TBMM BAŞKANI KÖKSAL TOPTAN’IN TÜRK DİLİ KONUŞAN ÜLKELER PARLAMENTER ASAMBLESİ KONUŞMASI

Kardeş Ülkelerin Sayın Başkanları ve Temsilcileri,
Değerli Katılımcılar,
Türk Dili Konuşan Ülkeler Parlamenter Asamblesi Parlamento Başkanları I. Konferansı nedeniyle sizleri, Asya ve Avrupa kıtlarının buluştuğu
binlerce yıllık geçmişe sahip kültür şehri İstanbul’da ağırlamaktan büyük
memnuniyet duyduğumuzu bir kez daha ifade etmek istiyorum.
Dayanışmamızın sağlam temellerini daha da güçlendirecek bu anlamlı
toplantı nedeniyle sizleri sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
Hepiniz evinize hoş geldiniz.
Bugün, hiç kuşkusuz, güçlü ve sarsılmaz bağlarla birbirine bağlı olan
kardeş halklarımız için çok anlamlı bir günü yaşıyoruz.
Aynı tarihi, kültürü paylaşan, farklı lehçelerle de olsa aynı dili
konuşan kardeş ülkelerin parlamento başkanlarını buluşturan bu toplantıyı,
parlamentolarımız arasındaki dayanışma ve işbirliğimizi canlandıracak çok
tarihi bir adım olarak değerlendiriyorum.
Ortak imzalarımızla hayata geçireceğimiz Türk Dili Konuşan Ülkeler
Parlamenter Asamblesi, köklerini derin tarihi, kültürel ve insani
bağlardan alan kardeşliğimizin somut bir yansıması olacaktır.
Yeryüzünde çok az ülkeye ve insan topluluğuna nasip olmuş bir sürece
tanıklık ediyoruz.
Halklarımızı birleştiren bağlar aynı zamanda ülkelerimize de büyük
imkanlar sunmaktadır.
Geçmişte bu potansiyeli yeterince kullanamamış olsak da bugün tarihin
bize sunduğu fırsatlardan gelecek kuşaklar için en iyi şekilde
yararlanmamız gerektiğinin bilincindeyiz.
Kardeşlik esasına dayalı bağlarımızı canlandırmak, ilişkilerimize ve
işbirliğimize dinamizm kazandırmak, halklarımız arasındaki yakınlığı
güçlendirmek, dünyamızın içinden geçmekte olduğu yeni tehditlerle dolu
dönüşüm sürecinde hayati önem taşımaktadır.
Değerli Konuklar,
Orta Asya’dan Kafkasya’ya, Anadolu’dan Balkanlara kadar uzanan geniş bir coğrafyada hayat bulan Türk Dünyası, aynı kökten beslenen, güç ve kudret
alan ulu bir çınara benzemektedir.
Ülkelerimizin sahip olduğu geniş coğrafyada asırlar boyu bizleri
birbirimize bağlayan, halklarımızın duygu ve düşünce dünyasını yansıtan en
önemli ortak değerlerimizin başında hiç kuşkusuz dilimiz gelmektedir.
Ortak geçmişimizin ana omurgası durumundaki dilimizin hangi lehçede olursa olsun konuşulduğu yerde her Türk kendisini evinde hisseder.
Tarih boyu kültürler ve değerler atlası haline gelen coğrafyamızın
zenginlikleri bizim olduğu kadar tüm insanlığın da ortak birikimidir.
Bizler gönülleri birbiri için çarpan, aynı milletin, aynı atanın
çocuklarıyız.
Ben Azeri’yim, ben Kazak’ım, ben Kırgız’ım, ben Türkmen’im, ben Özbek’im, ben Oğuz’um ben Türk’üm. Hepimiz büyük Türk ailesinin mensuplarıyız.
Azerbaycan’ın unutulmaz lideri merhum Haydar Aliyev’in dediği gibi, biz
bir milletin ayrı devletleriyiz.
Bu kadar ortak paydaya sahip ülkelerimizin zengin potansiyelinin
değerlendirilmesi ve her alandaki işbirliğinin güçlendirilmesi halinde
içinde yaşadığımız bin yılda küresel bir güç olarak yükseleceği de çok
açıktır.
Bugün burada yaşanan tablo, kökleri tarihin derinliklerine uzanan
kardeşliğimizin, dostluğumuzun ve dayanışmamızın bir sonucudur.
Bu salonda Tuna Nehri’nden Çin Seddi’ne kadar uzanan şanlı tarihimizin ve kültürümüz izlerini, ortak geleceğimizin aydınlık günlerini görmekteyiz ve
hissetmekteyiz.
Toplumlarımızın temsilcileri olarak beraberce kurduğumuz bir çatı altında
toplanmamızın aynı zamanda ortak geçmişimizin de bir gereği olduğuna
inanıyorum.
Ortak geleceğimizi birlikte kurmak tarihimizden, kültürümüzden,
coğrafyamızdan gelen değerleri dayanışma içerisinde daha da yücelterek
gelecek nesillerimize çok daha parlak bir dünya bırakmak bizlerin
elindedir.
İşbirliği ve dayanışma ruhu içinde yapacağımız çalışmalar, ülkelerimize,
bugün belki atıl durumda bulunan büyük potansiyelimizi hayata geçirme
fırsatı sunacaktır.
Bu birliktelik, Türk dünyasına ev sahipliği yapan Avrasya bölgesinde büyük bir refah alanı yaratmamız ve mevcut zorlukların üstesinden gelebilmek
için hepimize güç verecektir.
Bildiğiniz gibi, işbirliği alanlarının çeşitlendirilmesi ve devamlılığı
Türk Dili Konuşan Ülkeler Devlet Başkanları Zirvelerinin de önemli
hedeflerinden biridir.
Eşit ve egemen devletler olan kardeş ülkelerimiz arasındaki diyaloğun,
işbirliği ve dayanışmanın arttırılması bakımından çok büyük önem
verdiğimiz Türk Dili Konuşan Ülkeler Devlet Başkanları Zirve Toplantıları,
1992 yılından bu yana devam ettirilmektedir.
Bu Zirveler sırasında, ülkelerimiz arasında işbirliğinin güçlendirilmesi,
ortak değerlerimizin korunması ve geliştirilmesine yönelik güçlü bir
iradenin mevcut olduğunu memnuniyetle görüyoruz.
Bu irade aynı zamanda Avrasya’nın uluslararası platformlardaki öneminin ve potansiyelinin en üst düzeyde ortaya konmasını da sağlamaktadır.
Parlamentolarımız arasındaki ilişkilerin geliştirilip güçlendirilmesi,
işbirliği tesisi konusu da değişik zirvelerde ve toplantılarda ifade
edilmiş, ortak bildirilere yansıtılmıştır.
Son olarak, 2006 Kasım ayında Antalya’da yapılan zirvede Kazakistan
Cumhurbaşkanı Sayın Nursultan Nazarbayev, zirveler sürecine dahil ülkeler
arasında bir Parlamenter Asamble kurulması fikrini dile getirmiştir.
Sayın Nazarbayev, bu girişimin köklü bir parlamenter geleneğe sahip
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin öncülüğünde gerçekleştirilmesinin uygun
olacağını söylemiştir.
Biz de Parlamentolarımız arasındaki işbirliğinin arttırılmasının
halklarımız, devletlerimiz arasındaki dayanışma anlayışı, kardeşlik ve
dostluk bağlarının güçlendirilmesine çok olumlu yönde katkı sağlayacağına
yürekten inanarak bu inisiyatifi almaktan büyük bir onur, görev ve
mutluluk duyduk.
Yeri gelmişken, Kazakistan Cumhurbaşkanı Sayın Nursultan Nazarbayev’e bu girişimde bizleri teşvik ettiği için teşekkürlerimizi sunarız.
Diğer kardeş ülkeler de, Türk Dili Konuşan Ülkeler Parlamenter Asamblesi kurulmasına yönelik başlattığımız çalışmalarda bizleri hiç yalnız
bırakmadılar ve yürekten destek oldular.
Türk Dili Konuşan Ülkeler Devlet Başkanları Zirveler sürecine dahil kardeş ülkelerin Parlamentoları arasında ilişkilerin ve işbirliğinin
güçlendirilmesi yönünde taraflarda aynı arzu ve iradenin bulunduğunu
görmek memnuniyet vericidir.
Bu çerçevede, ilk olarak TBMM’nin ev sahipliğinde, 21-22 Şubat
2008 tarihlerinde Antalya’da, Meclis Başkanvekillerinin başkanlığındaki
heyetlerin katılımıyla bir hazırlık toplantısı düzenlendi.
Daha sonra 27-28 Mart 2008 tarihlerinde Astana’da Parlamentolar
Genel Sekreterlerinin katılımıyla ikinci bir toplantı yapıldı.
Toplantılar sonunda, Türk Dili Konuşan Ülkeler Parlamenter
Asamblesi’nin (TÜRKPA) kurulmasına dair taslak bir anlaşma parafe edildi.
Geçtiğimiz iki gün boyunca çalışan katılımcı ülkelerin Parlamento
Genel Sekreterleri, Parlamento Dışilişkiler yetkilileri ve Dışişleri
Bakanlıkları yetkililerinden oluşan heyetler, Türk Dili Konuşan Ülkeler
Parlamenter Asamblesi’nin kuruluşuna dair anlaşmayı nihai hale getirdiler.
Tüm katılımcı ülkelere, ortak hedefimizin gerçekleştirilmesi
yönündeki çok değerli katkılarından ötürü teşekkürü bir borç biliyoruz.
Halklarımızın derin hislerle birbirine bağlı bulunduğu diğer
kardeş ülkeleri de zaman içinde yanımızda görmek temennimizi de bu
vesileyle ifade etmek isterim.
Parlamenter Asamblenin kuruluşu ile birlikte kardeş halklarımız
arasındaki ilişki ve işbirliğini geliştirmek bakımından tarihi bir adım
atmış oluyoruz.
Halklarımızın temsilcileri olan parlamenterler, birbirlerini daha
yakından tanıyacaklar, karşılıklı ilişkilerini güçlendirecekler ve ortak
sorunlarımıza daha duyarlı hale geleceklerdir.
Asla vazgeçmeyeceğimiz ulusal egemenliğimizin temsilcisi olan
Parlamentolarımız, yasama alanındaki tecrübelerini, ülkelerimizin daha da
kalkınmasına dair vizyonlarını birbirleriyle paylaşabileceklerdir.
Bir yandan da, ortak tarihimizi, kültürümüzü, değerlerimizi yeni
nesillere daha iyi tanıtabilmek için yeni projeler geliştirilebilecektir.
Önümüzdeki dönemde aynı coğrafyayı paylaşan ülkelerin temsilcileri olarak bizlere düşen görev, bu coğrafyanın bir rekabet alanı olmaktan ziyade bir
işbirliği ve refah bölgesi olması için elimizden gelen çabayı göstermek ve
gelecek kuşaklara halklarımızın barış ve huzur ortamı içinde yaşamaları
için gerekli koşulları sağlamaktır.
Bizler, Türk halklarının dayanışma ve kardeşlik bağlarını güçlendirme
yolunda başarılar elde ettikçe, daha önce aynı hedefler için uğraşmış, her
zaman saygıyla anmakta olduğumuz atalarımızın, büyüklerimizin rüyalarını
da gerçekleştirmiş olacağız.
Bütün bu duygu ve düşüncelerle, burada hazır bulunan değerli
Parlamento ve Senato Başkanları ile siz saygıdeğer katılımcıları
selamlıyor, bütün kardeş halklarımıza sizlerin aracılılığıyla mutluluk,
refah ve esenlik dileklerimi iletiyorum.Teşekkür ederim.

Kardeş Ülkelerin Sayın Başkanları ve Temsilcileri,
Değerli Katılımcılar,
Türk Dili Konuşan Ülkeler Parlamenter Asamblesi Parlamento Başkanları I. Konferansı nedeniyle sizleri, Asya ve Avrupa kıtlarının buluştuğu
binlerce yıllık geçmişe sahip kültür şehri İstanbul'da ağırlamaktan büyük
memnuniyet duyduğumuzu bir kez daha ifade etmek istiyorum.
Dayanışmamızın sağlam temellerini daha da güçlendirecek bu anlamlı
toplantı nedeniyle sizleri sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
Hepiniz evinize hoş geldiniz.
Bugün, hiç kuşkusuz, güçlü ve sarsılmaz bağlarla birbirine bağlı olan
kardeş halklarımız için çok anlamlı bir günü yaşıyoruz.
Aynı tarihi, kültürü paylaşan, farklı lehçelerle de olsa aynı dili
konuşan kardeş ülkelerin parlamento başkanlarını buluşturan bu toplantıyı,
parlamentolarımız arasındaki dayanışma ve işbirliğimizi canlandıracak çok
tarihi bir adım olarak değerlendiriyorum.
Ortak imzalarımızla hayata geçireceğimiz Türk Dili Konuşan Ülkeler
Parlamenter Asamblesi, köklerini derin tarihi, kültürel ve insani
bağlardan alan kardeşliğimizin somut bir yansıması olacaktır.
Yeryüzünde çok az ülkeye ve insan topluluğuna nasip olmuş bir sürece
tanıklık ediyoruz.
Halklarımızı birleştiren bağlar aynı zamanda ülkelerimize de büyük
imkanlar sunmaktadır.
Geçmişte bu potansiyeli yeterince kullanamamış olsak da bugün tarihin
bize sunduğu fırsatlardan gelecek kuşaklar için en iyi şekilde
yararlanmamız gerektiğinin bilincindeyiz.
Kardeşlik esasına dayalı bağlarımızı canlandırmak, ilişkilerimize ve
işbirliğimize dinamizm kazandırmak, halklarımız arasındaki yakınlığı
güçlendirmek, dünyamızın içinden geçmekte olduğu yeni tehditlerle dolu
dönüşüm sürecinde hayati önem taşımaktadır.
Değerli Konuklar,
Orta Asya'dan Kafkasya'ya, Anadolu'dan Balkanlara kadar uzanan geniş bir coğrafyada hayat bulan Türk Dünyası, aynı kökten beslenen, güç ve kudret
alan ulu bir çınara benzemektedir.
Ülkelerimizin sahip olduğu geniş coğrafyada asırlar boyu bizleri
birbirimize bağlayan, halklarımızın duygu ve düşünce dünyasını yansıtan en
önemli ortak değerlerimizin başında hiç kuşkusuz dilimiz gelmektedir.
Ortak geçmişimizin ana omurgası durumundaki dilimizin hangi lehçede olursa olsun konuşulduğu yerde her Türk kendisini evinde hisseder.
Tarih boyu kültürler ve değerler atlası haline gelen coğrafyamızın
zenginlikleri bizim olduğu kadar tüm insanlığın da ortak birikimidir.
Bizler gönülleri birbiri için çarpan, aynı milletin, aynı atanın
çocuklarıyız.
Ben Azeri'yim, ben Kazak'ım, ben Kırgız'ım, ben Türkmen'im, ben Özbek'im, ben Oğuz'um ben Türk'üm. Hepimiz büyük Türk ailesinin mensuplarıyız.
Azerbaycan'ın unutulmaz lideri merhum Haydar Aliyev'in dediği gibi, biz
bir milletin ayrı devletleriyiz.
Bu kadar ortak paydaya sahip ülkelerimizin zengin potansiyelinin
değerlendirilmesi ve her alandaki işbirliğinin güçlendirilmesi halinde
içinde yaşadığımız bin yılda küresel bir güç olarak yükseleceği de çok
açıktır.
Bugün burada yaşanan tablo, kökleri tarihin derinliklerine uzanan
kardeşliğimizin, dostluğumuzun ve dayanışmamızın bir sonucudur.
Bu salonda Tuna Nehri'nden Çin Seddi'ne kadar uzanan şanlı tarihimizin ve kültürümüz izlerini, ortak geleceğimizin aydınlık günlerini görmekteyiz ve
hissetmekteyiz.
Toplumlarımızın temsilcileri olarak beraberce kurduğumuz bir çatı altında
toplanmamızın aynı zamanda ortak geçmişimizin de bir gereği olduğuna
inanıyorum.
Ortak geleceğimizi birlikte kurmak tarihimizden, kültürümüzden,
coğrafyamızdan gelen değerleri dayanışma içerisinde daha da yücelterek
gelecek nesillerimize çok daha parlak bir dünya bırakmak bizlerin
elindedir.
İşbirliği ve dayanışma ruhu içinde yapacağımız çalışmalar, ülkelerimize,
bugün belki atıl durumda bulunan büyük potansiyelimizi hayata geçirme
fırsatı sunacaktır.
Bu birliktelik, Türk dünyasına ev sahipliği yapan Avrasya bölgesinde büyük bir refah alanı yaratmamız ve mevcut zorlukların üstesinden gelebilmek
için hepimize güç verecektir.
Bildiğiniz gibi, işbirliği alanlarının çeşitlendirilmesi ve devamlılığı
Türk Dili Konuşan Ülkeler Devlet Başkanları Zirvelerinin de önemli
hedeflerinden biridir.
Eşit ve egemen devletler olan kardeş ülkelerimiz arasındaki diyaloğun,
işbirliği ve dayanışmanın arttırılması bakımından çok büyük önem
verdiğimiz Türk Dili Konuşan Ülkeler Devlet Başkanları Zirve Toplantıları,
1992 yılından bu yana devam ettirilmektedir.
Bu Zirveler sırasında, ülkelerimiz arasında işbirliğinin güçlendirilmesi,
ortak değerlerimizin korunması ve geliştirilmesine yönelik güçlü bir
iradenin mevcut olduğunu memnuniyetle görüyoruz.
Bu irade aynı zamanda Avrasya'nın uluslararası platformlardaki öneminin ve potansiyelinin en üst düzeyde ortaya konmasını da sağlamaktadır.
Parlamentolarımız arasındaki ilişkilerin geliştirilip güçlendirilmesi,
işbirliği tesisi konusu da değişik zirvelerde ve toplantılarda ifade
edilmiş, ortak bildirilere yansıtılmıştır.
Son olarak, 2006 Kasım ayında Antalya'da yapılan zirvede Kazakistan
Cumhurbaşkanı Sayın Nursultan Nazarbayev, zirveler sürecine dahil ülkeler
arasında bir Parlamenter Asamble kurulması fikrini dile getirmiştir.
Sayın Nazarbayev, bu girişimin köklü bir parlamenter geleneğe sahip
Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin öncülüğünde gerçekleştirilmesinin uygun
olacağını söylemiştir.
Biz de Parlamentolarımız arasındaki işbirliğinin arttırılmasının
halklarımız, devletlerimiz arasındaki dayanışma anlayışı, kardeşlik ve
dostluk bağlarının güçlendirilmesine çok olumlu yönde katkı sağlayacağına
yürekten inanarak bu inisiyatifi almaktan büyük bir onur, görev ve
mutluluk duyduk.
Yeri gelmişken, Kazakistan Cumhurbaşkanı Sayın Nursultan Nazarbayev'e bu girişimde bizleri teşvik ettiği için teşekkürlerimizi sunarız.
Diğer kardeş ülkeler de, Türk Dili Konuşan Ülkeler Parlamenter Asamblesi kurulmasına yönelik başlattığımız çalışmalarda bizleri hiç yalnız
bırakmadılar ve yürekten destek oldular.
Türk Dili Konuşan Ülkeler Devlet Başkanları Zirveler sürecine dahil kardeş ülkelerin Parlamentoları arasında ilişkilerin ve işbirliğinin
güçlendirilmesi yönünde taraflarda aynı arzu ve iradenin bulunduğunu
görmek memnuniyet vericidir.
Bu çerçevede, ilk olarak TBMM'nin ev sahipliğinde, 21-22 Şubat
2008 tarihlerinde Antalya'da, Meclis Başkanvekillerinin başkanlığındaki
heyetlerin katılımıyla bir hazırlık toplantısı düzenlendi.
Daha sonra 27-28 Mart 2008 tarihlerinde Astana'da Parlamentolar
Genel Sekreterlerinin katılımıyla ikinci bir toplantı yapıldı.
Toplantılar sonunda, Türk Dili Konuşan Ülkeler Parlamenter
Asamblesi'nin (TÜRKPA) kurulmasına dair taslak bir anlaşma parafe edildi.
Geçtiğimiz iki gün boyunca çalışan katılımcı ülkelerin Parlamento
Genel Sekreterleri, Parlamento Dışilişkiler yetkilileri ve Dışişleri
Bakanlıkları yetkililerinden oluşan heyetler, Türk Dili Konuşan Ülkeler
Parlamenter Asamblesi'nin kuruluşuna dair anlaşmayı nihai hale getirdiler.
Tüm katılımcı ülkelere, ortak hedefimizin gerçekleştirilmesi
yönündeki çok değerli katkılarından ötürü teşekkürü bir borç biliyoruz.
Halklarımızın derin hislerle birbirine bağlı bulunduğu diğer
kardeş ülkeleri de zaman içinde yanımızda görmek temennimizi de bu
vesileyle ifade etmek isterim.
Parlamenter Asamblenin kuruluşu ile birlikte kardeş halklarımız
arasındaki ilişki ve işbirliğini geliştirmek bakımından tarihi bir adım
atmış oluyoruz.
Halklarımızın temsilcileri olan parlamenterler, birbirlerini daha
yakından tanıyacaklar, karşılıklı ilişkilerini güçlendirecekler ve ortak
sorunlarımıza daha duyarlı hale geleceklerdir.
Asla vazgeçmeyeceğimiz ulusal egemenliğimizin temsilcisi olan
Parlamentolarımız, yasama alanındaki tecrübelerini, ülkelerimizin daha da
kalkınmasına dair vizyonlarını birbirleriyle paylaşabileceklerdir.
Bir yandan da, ortak tarihimizi, kültürümüzü, değerlerimizi yeni
nesillere daha iyi tanıtabilmek için yeni projeler geliştirilebilecektir.
Önümüzdeki dönemde aynı coğrafyayı paylaşan ülkelerin temsilcileri olarak bizlere düşen görev, bu coğrafyanın bir rekabet alanı olmaktan ziyade bir
işbirliği ve refah bölgesi olması için elimizden gelen çabayı göstermek ve
gelecek kuşaklara halklarımızın barış ve huzur ortamı içinde yaşamaları
için gerekli koşulları sağlamaktır.
Bizler, Türk halklarının dayanışma ve kardeşlik bağlarını güçlendirme
yolunda başarılar elde ettikçe, daha önce aynı hedefler için uğraşmış, her
zaman saygıyla anmakta olduğumuz atalarımızın, büyüklerimizin rüyalarını
da gerçekleştirmiş olacağız.
Bütün bu duygu ve düşüncelerle, burada hazır bulunan değerli
Parlamento ve Senato Başkanları ile siz saygıdeğer katılımcıları
selamlıyor, bütün kardeş halklarımıza sizlerin aracılılığıyla mutluluk,
refah ve esenlik dileklerimi iletiyorum.Teşekkür ederim.</p> - tbmm 1 salon

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir