Yeni Bir Dünya Düzenine Doğru

Engin Civan tarafından yazıldı
Pazartesi, 17 Kasım 2008 13:59
Bugün Sn. Başbakan Washington’dan ayrılıyor. Grup 20 toplantısı bitti, tarihi bir dönüm noktası yaşandı. Dünya sonradan üzerinde fazlasıyla yazılıp çizilecek bir dönemden geçmekte. Bugünlerde yaşanan olayların kısa bir tarihsel analizini yapmazsak ne içinden geçtigimiz dönemin önemini anlarız, ne de önümüzdeki aylarda yaşanacakları.  

II. Dünya Savaşının Son Perdesi Kapanmıştır :

Sovyetler çökünce önemli bir  perde kapanmıştı. Dünya finansal krizinin patlaması ve Grup-20’nin Washington’da toplanması II. Dünya savaşının son perdesini kapatmıştır.Türkiye’nin de üye oldugu NATO ve BM son dünya savaşının doğurduğu iki kurumdu.NATO Rus tanklarının Gürcistanı ziyateriyle doğal sınırlarını anladı. BM’nin çatı altı kuruluşları olan Dünya Bankası ve IMF de dünya ekonomik kriziyle demode olduklarını anladılar. (Bkz ‘Takada iki Dinazor’, 2001 tarihli yazım).

İngiliz Başbakanı Brown, Washington’da itiraf etti ve IMF’nin kurulduğu dünyanın bugünkü dünyayla fazla ilgisi kalmadığını belirtti.

Yeni Bir Dünya Düzenine Doğru :

Bugüne kadar dünya finansal krizleri G-7 tarafindan çözülmüştü. Bu sefer Bush’un da ifade ettiği ‘eğer bir şey yapmazsak Büyük Depresyondan daha büyük bir depresyon çıkacak’ paniği, Amerikalıları bu toplantıya zorladı. Tabii ki Çin, Hindistan, Rusya ve S. Arabistan’ın elindeki döviz rezervleri G-7’in iştahını kabartmakta. G-7 artık dünyanın tam hakimi değil. Avrupalılar ve özellikle Sarkozy durumun farkında ve kendine göre bir oyun planı var.

Sarkozy’nin Uyanıklığı :

Ekonomik kriz patlamadan önce Sarkozy AB’nin tek başına süper güç olamıyacağını anlamış ve ABD’yle stratejik askeri işbirliğine girmişti. Krizden sonra Sarkozy  AB’nin tek başına bu işin altından kalkamadığını görüce üç hafta önce Bush’a özel bir ziyarette bulundu. Bugün sonuçlanan Grup 20 toplantısının gerçekleştirmesi için Bush’u ikna etti.

Ancak, Grup 20 toplantısında Sarkozy çok daha sıkı denetim ve yönetici ücretlerinin kontrolu konusunda ısrarcı oldu. Amerikan yönetimi serbest piyasa koşullarına uygun denetimden yana olduğu için toplantı boyunca gerilim yaşandı.

Toplantı sonunda daha çok uluslararası finans kurumlarının denetimi konusunda bir takım önlemler alındı ama bunların reel ekonomik krize dönüşen krizi durduracak yaptırım gücü yok.

Şimdi herkes evine dönüp birer mali kurtarma planı açıklayacak.

G-7 karizmayı çizdirmeden G-20’yi kontrolu altına almak istediysede bu sonuca ulaşamadı.

Batı’nın ‘bükemediğin bileğin koluna gireceksin’ taktiği çalışmadı.

Türkiye’nin Durumu :

Bence Türkiye Başbakanı Sn. Erdoğan ve ekibi bu krizi baştan doğru okuyamadı. 2001 krizinin benzeri bir kriz yaklaşımı ilk günden beri yanlıştı. 2008 krizi (isim babalığı yaptığım) AIDS vari bir krizdir. Ne yazik ki önümüzdeki üç yıl boyunca bizimle beraber. IMF artık dinazor bir kurumdur. İsmi aynı kalsa da görevi tamamen değişecek bir kurum olacak. İlk olarak, geç de olsa,  IMF ile anlaşmak ve dünyaya doğru sinyalleri göndermek gerekiyor. İkinci olarak gecikmekle birlikte ekonomik önlem paketini hemem açıklaması gerekiyor. Paket hazırlanırken enflasyondan korkmak yanlış olur çünkü dünya çok ciddi bir deflasyonla karşı karşıya.

Bence Sn. Başbakan G-20 toplantısında bir firsat kaçırdı. Bu ‘Made in USA’ olarak başlayan bir kriz olsa da, bu Amerikan malını tüm AB, Çin ve Hindistan seve seve satın aldı. Şimdi dünyanın bacasını alevler sardı. Kriz artık tüm dünyanın sorunu.

Her zaman göğüsümüzü kabartarak savunduğumuz ‘Doğuyla Batı arasında köprü’ rolünü Türkiye şimdi oynayabilirdi. Sn. Başbakan dünyada yeni ve adil kurumsal denetim sisteminin kurulmasını isteyebilirdi. Hatta yeni bir ‘Dünya Merkez Bankası’ kurulmasını önerebilirdi. Dünya ailesinin önemli 20 ferdi içinde “Türkiye daha aktif role hazır” diyebilirdi. Türkiyenin, kurulması gereken yeni kredi denetim şirketlerinin ve kurumlarının evsahipliğini yapmaya hazır olduğunu, hatta bu kurumlara her türlü alt yapıyı ücretsiz olarak vermeye hazır olduğunu söyleyebilirdi.

Sn. Başbakan bugünlerde dünyada fazla ilgi çekmeyen AB üyeliği, Kıbrıs vs. gibi klasik konulara yoğunlaşmayı tercih etti.

Ne diyelim hayırlısı olsun !!!

16 Kasim 2008, Wash. DC


Yazıları posta kutunda oku


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir