İÇİNDEKİLER:
-İTALYAN MAHKEMESİ, ALMANYA’NIN, NAZİ KURBANLARINA TAZMİNAT ÖDEMESİNE KARAR VERDİ
-TANINMIŞ TÜRK OYUNCU MEHMET KURTULUŞ:”SADECE MEVCUDİYETİM BİLE UYUMA SAĞLANAN BİR KATKI”
-“TÜRKİYE GÜNLERİ” BAŞLADI
-SANDIKLAR ERKEN KAPANACAK
-İŞADAMLARI ERBİL’E KONSOLOSLUK İSTEDİ
-EL HEKİM: TERÖRÜ BİRLİKTE YENECEĞİZ
-KÜRESEL KRİZ TERÖRİSTİ CESARETLENDİRİYOR
-PKK NEDEN ÇITAYI YÜKSELTİYOR?
***
DUYURU
Almanya’daki Türk Üniversiteliler derneklerinin davetlisi olarak,
bir dizi konferanslar için gelecek olan Gazi Üniversitesi Öğretim
Üyesi ( Türk Tarih Kurumu Eski Başkanı ) Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu’
nun konferans ve Televizyon programları aşağıdaki gibidir.
23 Ekim 2008 Perşembe günü Konferans
Yer : Düsseldorf, Universitätstr. 1
Heinrich – Heine Üniversitesi
Gebäde 23.31, Philosophischen Fakultät Hörsaal 3 E
Saat: 18:15
24 Ekim 2008 Cuma günü Konferans
Yer : 45968 Gladbeck, Wielandstr. 17
Saat: 18:30
24 Ekim 2008 Cuma günü Türkshow “Genç Sentez” programında
Saat: 20:30
Frekans : 11996
Sembol oranı : 2240
Polarizasyon : Dikey ( V )
Fec : 5/6
25 Ekim 2008 Cumartesi günü Kanal Avrupa “Ateş Çemberi” programında
Saat: 22:00
Frekans : 11882
Sembol oranı : 2965
Polarizasyon : Dikey ( V )
Fec : 5/6
26 Ekim 2008 Pazar günü Konferans
Yer : 50354 Hürth, Alstädter Str. 41
Saat: 14:00
1.) Köln Turk UniD e.V, Köln Türk Üniversiteliler Derneği
2.) TAB Düsseldorf e.V., Türk Akademisyenler Birligi Düsseldorf
3.) Fachhochschule Düsseldorf – FHD e.V. Türk Öğrenci Birliği
4.) Wuppertal Türk Örgenciler Derneği TSVW e.V.
5.) TAB Bonn e.V. ; Türk Akademisyenler Birliği Bonn
6.) Türk Hukukçular Derneği NRW e.V
7.) NİTABe.V. – Niederrhein Türk Akademisyenler Birliği e.V.
8.) TAB e.V. Duisburg-Essen
9.) TAB Bochum -Türk Akademisyenler Birliği Bochum
10.) Duisburg Üniversiteli Gençleri
11.) Stuttgart Üniversitesi Gençleri
Levent TAŞKIRAN
phone(mobile) +49 157 78796885
e-mail: levomax@gmx.de
***
-İTALYAN MAHKEMESİ, ALMANYA’NIN, NAZİ
KURBANLARINA TAZMİNAT ÖDEMESİNE KARAR VERDİ
ROMA (A.A) – 21.10.2008 – İtalyan yüksek mahkemesi, Almanya’nın, 1944’da Almanya ordusunun öldürdüğü 9 İtalyan’ın ailelerine tazminat ödemesi gerektiğine karar verdi.
Adli kaynaklara göre, Almanya’nın, uluslararası hukukun tanıdığı kovuşturma muafiyeti nedeniyle yaptığı itirazı reddeden mahkeme, Almanya’nın, 1944 yılında Toscana’daki Civitella’da 203 kişinin öldüğü katliamda ölenlerden 9 kurbanın ailelerine yaklaşık 1 milyon Avro ödemesi gerektiğini açıkladı.
Davada Almanya’yı temsil eden avukat Augusto Dossena, İtalyan Haber Ajansı ANSA’ya yaptığı açıklamada, Almanya’nın herhangi bir tazminat ödemeyeceğini söyledi.
Dossena, Almanya’nın, eski Naziler’in dava edildiği diğer tüm ülkelerde kabul edilen kovuşturma muafiyetini reddeden bir kararı tanımayacağı için bu parayı ödemeyeceğini bildirdi.
(REU-PNR-İN)
***
-ALMANYA
-TANINMIŞ TÜRK OYUNCU MEHMET KURTULUŞ:
-”SADECE MEVCUDİYETİM BİLE UYUMA SAĞLANAN BİR KATKI”
BERLİN (A.A) – 22.10.2008 – Almanya’da en fazla seyredilen polisiye dizilerden ”Tatort”ta Türk kökenli komiser Cenk Batu’yu canlandıran tanınmış oyuncu Mehmet Kurtuluş, sadece bu dizideki mevcudiyetinin bile göçmenlerin Alman toplumuna uyum sağlamaları konusunda bir katkı olduğunu belirtti.
Kurtuluş, ”Frankfurter Rundschau” gazetesinin yaptığı röportajda, ”Rolünüz uyumu teşvik ediyor mu” sorusuna karşılık, ”Bu konuda NDR’nin (yayın kuruluşu) söylediğini tekrarlamak istiyorum: Sadece mevcudiyetim bile uyuma sağlanan bir katkı” dedi.
Dizideki rolünün aksine çok iyi Türkçe de konuştuğunu, yine de dizideki rolünü uyuma sağlanan çok da büyük bir katkı olarak görmediğini ifade eden Kurtuluş, çok sayıda Alman filminde Alman olarak da rol aldığına işaret etti.
Sinema hayatına, yönetmenliğini Fatih Akın’ın yaptığı ”Kurz und schmerzlos” (Kısa ve acısız) adlı filmle atıldığını anlatan Kurtuluş, gençliğinde hiçbir zaman yanlış arkadaşlar edinmediğini, genç yaşta tiyatroya atılarak sokaklardan uzak kalmayı başardığını sözlerine ekledi.
(EA-HA-ÇA)
***
22.10.2008
“TÜRKİYE GÜNLERİ” BAŞLADI
Almanya’da Mainz Başkonsolosluğu’nun verdiği bir resepsiyonla Gutenberg Müzesi’nde düzenlenen “Türkiye günleri” başladı. Osmanlı İmparatorluğu’na matbaayı getiren İbrahim Müteferrika’nın basımını yaptığı beş eser 10 Ocak 2009’a kadar sergilenecek.
Almanya’da Mainz Başkonsolosluğu tarafından düzenlenen ‘Türkiye Günleri’ büyük ilgi görürken Osmanlı İmparatorluğu’na matbaayı ilk getiren İbrahim Müteferrika’nın basımını yaptığı beş eser 10 Ocak 2009 tarihine kadar Gutenberg Müzesi’nde sergilenecek.
Mainz Başkonsolosu Aydan Yamancan’ın Gutenberg Müzesi’nde verdiği resepsiyonla açılışı yapılan ‘Türkiye Günleri’ etkinliği çerçevesinde tezhip sanatçısı Münevver Üçer ile ebru sanatçısı Ahmet Çoktan geleneksel Türk el sanatları tezhip ve ebrunun uygulamalı tanıtımını yaptılar.
Müziklerimiz büyüledi
Almanya’da yaşayan kemancı Sedat Şen ve piyano sanatçısı Bernard Nöst’ ün Ulvi Cemal Erkin ve Adnan Saygun’ dan eserlerle süsledikleri klasik Türk müzik konseri beğeni kazandı. Türk pop-caz topluluğu Grup Meriçimsi’ nin konseriyle zenginleşen etkinlikle eş zamanlı olarak çocuklara ve yetişkinlere yönelik okuma seansları da düzenlendi.
Mainz Gutenberg Üniversitesi Türkoloji Bölümü Başkanı Prof. Dr. Boeschaten, Türkçe’den Almanca’ya çevirdiği kitabı”Dede Korkut Hikayeleri”nden bir bölümü Almanca okurken, Gutenberg Üniversitesi öğretim görevlisi Dilek Elçin’de hikayelerin Türkçe’sini dile getirdi. Etkinlik boyunca Gutenberg Müzesi’ nin kafeteryasında sunulan Türk yemekleri ise kapış kapış gitti.
***
SANDIKLAR ERKEN KAPANACAK
Fatih ÖZYAR / LAHEY | 22.10.08
Hollanda’da oy sandıkları erken kapanacak. Oy sandıklarındaki sayımların erken bitirilebilmesi için İçişleri Bakanlığı Devlet Sekreteri Ank Bijleveld’in “Oy sandıkları bir saat erken kapansın” isteği Hollanda kabinesinden onay aldı.
Kağıt kanıtlarının bulunmaması gerekçesi ile “Elektronik Oy Sistemi”nden vazgeçip “Kırmızı Kalem Sistemi”ne geri dönüş yapan Hollanda’da oy sandıkları saat 20.00’ye kadar açık kalacak.
Oy sandıklarındaki yeni açılış ve kapanış saatlerinin ilk uygulaması 2009 yılının haziran ayında yapılacak olan AP seçimlerinde uygulamaya konulacak. 2000 yılından itibaren Hollanda’da yapılan seçimlerde halk 21.00’e kadar oy kullanabiliyordu. Verilere göre saat 20.00’den sonra çok az sayıda kişinin oy kullandığı belirtilmişti.
***
İŞADAMLARI ERBİL’E KONSOLOSLUK İSTEDİ
BİLAL ÇETİN / ANKARA
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Diyarbakır’a yaptığı gezi sırasında sivil toplum örgütleri ve işadamları, Irak’tan Türkiye’ye vize kolaylığı sağlanmasını talep etti. Özellikel Irak’ın kuzeyindeki kentlerle yapılacak ticari bağlantılarda vize zorluğu yaşandığını belirtildi. Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Mehmet Kaya, “Irak’ın kuzeyinde yaşayanlar Türkiye’ye giriş yapmak için vize almaya Bağdat’a gitmek zorunda kalıyor. Bu ciddi zaman kayıplarına neden oluyor. Vize kolaylığı sağlanmalı ve Erbil’e konsolosluk açılmalı” dedi. Başbakan Erdoğan, Kaya’nın önerisine sıcak baktıklarını belirtirken bu konuda çalışmaların yapıldığını söyledi. Diyarbakır’lı sivil toplum örgütü temsilcileri GAP İdare Başkanlığı veya Kalkınma Ajansı’ndan birinin Diyarbakır’a kurulmasını istedi. GAP İdaresi Başkanlığı ve Kalkınma Ajansı’nın Şanlıurfa’ya kurulması planlanıyor. Başbakan Erdoğan’ın Kalkınma Ajansı’nın Diyarbakır’a kurulmasına yönelik talimat vereceğini söylediği öğrenildi.
23.10.2008
***
EL HEKİM: TERÖRÜ BİRLİKTE YENECEĞİZ
ANKARA (AA)
Irak İslam Yüksek Konseyi Başkan Yardımcısı Ammar El Hekim, Türkiye ile Irak’ın terörle mücadelede birlikte çalışacağını söyledi. Ankara temaslarına ilişkin değerlendirmelerde bulunan El Hekim, “Kardeş Türkiye ile ilişkileri kuvvetlendirmek yönünde Irak’ın güçlü iradesi olduğunu” ifade etti. Türkiye ve Irak’ın terör kurbanı iki ülke olduğunu belirten El Hekim, terörle mücadelede işbirliğinin önemine işaret etti. Irak İslam Yüksek Konseyi Başkan Yardımcısı El Hekim,ayrıca Irak’ın imarı ve kalkınmasına ilişkin işbirliğinin ele alındığını söyledi.
23.10.2008
***
BERLIN (A.A) | 22.10.2008
KÜRESEL KRİZ TERÖRİSTİ CESARETLENDİRİYOR
Alman istihbarat servisi BND’nin başkanı Ernst Uhrlau, bazı militanların, küresel mali krizi Batı sisteminin zayıfladığının ve yenilebileceğinin kanıtı olarak görüp cesaretlendiğini söyledi.
ALMAN istihbarat servisi BND’nin başkanı Ernst Uhrlau, bazı militanların, küresel mali krizi Batı sisteminin zayıfladığının ve yenilebileceğinin kanıtı olarak görüp cesaretlendiğini söyledi.
Reuters ajansına demeç veren Uhrlau, mali krizin militanların yeni yandaşlar kazanmasına yardımcı olup olmayacağı konusunda bir yargıda bulunmak için erken olduğunu, ancak bu konunun İslami forumlardaki tartışmaların konusu
olduğunu belirtti.
2005 yılından bu yana Alman istihbaratının başında bulunan Uhrlau, bu konuda ilk seslerin çıkmaya başladığını ve bazılarının ABD’nin mali krizle sarsılmasının ve dünyadaki baskın rolünün etkilenmesinin Batı’nın yenilebileceğinin doğrulanması olarak gördüğünü kaydetti.
Uhrlau, El Kaide lideri Usame bin Ladin’in de etkisinin artmaya devam ettiğini ve militanlar için Latin Amerikalı devrimci Ernesto Che Guevara’yla karşılaştırarak benzer bir simgeye dönüştüğünü ifade etti.
Bin Ladin’in “küresel cihadın simgesi” konumuna geldiğine dikkat çeken Uhrlau, Bin Ladin’in ölü ya da diri, küresel cihadın gelişimiyle ilgili bir figür olduğunu söyledi.
Uhrlau, Bin Ladin’in kendisi öldükten sonra bile savaşmayı sürdürecek takipçileri olduğunu, ayrıca Afganistan ya da Pakistan’da saklandığından şüphelenmek için bir neden bulunmadığını kaydetti.
***
PKK NEDEN ÇITAYI YÜKSELTİYOR?
Ne oluyoruz?
PKK şiddeti öylesine tırmandırıyor ve gerilimi öylesine arttırıyor ki, toplumun her kesiminden aynı sorular soruluyor:
PKK ne yapmak istiyor?
Neden böyle davranıyor?
PKK terör örgütü son aylarda gündemi eline geçirdi. Tahminlerin ötesinde bir güç gösterisine girdi. Hem de “Dağılma noktasındalar… Perişan durumdalar… Son nefeslerini veriyorlar…” söylemlerinin arttığı bir dönemde, PKK istediği anda Türkiye’yi kana bulayabileceğini gösteriyor.
Aslında, terör örgütünün köşeye sıkıştığı doğru. Hem genel konjonktür, hem de Türk Güvenlik Kuvvetlerinin baskısı aleyhlerinde gelişiyor.
PKK terörünün hem sınır boyunda, hem de ülke içindeki saldırı ve gösterilerini ben birkaç nedene bağlıyorum. Mutlaka daha bir çok nedeni vardır, ancak listenin en tepesindekilere bakarsak şöyle sonuca varabiliriz:
Öcalan’ın kafası
1. ÖCALAN’A DOKUNDURTMAM:
PKK’nın, Abdullah Öcalan’a sahip çıkma politikası son yıllarda giderek derinleşiyor. Henüz “Öcalan’ı serbest bırakın” kampanyası açmadılar, ancak o noktaya da yaklaşıyorlar. Kamuoyunun nabzı yavaşladığı anda, Öcalan için de, Mandela tipi bir kampanya başlatacaklar. O zaman kadar, İmralı’dan gelen her olumsuz haber bölge halkının ayaklandırılmasına neden oluyor. Daha önceleri bir ara zehirlendiği, ardından hastalandığı söylentileri çıkmıştı. Şimdi de, dayak yediği gerekçesiyle gösteriler yapıldı. Örgüt, Öcalan’a el dokundurtmama mesajı vermeye çalışıyor.
Baydemir’in resmi
2. DİYARBAKIR’I VERMEM:
Son ayaklanmaya benzer olayların altında, yerel seçimlerde Diyarbakır’ı kaybetme korkusu yatıyor. AKP’nin bölgede dağıttığı para ve Diyarbakır belediyesini DTP’den alma ısrarı, hem PKK’yı hem de DTP kadrolarını çok kaygılandırıyor. Nasıl kaygılandırmasın ki? Diyarbakır’ın AKP’ye geçmesi DTP’nin iflasıdır. PKK’nın da bölgede marjinalleşme sürecinin hızlandığı anlamına gelir. Bunu engellemenin tek yolu da, gerilimi arttırmak ve taraftar kadrolarının dikkatini çekip, içlerindeki kenetlenmeyi yaygınlaştırmaktan geçiyor. Seçim tarihi (Mart 2009) yaklaştıkça, olayların daha da artacağını ve örgütün daha fazla kan dökmek isteyeceğini tahmin etmek zor değil.
Barzani’nin resmi
3. BARZANİ’Yİ SİZE BIRAKMAM:
PKK’yı korkutan bir diğer gelişme de, Ankara ile Barzani arasındaki yakınlaşma. Aslında korku duymaları için çok neden var. Eğer Mesud Barzani, Türkiye ile anlaşırsa, (bu anlaşmanın koşulları ne olursa olsun) Kuzey Irak büyük oranda PKK’ya kapanacak demektir. Şu sıralarda örgüt rahatça hareket edebiliyor.
Kuzey Irak, PKK için son derece önemli. Zira başkaca gidebilecekleri, eğitim görebilecekleri, kadrolarını dinlendirebilecekleri, cephanelerini saklayabilecekleri yer yok. Kuzey Irak PKK’ya sadece konaklayabileceği, kamplarını kurabileceği bir toprak parçası vermekle kalmıyor, Avrupa’daki teşkilatıyla haberleşmesine, kongrelerini toplamasına, tüm uluslararası haberleşmesini kolaylıkla gerçekleştirmesine imkan sağlıyor.
Özetlemem gerekirse, Kuzey Irak PKK için hayati önemdedir. Kuzey Irak’ın kapanması örgütün boğulması anlamına geleceği gibi, hareket yeteneğinin kısıtlanması dahi, çalışmalarına büyük darbe vuracaktır.
İşte PKK’nın en büyük korkusu budur: Barzani tarafından Türkiye’ye satılmak. Kürtlerin tarihi bu tip olaylarla doludur. PKK Barzani’nin beklediği fiyatı bulursa örgütü satacağını çok iyi biliyor. Bu satışı durdurabilmek, Türkiye ile Barzani’nin yakınlaşmasını engelleyebilmek için de elinden geleni yapacaktır. Nitekim şu sıralarda, Kuzey Irak içinde hiçbir şey yapmıyor ve sadece Türkiye’de güç gösterisiyle yetiniyor. Ankara-Barzani yakınlaşması artarsa göreceksiniz, örgüt Kuzey Irak’ta da dişlerini gösterecektir.
Türkiye, Washington’u ikna eder ve Barzani’nin beklentilerini de karşılarsa, Kuzey Irak’ın kapıları kapanacaktır. PKK’da canı pahasına bunu engellemeye çalışacaktır.
Örgüt, Türkiye dışında varlığını korumanın kavgasını veriyor. Hareket alanının da giderek daraldığının farkında.
DTP’de tutum değişimi…
Bu ortamda en çok dikkati çeken, DTP’nin son aylardaki tutum değişikliği oldu. Özellikle, Anayasa mahkemesindeki kapatma davasıyla ilgili karar yakınlaştıkça DTP adeta kabuk değiştirdi. Genelde, güvercin olarak nitelendirilen Ahmet Türk’ün söylemi, kullandığı kelimeler ve yaklaşımı sertleşti.
Daha önceleri ister söyleminde olsun, ister kullandığı sloganlarda çok dikkatli davranan bir DTP vardı. Şimdi ise, PKK’nın dilini kullanan ve PKK ile özdeşleşmekten hiç çekinmeyen bir parti var karşımızda.
Bu değişimin nedenlerinden biri olarak, PKK’nın baskısı gösteriliyor. PKK’sız tek bir oy dahi alamayacağına inanılan DTP, örgütün baskısı nedeniyle sertleşmek zorunda kalıyor.
Bir diğer nedeni de, Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılacağını anlaması ve sonrasında kurulacak yeni partiye zemin hazırlamak istemesi. PKK ile birlikte taraftarlarına sahip çıkmak için hareketlenmesi.
DTP’lilere göre de, partinin tutum değiştirmesinin temelinde Ankara’dan ümitlerin kesilmesi.
Hangi nedenle olursa olsun, Türkiye Kürt sorununda yepyeni ve tehlikeli bir sürece giriyor.
Bir yanıt yazın