Dikkat çeken değişim
12 Eylül ihtilali sonrası, ülkenin bölünmez bütünlüğüne, üniter yapısına aykırı projelere verdiği destekle dikkat çeken Sabancı ailesi, bu kez “Mustafa” ile gündemde.
Hangi amaca hizmet?
SakIp Sabancı’nın hazırlattığı Kürt Raporu, kendi üniversitelerinde düzenledikleri Ermeni konferansı ve “Mustafa”ya destekleri, Sabancı Grubu’na yönelik tepkileri artırdı.
Nankörlük ediyorlar!
Prof. Dr. Nurullah Aydın, “Bu topraklarda zengin oldular. Nankörlük ediyorlar” derken, Prof. Dr. Ahmet Ercan, “Türkiye’yi ve milli değerlerimizi satışa çıkarıyorlar” diye konuştu.
İlginç icraatları bitmek bilmiyor
Sabancı ailesinin sanat, kültür ve tarihe destek oluyormuş izlenimi vererek sergilediği ilginç icraatlar Sakıp Sabancı’yla başladı, Güler Sabancı’yla devam ediyor.
Her taşın altından onlar çıkıyor
Kürt Raporu ve Ermeni konferansı gibi tartışmalı icraatlarıyla gündeme gelen Sabancı ailesi bu kez de Can Dündar’ın “Mustafa” filmine verdiği destekle eleştirilerin odağında
Haber: Selda Öztürk KAY – Salim YAVAŞOĞLU
“Gazi Mustafa Kemal Diyor Ki” kitabının yazarı Prof. Dr. Nurullah Aydın, Can Dündar’ın yönetmenliğini yaptığı ’Mustafa’filminin AB ve ABD’nin Türkiye’yi tarihinden koparma projesine uygun bir yapım olduğuna dikkat çekerek, filme maddi destek sağlayan kuruluşların sorgulanması gerektiğini söyledi. Aydın, şöyle konuştu:
Çok uluslu şirket oldular
“Karen Fogg’un ’Bir de Türk tarihinden kurtulsak!’ vecizesinin müritleri, bir yandan Anayasa’nın kurucu felsefesi olan ilk dört maddesini tartışırken, diğer yandan kurucu liderin kişiliği, özel hayatı tartışmaya açılmıştır. Türkiye içindeki işbirlikçiler, AB fonlarının Türklüğe, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne, Atatürk’e, üniter yapıya, ulus devlet anlayışına karşıt olan her türlü projesine destek vermeye başlamıştır. Filme finans desteğinde bulunanların geçmiş yıllarda da benzeri şekilde devletin temel değerlerini eleştiri konusu yapanlar olduğunu görmekteyiz. Terörden zarar gören ve DHKP-C’nin Özdemir Sabancı suikastini gerçekleştirdiğini unutan Sabancı Grubu’nun, Atatürk’ün tarihi kimliğini Türk milleti ve devletinin son dönem varlığını ve bekasını sağlayan özelliği yerine küçük düşürücü, zayıflatıcı bir içerik taşıyan filme destek olması aslında Sabancı Holding’in çok uluslu bir sermaye şirketine dönüşmesinin sonucudur. Avrupa’nın birçok büyük şirketiyle ortaklık içinde olan Sabancıların, ortaklarının kendi ulusal yaklaşımlarıyla ve AB üyeliği için gerekli görülen Türkiye’nin etnik ayrıştırılması, ulus kimliğinin yok edilmesi, üniter yapısının parçalanması talepleriyle hareket etmeleri doğaldır.
“Hadi oradan!”
Ancak doğal olmayan, Türk işadamlarının kendi varlıklarının kaynağı olan ülkelerine bu derece ters yönden bakmalarıdır. Bu nedenle Mustafa filmine destek olan Sabancı’ya ’Hadi oradan’ diyorum. Avrupa başkentlerindeki şirket merkezlerinin seslerine kulak vereceğine, kendi ülkendeki şehitlerin ve insanların sesine kulak ver. Unutma ki bugünkü seviyeye gelişin, bu ülke topraklarının ve bu ülke insanının alın teri ve emeği ile oluşmuştur. Nankörlük etmeyin.”
12 Eylül ihtilalinin ardından, ülkenin bölünmez bütünlüğüne ve üniter yapısına aykırı projelere ve raporlara verdiği desteklerle dikkat çeken Sabancı ailesi yeniden gündemde.
Merhum Sakıp Sabancı’nın hazırlattığı “Kürt Raporu”, kendi adlarını taşıyan üniversitelerinde düzenledikleri “Ermeni Konferansı” ve yine aynı üniversitede ders kitabı olarak okutulan “Modern Türkiye’nin Tarihi” kitabı ile tartışmalara konu olan aile, bu kez de sponsor oldukları “Mustafa” filmi ile adından bahsettiriyor. “Kürtlere özerklik adına operasyon” olarak nitelendirilen Can Dündar’ın “Mustafa” filmine destek veren Sabancı Grubu’nun misyonu aydınlar tarafından masa yatırıldı.
Cumhuriyet karşıtı tavır
Sabancılar hakkkında en çarpıcı tespit ise araştırmacı yazar Yalçın Küçük’ten geldi. Sabancıları “12 Eylül hasatçısı” olarak nitelediği hatırlatan Küçük şunları kaydetti: 12 Eylül hükümetlerinin en büyük destekçisi Sakıp Sabancı oldu. Koç grubu, biraz daha geride kalmasına rağmen Sabancı grubu çok açık olarak Cumhuriyet karşıtı bir tavır sergilemektedir. Sabancı grubu BOP’un içindedir ve kendisine biçtiği misyon, Kürtleri ve Kürt politikasını desteklemektir. Sabancı Üniversitesi de Türkiye’de Kürt ve Ermeni konferanslarını düzenleyen üç eğitim kurumundan biridir. Son olarak Mustafa filmine sponsor olan Sabancı grubu, Türkiye Cumhuriyeti’nin en son basılan kağıt banknotlarına fotoğraf yerleştirilmesi işine de büyük destek vermiştir. Bütün bunlar alenen, Cumhuriyeti ortadan kaldırma girişimlerinin bir yansıması olarak değerlendirilmelidir.
Ulusal çıkarlar hiçe sayılıyor
“Mustafa” filmi için suç duyurusunda bulunan Prof. Dr. Ahmet Ercan, bu filme sponsor olan sermaye gruplarının “ulusal çıkarlar” adına hareket etmediğini ileri sürdü. Türkiye’de Sabancı Grubu’nun temsil ettiği Philip Morris firmasının desteklediği “kültürel” hamlelere dikkat çeken Ercan, “Görüntüde Türk kültürüne, sanatına ve tarihine destek oluyormuş gibi izlenim veriyorlar. Yaptıkları, içerideki örtülü işbirlikçilerin yardımıyla Türkiye’yi ve milli değerlerimizi satışa çıkarmak” diye konuştu. “Mustafa” filminde Atatürk’ün hayatına, kişiliğine ve söylemlerine tamamen tezat oluşturan sahnelerin rahatlıkla görülebileceğini ifade eden Ercan, sponsorların filmin bu unsurlarını bilerek Dündar’a mali destek sağladığını iddia etti. Ercan, “Atatürk bu ülkenin tutkalıdır, bütünlüğünü koruyandır. O biterse, bu ülke de biter” yorumunu yaptı.
İlk icraatları değil!
1 1995 yılında Sakıp Sabancı’nın kontrolündeki TÜSİAD, hedefi “siyasal özgürlükler” olan dizi rapor hazırladı. Prof. Dr. Bülent Tanör’e hazırlatılan “Demokrasi Raporu” nda, Kürt sorunu ve İslamcı harekete ilişkin çözüm önerileri yer alıyordu. AB projesi olan bu raporu 1995 yılında yine Odalar Birliği’nin talebiyle Prof. Dr. Doğu Ergil’in hazırladığı “Doğu Raporu” izledi. Aynı yıl Sakıp Sabancı, Diyarbakır’ı ziyaret ederek dönüşünde “Doğu Anadolu Raporu”nu hazırlattı. Sabancı çözüm için İspanya’daki BASK modelini önerdi.
2 Sabancılar, kamuoyunda “Ermeni Konferansı” olarak bilinen “Osmanlı İmparatorluğunun çöküş döneminde Ermeniler- Bilimsel sorumluluk ve Demokrasi sorunları” adlı konferansa da destek vermişti. Kamuoyundan tepki toplayan konferans, yargı kararıyla durdurulmasına rağmen gerçekleştirildi. “Orta Anadolu Ermeniliğinin yok olmuşluğu gerçekliği” üzerine kurulan konferansın düzenleyicilerinden biri de Sabancı Üniversitesi Tarih Programı Koordinatörü Doçent Doktor Halil Berktay’dı.
3 Sabancı Üniversitesi, 1991-1992 eğitim öğretim yılında da, Türkiye’de bir ilk’e daha imza atıyordu. Türkiye’de öğretim üyesi olarak görev alan Erik J. Zürcher tarafından kaleme alınan ve Abdülhamit döneminden 1980’li yılların ortalarına dek Türk tarihini anlatan eser, üniversite öğrencilerine ders kitabı olarak okutuluyordu. Hollanda’da Türkiye karşıtı kesimlerin akıl hocası olarak bilinen Zürcher, Atatürk’e “Diktatör” diyen ve Türkiye’nin Ermeni soykırımını yaptığını, bunun tartışmaya bile açılmasının yanlış olduğunu söyleyen bir bilim adamı olarak tanınıyordu.
Yazıları posta kutunda oku