Yılbaşından bu yana elektrik fiyatlarında yüzde 60, doğalgaz fiyatlarında yüzde 82 oranında artış yapıldı. Ancak yapılan bu artışlar halkın da sanayinin de kaldırabileceği bir boyuta ulaştı. Oysa dünyanın her ülkesinde, üreticinin ve halkın krizden etkilenmemesi amacıyla hükümetler üretim üzerindeki ve halkın sırtındaki yükleri hafifletmek ve de üretimde maliyetlerin kısılmasını sağlamak amacıyla her türlü önlemi almaktadırlar. Oysa bizim hükümetimiz daha düne kadar kriz olmadığını savunmakta, Başbakan “Ekonomimiz çok iyi hamdolsun” diyerek diğer ülkelerin aksine bir tutum içerisine girmiştir. Hükümetimiz bırakınız halkın ve sanayinin yükünü indirmeyi, üreticinin de halkın da sırtına kaldırılamayacak ağırlıkta yük bindirmeyi marifet sanıyor.
Bilinen bir gerçek vardır ki elektrik ve doğalgaz, sanayide de insan yaşamında da olmazsa olmazlardır. Yapılan açıklamalara baktığımızda hükümet de BOTAŞ’da bu zamma taraftar değil ama zorunlulukların gözü kör olsun. Yoksa hükümet de BOTAŞ da çok güzel yönetiliyor elhamdülillah. Ama neylersiniz ki hem dünya fiyatlarında bir değişim söz konusu olmuştur. Petrol fiyatları 100 dolardan 60 dolara inmiştir. Ancak bize reva görünen şey yüzde 22,5 zam. Zam neden mi yapılıyor. Tabii ki Türkiye’ye doğalgaz getiren BOTAŞ’ın batmaması için. Peki neden BOTAŞ’ın batma noktasına gelmesine neden olan şey?
BOTAŞ’ı ayakta kalamaz hale getiren ana neden dünyadaki doğalgaz fiyatlarının ve döviz fiyatının yükselmesi değil ki. BOTAŞ’ı çökerten, başlıca iki neden var.
1- BOTAŞ’ta AKP yönetimi sürecinde dört kez genel müdür değişikliği yapıldı. Üstelik bu genel müdürlerden bir tanesi halen cezaevinde; koğuş arkadaşları ise genel müdür yardımcısı,daire başkanı ve de BOTAŞ’tan sorumlu Bakanlık Müsteşar Yardımcısı. Nedense bir türlü mafya bozuntularının BOTAŞ koridorlarında cirit atması önlenememiş. AKP iktidara gelmeden önce 600 milyon dolara teslim alınan kasa şu anda boş durumda. Çalışanların maaşlarının ödenebilmesi için de çeşitli bankalardan kredi kullanmaktadır. Dünyada zam yüzde 40 olurken bizde 80 olmasının nedeni de bu.
2- Özellikle AKP’li Ankara Büyükşehir Belediyesi başta olmak üzere kamu kuruluşları ve belediyelerin BOTAŞ’a olan borçlarını ödememiş olmasıdır. Ankara Belediyesi’nin halktan peşin topladığı doğalgaz paralarına rağmen BOTAŞ’a ödenmeyen borç miktarı 15 milyar dolar. Hükümetin BOTAŞ’ın bu alacağının ödenmesi için tedbir alması gerekirken, başta Ankara Belediyesi’nin borçları olmak üzere, borç silme operasyonları başlattı.
Ankara halkı bugüne kadar doğalgaz faturası ödemediği için mi Belediye BOTAŞ’a para ödemiyor? Hayır. Halk doğalgaz faturasını ödüyor. Fakat Belediye bu paraları BOTAŞ’a verecek yerde politik yatırımlar için kullanıyor. Bedava kömür dağıtıyor, yiyecek, temizlik malzemesi dağıtıyor. Hem halkın alım gücü daha da azalmalı ki bunların dağıtılacağı aile sayısı artsın ve dolayısıyla oy oranları yükselsin. Görünen odur ki tek amaç budur. Oysa özellikle Ankara için doğalgaz kullanımı son derece önemlidir. Diğer illere göre hayati öneme sahiptir. Çünkü Ankara topoğrafik özellikleri nedeniyle hava kirliliğinin yaratacağı tabaka kentin üzerine adeta bir çanak yapısına sahip Ankara’nın üzerine bir kapak gibi yerleşecektir. Bu da Ankara’nın havasının 1990’lı yıllar öncesine dönmesine neden olacaktır. Birçok Ankara’lı 1990’lı yıllardaki Ankara havasını çok iyi hatırlarlar. Çünkü o dönemlerde hava kirliliği öyle bir seviyeye ulaşmıştı ki insanlar yüzlerinde maskeyle dolaşmak zorunda kalmışlardı.
Şimdi ise Ankara’lı yeniden o günlere dönme korkusu yaşıyor. Çünkü yapılan zamlar doğal olarak vatandaşları kömüre -daha da önemlisi kalitesiz ve ucuz kömüre- yöneltecektir. Bu durumda da hava kirliliği kaçınılmaz olacaktır. Ki zaten Büyükşehir Belediyesi 15 yıldır politik kaygılar nedeniyle halka bedava kömür dağıtmaya başlamakla bu kirlenmeyi başlatmıştır. Şimdi ise yapılan zamlarla kömür kullanımı artacak ve hava kirliliği had safhaya ulaşacaktır. Yani Ankara’lı maskelerini hazırlamaya başlamalıdır. Yada bu gidişe bir dur demeyi bilmelidir. Zira BOTAŞ’a borcunu ödemeyen belediye bundan her türlü sorumludur. Ankara Belediyesi oluşacak hava kirliliği açısından ve halkın parasını gasp etmek açısından en güzel örneği sergilemiştir. Ankara halkı buna müdahale etmeli ve özellikle önümüzdeki seçimlerde kendilerine yaşatılmak istenenlerin gereğini yapmalıdırlar.
Başbakanın dediği gibi gördüğünüz gibi “Ekonomimiz çok iyi hamdolsun.” Geçenlerde Bekir Coşkun’un köşe yazısında dediği gibi “Elhamdülillah %22,5.” Ne kadar doğru söylemiş değil mi? Maazallah daha fazlası da olabilirdi. Ekonomiyi ve enerjiyi çok iyi yöneten hükümet halkın üzerine yeni bir yük daha yüklemeyi başarmıştır. Ne zaman bu zihniyete “dur” denilecek merak ediyoruz.
ARZU KÖK
kok.arzu@gmail.com