Çocukluğumun Bayburt’unda Karasakal Mahallesi, İmamoğlu Sokağı’ndaki evimize komşu Osman ve Asri Çubukçu ağabeylerin annesini, kardeşlerim ve ben annemiz gibi severdik. Kendisine ”Aba” derdik. O, her zaman bizimle ilgilenir, sevgisini üzerimizden hiç eksik etmezdi.
Bir gün kardeşimle sokakta oynuyordum. ”Aba”mız bizi eve çağırdı. Bize üzerine bal sürülmüş ekmek verdi. Bizim için ziyafet olan bu hareketinden sonra;.” Çocuklar, bu gün Bayburt’umuzun kurtuluş günüdür. Ermeniler Bayburt’ta çok kötülükler yaptı. Ordumuz geldi. Bayburt’u kurtardı.Bu günü unutmayın ” dedi.
O gün, 21 Şubat, yani Bayburt’un Kurtuluş günü idi. Ben 4-5 yaşlarındaydım ve hayatımdaki bu ilk milli şuur dersinin ne demek olduğunu daha sonraki yıllarda büyüklerimden ve tarih kitaplarından öğrendim.
1914 yılında başlayan 1.Dünya Savaşı’nda Doğu Cephesi’nde Türkler ve Ruslar karşı karşıya geldiler. Azınlık olarak Türk topraklarında yaşayan Ermeniler, Rusların yardımı ile Doğu Anadolu topraklarımızda bir Ermenistan Devleti kuracaklarına inanmışlardı. Onun için vatandaşı oldukları devlete isyan ettiler, kurdukları çetelerle Türk-Müslüman halkı katlettiler, Ruslarla işbirliği yaptılar. Ordumuzu arkadan vurdular.Bunun üzerine Osmanlı Devleti 27 Mayıs 1915’de (tehcir) yani Rus cephesindeki Ermenilerin güneye göç ettirilmesi kararını aldı.
Bayburt, 16 Temmuz 1916’da başlayan Rus-Ermeni istilasından 21 Şubat 1918’de Türk Ordusu’nun ve milis kuvvetlerinin ileri hareketleri ile kurtuldu.Bazı Bayburtlular bu Rus-Ermeni işgali sırasında Anadolu’nun içlerine kaçtılar.Yollarda kayıplar verdiler. Kalanlar her türlü zulme uğradılar ve katledildiler.
Bayburt’u kurtaran 15.Kolordu Komutanı Kâzım Karabekir Paşa hatıralarında Bayburt’ta gördüğü Ermeni vahşeti karşısında; ”Cenazeler insanın aklını oynatacak kadar çoktu” demektedir.
Prof.Justin McCarty’ ‘Ölüm ve Sürgün” isimli eserinde; ”Başlarında Arşak’ın bulunduğu Ermeni çetecilerin Bayburt’u yakıp yıktıklarını, 250 müslümanı merkez hapishanesine doldurup hepsini orada öldürdüklerini, Osmanlı birlikleri kente ulaşınca ayrıca 200 cesedin yollarda olduğunu gördüler” demektedir. Sonuç olarak Doğu Anadolu genelinde 1912-1922 arasında öldürülen Türk-Müslüman sayısının 1 milyon 250 bin civarında olduğunu, bazı şehirlerin nüfusunun yarıdan fazla azaldığını, bu sayıların ifade ettiği çilelerin derinliğinin idrake sığmadığını, bunun tarihin gördüğü en büyük felâketlerin üzerinde olduğunu ifade etmektedir.
Rusların doğuda geri çekilmesinden sonra , Güneydoğu Anadolu’da Fransızlarla işbirliği yapan Ermeniler düzenli ordular kurarak Türklerle savaştılar. Bu durum bile 1915’de bir Ermeni soykırımı olmadığını ortaya koyar. Ermeniler, Ermeni Tehcirini bahane ederek Türklerin Ermenileri yok ettiğini ileri sürdüler. İngilizler bu konuyu araştırmak üzere işgal ettikleri İstanbul’da mahkemeler kurdular. Türk Devlet adamlarını, yazarlarını Malta adasına götürdüler. Bu mahkemelerde Türkleri suçlayacak bir şey bulamadılar. İşgal altındaki İstanbul’da İngilizlerin kuklası Damat Ferit Paşa Hükümeti’nin mahkemelerinde 1914-1917 yılları arasında Bayburt’ta kaymakamlık yapan Nusret Bey, Ermeni Tehcirindeki yasal olmayan davranışları iddia edilerek 6 Nisan 1919’da yargılandı. Suçsuz bulunmasına rağmen yeniden tutuklandı. Ermeniler kurban istiyordu. Bu sefer 6 Nisan 1920 ‘de gizli yapılan oturumlarla ve yalancı şahitlerle Nemrut Mustafa Divanında idama mahkum edildi. Evlatlârına miras olarak yalnız bir lira bırakabilen bu şerefli, namuslu Türk evlâdı, kardeşine yazdığı mektupta;”Katil değil,şehidim. Mazlumların ahı büyüktür. Elbet bir gün hesabı sorulur. Yaşasın vatan” diyordu.
Atatürk’ün önderliğindeki Türk Milli Mücadele’si Batılı emperyalistlere ve onların işbirlikçileri Ermeni ve Yunanlılara haddini bildirdi. 1921 Türk-Rus Moskova Antlaşması ve 23 Temmuz 1923 ‘de imzalanan Türkiye Cumhuriyetinin kuruluş anlaşması kabul edilen ” Lozan anlaşması ” ile Ermeniler Türk toprakları üzerindeki iddialarından vazgeçtiler. Fakat Ermeni diasporası(Ermenistan dışındaki Ermeniler)Türk düşmanlığını hep canlı tuttu. Gine kurdukları bir çete ile 40’ın üzerinde Türk diplomatını şehit ettiler. Dünya çapında ”Ermeni Soykırımı” propagandasına başladılar. Türkler ise iki halk arasındaki bu mukateleyi (karşılıklı vuruşmayı) unutmak istediler. Atatürk döneminden itibaren Türk okul kitaplarına Anadolu’da Ermenilerin yaptığı mezalim ve katliamlar konulmadı. Halklar arasında devamlı düşmanlığın olması istenmedi. Yeni nesiller bu konuda bilgisiz yetişti. Ama Ermenistanda ve diasporada fanatik Ermeniler Türk düşmanlığını kimliklerinin bir parçası yaptılar.
Bayburt’ta Ermeni mezalimini bilenler birer birer göçüp gittiler. Öyle ki, Ermenilerin Bayburt’luları içine doldurup,üzerlerine gaz yağı dökerek yaktıkları ”Taş Mağazalar”ı Bayburtlular dünyaya göstermeleri gerekirken, yıkmışlar, yerine yaptıkları binaya bu konuyu hatırlatacak bir levha dahi koymamışlardı.
Bununla da kalınmamış, son yıllarda Bayburt Kurtuluş Günü törenlerinde Ermeniler veya AB rahatsız olur diye Kurtuluşu temsil eden sahneleri programdan çıkardılar.
Bayburt’a bitişik Duduzar köyünde Peygamber Efendimizin Sancaktarı Sahabeden Abdülvehhab Gazi’nin türbesi ve Dede Korkut hikâyelerinde adı geçen Bayburt fatihi Bamsı Beyrek’in mezarı, tarihi eserlerimiz bakımsızlık içinde iken Van Gölü’ndeki Akdamar adasındaki Ermeni kilisesi milyonlar harcanarak restore edildi.
Kültür Bakanlığımız Bitlis’te bir Ermeni evini de restore ettirecekmiş. O Bitlis de Ermeniler müslüman nüfusun yüzde 62’sini katletmişti. Cumhurbaşkanı Gül Ermenistan’a gitti. Fakirlik içinde kıvranan Ermenistan Türk sınırının açılması için bastırıyor. AB ve ABD’de bastırıyor.Yurdumuza gelen Ermeni Dış İşleri Bakanı ; Ön koşulsuz sınırlar açılsın” buyuruyor. Bu gidişle sınır açılır.
Ne oldu? Ermeniler Türkler hakkında artık dostane duygular mı besliyor? Eski bir Türk şehri olan Erivan’da bir Türk eseri, camisi, türbesi kaldı mı? Ermeniler Karabağ’daki işgale son mu verdi? 1 Milyon Karabağlı Azeri kardeşimiz yurtlarına geri mi döndü? Ermeni anayasasından doğu illerimiz için ”Batı Ermenistan” ibaresi mi çıkartıldı? Ermenistan Cumhurbaşkanı forsundan Ağrı dağımızın resmi mi çıkartıldı? Bütün dünyada görülmemiş propaganda ile yürüttükleri ”Ermeni soykırımı” yalanına son mu verdiler? Ermeni çetelerinin öldürdükleri yüzbinlerce insanımız ve elliye yakın diplomatımız için bizden özür mü dilediler? Erivan sokaklarında insanlar ellerinde’ ‘Biz Türküz” yazılı pankartlarla mı dolaştılar?
Eğer bunlar yapıldı ise sınırlarımızı açalım, Ermeni kiliselerini restore edelim.Dostluğu, barışı kim istemez?
Bunların hiçbiri olmadı.Yurdumuz üzerindeki Ermeni emelleri aynen devam ediyor. Türkiye taviz üstüne taviz veriyor. Bunun sonu nereye varacak?
Ey Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin yöneticileri unutmayın! Tarih önünde sorumlusunuz! Ermeni çetelerinin katlettiği çoluk çocuk, kadın asker, sivil halktan yüzbinlerce şehit, onlarca devlet adamı ve diplomat şehidimiz ile milli şehidimiz Nusret Bey size bakıyor.
Şehitlerimizin ruhunu incitecek şey, Türk’ün uğradığı zulmün görmezden gelinmesi ve Ermeni katillerin masum görülmesidir. İşte bu durum, insanlığı,hakkı ve adaleti öldürür. Buna kimsenin hakkı yok!
ZEKI ÖNSÖZ