Irak’ta son günlerde Başbakan Nuri el-Maliki’nin anayasa değişikliği ve merkezi yönetimin yetkilerinin artırılması talepleri tartışılırken, Kerküklü Arap ve Türkmen partilerden Irak Başbakanı Nuri el-Maliki’ye destek açıklamaları geldi.
Türkmen Adalet Partisi (TAP) Başkanı Enver Bayraktar, Kerkük İl Meclisi Arap listesi üyesi Ahmed Hamid el-Ubeydi ve Irak Türkmen Cephesi (ITC) Kerkük sorumlusu Erşed Salihi Cihan’a özel yaptıkları açıklamalarda Maliki’nin değişiklik taleplerini desteklediklerini söylediler.
Başbakan Maliki geçtiğimiz cumartesi günü Bağdat’ta düzenlediği bir basın toplantısında, “güvenlik, egemenlik ve diğer konularda tam sorumluluğa sahip güçlü bir federal hükümetin inşa edilmesi” gerektiğini söylemişti. Irak anayasası vilayetlerin bir araya gelip federatif yönetimler oluşturmasına imkân sağlarken, şu ana kadar bunu sadece kuzeydeki Kürt yönetimi kullandı. Irak’ın güneyinde Şii nüfusun yoğun yaşadığı Basra ve çevresinde de bir federal hükümetin oluşturulmasına kesin gözüyle bakılıyor.
TAP Başkanı Enver Bayraktar, mevcut anayasanın Bush yönetiminin Irak’ı işgalinden sonra acil bir şekilde yazıldığına dikkat çekerek, sorunların anayasanın oluşturulma sürecinden başladığını düşünüyor. “Bush yönetiminin Irak’a atadığı Paul Bremer eliyle ABD’nin çizdiği esaslar anayasanın temelini oluşturdu” diyen Bayraktar Türkmen ve Sünni Arap grupların buna karşı çıktığını ve bu anayasanın Irak’ı parçalanmaya götüreceğini söylediğini hatırlatıyor. Bayraktar, Başbakan Maliki’nin anayasa değişiklik taleplerinin sadece merkezi yönetimin gücünün artırılması yönünde olmadığını ve kapsamlı değişiklikler yapmak istediğini söylüyor. Anayasanın 142. maddesinin parlamento içerisinden bir komisyon kurarak anayasa değişiklileri üzerinde çalışmasını öngördüğünü kaydeden Bayraktar, halkın büyük çoğunluğunun anayasanın değiştirilmesini istediğini belirtiyor. Bayraktar değişiklik istemeyenlerin ise mevcut anayasadan çokça faydalanan gruplar olduğunu savunuyor.
Kerkük İl Meclisi Arap listesi üyesi Ahmed Hamid el-Ubeydi de Irak halkının büyük kısmının anayasada değişiklik istediğine dikkat çekerek 142. maddenin işletilmesiyle anayasa değişiklik çalışmalarının başlaması gerektiğini söylüyor. Anasaya oluşturulma sürecinde acele hareket edildiğini ve özellikle Sünni Arap bölgelerinin iradesinin anayasaya yansımadığını hatırlatan el-Ubeydi özellikle Kerkük’ün statüsünün belirlenmesinde belirleyici olan geçici 140. maddeye dikkat çekiyor. El-Ubeydi bu maddenin süresinin 2007 yılı sonunda dolduğunu ve bu nedenle değiştirilmesinin gerekli olduğunu ifade ediyor.
İlk oluşturulma sürecinden itibaren aceleye getirilmesi ve birçok eksiklikleri olması nedeniyle anayasaya karşı çıktıklarını kaydeden ITC Kerkük sorumlusu Erşed Salihi de Irak’ta artık güvenliğin artık daha iyi bir duruma gelmesiyle birlikte Başbakan Maliki’nin anayasa değişikliği konusuna odaklanacağını düşünüyor. Salihi, Mevcut anayasanın sadece Irak’ın değil bölge ülkelerinin de geleceğini ve güvenliğini olumsuz yönde etkileyeceğine inanıyor. Özellikle petrol ve doğalgaz kaynaklarının ülkenin tümünün menfaatine kullanılmasını istediklerini belirten Salihi, Maliki’nin değişiklik önerilerine destek vereceklerini açıkladı.
ITC, Başbakan Maliki’nin değişiklik konusundaki açıklamasından sonra bir bildiri yayınlayarak, Irak anayasasının olağanüstü şartlarda yazıldığını ve anayasanın halkla devlet arasında bir sözleşme değil, saldırganlarla işbirliği yapanların çıkarlarına cevap veren bir belge olduğunu ifade etmişti. Başbakan Maliki’nin anayasanın değiştirilmesi önerisini destekleyen ITC, ABD’nin işgal sonrasında Irak’a atadığı sivil yönetici Paul Bremer’in etnik temelde paylaşıma dayalı hükümet anlayışını yansıtan bu anayasanın ülkeyi bir iç savaşın eşiğine getirdiğine dikkat çekmişti.
Maliki’nin anayasa değişikliği önerisi, ülkenin kuzeyinde geniş bir otonomiye sahip Kürt yönetiminin tepkisine neden olmuş, bölgesel Kürt yönetimi başkanı Mesut Barzani ABD ve Avrupa seyahati dönüşünde bu değişikliklere kesin bir şekilde karşı olduklarını açıklamıştı. Bölgesel Kürt yönetiminin, yabancı şirketlerle petrol anlaşmaları imzalaması, merkezi hükümetin tepkisini çekiyor. Ayrıca merkez ile bölgesel yönetim arasında bazı bölgelerin güvenliğinin Peşmerge gücünden alınıp merkezi ordu birliklerine devredilmesi konusunda da ihtilaflar yaşanıyor. (CİHAN)
Bir yanıt yazın