“Atatürk düşmanlığı bir hastalıktır. Bu hastalık millete zarar vermekten öte, beyne ve kalbe de zarar verir. Dolayısıyla Atatürk’ü sevmeyenlerin ve onu eleştirenlerin, ciddi ciddi tedavi edilmesi gerekir…”
Bu sözler ünlü kalp cerrahı ve İstanbul Memorial Hastanesi Kalp ve Damar Hastalıkları Cerrahisi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Bingür Sönmeze’e aittir. Bingür Hoca, bu sözleri, 16 Kasım 2008 günü Star TV’de yayınlanan ve Ruhat Mengi tarafından hazırlanıp sunulan “Her Açıdan” isimli programda yaptı. Daha doğrusu Ruhat Mengi, program esnasında, önceki tarihlerde Bingür Hoca ile yapmış olduğu bir röportajdan bir bölüm yayınladı. Bingür Hoca, yukarıdaki sözleri o röportajda söylemiş. Gerçi Bingür Sönmez, aynı sözleri daha önce başka yerlerde de dile getirmiş durumda(1).
Osmanlı Mebûsan Meclisi’nde meclis başkanlığı da yapan Merhum Halil Menteş anlatıyor:
“Bir gün İçişleri Bakanı Talat beyle bakanlık makamında oturuyorduk. Enver Paşa da geldi; cepheleri teftişten geliyordu. Talat, Enver’den sordu: ‘Enver, sen atak bir adamsın. Bir gün bir cephede kalabilirsin. Biz de bu badireye girmiş bulunuyoruz. Öyle bir emrivaki karşısında orduyu kime emanet edelim? Bu hususta fikrini bilmek isterim’ dedi. Cevaben Enver, tereddüt etmeden, ‘Mustafa Kemal’e’ demişti… Ölmesinden birkaç ay önce İzmir Milletvekili Mahmut Esat Bozkurt’a, Talat’ın sorusunu ve Enver’in de yukarıdaki cevabını nakletmiştim. Merhum, ‘ben de size Gazi’nin Enver hakkında şahit olduğum sözlerini söyleyeyim.’ dedi ve ekledi: ‘Bir gün Çankaya’da bir milletvekili arkadaşla Gazi’nin huzurunda idik. O zat, Enver aleyhinde atıp tutmaya başladı. Gazi sözünü kesti ve şunları söyledi: ‘Enver bir güneş gibi doğmuş, bir gurûb ihtişamıyla batmıştır. Bunun ortasını tarihe bırakalım.’…”(2).
Atatürk döneminin ünlü Adalet Bakanı Mahmut Esat Bozkurt, hep şöyle dermiş:
“Mustafa Kemal, Talat ve Enver; bu üçüne uzanan dilleri kudretim olsa kökünden keserdim!”(3).
Gazeteci Melih Aşık’ın 15 Kasım 2008 tarihli Milliyet Gazetesi’nde bulunan “Şimdi de Dersim” başlıklı yazısında da dile getirdiği üzere; Başta DTP Diyarbakır Milletvekili Aysel Tuğluk ve DTP Tunceli Belediye Başkanı Songül Erol Abdil olmak üzere; Pkk’nın Avrupa kolu ve birçok DTP’li siyasi ile Ermeni Diasporasının sözcüleri ve terör örgütü sempatizanı sözde bazı yabancı bilim adamları tarafından 13 Kasım 2008 günü Brüksel’deki Avrupa Parlamentosu’nda düzenlenen “Dersim Soykırımı!” konferansında sarf edilen sözleri duyunca, Prof. Dr. Bingür Sönmez’e ve Merhum Mahmut Esat Bozkurt’a hak vermemek gerçekten de elde değil. Zira söz konusu konferansta;
Tunceli Belediye Başkanı, şu anda Tunceli’de yapılan yol çalışmalarını “Yeni bir Dersim Katliamı’nın ön hazırlıkları”, Pkk’lı teröristleri ise “Gerilla” olarak değerlendirirken, DTP Diyarbakır Milletvekili Aysel Tuğluk “Üstümüzden ordular geçti” şeklinde bir değerlendirmede bulunmuştur. DTP’li Tunceli Milletvekili Ziya Halis ise “Dersim isyanında Türk askerlerinin hamile Kürt kadınlarının karınlarını deşerek cinsiyet tespiti yaptıklarını” iddia etmiştir. Terör örgütü yandaşı bir yabancı olan Prof. Dr. Ronald Mönch ise biraz daha ileri giderek, “Dersimde yaşananlar, insanlık suçudur. Atatürk ve dönemin Bakanlar Kurulu üyeleri ile üst düzey askeri yetkililer eğer yaşasalardı savaş suçlusu olarak yargılanmaları gerekirdi.” şeklinde tarihi bir tespitte bulunmuştur! Taşnaklara yakınlığı ile bilinen Avrupa Ermeni Federasyonu Başkanı Hilda Çoboyan da konferansta yaptığı konuşmada, “Dersim kızılbaşlığı, paganlık, Hıristiyanlık ve Alevilik karışımıdır. Osmanlı döneminde çok sayıda Ermeni Dersim’e gelerek dinlerini değiştirmişlerdir” şeklinde kısmen doğru laflar etmiştir(4).
Bu ifadeler karşılığında; bizde tıpkı Prof. Dr. Bingür Sönmez ve diğer birçok kişi gibi “Evet, Atatürk düşmanları kesinlikle ruh hastasıdır ve tedaviye muhtaçtırlar” diyoruz. Şu işe bakın; bu milletin bütçesinden maaş alan Tunceli Belediye Başkanı, hükümetin bütün Türkiye sathında başlatmış olduğu duble yol çalışmasının Tunceli ayağını, yeni bir Kürt katliamının ön çalışmaları olarak nitelendirirken, aynı şekilde maaş alan bir bayan milletvekili “Üzerimizden ordular geçti!” diyor. Bayan milletvekilinin de dahil olduğu insanların üzerinden hangi ordunun ne amaçla ve nasıl geçtiğini ve bu ordunun sayısını elbette bilmiyoruz! Ancak Türk Ordusu’nun geçmediği kesindir. DTP’li Ziya Halis’in söyledikleri ise tam da Ermenilerin öteden beri dile getirdikleri propagandalardan birisidir.
Eski parlamenter Abdülilah Fırat ve Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu’na karşı çıkanların kulakları çınlasın ve yukarıdaki sözler kendilerine kapak olsun. Çünkü onlar da hemen hemen Hilda Çobayan’ın söylediklerini dile getiriyor ve “Osmanlı devrinde yüzlerce Ermeni köyünün ve on binlerce Ermeni’nin muhtelif maksatlarla din değiştirip Kürtleştiklerini” söylüyorlardı.
…
Aysel Tuğluk’un “Üzerimizden ordular geçti” lafını duyunca ister istemez aklımıza ancak affınıza sığınarak anlatabileceğim şu fıkra gelmiş bulunuyor:
Köyün delişmen tabiatlı kızını komşu köyden bir delikanlıyla evlendirmişler. Deli kız gelin olmuş gidiyormuş. Köyden çıktıktan sonra düğün alayı gelinin köyünden bir çobana rastlamış. Çoban, düğün alayını ve atın üzerinde gelin giden deli kızı görünce yolun kenarına dikilmiş ve kendi kendisine söylenmiş;
-“Bizim deli kız da gelin oldu. Şu Allah’ın işine bak”
Düğün alayından bir delikanlı güya çobana hava basarcasına cevap vermiş;
-“Bizim oğlan akşam onu akıllandırır!”
Lafın altında kalmak istemeyen bizim çoban hemen cevabı yapıştırmış;
-“Hadi canım sende. Bizim köyün delikanlılarının yıllardır akıllandıramadığı deli kızı sizin oğlan tek başına mı akıllandıracak!?”
______________
1-Örn. Bkz. internet adresinde bulunan “Ünlü Kalp Cerrahı Prof. Dr. Bingür Sönmez: Atatürk’ü sevmeyen veya O’nu eleşt…” başlıklı ve 24.06.2008 tarihli H.O.Tercüman Gazetesi kaynaklı haber.
2- Nevzat Kösoğlu, Şehit Enver Paşa, s. 374, Ötüken Neşriyat, İstanbul, 2008.
3- Age, s. 374.
4- Ayrıntı için bkz. internet sitesinde bulunan 14.1.2008 tarihli ve ”Tunceli Belediye Başkanı’ndan skandal sözler “ başlıklı haber.
Bir yanıt yazın