduğu bilgisini vermiştir.(Milliyet 26 Kasım 2005)
Barzani bölgede kimlik dağıtmakla öğrenci davet etmekle kalmıyor. Türkiye’den Kuzey Irak’a göçü teşvik ediyor. Türkiye’deki bütün mal varlığını satıp Kuzey Irak’a yerleşen ailelerin sayısı gittikçe artıyor. Kuzey Irakta bulunan yeni petrol kaynakları ve 2007de Kerkük’ün Kürt denetimine hukuken de girmesinden sonra Kerkük-Ceyhan boru hattının açık kalması durumda Kuzey Irakta kişi başına düşen gelir hızla 8000 Doların üzerine çıkacak bazı hesaplara göre. O zaman kişi başına düşen gelirin 1000 Dolar olduğu Nusaybin üzerinde Zahonun çekiciliği daha da artacak. Bütün bunlar olurken Mustafa Balbay 29 Kasım 2005de Güneydoğudaki Kanlı Bulmacanın Parçaları başlıklı yazısında Olaylar hep Van’ın güneyinde yaşanıyor. Geçmiş dönemde terör örgütünün etkili olduğu iller var. Oralarda sessizlik hakim. Bunu da hayra yormak zor. Senaryo yazmaya girişirsek sonu gelmez ama insan ister istemez acaba Kürtlerin Türkiye’deki eylem sahası daraltıldı mı daha önce Kürtlerin doğal uzantısı saydığı illerle ilgili Sevr hayali mi var diye soramadan edemiyor.
Mustafa Balbay’ın sorusu haksız değil çünkü Kuzey Irakta hazırlanan Kürdistan Bölgesi Anayasa Taslağında açık bir şekilde Sevr Anlaşmasının çiğnendiğine dair atıflar bulunuyor.(Milliyet 26 Kasım 2005) Birileri Türkiye’nin bölünme projeleri üzerinde çalışıyor.
Peki Ankara’da birileri de Türkiye’nin birliği projeleri üzerinde çalışıyor mu?
Benim bildiğim kadarı ile hayır.
Net haberin 08 Kasım 2006 Çarşamba günü yaptığı habere göre; Sabah gazetesinin Metehan Demir imzasıyla manşetten verdiği habere göre, Amerikan Merkezi Haber alma Teşkilatı CIA’nın, Türk uydusundan kiraladığı hatla İran’daki iletişimi izlediği, halka radyo-TV yayınları yaptığı ve elektronik karıştırma faaliyeti yürüttüğü ortaya çıktı. Türk makamlarının bilgisi dışındaki faaliyet Tahran’ın dikkatini çekti.
Tahran yönetimi “Kendi imkânlarınızı bize karşı kullandırmanız kabul edilemez” diye Ankara’ya resmi uyarıda bulundu. Dışişleri Bakanı Gül devreye girerek İran üzerinde aktif olan sistemi hemen kapattırdı.
Olay üzerine asker ve sivil üst düzey yetkililer “acil çok gizli” koduyla bilgilendirildi. ABD-İran geriliminin kritik aşamasında CIA’nın Türkiye’yi zor duruma sokan böyle bir skandala imza atması Ankara’yı kızdırdı.
CIA’nın Türk uydusu ile İran üzerinde propaganda yayınları yaptığı, e-mail trafiğini bile izlediği söyleniyor.
İRAN KIZGIN Türk makamlarının haberi olmadan yürütülen bu gizli CIA harekatının durdurulması amacı ile İran, Ankara nezdinde protesto amacı ile diplomatik girişimde bulundu. İran, Türkiye’ye “Kendi imkan ve kabiliyetlerinizi ABD tarafından bize karşı kullandırmanız kabul edilemez” yönünde resmi uyarıda bulununca, Türkiye derhal harekete geçti ve Türk uydusunun CIA tarafından paravan isimle kiralanan yansıtıcısını kapattırdı.
‘ACİL’ BİLGİ Washington-Ankara-Tahran ekseninde sarsıntı yaratan gelişme Türkiye’nin de büyük tepkisini çekti. Olayın ortaya çıkmasının ardından, Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’ün devreye girerek, talimatla İran üzerinde aktif olan sistemi derhal durdurduğu öğrenildi. Olaydan sonra başkentte askeri ve sivil üst düzey yetkililer de “acil çok gizli” koduyla bilgilendirdi. Bazı kaynaklar, ABD’nin gelişmiş uydularının faaliyetlerinin farkında olan İran’ın elektronik karşı istihbaratını şaşırtmak amacı ile, beklenmeyen bir noktadan takip edilmesi amacı ile CIA’nın bu yola başvurduğunu ileri sürüyorlar. Daha önce, Hizbullah’a silah taşıdığı gerekçesi ile gelen dış istihbarat paralelinde İran uçaklarını indiren Türkiye ile İran arasında bu yüzden ciddi rahatsızlık oluşmuştu.
TAKİP BAŞLADI Bu gelişme ile daha da gergin hale gelen Tahran- Ankara hattındaki krizin giderilmesi amacı ile Türk diplomasisi de yoğun bir faaliyet içine girdi. Türkiye, ayrıca halen Türk uydularında CIA tarafından paravan isimle kiralanan başka hat olup olmadığına araştırmak için güvenlik kodlarını yeniden incelemeye aldı. Bir süreden beri, bazı Türk uydu hatlarının İsrail ve ABD tarafından kullanıldığı iddia ediliyordu. Evet.Büyük Kürdistan’ın kurulma sürecinin sivil ayağını ve teknolojik ayağının gelişimine baktığımızda,bugün asgari alt yapının Federasyon olacağı bilinmelidir.Tüzüğünde federasyonu kullanan HAK_PAR’ın kurulmasına izin verilmesi bir noktada toplumu alıştırmaktan öte bir şey değil. Bunun kabulü neredeyse el altından sağlanmaya başlandığı gibi, İmralı cezaevine mahkum nakillerde Kürt Mandela yaratma projesinin sürecinin başladığının somut işaretinden başka bir şey değil. Büyük Kürdistan projesinde Türkiye, Irak, İran’da yaşayan Kürt bölgelerini kapsayacaktır. Şimdi ele geçmeyen bir Ülke kaldı İran.
Kartlar bundan sonra onun üzerinde oynanacaktır. Bu kâğıt oyununun ası PEJAK’tır
Miktat Algül
Gazeteci-Yazar
NOT:Kayseri Erciyes Üniversitesinde kurulan ABD iletişim bürosuna dikkat.Bu ve buna benzer bürolar tüm üniversitelere kurulcaktır. |
Bir yanıt yazın