Mustafa Nevruz SINACI
19. yüzyılın sonlarında ‘hürriyetsizliğe-yoksulluğa-haklardan yoksunluğa-eksikliğe uğratılmış azınlık’ teması 20. yüzyılın sonlarına doğru ‘soykırımı-katliam ve zulme uğramış halk’ teması, bütünüyle uluslararası ilişkilerde pazar ve pay kapma, kaynak sağlama amacına, yöneliktir. Bu kaynaklar hiç tereddütsüz Türkiye’nin ezeli rakipleri, uluslararası suç örgütleri, anarşi-terör ve tedhiş teşkilâtları tarafından kullanılacaktır. Bütün terör örgütlerinin gizli amaç ve hedefleri uluslararası çatışmalardan doğacak fırsatların değerlendirilmesidir. Bu ise, tarihi sürece uygun olarak kendileri dışında gerçekleşmesini bekledikleri bir hedef hatta emeldir.
YENİ TERÖR KAVRAMI:
Şimdilerde bütün dünyada “kim tarafından yapıldığı çok iyi bilinen”;
11 Eylül 2001’de ABD’de yaşanan felaket ve ülkemizde meydana gelen terör olaylarına rağmen Türkiye’de sigorta sektörü terör riskini teminat altına almayı sürdürüyor.
ALDATICI “yalan” HABER
Neden? Çünkü aslında PKK dahil dünyadaki pek çok terör ve tedhiş örgütünü başta AXA (yakın zamana kadar OYAK ortağı; belki halen bu ortaklık devam ediyor da olabilir) sigorta şirketi destelemektedir.
Ama biz yine de konuyla ilgili haberi inceleyelim ve değerlendirmemizi yapalım.
TÜRKİYE AÇISINDAN!…
Aon Re Türkiye CEO’su Servet Gürkan, dünyada ve Türkiye’de yaşanan terör olaylarının büyük hasarlara yol açtığını ve bunun sigorta sektörünü güç durumda bıraktığını belirtti. 11 Eylül’de ABD’de Dünya Ticaret Merkezi’ne düzenlenen terör saldırısından sonra sigortacıların terör teminatı vermekten vazgeçtiklerini hatırlatan Gürkan, dünyadaki terör sigortalarıyla ilgili olarak şu değerlendirmeyi yaptı:
“11 Eylül 2001’de New York’ta Dünya Ticaret Merkezi’ne yapılan terör saldırısı büyük bir insanlık trajedisi olarak tarih sayfalarına geçerken dünya sigorta ve reasürans piyasalarını da şok etti. Tek bir olaydan ortaya çıkan hasar miktarıyla sigorta piyasasının nasıl etkilenebileceğini gösterdi.” Türkiye’de geçtiğimiz yıl yaşanan terör olaylarının Türk sigortacıları terör riski açısından güç durumda bıraktığını anımsatan Gürkan şunları söyledi:
OLUMSUZ SONUÇLAR
“İstanbul’da ardı ardına yaşanan bombalı terör eylemleri ülkemizi ilk defa global terör faaliyetleri ile tanıştırmakla kalmadı, aynı zamanda kişi ve kurumların bu riskten korunmak için yeni yollar aramasına da yol açtı.
Çünkü artık bu yeni terör kavramı sadece fiziksel hasar vermekle kalmadı, -ki bu eylemlerin sonucu olarak yaklaşık 10.000.000 Euro civarında bir maddi hasar söz konusudur- aynı zamanda organizasyon iptalleri, imaj zedelenmesi, üçüncü şahıslara karşı çeşitli sorumluluklar dahil olmak üzere çeşitli olumsuz sonuçlara yol açtı.
“Dünyada ve Türkiye’de yaşanan tüm bu olumsuz gelişmelere rağmen Türkiye’de sigortacıların terör riskini teminat altına alabildiklerini belirten Gürkan şöyle konuştu: “Bu gelişmelerin ışığında Aon Re Türkiye yurtdışındaki terör teminatı ile ilgili arayışlarına hız vermiş ve Aon’un tüm dünyada terör ve politik risklere karşı teminat sağlanması konusunda çalışmalar yürüten özel ekibi vasıtasıyla bu konuda dünya çapındaki bilgi birikimi ve kapasiteleri Türk sigorta marketinin hizmetine sunmuştur.
Otomatik Terör Teminatı Kapasitesi ARES programının içinde ARES-T olarak kolaylıkla ulaşılacak biçimde sigorta profesyonellerinin hizmetine girdi.”
YENİ TERÖR DÖNEMİ (1973 -1985)
Dönem itibarıyla, “anarşi-terör ve tedhiş” denince akla en başta ABD, Rusya ve Çin gelir. Bunları terörist devletlerden İsrail, Ermenistan, Yunanistan, GKRY, Lübnan, Suriye ve diğerleri takip eder. Fakat genellikle büyük bölümünün Türkiye, Türk Dünyası ve Müslüman halk ve İslâm ülkelerine karşı kullandıkları argümanlar Ermeni terörü, dikta, insan hakları, adalet, hukuk, laisizm ve antidemokratik uygulamalardır. Oysa, bunların hiçbirisi demokratik, lâik ve sosyal hukuk devleti değillerdir. Bilâkis, bunlarda “ilah-silah ve ilaç” ticareti esastır.
BU BAĞLAMDA “YENİ ERMENİ TERÖRÜ”
Yeni Ermeni terör döneminde, tedhişi özendiren-geliştiren ve hazırlayan, daha geniş alanlara yayılmasını, hedeflerinin çeşitlenmesini sağlayan; Terör timi ve grupları oluşturan, örgütlenme çabalarına insan gücü maddi-manevi ve psikolojik destekler, temaslar ve ilişkiler ortamı hazırlayıp veren; Geleneksel Taşnak ve Hınçak partileridir. Bunların yanında isminden en çok söz ettiren ve Ermeni terörü ile eş anlamda kullanılan ‘Ermenistan’ın Kurtuluşu İçin Ermeni Gizli Ordusu’ adının kısaltılmış şekli olan ASALA’dır.
ASALA = PKK ?..
Geleneksel terör-suç örgütleri içlerinden çıkardıkları terör tim ve gruplarıyla, ASALA, bağımsız görünümü ile terörün en acımasız, insanlık dışı uygulamalarıyla da dönemin terör yaratıcıları olmuştur. ASALA maddi-manevi ve psikolojik desteği, temas ve ilişkiler ortamını Hınçak’tan almıştır. Bu yaklaşımla, gerçekte öteden beri var olan geleneksel terör bütünü ile devam etmiş, 1960’larda hazırlanan ortamdan yararlanmış, bu nadide fırsatları değerlendirerek bir süre daha Türk’e mezalim ve insanlık avına çıkmıştır.
Armenian National Liberation
Ermeni terörizminin ana nedenlerinden birini ‘Armenian National Liberation’ başlıklı etüdünde, Michael M. GUNTER şu şekilde açıklamaktadır: ‘Şurası açıktır ki, günümüzde Ermeni terörizminin ana nedenlerinden biri, birçok devletin bu mücadeleyi desteklemesi ve teröristleri bu eyleme sürükleyen nedenlerin kabul edilmesi gerektiğini öne sürmesidir…’
Amerika’nın Massachusetts Eyaletindeki Cambridge’de faaliyet gösteren “Zoryan Çağdaş Ermeni Araştırmaları Enstitüsü’ yöneticisi ve ‘Armenian Review’ gazetesi yazı işleri müdürü Gerard J. Libaridyan dönemi şu cümlelerle özetlemektedir: ‘Türkiye ve dünyanın büyük devletlerinin altmış yıl süren barış çabalarından sonra bile, Ermenilerin duygularını kabul yönündeki isteksizliği yeni terörizm döneminin açılmasıyla sonuçlanmıştır.’
ASALA lideri Agop Agopyan ise ‘geleneksel Ermeni parti politikalarının tümüyle başarısız olduğunun anlaşılmasından sonra’ Ermeni şiddet olaylarının ortaya çıktığını iddia etmektedir.
Fakat terörü meşru gösterme gayretleri, tarihi süreç içerisindeki Ermeni terörünü makul göstermeye elbette yetmemektedir.
Sonuçta:
ABD ve AB taşeronu büyük Ermenistan hayali… Yunan’ın Megalo-İdeasına karşılık gelen bir “İdea Kripto” ve “3T” fobisi bu sürecin planlanan sonucudur. Yani, 150 yıl önce Türk düşmanı batı ve Amerikan misyonerleri tarafından Osmanlı coğrafyasında ekilen menfur nifak-fesat tohumlarının güncellenen zuhuru; Türkiye Cumhuriyetinden:
“Tanınma-Tazminat ve Toprak” furyası sonucu kazanımlar elde etmek, vatanımız ve milletimizi bölmek, kurucu ‘asli’ unsur Alevi ve Kürt kardeşlerimizi alçakça istismar edip kullanmak suretiyle ülkemizi bölmek, parçalamak…. İşte ‘yeni terör döneminin’ gerçek amacı bunlardır.
Bir yanıt yazın