Doğan HEPER
23 Ekim Perşembe 2008
Türkiye kargaşa içinde. Tarihinde ilk defa ordu da bu kargaşaya çekildi.
Bu boş bir cümle değil. Bilgimiz tarihten geldiği kadar, yaşantımızdan da geliyor.
Osmanlı İmparatorluğu’nu parçalamak isteyenler vardı ve parçaladı, ondan geriye kalan şu Anadolu’yu, Türkiye Cumhuriyeti’ni de parçalamak isteyenler yok mu?
Var.
Ama bugüne kadar onlara karşı en büyük güvencemiz Silahlı Kuvvetlerimiz oldu.
Bakıyoruz, son günlerde ordumuzu da, bu son güvence kalemizi de kargaşanın içine çekmek onu da yıpratmak ve zayıflatmak isteyenler çıkıyor.
Uyanık olalım. Bunlara ve içerideki işbirlikçilerine meydan vermeyelim.
* * *
Hükümet de gaflet içinde.
Bazıları Irak’ın kuzeyine hâkim görünen Barzani ile konuşmayı, anlaşmayı öneriyor.
Oysa onlar çıban başının Barzani olduğunu görmüyorlar mı?
Niye çıban başı?
O Irak’ın kuzeyine hâkimse neden PKK terörü orada filizleniyor?
Teröristler onun bölgesini kullanıyor, yiyor, içiyor, yatıyor ve o bölgeden silah takviyesi yapıyor.
Niye o, yani Barzani, PKK’yı terörist ilan etmiyor?
* * *
Boş lafları ve soruları bir kenara bırakalım, Frankfurt’a bakalım.
Orada kitap fuarı vardı. Kitap fuarında da Barzani’nin “Kuzey Irak” pavyonu. Ve o pavyonda bir harita asılıydı.
Bölücü harita.
Bu, sözde Kürdistan haritasıydı ve Türkiye’nin bazı illerini de içine alıyordu.
İşte bu harita Barzani’nin niyetini gösteriyordu.
Belki şimdi bu haritayı hayata geçirmek için erkendi ama o güne adım adım yaklaşılıyordu. Bunun için Amerika, bazı Avrupa devletleri ve içteki işbirlikçileri hızla çalışıyordu.
* * *
İşte Türkiye’nin karşısına “Kürt sorunu”, “bağımsızlık sorunu” diye sonunda bu harita çıkarılıyordu.
Önce dilin kabulü, sonra anayasa değişikliği ve iki devletli bir yapı.
Sonra da haritadaki Türk illerini içine alan “büyük Kürdistan”.
Gerisi boş laf…
Bu hafife alınmamalı.
Türkiye’nin bütünlüğü ve ordunun saygınlığı tartışmalarının nereden nereye bizi getirdiğini, getireceğini görelim.
Ama şunu da söyleyelim, PKK ile bütünleşen ve yurdu cehenneme çevirmek için harekete geçen DTP’ye Kürt kökenli kardeşlerimizin yüzde 75’inin oy vermemesi bizi umutlandırıyor.
Çok, ama çok umutlandırıyor. Belki terör de bunun için artırılıyor…