Gürcistan’ın hiperaktif lideri Saakaşvili’nin “kumar” niteliğindeki Güney Osetya müdahalesinin “beklenmeyen” ve “hesapsız” bir saldırı olduğunu, hatta bunun Kafkasya’da taşların yerine oturmasına yardımcı olabileceğini düşünenler, bölgedeki gelişmeleri izledikçe, ne kadar büyük bir yanılgı içine düştüklerinin farkına varmaya başlamışlardır herhalde.
Saakaşvili’nin G.Osetya’ya müdahalesi, sadece ve sadece, Gürcistan’ın G.Osetya’ya saldırması halinde, “barışın tesisi” bahanesiyle önce bu topraklara girmeyi ve Kuzey-Güney olarak bölünmüş Osetlerin birleştirilmesiyle G.Osetya’yı bünyesine katmayı, devamında asıl hedefi olan Abhazya’ya da insani gerekçelerle müdahalede bulunmayı hesaplayan ve “pusuda” bekleyen Rusya’nın ekmeğine yağ sürmüştür.
Hatta Rusya, sabırsız Saakaşvili’nin biran evvel harekete geçmesi için Gürcistan-Abhazya çatışmasına göz yummuş, G.Osetya’daki kışkırtmalarla da süreci hızlandırmıştır. İşte bu açıdan, Gürcistan’ın saldırısı “beklenen” ve “hesaplanan” bir saldırıdır. Nitekim Rusya planladığı şekilde G.Osetya ve Abhazya’da fiili denetimini pekiştirmenin ötesinde, bu bölgelerde bir kurtarıcı gibi algılanarak, amacına beklentisinin ötesinde nail olmuştur.
Rusya için bu hassas ve stratejik planlamayı zorunlu kılan, hatta hayati önem taşıyan iki önemli neden bulunmaktadır.
Bunlardan birincisi; Abhazya Karadeniz sahil şeridinde (242 km) uzanıp giden bir bölgeye sahiptir ve Rusya’nın Karadeniz’de kendisine manevra kabiliyeti sağlayacak böylesine stratejik sahile/toprağa şiddetle ihtiyacı vardır.
İkincisi ise; -ki bence daha önemlisi- Abhazya’nın, RF bünyesinde yeralan diğer Kuzey Kafkas Özerk Cumhuriyetleri üzerindeki etkisidir. Bilindiği gibi Abhaz halkı ile benzer kültürel kodlara sahip Kuzey Kafkas halklarının tamamı Rusya Federasyonu bünyesinde ve ona bağımlıdır. Sınırları ve kontrolü dışında kalan Abhazya’da bağımsızlık yönünde ortaya çıkacak bir gelişmenin “domino etkisi” yaratacağını Rusya çok iyi bilmektedir. Bu nedenle, ülkesine/otoritesine olumsuz yansımalarda bulunmaması için bugüne kadar Abhazya’nın Gürcistan içinde kalması gerektiğini savunan Rusya’nın, Gürcistan’ın G.Osetya ile Abhazya’da kontrolünü kaybetmesi ile K.Kafkasya’daki Özerk Cumhuriyetlerle ilgili endişesinin arttığı ve bölgelere yönelik “B Planlarını” uygulamaya koyduğu gözlenmektedir.
Kafkaslarda ortaya çıkan yeni durum, bu çerçevede düşünülmüş bir planın icrasından başka bir şey değildir.
Bu arada, Rusya’nın G.Osetya ve Abhazya’ya askeri destek vermesi ve bağımsızlıkları tanıması, Kuzey Kafkas halkları ve Rusya’nın sürgünlerle dünyanın dört bir yanına dağıttığı “diaspora”da akıl karışıklığına da neden olmuştur. Öyle ya, daha düne kadar Kafkas halklarının ortak düşmanı olan, Kafkasya’yı milletler hapishanesine dönüştüren, kendi ülkesindeki Çeçen azınlığın taleplerine silahla karşılık veren Rusya’nın, başka ülkelerdeki azınlıkları sözde korumak bahanesiyle askeri müdahalede bulunması ve bağımsızlıklarını tanınması, bu ülkeye (Rusya) ilişkin tarihsel tecrübelerle oluşmuş kanaatlerle çelişmekte ve acaba dedirtmektedir.
Ortaya çıkan fotoğrafa, Rusya’nın geçmişte Kafkas halklarına yönelik gerçekleştirdiği zulümlerine karşılık bir “günah çıkarma” şeklinde tanımlayan kesim, olumlu bir gelişme olarak algılamış, olayların bir parça durulmasıyla “K.Kafkasya’nın Rusya’nın vazgeçilmez müdahale alanı” olduğu gerçeğini hatırlayan Abhaz halkı ve diasporasının önemli bir bölümü ise, “Rusya endişesini” tekrar yaşamaya başlamıştır.
Evet, hem Abhazya hem de G.Osetya, Rusya sayesinde aç gözlü Gürcistan’ın işgal tehdidini bertaraf etmiş olabilir. Ancak bu durum, iki halkın bundan sonraki asıl savaşın daha çetin/zorlu olacağı gerçeğini değiştirmez. Zira Rusya’nın “ezici” himayesi/kontrolü karşısında bağımsızlıklarını nasıl koruyacağını ne Abhazya ne de G.Osetya bilmiyor.
Abhaz halkı, 20’nci yüzyıla kadar Ruslardan çektiğinin fazlasını geçen yüzyılda Gürcistan’dan çekti, ancak unutmamak gerekir ki, 1864’te Rusların dayatmasıyla yaşanan büyük göçle Abhazların boşalttıkları yerlere, Ruslar tarafından Gürcüler yerleştirildi. Bu durumu “Ruslarla Gürcüler o zaman müttefiktiler” şeklinde açıklayamazsınız. İttifaklar karşılıklı menfaatlere dayalı olarak kurulurlar. Geçmişte Rusya ile ittifak halinde olan Gürcistan, bugün de ABD’nin bölgedeki en önemli partneridir. Egemenlik konusunda birinin diğerine ikame edilmesi de büyük yanlıştır. Ayrıca, geçmişte Kırım Hanlığının baskısı nedeniyle Çerkes prenslerine yardıma koşan Rusya’nın, o gün bugündür Kafkasya’da bulunduğu unutulmamalıdır.
Kafkasya’da, stratejik coğrafi özellikleri nedeniyle egemenlerin hegemonya mücadelesi devam edecektir. Bu nedenle Kafkasya halkları, emperyal güçler arasındaki menfaat çatışmalarına taraf olmamalı ve geleceklerini bu güçlere bağlamamalıdır.
Yapılması gereken yegâne şey, birlikte yaşamayı sürdürecek kardeş bölge halklarının, Kafkasya’da oynanan kumarı artık görmesi, iş işten geçmeden birbirlerini anlamaya ve sadece bugün değil, bölge üzerinde geçmişte oynanan oyunları da iyi tahlil ederek, bölgenin geleceği için ortak bir plan ve platform etrafında birleşmeleridir.
Erdoğan ILGAZ
Bir yanıt yazın