Mahalle aralarında ev hanımlarına yönelik, “dini bilgi verme” görüntüsü altında toplananların, Tayyib Erdoğan’ı yücelttiklerini biliyoruz. “Müslüman Başbakan’ın yanında olmayı” telkin ediyorlar oralarda. Bir yandan bulgur – kömür, öbür yandan dini telkin. Muhafazakâr, bilerek cahil bırakılmış kesim kendine göre sebep buluyor, AKP’ne oy atmak için.
Az sonra anlatacağım olaydan önce, kamuoyuna yansımış benzeri bilgileri hatırlatmak istiyorum. İlki Başbakanın basın sözcüsü Akif Beki’ye ait. Tayyib Erdoğan’a ulvi hava yüklediği kitabının adı “Erdoğan’ın Harfleri” Tayyib Erdoğan’ın Hz. Musa’nın soyundan geldiğini iddia ediyor. Kitaba göre Erdoğan’ın hayatı Musa Peygamberle paralellik arz ediyormuş. Bunu ben değil, başbakanın sözcüsü Akif Beki söylüyor.
Bilinen ikinci olay Denizli’de yaşandı. Eşi imamlık yapan Fatma Durmuş adlı ev kadını “İlahilerle Hakka Çağrı'” adlı kitap yazıyor. Normalde ilâhi kitabı. Bahsi geçen kitaba Diyanet onay veriyor. Neler var o kitapta?
“Tayyibim” başlıklı şiirde bakın hangi satırlar yer alıyor?
“Nerede hürriyet, cumhuriyet. Bütün taşıdıkları kötü niyet…Atatürk’ün yolunda yürüyenler, okullardan kızları kovuyorlar.. Tayyip Allah yolunun bekçisidir. Tayyibi üzmek Allah’ı üzmektir. Sevenlerini üzmek de aynıdır.”
Tayyib ne oluyor burada peygamber mi? Galiba öyle.
Gelelim üçüncü örneğimize. Henüz taze, buğusu tütüyor.
İl Aydın. AKP İl Başkanı İsmail Hakkı Eser, merkez ilçe başkan adayı Hakkı Aslan’ın düzenlediği yemekte konuşma yapıyor. İçerde 500 partili var. Diyor ki il başkanı:
“Biz Başbakanımızı ikinci peygamber olarak görüyoruz” ( Aydınpost- 15 Kasım 2008)
Bizler Hz. Muhammed’den sonra peygamber gelmeyecek diye biliyorduk, yanılmışız. Meğer Hz. Muhammed’den sonra, Hz. Tayyib gelmiş. Aydın AKP İl başkanı bunu ilân ediyor. Artık iman edersiniz, etmezsiniz orası sizin bileceğiniz iş.
Sapıtmanın sonu yok. Fakat buna inanmasa böyle söylemesine de imkân yok. Bu haberde diğer ürkütücü taraf, içerde bulunan 500 vatandaşımız. Kimse sesini çıkarmıyor, il başkanı o sözleri sarf ederken.
Allah ıslâh etsin efendim.
* * *
IMF’nin Ümüğümüzü Sıkacağı Kesinleşti
“IMF’ye ümüğümüzü sıktırmayacağım” diyen Başbakan Erdoğan, ümük sıkma konusunda anlaşmış anladığımıza göre.
3 Kasım 2002 tarihinden itibaren alınan borç, Cumhuriyet tarihi boyunca alınan dış borcu defalarca katlar duruma gelmiştir. Satılmadık bir şey kalmadı, üstüne üstlük borç üzerine borç alınıyor, nereye gidiyor bu paralar? Ortada dikili bir ağaç yok. Başbakan ya cepshop açıyor ya da acil servis. Toplanan onca vergi, düşen benzin fiyatının içe yansıtılmaması ve alınan borçlar. Duyduğuma göre Dünya Bankası merkezli krediler yetmemiş, Amerikan Merkez Bankasının peşine düşmüşler Amerika’ya gidince. Orası olmazsa İngiltere, Almanya..sıradan gideriz kapılarına. Sonra onlar bizim kapıya “ödeyin borcunuzu” diye.
O talep sırasında muhtemeldir ki Erdoğan ve şürekası olmayacaklar. Vatanı kurtarmak yine bağrı yanık garibanlara kalacak.
IMF’ye hava atan havalı başbakanımız, IMF(Uluslarası Para Fonu) başkanı Straus-Kahn ile görüşüyor ve ilişkilerin devamı konusunda mutabık kalıyorlar. İnanıyorum Erdoğan demiştir ki bacak bacak üstüne attığı o görüşmede:
“Bana bak Straus. Yatırım yapmama karışmayacaksın. Ben ümüğümüzü sıktırmam”
Muhtemelen IMF başkanı çok tırsmıştır. Önce ayaklarını toplayarak esas duruşa geçmiş, sonrada:
“Ne demek Tayyib Bey. İstediğiniz kadar Cepshop, zincir mağaza açabilirsiniz” demiştir.
İşte aynen böyle olmuştur.
Başbakanımızı canı gönülden alkışlıyorum efendim.
Ümüğümüzü sıktırmadı elin cavır memleketlerinde.
Neval Kavcar
nevalkavcar@yahoo.com