Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde (AİHM) ve Avrupa Birliği Adalet Divanında (ABAD) görev yapan bir çok Rum ve Yunanlı yargıç var. Bunlardan bir tanesi ve de en tanınmışı da ABAD yargıcı olan Yorgos Arestis.
Yorgos Arestis, uzun araştırmalarım sonucu bulduğum ve benim 28 Haziran 2007 tarihli “ARESTİ’NİN KOCASI ABAD YARGICI” başlıklı yazımda ilk defa kamu oyuna duyurduğum ABAD’da görevli 2 Kıbrıslı Rum yargıçtan birisi.
Türkiye boşuna, Maraş’taki malına gidemediği ve bu nedenle de işletme kayıplarına uğradığı gerekçesi ile AİHM’de dava açan Myra Xentis Arestis′in davasını kaybetmedi. Türkiye’nin, haksız bulunarak gerek tazminat ödemeye, gerekse de bir zamanlar Abdullah Paşa Vakfı malı olan ve de evrakta yapılan sahtekarlıkla elde edilen malı iade etmeğe mahkum edilmesinin arkasında, bu Rum Yargıç yatıyor. Yorgos yargıç ama perde arkasında Türkiye ve Kıbrıslı Türkler aleyhine her olanağı da kullanıyor.
ABAD’daki diğer yargıç da Vassilios Skouris.
KKTC’nin ve Kıbrıs Türk Halkının geleceği ile çok yakından ilgili olan “Orams Davası”na bakacak olan Avrupa Birliği Adalet Divanı’nın başkanı, Yunanistan tarafından ataması yapılan Vassilios Skouris isimli Yunanlı bir yargıç.
13 kişilik ABAD yargı heyeti, Vassilios Skouris başkanlığında Orams davasına bakacak ve adil bir karar verecekmiş.
“Miş” diyorum çünkü başkanı Yunanlı olan bir yargı heyetinin çok da adaletli bir karar vereceğine inancım yok.
Rum yönetiminin ORAMS davasını, İngiliz Temyiz Mahkemesi önünden alıp, ABAD′a niye aktarmak istediği iyice belli olurken, KKTC hükümetinin de, Rumların davayı İngiliz Temyiz Mahkemesi önünden alıp ABAD’a aktarmak isteğine karşı çıkmak yerine niye destek verdiğini ve davayı niye içinde Rum ve Yunanlı yargıçların yer aldığı ABAD′a aktarılmasını onayladığı ise anlaşılır gibi değil.
Bu davanın kaybedilmesi ve Rum Mahkemelerinin kararının KKTC’de geçerli olacağı kararının ABAD’dan çıkması durumunda, KKTC’nin hukuksal varlığının sona ereceği ve KKTC halkının da her tür ekonomik, ticari, kültürel, sosyal ve eğitim haklarının doğrudan Rum tarafının insafına kalacağı çok açık ve net. Bunu görebilmek o kadar zor değil.
İyi niyetli hukukçular “Yargıç yargıçtır, cüppeyi giyince duygularını bir kenara bırakıp öyle karar verirler” derler ama bu yargıç Rum veya Yunan asıllı olunca işler değişiyor ve bu kural geçerli olmuyor. Gerek eğitim sistemleri gerekse de ruhlarını esir almış Kilise, çocukluklarından beri Rumlara ve Yunanlılara Türk düşmanlığı ve kini aşıladığından, cüppeyi giyerlerken bu düşmanlık ve kin duygusu da cüppenin uygun bir yerinde yerini alıyor ve nihai karara da damgasını vuruyor.
Hamaset yapmıyorum. Doğruları ve gerçekleri dile getiriyorum.
Bu savın canlı örneğini her gün yaşıyoruz, Rum gazetelerinde okuyoruz ve Rum TV’lerinden duyuyoruz.
Bu iddiamın en güzel örneğini, Rum Ticaret ve Sanayi Odası (KEVE) Başkanı Manthos Mavrommatis ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi eski Rum yargıcı Lukis Lukaidis verdi.
Lukaidisi’in sözleri, benim ABAD ve AİHM’deki Rum ve Yunan asıllı yargıçlar ile ilgili söylediklerimi ve gözlemlerimi tamamen doğrulamaktadır.
7 Kasım Cuma günü Rum Ticaret ve Sanayi Odası (KEVE) Başkanı Manthos Mavrommatis’in, ABD’ye siyahî bir başkan seçilmesini yorumlarken söylediği “Kıbrıslıların da öteki topluma (Kıbrıslı Türklere) mensup bir başkan seçmeye hazır olmaları gerekir” sözüne, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi eski Rum yargıcı Lukis Lukaidis’in büyük bir tepki göstermesi ve utanmadan da bir açıklama yapması, gerçekleri göz önüne sericerdi.
Açıklaması, AİHM’de yargıç olarak görev yaptığı dönemlerde Kıbrıslı Türkler ve Türkiye ile ilgili davalara bakarken aklındaki düşmanlık duygularını ve kalbindeki kini de ortaya koydu.
AİHM eski yargıcı Lukaidis yaptığı açıklamada KKTC Cumhurbaşkanı Talat’ın Hristofyas’a yaptığı “Dönüşümlü Başkanlık” önerisi ile ilgili olarak Rum Ticaret ve Sanayi Odası (KEVE) Başkanı Manthos Mavrommatis’in yaptığı yorumu, “Dönüşümlü Başkanlık felâkettir. Kutuplaşma olacak ve bölünme yasallık kazanacak” şeklinde yanıtladı. Bu yanıtına da saçma ve 19.cu yüzyıldan kalma ırkçı bir gerekçe gösterdi.
Lukaidis’e göre “Kıbrıs olguları ile başkan seçimlerine yönelik ırksal kriterler, ister dönüşümlü başkanlık şeklinde, ister başka şekilde olsun, kutuplaşma ve Kıbrıs Türk ve Rum toplumu arasında ayrılma yaratırmış. Türkiye’nin rolü de dikkate alındığında da daimi bir bölünme yasallık kazanacakmış ve Türk yayılmacılık politikası da başarılı olacakmış.”
Açıkçası kafası ve ruhu zehirlenmiş AİHM yargıcı, “ABD’de siyah azınlığa mensup Obama seçildi ama Kıbrıs’ta Kıbrıslı bir Türk, asla Cumhurbaşkanı olamaz, çoğunluk biz Rumlarız” demeye getiriyor. Aslında imadan da öteye aynen böyle söylüyor.
AİHM eski yargıcı Lukaidis yaptığı bu açıklamadan sonra Orams davasında ve benzeri davalarda, başkanı bir Yunanlı olan 13 kişilik ABAD yargıçlar heyetinin adil bir karar alacağına inanmak ve güvenmek çok güç hale geldi.
Prof. Dr. Ata ATUN