Degerli Turkish Forum okuyuculari
Oldukca uzun bir suredir, bir iki istisna disinda, TF iletilerini sadece okuyucu olarak izlemekteyim. Bunun nedenlerinden biri de icindeki zehiri disa vurma itiyadindan vaz gecemeyen bazi katilimcilari muhatap olarak kabul etmeme istegim. Gene de bazi hezeyanlar karsisinda susmak, sacmaliklara meydani bos birakmak anlamina da gelebilir. O takdirde akla su soru geliyor: “O zaman ne isin var o ortamda ?” Bunun yaninda ,dusunceyi ifade ozgurlugune duydugum buyuk saygi da var. Gene de “hosgorunun bir esiginin bulundugunu” uluslararasi hosgoru bildirgesini kaleme alarak, uluslararasi camiaya kabul ettirmis biri olarak iyi bilirim. “Ne isin var o ortamda” sorusunun yanitini da bu yasima ragmen “umudumuı yitirmeme arzumda” aramak gerek
Ben 77 yasimi astim. 41 yil Disisleri Bakanligina serefle hizmet ettim. Bunun 13 yili Buyukelcilikle gecti. Uc kez Baskonsolosluk gorevini yuruttum. Bunun ikisi Almanya’daydi. Stuttgart’ta 190.000 vatandasin, Munih’te 90 000 yurttasimin ” sevgili Baskonsolosuydum”. Onlar verdiler bana bu unvani. Bunu yazmamin tek nedeni, yurt disindaki yurttaslarimin -burada uzun uzun anlatmama gerek bulunmayan sebeplerle- icinde bulunduklari psikolıojik ortam ve baskilara gosterdikleri tepkileri iyi bilmem ve o tepkileri buyuk bir anlayis ve hosgoru ile karsilama ilkesini benimsemis olmamdir. “Kucaklamak ve birlikte olmaya tesvik etmek. Dayanismanin gücüne inandirmak” benim temel ilkemdi. Oyle olmaya devam ediyor.
Ama, bu hosgoru – herseye ragmen- bir noktada , bazi seylerin yerlerine koyulmasi geregini ortadan kaldirmiyor.
Simdi , meydani bos bulan icimizden birileri ortaya cikmislar ve iclerindeki zehiri devletin Disisleri Bakanigina ve onun gorevlilerine sicratmaya kalkisiyorlar. Profesor Vamik Volkan bu sendromu cesitli kitaplarinda analiz etmistir. Bu, tum hatalari kotulukleri, disarda bulunan “oteki”ye odaklamak ve otekinin ustune atarak kendiini aklamak ve boylece rahatlamak gudusudur. Burada Prof. Volkan’in teshislerini ve verdigii ornekleri yinelememe gerek yok.
Turkcesinin zayifligi , yetersizligi, yaptigi yazim hatalari ile kultur derecesiini ele veren kisi ne diyor bakin : ” Osmanli “Dis İsleri” vardi ve neticede SEVR oldu. Eger TC Dis İsleri bu ise, cok dikkatli ve hesapli baslangic icin dugmeye basmazsa fark nasil farkli olabilirki” “(Fark nasil farkli olabilir ki) sozu, iste o kulturun “derinligini” ve yazarinin halet-i ruhiyesini yansitiyor.
Sayin Bayanlar Baylar, TC Disisleri , Turkiye Cumhuriyeti kuruldugundan bu yana var. Bazi hukumetler sapma gostermek istemis olsalar da Turkiye Cumhuriyetinin Disisleri Bakanligi , hep Ataturkun dis siyaset ilkelerine bagli kalmistir. Hukumetleri uyarmistir ve sonunda ana cizgiiye donuımesini saglamistir.
Ne demektir : “Eger dis isleri bu ise” “dikkatli baslangic icin dugmeye basmak”? Yani Turkiye Dısisleri Bakanligi, her seyi sifirlayip, yeni bir politika mi uretecek? Kim saptayacak bunu?Sokak mi? Yaygara kopararak ortaligi toz duman etmege kalkan hezeyan sahipleri mi? Kendi “mikrokosmoslarini” Turkiyenin tumu sananlar mi? “Dis Politika nasil olusturulur?” sorusunun yanini arastirdi mi o insanlar? Bu konuda bir kac kitap, bir kac inceleme karistirdilar mi? Nedir bunlarin alternatif programii? Onerilerini ciddi bir ortamda hic tartiismaya actilar mi? Demokrasi ile yonetiliyoruz: Bir siyasal parti icine girip veya siyasl partyi kurup begenmedikleri dis politikayi degistirme onerisi getirdiler mi? Ne yaptilar? Yoksa palayi cekip karsindakilere “Ya Allah” deyip ” saldirmak midir programlari? Toplumumuzu kiskirtmak isteyenlerle dalasmak mi? Yapabilirler. Yasinlar isterlerse. Ama kendi olanaklari ile kendi programlarini uygulasinlar. Oyle yapiyor zaten baska STO’leri ve kimi partiler.
Laf ebeligi yapanlarin, dis politikadan anladiklari, binlerce konu icinden bir tanesine odaklanip, bunu digerlerinden soyutlayip, o konuda dogru oldugunu sandiklari cozume yonledirmek midir? Ayrica, neden onerdikleri o cozum dogru cozum olsun ? Ulkenin ekonomik, toplumsal kosullari, aciklanmis ilkeleri, aciklanmamis ulkuleri icinde, cozum olusturmak istenen konunun yeri ve agirligi, nedir? İncelediler mi?
Konu tanitim ise ve bu semsiye altinda “lobicilik” alt basligi ise , bunun gercekte ne oldugunu ve nasil isledigini incelediler mi? Bir lobi, nerede ve nasil kaldirac olur? İngilizce bilenlerden bir “super ekip kurup” ” milyonlari ( herhalde dolar ya da pound demek isterler) bu ise adamak ” ile cozum uretillebilecegini sanmak ve bunu onermek , konunun profesyonelleri acisindan oldukca “safdillik” oluyor .
Daha iyi tanıtım saglamanin, etraftakileri karalamaktan gectigini sanmak ise, bence klinik çerçeveye kadar uzanır..
İs TC Disislerinde de durmuyor : Osmanli hariciyesine kadar uzaniyor camur deryasi.
Siz neden bahsediyorsunuz? İncelediniz mi konuyu da Osmanli Hariciyesine de camur atiyorsunuz? Osmanli Hariciyesi konusunda birakinTurk kaynaklarini , yabanci kaynaklari okudunuz mu? Profesör Lewis’i okuyun. İlber Ortayliyi okuyun. Ogrenin . Osmanli Hariciyesi midir Sevres’i doguran? Tarih dersi mi verecegiz burada? Dedigini , kulagi duymayan kisiler Sevres’den söz ediyor ve Turkiye Cumhuriyeti icin yolun orada noktalanacagini ima etmege kalkisiyor. Curete bakin…
Boyle konusmayi aliskanlik haline getiren rahatsiz beyinler sunu unutmamalki ki kendi ayaklarina da siktiklari kursun onlari da sakat birakir sonunda.
Devam ediyor hezeyan üreticisi : ” Beni en cok korkutan TC Dis işlerinde ve elçiliklerinde bu isi yurt disinda nasil yapacaklarini bilmedikleri icin hic bir sey yapamadiklari intibası var. (Dogrusu intibaı’dır. Bunu bilnez ise izlenim desin) Yani istediklerinden degil, bilmediklerinden gibi oluyor geliyor, bana arkadaslar “
Baska bir anlatimla, “beni ve ekibini bu isin basina getirin, dolar ve pound’lari verimn. biz bu isi duzeltiriz” demek istiyor. Hangi soylemle.? Kendi soylemi ve metoduyla. Ama bunlar da belli degil. Dunyada boyle bir oneriye onay verecek bir tek devlet var mi? Siz hangi referansla konusuyorsunuz? Nedir muktesebatiniz?
Saniyorsunuz ki devletin kolundan sarkan bir kese var ve elini oraya sokup para dagitacak onune gelen herkese.”Ben de yapaarim “diyen her cambaza.
Tanitim icin kamu disinda bir uygulayiciya proje verilecekse , bunun usulu var. Ve tekrar ediyorum denetimi var. Ornek olarak gosteriilen diyaspora orgutleri, devletten mi para aliyorlar? Hangi devletten? Yoksa” coluk ve cocuklarinin rizklarinden kestikleri ” fonlarla mi calisiyorlar?
Sizin referansiniz sakir sakir ingilizce konusmak mi? İngilizce konusmanin bir cozum oldugunu mu saniyorsunuz? İngilizce bilmedigini ima ettiginiz gorevliler hangi sinavlardan gecip orya geldiler biliyor musunuz? Ben biliyorum. Zira Disisleri Personel Genel Mudurulugu gorevini yuruttum. Sizin gibilerin mi haddine dusecek Disisleri Bakanligindaki gorevlilerinin yabanci dil bilgisini degerlendirmek? Sonra neden sadece İngilizce? Siz o dili biraz konusuyorsunuz diye mi?
Ben Disisleri Bakanliginden emekli olali 12 yil olmus. O Bakanligin savunmasini yapmak bana dusmez. Ama benim o ocaga verilmis 41 yillik hizmetim var.
O Bakanligin calisma seklini, devletin isleyisini bilmeyen insanlarin ortaya cikip , ulu orta kendilerini okuyanlari kiskirtmaya kalkismalarini , devleti temsil eden gorevlileri asagilamalarini , hic dogru bulmuyorum.
Ben dis gorevde sorumlu biri olsaydim ve bu sekilde programi belli olmayan, konusma icerigi ve uslubu iile nezaket duzeyi dusuk , kiskirtici biri karsima gelmek isteseydi, dogrusu, muhatap olarak kabul etmek istemezdim.
İnsanlar arasi iliskilerin bir usulu vardir. Bilmeden, incelemeden konusan ve sladirgan olan bir kisinin muhatabi uzerinde biraktigi izlenim ve bunun sonuclari , iste – uzuılerek yazilan- bu satirlardir. . O saldirgan ve haksiz, insafsiz yaklasim benim acikca dile getiredigim tepkiyi celbeder. Sonunda o kiskirticilar da -bilesiniz -, etraflarinda kalan bir kac kisi disinda tek baslarina ortada kalirlar ve kendi asitleri icinde eriyip giderler.
Ben ici icine sigmayan ve iyi niyetli olduguna inanmak istedigim, ancak kendini tutmasini bilmeyen, soylediigi lafin ne anlama geldigini tartmasini ogrenememis kimsenin, biraz kendini toparlamasi gerektigi kanisindayim.
Benzer bir uyariyi , iki yil kadar once de yaptim. “Devlet attirsin bir kaç milyon dolari,” bu isleri duzeltelim soyleminin hic bir uygulama sansi yoktur. Devlet muktesebati belli olmayan, referansi bulunmayan hangi bireye, hangi STÖ ‘ne hangi proje icin para verecek? Devlet kamu fonlarini boyle kullanabilir mi? Deniz Feneri olaylari, devletin bazi harcamalari yaparken son derecede muteyakkiz olmasi gerektigini kanitlamiyor mu? .
Degil devlet, ciddi sirketler, hatta dernekler bile boyle yonetilmez. Konuyu biraz bilenler bu gibi hezeyanlari , once tebessumle karsiliyor, is hakarete donunce, iste benim gibi, gec te olsa tepki veriyor.
B u nedenle, kimsenin dusuncesini ifade etme ozgurlugune kisitlama hakkimin olmadigini bilerek, ancak bu ozgurlugun baskalarina ve kurumlarinma hakaret sinirlarinde durmasi gerektiginin biiliincinde olarak, yukaridaki hatirlatmayi, affiniza siginarak yapmanin vacip oldugunu dusundum.
Saygilarla
Pulat Tacar