İÇİNDEKİLER:
-17 GÖÇMEN KURULUŞU, ULUSAL UYUM PLANININ YETERLİ DERECEDE UYGULANMAMASINI ELEŞTİRDİ
–MUHAFAZAKARLARIN ÇELİŞKİSİ
–HESSEN, GÜLDERE’Yİ UĞURLADI
-ATİAD ESKİ BAŞKANI ÜNSAL: ”AVRUPA’DAKİ TÜRK GİRİŞİMCİ DESTEKLENİRSE TÜRKİYE KAZANIR”
–BAŞKANDAN TÜRKLER’E RESEPSİYON
–“BİZ BOCHUMLUYUZ” DEDİLER
–MÜSLÜMANLAR UYUMDA BAŞARIYI SAĞLADI
–TARSUS VE TÜRKİYE İÇİN DUA EDİLDİ
–KONUT İSTEYEN DİL BİLECEK
–ALMANCA SORUNU ÜRKÜTÜCÜ
–KARSLILAR’DAN EĞİTİME DESTEK
–THY, 17 YIL SONRA YENİDEN BAĞDAT’TA
***
-ALMANYA
-17 GÖÇMEN KURULUŞU, ULUSAL UYUM PLANININ YETERLİ
DERECEDE UYGULANMAMASINI ELEŞTİRDİ
BERLİN (A.A) – 26.10.2008 – Almanya’daki 17 göçmen kuruluşu, uyum zirvelerinde kararlaştırılan Ulusal Uyum Planının yeterli derecede uygulanmamasını eleştirdi.
Tageszeitung gazetesinin yarın yayımlanacak nüshasında göçmen kuruluşlar, Ulusal Uyum Planında vadolunanların uygulamada yetersiz olduğundan, göçmen gençlerin meslek okullarına ve işe girme imkanlarının daha da kötüleşmesinden şikayetçi oldu.
Aralarında Türk derneklerinin de bulunduğu göçmen kuruluşları, aile birleşimi kapsamında Almanya’ya getirilecek eşlerin önceden Almanca öğrenmeleriyle ilgili uygulamayı ve ülke çapında uygulanan Vatandaşlık Sınavını da eleştirdi.
(EA-HA-SRP)
***
Ahmet KÜLAHÇI
akulahci@hurriyet.de
MUHAFAZAKARLARIN ÇELİŞKİSİ
Alman vatandaşlığına geçen yabancıların sayısı yeni Alman Vatandaşlık Yasası’nın uygulamaya konulduğu 1 Ocak 2000 tarihinden beri sistematik olarak düşmektedir. Merkezi Wiesbaden’de bulunan Federal İstatistik Dairesi’nin verilerine göre 2004 yılında 127 bin 153, 2005’te 117 bin 241, 2006’da 124 bin 566 ve 2007 yılında da 113 bin 30 yabancı Alman vatandaşı oldu. Alman vatandaşlığına geçen Türklerin sayısında ise bu düşüş daha da belirgin. 2004 yılında 44 bin 465 Türk Alman vatandaşlığına geçerken bu rakam 2005 yılında 32 bin 661’e, 2006’da 33 bin 338’e ve 2007 yılında da 28 bin 861’e düştü. İşte bu düşüşü engellemek için Alman hükümeti kısa bir süre önce yeni bir kampanya başlattı.
Federal Hükümetin Göç ve Uyumdan Sorumlu Devlet Bakanı Maria Böhmer, yeni kampanyayla neyi hedeflediklerini şu sözleriyle dile getirdi: Ben yıllardır ülkemizde yaşayan ve çalışan, burada kendilerine bir gelecek perspektifi hazırlayan çok sayıda yabancının vatandaşlık için önemli adımı atmasını arzu ediyorum.
Almanya’da yaşayan göçmenlerin çok büyük bir bölümünün burada kalıcı olduğu artık apaçık ortadadır. Burada yaşayan insanların Alman vatandaşlığını elde edip tüm vatandaşlık haklarından yararlanmalarının ve vatandaşlık görevlerini yerine getirmelerinin ‘iki taraf’ için de yararlı olacağı konusunda da görüş ayrılığı yoktur. Ancak özellikle birinci ve ikinci nesil göçmenler çeşitli nedenlerle kendi vatandaşlıklarını bırakmak istememektedir. İşte bu insanların ‘buralı’ olmaları gerçekten isteniyorsa, Almanya ‘çifte vatandaşlık’ kapısını daha da açmalıdır. Çünkü Alman yasalarına göre ‘çifte vatandaşlık’ mümkündür. Avrupa Birliği (AB) ülkeleri vatandaşları başta olmak üzere ‘imtiyazlı ülkelerden’ gelenler ile İran, Fas gibi vatandaşlarını vatandaşlıktan atmayan ülkelerden gelenlere ‘çifte vatandaşlık’ hakkı verilmektedir. Tam olarak bilinmese de, Almanya’da 7 milyonun üzerinde kişinin ‘çifte vatandaş’ statüsüne sahip olduğundan hareket edilmektedir. Böyle olduğu halde, Almanya’da muhafazakar kanat olarak bilinen Hıristiyan Demokrat/Hıristiyan Sosyal Birlik Partileri (CDU/CSU) en fazla Türk kökenlileri etkileyen ‘opsiyon model’de bile ‘tek vatandaşlık’ta ısrar etmektedir.
1 Ocak 2000 tarihinden önce Almanya’da yaşayan ve 9 yaşın altında olup da sonradan Alman vatandaşlığına geçenler ile bu tarihten itibaren doğan ve doğuştan Alman vatandaşlığını da kazanan göçmen kökenli gençlerin 18-23 yaş arasında ‘tek vatandaşlık’ta karar kılmalarını içeren ‘opsiyon modeli’nin değiştirilmesi için Bremen ve Berlin Eyaletleri’nin verdiği yasa tasarısı değişikliğini CDU/CSU ağırlıklı Eyaletler Meclisi geçen haftaki oturumunda görüşmeye değer bile bulmamıştır.Yani Almanya’da muhafazakar kanat ‘çifte vatandaşlık’ kapısını aralamamakta direnmektedir. CDU’lu Devlet Bakanı Maria Böhmer’in Alman vatandaşlığı kampanyası tabii önemlidir. Ama ‘çifte vatandaşlık’ imkanı sağlanmadığı sürece göçmen kökenlilerin Alman vatandaşlığına ‘koşarak’ geçmeyeceği bal gibi bilinmektedir. İşte bu yüzden Devlet Bakanı Böhmer’in kampanyası ile muhafazakar kanadın tutumu tam bir çelişki oluşturmaktadır. Bu gidişle bizce Sayın Böhmer’in CDU/CSU’da sorumluluk taşıyanların akıllarının başlarına gelmesi için de bir kampanya başlatması gerekecek…
Hem de zaman kaybetmeden…
***
HESSEN, GÜLDERE’Yİ UĞURLADI
Sabri ERDOGAN / FRANKFURT | 26.10.08
Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB) Frankfurt Şubesi tarafından görev süreleri dolan Başkonsolos Salih Boğaç Güldere, Muavin Konsolos Güçlü Kalafat ve İdari Ataşe Hasan Refik Mamak için Frankfurt’ta bir veda programı düzenlendi.
Türk, Alman çok sayıda resmi kurum, dernek temsilcileri ile çeşitli şirket ve bankaların üst düzey yöneticilerinin katıldığı törende Hessen Türk Dernekleri Koordinasyon Kurulu Başkanı İrfan Dinç, Başkonsolos Güldere’nin görev süresince herkese aynı hassasiyet ve içtenlikle davranmasına dikkat çekerek, özellikle ayrım yapmaksızın bütün cemiyetlere ve derneklere gösterdiği yakın ilgiye teşekkür etti.
Görev süreleri dolan çalışma arkadaşlarını da yanına alarak Frankfurt Kitap Fuarı etkinliğini yaşamış olmaktan ve onur konuğu olarak ilk kez Avrupa’da Türkler’in kendilerini kabul ettirmek için gösterilen böylesine özverili ve yoğun bir çalışma içinde yer almaktan duyduğu gururu dile getiren Salih Boğaç Güldere, “Görev yaptığım 49 ay boyunca vatandaşlarımıza Türk olmanın gururunu yaşatmak için çaba gösterdik” dedi. Güldere veda konuşmasının sonunda “Sizleri hatırlamayacağım çünkü hatırlamak için önce unutmak lazım. Oysa ben sizleri hiç unutmayacağım” sözleri ile davetlilerden büyük alkış aldı.
***
-ATİAD ESKİ BAŞKANI ÜNSAL:
-”AVRUPA’DAKİ TÜRK GİRİŞİMCİ DESTEKLENİRSE TÜRKİYE KAZANIR”
DÜSSELDORF (A.A) – 26.10.2008 – Cevdet Albay bildiriyor – Avrupa Türk İşadamları ve Sanayicileri Derneğinin (ATİAD) eski Başkanı Eşref Ünsal, Avrupa’daki Türk girişimcilerin desteklenmelerinden Türkiye’nin kazançlı çıkacağını söyledi.
Ünsal, Düsseldorf kentinde yaptığı açıklamada, Alman bankalarının Türk girişimcilere iş yapmaları konusunda yeterli ölçüde kredi kullandırmadıklarını savunarak, ”Avrupa’daki Türk girişimci iş yaparken sermayesinin yüzde 95’ini kendi cebinden karşılamakta. Bir Alman girişimci ise sadece yüzde 20’sini kendi cebinden karşılıyor. Türk bankacılık sektörü Avrupa’da iş yapan girişimciye kredi verirse bundan kazançlı çıkan Türk sermayesi olacaktır. Avrupa’daki Türk girişimci desteklenirse Türkiye kazanır” dedi.
ATİAD başkanlığı döneminde Avrupa’daki Türk girişimci sermayenin Türk ekonomisine kazandırılması konusunda fizibiliteler hazırlayarak, görev başındaki yetkililere sunduklarını kaydeden Ünsal, şunları söyledi:
”Avrupa’da 1999 yılında yaptığımız araştırmaları rapor haline getirerek Ankara’da yetkililere sunduk. Gerek Avrupa’da, gerekse Almanya’daki Türk girişimcinin yatırımları Türkiye’de değerlendirilsin. Çalışma raporlarımızdaki 150 milyar dolar tutarındaki rakam Türkiye’deki reel sektöre aktarılsın. Ancak Türk hükümetleri önerimiz üzerinde durmadı. Türkiye’deki iş dünyasının Avrupa’ya açılmasından yanayız. Gelsinler buradaki Alman şirketlerine ortak olsunlar. Eczacıbaşı ve Grunding gibi Türk sermayeli şirketlerimiz burada şirketler satın alarak iş yapmakta. Buradaki sermayenin Türkiye’ye kazandırılmasına Türk hükümetinin mutlak surette sahip çıkması gerekir diye düşünüyorum.”
Ünsal, Avrupa’daki sermayenin Türkiye’ye aktarılmasının mümkün olduğunu, ancak bunun için çok ciddi banka ve devlet ilişkisiyle Türk ortakların gerektiğini sözlerine ekledi.
***
BAŞKANDAN TÜRKLER’E RESEPSİYON
Halil YETKINLIOGLU / LONDRA | 26.10.2008
Londra Belediye Başkanlığı’nın İngiltere Türk Dernekleri Federasyonu ile birlikte düzenlediği resepsiyon, 4 Kasım Salı akşamı Londra Belediye Sarayı ‘City Hall’da gerçekleşecek. İngiltere Türk toplumu temsilcileri, iş ve ekonomi çevreleri ile politikacıları bir araya getirecek resepsiyon, Belediye Başkanı Boris Johnson’un başkan seçildikten sonra Türk toplumu ile ilk buluşması olacak.
***
Yunus ÜLGER / BOCHUM | 26.10.2008
“BİZ BOCHUMLUYUZ” DEDİLER
Bochum’da aşırı sağcı NDP partisine karşı düzenlenen mitingde “Biz Bochumluyuz, Naziler değil” mesajı verildi. Bochum Anakent Belediye Başkanı Dr. Ottilie Scholz, yabancı düşmanlığını körükleyen aşırı sağcılara şehirlerinde yer olmadığını söyledi.
Almanya’nın Bochum kentinde gösteri düzenleyen aşırı sağcı NPD partilileri protesto etmek için toplanan ve aralarında çok sayıda Türk’ün de bulunduğu karşı grup “Biz Bochumluyuz, Naziler değil” diyerek şehirde yabancı düşmanlarına yer olmadığını gösterdi.Yabancıların sayısının arttığını iddia ederek “Yabancılaşıyoruz” sloganı ile dün öğle saatlerinde toplanan ayırı sağcıları binlerce polis korudu. Buna karşılık Bochumlular ve komşu şehirlerden destekçiler, şehir merkezinde düzenledikleri mitingde, aşırı sağcı ve yabancı düşmanı NPD’ye kırmızı kart gösterdiler. Dr.-Ruer-Platz’ta toplanan 3 binin üzerinde gösterici, ‘Bochum renkli, böyle kalacaktır” mesajı verdi.
NAZİLERİ GÖRMEK İSTEMİYORUZ
Belediye, partiler, kiliseler, sendika kuruluşları ile göçmen kuruluşlarının desteğiyle Bochum Birliği tarafından düzenlenen mitinge NPD’ye tepki yağdı. Bochum Polisi, sol gruplar ile NPD’lilerin çatışmasını önlemek için geniş güvenlik önlemleri aldı. Alman Sendikalar Birliği (DGB) temsilcisi Michael Hermund, NPD’nin eyalette göçmenlere karşı kampanya başlattığını belirterek, ‘Şehrimizde Nazileri görmek istemiyoruz.
Bunların parolalarını duymak istemiyoruz, bayraklarını çizmelerini görmek istemiyoruz. Biz barışçı bir şehir istiyoruz” dedi. Bochum Anakent Belediye Başkanı Dr. Ottilie Scholz ise, ‘Biz Bochumluyuz. Naziler değil” diyerek, demokrasi düşmanı, yabancı düşmanlığını körükleyen ve insanı aşağılayan aşırı sağcılara şehirlerinde yer olmadığını söyledi.
ONLARA BURDA YER YOK
Anakent Belediye Başkanı Dr. Ottilie Scholz, belediye meclisinde temsil edilen bütün partilerin NPD’nin Bochum’daki yürüyüşüne karşı ortaklaşa hazırladıkları bildiriden de bir bölüm okudu. Bildiride, ‘Belediye Meclisi, yabancı düşmanı, demokrasi karşıtı ve insanı aşağılayan parolalarıyla NPD’nin şehrimizi yürüyüş yeri olarak seçmiş olmasını şiddetle protesto ediyor” denildi.
Bochum Protestan Kilisesi Başrahibi Fred Schech ile Sağa Karşı Dortmund Birliği’nden Tülin Dolutaş, konuşmalarında NPD’ye ve aşırı sağcılara sert eleştiriler yönelttiler. Tülin Dolutaş, ‘Aşırı sağcılara, tarihin çöplüğünden başka hiçbir yerde yer yok” diye konuştu.
***
Sabri ERDOGAN / WIESBADEN | 26.10.2008
MÜSLÜMANLAR UYUMDA BAŞARIYI SAĞLADI
Hessen Yabancılar Meclisleri Biriği AGAH’ın düzenledeği toplantıda konuşan Prof. Dr. Udo Steinbach, “Avrupa’da Müslümanlar uyum konusunda başarı sağlarken dinlerarası diyalogda önemli katkıda bulundu” dedi.
Almanya Yabancılar Meclisleri Birliği AGAH tarafından düzenlenen “Almanya’da Müslümanların Geleceği” konulu toplantıların ikincisi Hessen Eyalet Meclisi toplantı salonunda yapıldı. Çok sayıda siyasi parti temsilcisi ve üniversite öğretim üyesinin katıldığı toplantıda uyum konusu ele alındı. Marburg Üniversitesi yakın ve Ortadoğu araştırmaları uzmanı Prof. Dr. Udo Steinbach yaptığı konuşmada “Avrupa’da Müslümanlar uyum konusunda başarı sağlarken dinlerarası diyalogda da önemli katkıda bulundu. Köln kentinde DİTİB tarafından yapılan cami sıradan bir örnek değil. İstanbul’daki camiler normunda ustaca bir eserdir. Bütün bunlar son derece önemli adımlardır” dedi.İLETİŞİM ÖNEMLİ
FDP sözcüsü Dieter Kellermann’ın Türkiye’de takiye yapılıyor sözleri dikkat çekti. Hessen milletvekilleri Turgut Yüksel ve Mürvet Öztürk, karşılıklı diyalog için bütün toplumların hoşgörülü ve sürekli karşılıklı iletişim halinde olmaları gerektiğini vurguladılar. ZDF adına konuşan Reinold Hartman ise, Alman medyasında İslamiyetle ilgili programlarda artış olduğunu söyledi. Hessen Sosyal İşler bakanı Silke Lautenschlaegerinde olduğu 8 kişilik bir katılımcı grubuyla gerçekleştirildi. Moderatörlüğünü Frankfurter Rundschau’dan gazeteci Canan Topçu’nun yaptığı oturumda Hessen’de Müslümanların toplum içindeki görevleri konusu tartışıldı. Türk Alman Kulübü Başkanı Ezher Cezairli’nin “Entegrasyon konusu toplumların sosyal bir meselesidir ve eğitim görevi içinde tartışılmalıdır. Din konusu ile entegrasyon arasındaki bağlantıya bir anlam veremiyorum” sözleri dikkat çekti.
***
26.10.2008
TARSUS VE TÜRKİYE İÇİN DUA EDİLDİ
Belediye Başkanı Burhanettin Kocamaz ve Avrupa’da yaşayan Tarsuslu Gazeteci Yazar Mehmet Canbolat, Papa 16. Benedik tarafından kabul edildi
Hıristiyan aleminin kutsal isimlerinden olan Tarsus doğumlu Aziz Paulus’un 2000. doğum yılı kutlamaları bağlamında Roma’ya davet edilen Belediye Başkanı Burhanettin Kocamaz ve Tarsus’un Avrupa temsilcisi Gazeteci-Yazar Mehmet Canbolat, Papa 16. Benedik’le görüştü ve kendisini Paulus’un memleketi Tarsus’a davet etti. Vatikan’daki Petrus Meydanı’nda yapılan ve yeni yılın ilk büyük toplu ayininde devlet protokolünde konuk edilen Belediye Başkanı Kocamaz, özel görüşmede Papa’ya modern mozaik sanatının dünyadaki ilk ve tek ismi olan Tarsuslu ressam Hikmet Öz’ün, ‘Paulus bugün aramızda olsaydı, nasıl görünürdü?’ konulu, Tarsus’a özgü renkli taşların tozlarından hazırladığı özel Paulus tablosunu armağan etti. Kocamaz: ‘Paulus hırıstiyan dünyası kadar, biz Tarsuslular için de büyük önem taşır. Çünkü o bizim toprakların insanıdır. Paulus’un 2 bininci doğum yılı kutlamalarında aranızda olmaktan büyük mutluluk duyuyoruz. Tarsus, sadece Islam alemi için değil, başta Hıristiyanlar olmak üzere, önemli bir kenttir ve Tarsus halkı bunun bilincindendedir.’ dedi. Tarsus halkının selam ve sevgilerini de ileten Belediye Başkanı Burhanettin Kocamaz’ı, bu özel tablo ve Aziz Paulus konusundaki duyarlılığı bağlamında kutlayan Papa 16. Benedik, Tarsus’a davet konusundaki memnuniyetini ve teşekkürlerini de vurguladı. Papa ayrıca, Vatikan’da uygun bir zeminde saklanacak olan bu özel Paulus resmini bir süre inceledi ve tekniği hakkında bilgi aldı.Papa’yı Şaşırtan Sürprizler
Belediye Başkanı Kocamaz ile Vatikan’a davet edilen Tarsuslu Gazeteci-Yazar Mehmet Canbolat ise, Papa’ya büyük bir sürpriz yaptı. Paulus’un Tarsus’ta doğduğu evin bahçesinden bir miktar toprak ile, avlusundaki kuyudan suyu, eski özel cam kaplar içinde Papa’ya takdim eden Canbolat: ‘Sayın Papa, bu su ve toprak öyle sıradan değildir. Bunlar Tarsus’un kutsal mayasıdır. Bunlar, bugün dünya katolik aleminin doğum gününü kutladığı, hemşerimiz, topraklarımızın insanı Aziz Paulus’u yaratan özelliklerdir. Şahsınızda, bunları bizim topraklarımızın evladı olan Paulus’a ikibininci doğum yılı hediyesi olarak armağan etmek istiyorum. Kabul buyurun. Ve sizlerden bu toprak ve suyu, onun eski kilisedeki mezarına serpiştirmenizi ve Paulus’u 2 bin yıl sonra doğduğu memleketin toprağı ve suyuyla buluşmasını, özlem gidermesini sağlamanızı istirham ediyorum. Çünkü Paulus Tarsus’u hiç unutmadı ve hep sevdi. Ölüme giderken bile, Roma mahkemelerinde yargılanırken yaşadığı en zor anlarda olsa, ‘Ben, Kilikya’nın başkenti meşhur Tarsus’tan Paulus…’ diye haykırdı.’ dedi. Papa’nın bu sürpriz karşısında çok duygulandığı gözlenirken, toprak ve su dolu cam şişeleri avucuna alarak ‘Paulo… Paulo…’ diyerek büyük bir ilgiyle kısa dualar okudu. Mehmet Canbolat ayrıca, 5 ayrı dilde hazırladığı ve Frankfurt Uluslararası Frankfurt Kitap Fuarı’nda büyük ilgi gören ‘Ben Tarsuslu Paulus’ adlı kitaplarını Papa’ya armağan etti. Papa 16. Benedik, bu kitapları incelenerken, ‘Bunlar çok güzel şeyler. ‹lk fırsatta okuyacağım. Sizi de içtenliğimle kutluyorum. Ben de size bu çalışmanızdan ötürü özellikle teşekkür ediyorum’ dedi. Alman kökenli olan Papa, Tarsuslu Gazeteci Mehmet Canbolat’ın kendisiyle Almanca konuşmasından duyduğu mutluluğu da ifade ederken, Tarsus’un kardeş kenti Frankfurt yakınlarındaki Langen şehrinden gönderilen Prof. Johannes Schreiter’in cam işleme sanatı konulu eserlerine de teşekkür etti. Tarsus heyetinin Papa ile görüşmesi, Hikmet Öz’ün Paulus özel portresi, Vatikan televizyonunun naklen yayınının yanısıra, ‹talyan basınında da görüntülü biçimde yer aldı.
Tarsus’ta Kilise Konusu
Belediye Başkanı Burhanettin Kocamaz ve Gazeteci Yazar Mehmet Canbolat Roma temasları sırasında Vatikan Genel ‹şler Konseyi Genel Sekreteri Başpiskopos Mons. Gabriel Caccia ile de biraraya gelerek, Paulus özelinde Tarsus ile ilişkileri görüştü. Gabriel Caccia, Kocamaz’ın geçen yılki Tarsus ziyaretinde kendisine gösterdiği konukseverliği unutamadıklarını belirtti. Başkan Kocamaz ise, gerek bu görüşmede gerek, Vatikan’daki Dinlerarası Diyalog Grubu Genel Sekreter Yardımcısı Mons. Khaled Akasheh ile tanışmada, Tarsus’taki Senpol Kilisesi’nin durumunu dile getirdi ve halen Bakanlığa bağlı biçimde müze statüsünde bulunan bu önemli yapının özel izinle ibadet amaçlı kullanılabildiğini hatırlattı. Başkan Kocamaz, ‘Biz Tarsus Belediyesi olarak ve ben Başkan sıfatımla bu merkezin tamamen ibadet amaçlı kullanılmasını istiyoruz. Ancak, nihai karar Kültür Bakanlığı’ndadır. Bizim belediye olarak bu müze kilise üzerinde bir söz hakkımız yoktur. Bizim elimizde yetki olsa, gereken tüm kolaylığı sağlarız. ‹htiyaç duyan insanların ibadeti neden engellensin ki? Kimi çevreler, yurtdışında Tarsus’ta kilise istenmiyor şeklinde mitingler yapıldığı gibi, gerçekle hiç ilgisi olmayan yayınlar yapıyor. Bu son derece yanlıştır ve Tarsus, 10 bin yıllık tarihi dokusuyla, tüm inançlara saygılı bir kenttir. ‹htiyaç varsa, Tarsuslular elbette, orada da Hıristiyanlar için bir ibadet merkezi olmasına saygı duyar.’ dedi.
Mehmet Canbolat ise, 2009 yılı Haziran ayı sonunda yine Roma’da gerçekleşecek olan Paulus Yılı kapanış törenlerinde ‘2 günlük Tarsus’u anlatan kültür ve sanat programı’nı tanıtarak, nasıl bir işbirliği kurulabileceği üzerinde durdu. Vatikan yetkilileri ayrıca, Burhanettin Kocamaz ve Mehmet Canbolat’ı Hıristiyan aleminin kalbi sayılan tarihi dokuyu gezdirdi ve bilgi verdi. Bunlar arasında Papalık makamının yer aldığı gizemli kilise de vardı.
Paulus’un Mezarındaki Tarihi Buluşma
Belediye Başkanı Burhanettin Kocamaz ile Tarsus’un Avrupa Temsilcisi Gazeteci-Yazar Mehmet Canbolat, Paulus’un mezarının bulunduğu kiliseyi de ziyaret ederek, tarihi bir olaya imza attı. Aziz Paulus Bazilikası Baş Rahib Yardımcısı ve diğer yetkililerce kapıda karşılanan Tarsus Heyeti’ne muhteşem bir atmosfere sahip bu kilise hakkında bilgiler verildi. Daha sonra yapılan ayinde ise, Tarsus heyeti kalabalık bir cemaate değişik dillerde tanıtıldı ve Tarsuslular ve Türkiye için dualar edildi. Daha sonra kürsüye davet edilen Başkan Burhanettin Kocamaz, cemaate seslendi ve Tarsus halkının selam ve sevgilerini aktardı. Paulus’un Tarsus’un öz evladı olduğunu dile getiren Başkan Kocamaz, ‘O’nun 2. bininci doğum yılı kutlamasında bugün aranızda olmaktan büyük mutluluk duyuyorum.’ dedi. Başkan’ın kilise cemaatine yönelik mesajını T.C. Büyükelçilik 1. Müsteşarı Deniz Kılıçer, ‹talyanca olarak aktardı. Ayinin sonunda kilisenin tam ortasında bulunan Aziz Paulus’un mezarında toplanan kalabalık, Burhanettin Kocamaz ve Mehmet Canbolat’ın Tarsus’tan getirdiği toprak ve Senpol Kuyusu’ndan suyunu Paulus’un mezarına serpiştirmesine sessiz dualarla eşlik etti. Bu arada, birçok Hıristiyan ziyaretçinin bu su ve toprağı yüzüne sürmesi gözden kaçmadı.
Roma Belediyesi’ndeki Duygusal Anlar
Roma’daki T.C. Vatikan Büyükelçisi Doğan Akdur tarafından da kabul edilen Tarsus Belediye Başkanı Kocamaz ve Mehmet Canbolat, son olarak Roma Anakent Belediye Başkan Yardımcısı Mario Andrea Vattani ile de tanıştı. Belediyenin tarihi kabul salonunda gerçekleşen görüşmede konu yine Tarsus ve Aziz Paulus oldu. Başkan Kocamaz Tarsus’un tarihten bu yana birçok uygarlığa ve inanca ev sahipliği yaptığını ve hatta ilk dinlerin hep bu topraklardan çıktığını söyledi ve dinlerarası diyaloga önem verdikleri için, Vatikan’dan gelen daveti kabul ettiklerini ifade etti. Kocamaz, görüşmede yerel yönetimler arasındaki ilişkilerin toplumların kaynaşması bağlamında iyi bir fırsat oluştuğunu kaydetti ve Tarsus ile Roma belediyeleri arasında da işbirliği dileğini ifade etti. Roma Belediye Başkan Yardımcısı Mario Andrea Vattani ise, Türkiye’yi yakından izlediğini beirterek: ‘Benim kökenim Anadolu’dan geliyor. 17. yüzyılda birkaç kuşak öncesinden dedem denizci olarak ‹talya’ya gelmiş ve burada kalmış. Bu yüzden Türkiye ile özel ilgim vardır. Soyismim de Italyanca’da bir anlam içermez. Vatan kelimesinden türemiş olabilir. Ayrıca Atatürk’e büyük hayranlığım vardır.’ dedi. Mehmet Canbolat, bunun üzerine yakasındaki Atatürk rozetini çıkartıp, ‹talyan politikacının yakasına taktı ve ‘Bu özel ilgi Atatürk gibi büyük bir insan ve onun ruhunu yansıtan böylesi bir rozetle taçlanmış olsun.’ dedi. Vattani bu sürprizden çok mutlu olduğunu ifade ederken, ‘Bundan böyle Türk büyükelçiliğinin davetlerini bu rozetle gideceğim ve görevime özgü bazı etkinliklerde de Atatürk rozetini taşıyacağım.’ dedi. Canbolat’ın görüşmede, 2009 yılı Haziran ayında gerçekleşecek olan Paulus’un doğumyılı kapanış kutlamalarında Tarsus’u tanıtıcı kültürel ve sanatsal program’ projesini merakla dinleyen Belediye Başkan Yardımcısı Vattani ‘Biz de size lojistik destek verebiliriz. Tarsuslu sanatçıların eserlerini sergileyebiliriz.’ dedi. Vattani, Belediye Başkanı Kocamaz’ın davetini de kabul ederek, ilk fırsatta Tarsus’u görmek istediğini dile getirdi.
Bu arada, Tarsus bir ilke daha imza atarak, Uluslararası 60. Frankfurt Kitap Fuarı’na konuk oldu. Türkiye’nin ‘Onur Ülkesi’ ilan edildiği bu fuarda, Türkiye’den yüzü aşkın Türk yayınevi Kültür Bakanlığı şemsiyesi altında hazır bulunurken, ‹stanbul Belediyesi dışında tek yerel yönetim olarak Tarsus vardı.Tarsus’un Avrupa Temsilcisi Gazeteci Mehmet Canbolat’ın sahibi olduğu Almanya özgü Türkçe gazete Toplum’un destek verdiği ve Tarsus’u farklı yönlerden anlatan kitapların sergilendiği, büyük ilgi gören Tarsus standında Tarsuslu ressam Hikmet Öz de vardı ve kente özgü efsaneleri kendine özgü modern mozaik yöntemiyle resmetti. Farklı ülkelerden binlerce ziyaretçi Tarsus standı önünde bilgi ve broşür alıp, Tarsus cezeryesini tadarken, Mehmet Canbolat’ın 5 farklı dilde hazırladığı ‘Ben Tarsuslu Paulus’ adlı tarih kokan çalışması da tanıtım amacıyla ücretsiz dağıtıldı.
Kardeş Kent Ziyareti
Tarsus Belediye Başkanı Kocamaz, Vatikan daveti için Roma’ya uçmadan önce, kardeş kent Langen’i de ziyaret etti ve göreve yeni seçilen Belediye Başkanı Frieder Gebhardt ile tanıştı ve kendisini kutlayarak, yeni işbirliği projeleri üzerinde durdu. Kocamaz, görüşmede Langen Belediye Başkanı Gebhardt’ın ilk fırsatta Tarsus’ta görmek istediklerini de dile getirdi.
Bu görüşmede, Tarsus kentinin ‘Fahri Hemşerisi’ ilan edilen eski başkan Dieter Pitthan da hazır bulundu ve bundan sonra her iki kent arasındaki diyalog ve yakınlaşmayı güçlendirecek projelerde görev alacağını ifade etti.
***
KONUT İSTEYEN DİL BİLECEK
BRÜKSEL | 24.10.2008
Valilik sınırları içindeki Vilvoorde Belediyesi’nin isteği üzerine alınan karara göre, Flamanca bilmeyenler belediye tarafından satışa çıkarılan 15 ev için talepte bulunamayacaklar. Flaman yönetiminin, bölgede Walon sayısının artmasından endişelendiği için böyle bir karar aldığı belirtilirken, karar ayrımcılık olarak değerlendirildi.
Gelen tepkilere karşılık Flamanca şartını savunan bölge valisi uyumla ilgili çalışmaları öne sürerken, “Bölgemize uyum sağlamak isteyen insanların dilimiz olan Flamanca’yı bilmesi gerekir. Bunun altında ırkçılık aramamak gerekir. Aynı şekilde sosyal konutlarda kiralık ev isteyenlerden de bu koşul aranıyor. Bu düşüncelerden yola çıkarak belediyenin isteğini haklı bularak onayladık” dedi.
Flaman Bölge Hükumeti İçişleri, Sosyal Konut ve Uyum Bakanlığı da herşeyin normal prosedüre göre işlediği yönünde bir açıklama yaptı. Bakan Marino Keulen, “Walonlar ev alamaz diye bir durum yok. Bu nedenle bir ayrımcılık söz konusu değil. Amaç insanları, oturdukları bölgenin dili olan Flamanca’yı iyi öğrenmeye teşvik etmek” diye konuştu.
***
ALMANCA SORUNU ÜRKÜTÜCÜ
Aydin ULUN / BERLIN | 24.10.2008
Her altı Alman çocukla, her dört göçmen asıllı çocuktan birinin Almancalarını yetersiz olduğunun araştırmalarla ortaya çıktığını belirten Demirbüken, ‘Özellikle göçmen çocuklarını yoğun olarak yaşadığı Kreuzberg, Neukölln, Wedding gibi semtler göz önüne alındığında Almancaları yetersiz çocukların durumu son derece vahimdir ve onları karanlık bir gelecek beklemektedir. Sorumlu ise hem eğitim, hem de uyum senatörlüğüdür. Okul öncesi eğitimde çocukları dil destekleme programlarına çekemezsek başarısızlığa mahkum ederiz. Bilindiği gibi okula başlayacak çocukların bir yıl öncesinden yuvalarda dil öğrenme programına katılma zorunluluğu var. Senatörlük görevini yetirince yapmıyor ama velilere de bu konuda büyük görevler düşüyor. Unutmasınlar ki çocuklarının okul öncesi 1 yıl boyunca öğreneceği Almanca dil, ücrete tabii değil. Yeni sistemle çocuklar hem dil öğrenecekler, hem de sosyal ilişkileri gelişecektir. Velileri bu konuda duyarlı ve takipçi olmaya davet ediyorum’ dedi
***
KARSLILAR’DAN EĞİTİME DESTEK
Metin ES / DINSLAKEN
Almanya’nın Wesel kentinde faaliyetlerini sürdüren Avrupa Kars Dostluk Derneği’nin Dinslaken’de eğitim yararına düzenlediği gecede Karslılar bir araya geldi. Bu yıl Vatan Düğün Salonun’da üçüncü yapılan gecenin gelirinin Kars’ta eğitime muhtaç öğrencilere gönderileceği belirtildi. Türkiye’den davet edilen başta Kars valisi olmak üzere bir çok kişi geceye katılmazken geceye yoğun katılım dernek yöneticilerini sevindirdi. Almanya’nın bir çok bölgesinden geceye katılmak üzere Wesel’e akın eden gurbetçi Karslılar, hem sohbet edip, hem de bol bol eğlendiler. Gecede Kars ve yakın çevresinden sanatçılar mahalli türklülerle davetlileri coşturdu. Dernek başkanı Resul Güzeldere, tüm katılımcılara teşekkür etti.
***
27 Ekim 2008
THY, 17 YIL SONRA YENİDEN BAĞDAT’TA
Türk Hava Yolları (THY), 1991 Körfez Savaşı’nda durdurduğu Bağdat seferlerine 17 yıl aradan sonra tekrar başladı.
Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen, uçağın Atatürk Havalimanı’dan Bağdat’a hareketinden önce yaptığı açıklamada, THY’nin 1991 yılı Ağustos ayında durdurmak zorunda kaldığı Irak uçuşlarına tekrar başlamasının sevindirici olduğunu belirtti Irak’a THY seferlerin tekrar başlatılmasının 2 ülke arasındaki ilişkilerin gelişmesine de önemli katkı sağlayacağını anlatan Kürşad Tüzmen, bu gelişmenin dost ve kardeş ülke Irak’ta güvenliğin sağlanmaya başlandığının da bir göstergesi olduğunu ifade etti. Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım da sınır komşusu, önemli ticaret ortağı ve ortak tarihi değerlerin var olduğu Irak’la bundan böyle ilişkilerin daha da gelişmesi için önemli bir köprünün tekrar kurulduğunu söyledi. Binali Yıldırım, başlangıçta haftada 3 kez yapılacak seferlerin İstanbul-Bağdat şeklinde yapılacağını ifade etti.
Bir yanıt yazın