Site icon Turkish Forum

TÜRK TOPLULUKLARINDAN HABERLER

İÇİNDEKİLER:  - Turkler Olmeyi Biliyorlar

İÇİNDEKİLER: 

-TÜRKİYE’NİN TEZİNE İSVİÇRE’DEN DESTEK 
ALMANYA’NIN GELECEĞİ GÖÇMENLERE BAĞLI
-CEM ÖZDEMİR PARTİ BAŞKANI SEÇİLECEK
-YATIRIMCI ÇEKMEK İÇİN TÜRKİYE’YE GİDİYORLAR
-“FUARDAN OLUMLU BİR İZ BIRAKARAK AYRILACAĞIZ”
-TÜRK-ALMAN İŞ KONSEYİ BAŞKANI ŞAHENK:“ALMANYA TÜRKİYE İÇİN ÇOK ÖNEMLİ BİR ÜLKE. ALMANYA,AB’NİN İKİ KURUCU ÜLKESİNDEN BİR TANESİ. HER ZAMAN OLDUĞU GİBİ TÜRKİYE’NİN ÖNEMLİ BİR DOSTU OLARAK KALACAK”
-ALMANYA’NIN ESKİ KOMÜNİST DOĞU KESİMİNDE İLK CAMİ AÇILDI
-AVUSTURYALI MİMAR HOLZMEİSTER’IN ADI, ÇANKAYA’DA BİR SOKAĞA VERİLDİ 

***

 

 

TÜRKİYE’NİN TEZİNE İSVİÇRE’DEN DESTEK

 

İsviçre Cumhurbaşkanı Couchepin, sözde soykırım iddialarının tarihçiler tarafından araştırılması gerektiğini söyledi.  

İsviçre Cumhurbaşkanı Pascal Couchepin, Türkiye’yi en önemli ortaklarından biri olarak gördüğünü söyledi. Kasım ayında Türkiye’ye yapacağı ziyaret öncesinde başkent Bern’de bir grup Türk gazeteciyi kabul eden Couchepin, çeşitli konularda görüşlerini dile getirdi.

TARİHÇİLER ARAŞTIRSIN

İsviçre Cumhurbaşkanı Couchepin, ülkesinde Ermeni iddialarını yalanlayanların yargılanmasıyla ilgili bir soru üzerine de “Bence artık bunu tartışmamalıyız, geleceğe bakmalıyız. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün futbol maçı için Ermenistan’a yaptığı ziyareti saygı ve hayranlıkla karşıladım” dedi.

17.10.2008

***

 

 

FRANKFURT (A.A) | 16.10.2008

 

ALMANYA’NIN GELECEĞİ GÖÇMENLERE BAĞLI

 

Almanya İçişleri Bakanı Wolfgang Schaeuble, gelecekte Almanya’da yaşayan göçmen kökenli insanların rolünün çok daha önemli olacağını söyledi. 

 

Almanya İçişleri Bakanı Wolfgang Schaeuble, gelecekte Almanya’da yaşayan göçmen kökenli insanların rolünün çok daha önemli olacağını söyledi.
        
Wolfgang Schaeuble, açılışını dün Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün yaptığı 60. Frankfurt Kitap Fuarı çerçevesinde bir grup başarılı Türk genciyle bir panelde biraraya gelerek, uyum ve eğitim konularında tartıştı.         

Schaeuble, konuşmasında, göçmen kökenli insanların Almanya’ya katkılarına değinerek, ‘Göçmen kökenli insanların rolü gelecekte daha da önemli olacak’ dedi.

Ülkede yaşayan 3. kuşak göçmenlerle, 1. ya da 2. kuşak göçmenlerden çok daha fazla sorun yaşandığına dikkati çeken Schaeuble, bunun kimlik bunalımından kaynaklanıyor olabileceğini bildirdi.

Almanya’daki 1. ve 2. göçmen kuşağın nereden geldiklerini bildiklerini, 3. kuşak göçmen grubunun ise kendilerini emin olmadıkları bir ortam içinde hissettiklerini ifade eden Schaeuble, güçlü karaktere sahip gençlerin kendilerini kurtardıklarını, ancak diğer gençlerin kurtarılması için de çaba harcamaları gerektiğini kaydetti.

Göçmenlerin Alman toplumuna uyumları konusunda büyük eksikliklerin olduğunu bildiğini, ancak çok önemli gelişmelerin de olduğunu ve bunların gözardı edilmemesi gerektiğini belirten Schaeuble, bu nedenle uyumda başarılı olacakları konusunda karamsar olmadığını dile getirdi.
        
Bu arada panele katılan öğrenci Gülden Şahin, Alman ve Türk toplumları arasında sorunların giderilebilmesi için, sorunlar ortaya çıktığında bunların açıkça dile getirilmesi gerektiğini anlattı.

Almanya Kültürlerarası Konseyi Temsilcisi Hasibe Özaslan da Almanya’da göçmenlerle ilgili olarak yalnızca göç ve uyum konularında konuşulmadığı zaman gerçek anlamda uyumun sağlanmış olacağını vurguladı.
        
Öğretmenlik eğitimi gören Melek Aldemir ise hırslı olunması gerektiğini belirterek, göçmenlerin de tüm insanlar gibi hırslı olmaları ve özellikle Almanca’yı iyi bilmeleri durumunda başarılı olabileceklerini söyledi.
        
Tıp eğitimi gören Ümmühan Çiftçi de sosyal açıdan yardıma muhtaç insanlara yardım edilmesi gereğine işaret ederken, panele katılan Keser-Consulting adlı şirketin yöneticisi Aygün Keser ise heryerde, özellikle Alman basınında başarılı göçmen kökenli insanların normal insanlar olduğuna vurgu yapılması gerektiğini savundu.

 

 

***

 

Zeynel Lüle

 

14.10.2008

CEM ÖZDEMİR PARTİ BAŞKANI SEÇİLECEK

 

CEM Özdemir’in iki kez farklı sıralar için “milletvekili adayı” olmasına rağmen seçilmemiş olması, Yeşiller’in Türklere yönelik “tavrı” olarak algılandı. Ben katılmıyorum. Nedenini teker teker açıklayayım:

1)Bir kere Cem Özdemir, 16 kasımda yapılacak olan seçimlerde, Alman Yeşiller Partisi’nin “Eş Başkanı” olacak. Bu kesin. Eğer Yeşiller, Türklere karşı tavır alsalardı, bir Türk kökenli siyasetçiyi partinin başına seçerler miydi? Cem Özdemir’in parti başkanı olması için diğer aday çekildi. Şu anda tek aday. Parti içinde bu konuda bir uzlaşma var ve Özdemir, 16 kasımda seçilecek. Peki Özdemir, parti başkanı seçildiğinde, önceki gün parti kurultayının tavrını, “Yeşiller’in Türklere olumsuz tavrı” olarak niteleyenler, acaba bu görüşlerini gözden geçirecekler mi?

2)Cem Özdemir, bugüne kadar Almanya ve Avrupa siyasetinde bir kariyer yaptıysa, bunda “Türk kökenli” olmasının hiç mi payı yok? Yeşiller Partisi onu, kendi kişisel becerisinin yanısıra, “Türk kökenli” olduğu için sahiplendi. Ve Cem Özdemir bu parti bünyesinde ciddi kariyer yaptı.

3)Cem Özdemir’in, “milletvekili adayı” olarak seçilmemesinin ana nedeni, Parti Başkanı” olarak seçilecek olmasıdır. Çünkü Yeşiller, “Cumulation de mandat” olarak nitelediğimiz, bir kaç görevi aynı anda yürütmeye karşıdır ve bu durum parti tüzüğünde de mevcuttur. Yeşiller’in en güçlü lideri olan Joschka Fischer bu nedenle hiç bir zaman “parti başkanı” olmamıştır. Milletvekili ve bakanlar, parti üst düzeyinde görev yapmazlar. Parti yönetim kurulunda olanların milletvekili olmaması bir ön şart. Bu prensip, sadece bugünkü eş başkan Claudia Roth için bozuldu. Onun da nedenleri vardı. Roth ile birlikte eş başkanlık yürüten Reiner Bütikhofer, milletvekili değil.

4)Bir başka neden olarak da, Yeşiller’in içinde giderek sol kesimin güçlenmesini gösterebiliriz. Cem Özdemir bu kesim içinde yer almıyor.

İşte bu nedenlerden dolayı Yeşiller’in, “kendilerinden olmayan”, birini bu partinin başına getirmeyecekleri görüşüne şiddetle itiraz ediyorum. Bu sütunda Yeşiller’i ve özellikle Cem Özdemir’in bu parti içindeki kariyerini savunmak hiç aklıma gelmezdi. Cem Özdemir’in, şu anki eş başkan Reiner Bütikhofer’in bile elde edemediği “milletvekilliği” için “ısrarcı” davranmasını da yanlış buluyorum. Bütikhofer de milletvekili olmadan bu görevi gayet iyi sürdürdü. Bütün bunlar, 16 kasım günü unutulacak ve göreceksiniz Almanya tarihinde ilk kez Türk kökenli bir siyasetçi “Parti Başkanı” seçilecek.

 

***

 

YATIRIMCI ÇEKMEK İÇİN TÜRKİYE’YE GİDİYORLAR

 

Hakan AYTAS/KÖLN | 16.10.08

 

Türk-Alman Ticaret ve Sanayi Odası (TATSO), Alman işadamları ve bürokratlarının Türk işadamlarıyla karşılıklı yatırım koşullarını araştırması ve fikir alışverişinde bulunması amacıyla Akdeniz ve Güneydoğu Anadolu bölgesine bir iş gezisi düzenliyor.

 

TÜRK-Alman Ticaret ve Sanayi Odası (TD-IHK), NRW INWEST GmbH ve Ruhr Metropolu ile birlikte 19-24 Ekim tarihleri arasında Türkiye’nin güneyine bir gezi düzenliyor. Essen, Dortmund ve Duisburg Ekonomi Teşvik Kurulu Temsilcileri’nin katılacağı gezinin amacı, Türkiye’nin ihracat pazarına yönelik yeni ilişkilerin kurulmasını hedefliyor. Aynı zamanda bu geziyle Türk yatırımcıların ilgilerinin Almanya’nın Ruhr Bölgesi’ne çekilmesi planlanıyor. Heyet, gezi çerçevesinde Adana, Mersin, Hatay ve Gaziantep illerini ziyaret edecek.

Proje yöneticisi Klaus Kipper-Doktor, ‘Essen Bölgesi’ndeki Türkler kalifiye orta sınıfı oluşturmaktadır. Bu olumlu gelişmeleri ve Essen Bölgesi’nin enerji, çevre ekonomisi, dizayn ve ticaret alanlarındaki önemli konumunu göz önünde bulundurarak, Türkiye ile ekonomi işbirliğimizi başarılı bir şekilde pekiştirmeye devam edeceğimize inanıyorum’ şeklinde konuştu. Toplantıda (soldan) TD-IHK Genel Müdürü Holger Hey, TD-IHK çalışanı Banu Avuk, Proje Yöneticisi Klaus Kipper-Doktor, NRW.INVEST GmbH’dan Petra Heller-Keusen,  Duisburg Ekonomi Teşvik Kurulu’ndan Ralf Meurer, Dortmund Ekonomi Teşvik Kurulu’ndan Frank Grützenbach ve Duisburg Ekonomi Teşvik Kurulu’ndan Angel Alava-Pons hazır bulundular.

***

 

 

A.A. | 16.10.2008

 

“FUARDAN OLUMLU BİR İZ BIRAKARAK AYRILACAĞIZ”

 

Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Türkiye’nin onur konuğu ülke olması vesilesiyle açılışını Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün yaptığı 60. Frankfurt Kitap Fuarı’ndan olumlu bir iz bırakarak ayrılacaklarını söyledi. 

 

Bakan Günay, fuar etkinliği çerçevesinde Frankfurt kentinde açılan sergileri gezerek bilgi aldı. Günay, “Türkiye’nin onur konuğu olarak katıldığı fuardan olumlu bir iz bırakarak ayrılacağız” dedi. Fuarda Türkiye’nin kültür ve düşünce tarihinin bütün renkleriyle dünyaya yansıtıldığına dikkati çeken Günay, Almanya Cumhurbaşkanı Horst Köhler’in de Türkiye’nin standını gezdikten sonra etkilendiğini belirtmesinin kendisini memnun ettiğini söyledi. Türkiye ile Almanya arasında değişik konularda köklü ilişkilerin olduğuna da işaret eden Günay, “Ancak kültürel açıdan ilk kez böyle bir çıkartma oldu. Türkiye, öncesi ve sonrasıyla Frankfurt’ta tam anlamıyla bir kültür çıkartması yaptı” diye konuştu.

Almanya’da yaşayan Türk vatandaşlarının da fuardan dolayı büyük mutluluk duyduklarını belirten Günay, “Türkiye bütün renklerini yansıtmasının yanı sıra Türk edebiyatının da dünyaya açılması fırsatını yakaladı” dedi. Bakan Günay, Topkapı Müzesi ve Frankfurt Uygulamalı Sanat Müzesi’nin birlikte düzenlediği “Lale, Kaftan ve Levni: Topkapı Sarayı’ndan Moda ve Minyatürler” adlı sergiyi, Frankfurter Dom kilisesinde Atilla Durak’ın “Ebru-Kültürel Çeşitlilik Üzerine Yansımalar” adlı fotoğraf sergisini ve Pauluskirche adlı kilisede açılan “Made in Turkey” adlı çağdaş Türk sanatçılarının resim sergisini gezdi.

 

***

 

-TÜRK-ALMAN İŞ KONSEYİ BAŞKANI ŞAHENK:

-“ALMANYA TÜRKİYE İÇİN ÇOK ÖNEMLİ BİR ÜLKE. ALMANYA,

AB’NİN İKİ KURUCU ÜLKESİNDEN BİR TANESİ. HER ZAMAN 

OLDUĞU GİBİ TÜRKİYE’NİN ÖNEMLİ BİR DOSTU OLARAK KALACAK”

(FOTOĞRAFLI)

İSTANBUL (A.A) – 16.10.2008 – Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Türk-Alman İş Konseyi Başkanı Ferit Şahenk, Almanya’nın Türkiye için çok önemli bir ülke olduğunu belirterek, “Almanya, AB’nin iki kurucu ülkesinden bir tanesi. Her zaman olduğu gibi Türkiye’nin önemli bir dostu olarak kalacak” dedi.

Şahenk, Türk-Alman İş Forumunda, yaşanan küresel finansal kriz ortamında işbirliğinin çok önem kazandığını, bu sebeple Almanya ile Türkiye arasındaki ilişkilerin de öne çıkacağını ifade etti.

Türkiye’de son 7 yılda ekonomik ve politik istikrar için önemli şeyler yapıldığını, Türkiye’nin bölgesel bir ekonomik güç haline geldiğini belirten Şahenk, enflasyon ve reel faiz oranlarının önemli ölçüde düştüğünü, cari açık konusunda bir ilerleme olmazken, kamu borcunun azaldığını kaydetti.

Şahenk, ekonomik alanda AB-Türkiye ilişkileri perspektifinde önemli bir gelişme sağlandığını, turizm, finansal hizmetler, inşaat, enerji, perakende, telekomünikasyon sektörlerinde Türkiye’nin ortakları tarafından fırsatların olduğu bir ülke olarak görüldüğünü, Türkiye’ye doğrudan yabancı sermaye yatırımı rakamının 2006 yılında 20 milyar dolar, 2007 yılında ise 22 milyar dolar olduğunu kaydetti.

Almanya-Türkiye ilişkilerinin ekonomik, toplumsal ve politik boyutunun olduğunu belirten Şahenk, “Almanya Türkiye için çok önemli bir ülke. Almanya AB’nin iki kurucu ülkesinden bir tanesi ve her zaman olduğu gibi Türkiye’nin önemli bir dostu olarak kalacak. Almanya, AB’nin Türkiye’ye açılan kollarında kucaklayıcı bir ülke olarak önemli bir yere sahip” diye konuştu.

AB’ye Türkiye’den doğru mesajları iletmede platformlar oluşturulması gerektiğini anlatan Şahenk, Almanya’daki Türk kökenli vatandaşların bu ülkede Türkiye hakkında bir yargı oluşturmada önemli rol oynadığını, çeşitli forumlarla da iki ülke arasında toplumsal iletişimin sağlanması gerektiğini ifade etti.

Ferit Şahenk, “Türkiye ve Almanya’da sokaktaki insanın da birbirinin kültürünü anlaması gerekiyor. AB sadece ekonomik bir mücadele gerektirmiyor, toplumsal bir mücadele de gerektiriyor” dedi.

Almanya’da Türk iş gücünün önemli bir derecede olduğunu ve günümüzde ülkede orta büyüklükte birçok Türk şirketinin olduğunu söyleyen Şahenk, birçok aktif Türk girişimcinin olduğunu Almanya’da Türklerin Alman toplumu ve ekonomisi içinde de önem kazandığını dile getirdi.

Çok kültürlü bir anlayış oluşturmada kültürel ve sosyal olayların önemine değinen Şahenk, Türk sanatı ve sanatçılarının bu algıyı oluşturmada Almanya’da önemli işler yaptığını kaydetti.

Burslar, kurumlar arası anlaşmalar ile eğitim alanında da önemli ilişkiler geliştirilebileceğini belirten Şahenk, “Umarım 3 ve 4. nesil Türkler Almanya’nın yine ekonomik ve kültürel ruhu olacak” dedi.

-İKİ ÜLKE ARASINDA TİCARET-

Almanya’nın Türkiye’nin en büyük ihracat ortağı olmayı sürdürdüğünü belirten Şahenk, iki ülke arasındaki dış ticaret hacminin geçen yıl 29,5 milyar dolar olduğunu, bu rakamın yılın ilk 7 ayında şimdiden 19,9 milyar dolara ulaştığını kaydetti.

Şahenk, şunları kaydetti:

“Almanya, Türkiye’deki en büyük ve en önemli yatırımcı ülke. Türkiye’deki Alman şirketlerinin sayısı 2007 sonunda 2.862’yi buldu. Almanya’dan Türkiye’ye doğrudan yabancı sermaye yatırımı akışı 2006 yılında 360 milyon dolar, 2007’de 999 milyon dolar oldu. Bu yılın ilk yarısında bu rakam 322 milyon dolara ulaştı.”

Orta Doğu, Uzak Doğu, Afrika, Avrupa ve Asya pazarları arasında coğrafi olarak bir köprü olan Türkiye’nin önemli bir iş ve ticaret merkezi konumunda olduğunu söyleyen Şahenk, kimya, enerji, elektronik, yenilebilir enerji, turizm ve bankacılık sektörlerinde ticaret ve işbirliği alanında potansiyel olduğunu söyledi.

Almanya’nın İstanbul Başkonsolosu Matthias Von Kummer de Türkiye Almanya arasındaki yakın ilişkilerin asırlar öncesine dayandığını belirterek, İstanbul’da 1877 yılında kurulan elçiliğin, bugünkü konsolosluğun Almanya’nın ilk diplomatik temsilcisi olduğunu söyledi.

İki ülke arasındaki ilişkilerin politik, toplumsal ve ekonomik boyutuna değinen Kummer, Almanya’nın Türkiye’nin AB üyeliğini her zaman desteklediğini bundan sonra da desteklemeye devam edeceğini ifade etti.

İlişkilerin toplumsal boyutu ile ilgili olarak Almanya’da yaşayan Türk kökenli vatandaşların sayısının 3 milyonu bulduğunu dile getiren Kummer, her yıl Türkiye’yi ziyaret eden Alman turist sayısının 2007 yılında 4,15 milyona ulaştığını kaydetti.

-ÇEVRE DOSTU ENERJİ KONUSUNDA İŞBİRLİĞİ-

Kummer, ekonomik alandaki ilişkilerin gümrük birliği ile birlikte Almanya’nın Türkiye’nin en önemli ortağı haline geldiğin, AB uyum yasaları ve reformlarla da iş ilişkilerinin güçlendiğini, istikrar ve güven kazandığını belirtti.

Kummer, “Genç insan gücü ve Orta Doğu ve Doğu Avrupa’ya yakın coğrafi açıdan önemli bir iş noktası olan Türkiye’de, Alman şirketleri uzun dönemli düşünüyor” dedi.

Almanya Türkiye arasındaki iş ilişkilerinde “enerji” ve “çevreci teknolojiler” sektörlerinde önemli fırsatların olduğunu belirtti.

Geçen yıllarda dinamik bir ekonomik büyüme yakalayan Türkiye’nin artan enerji ihtiyacını yakın gelecekte tedarik etmekte sıkıntı çekebileceğini, bu konuda Türk hükümetinin de önlemler aldığını ifade eden Kummer, enerji üretimi ve enerji dağıtımında mevcut altyapının iyileştirilmesi konusunun gündeme geldiğini söyledi.

Bu konuda Alman şirketlerin uzmanlaştığını dile getiren Kummer, “Enerji alanında Alman şirketleri Türkiye’ye ileri teknolojileri yerleştirebilir. Türk Alman enerji projelerinde karmaşık “know how”ı sağlayabilir” dedi.

(NEV-ALİ-TLN)

 

***

 

-ALMANYA’NIN ESKİ KOMÜNİST DOĞU KESİMİNDE İLK CAMİ AÇILDI

BERLİN (A.A) – 16.10.2008 – Almanya’nın eski komünist doğu kesiminde, minaresi ve kubbesiyle ilk cami açıldı. 

Berlin’in Pankow semtinde yapılan iki katlı,13 metre kubbeli ve beyaz renkteki Hadija Camisi’nin açılış töreni sırasında polis caddede barikat kurdu.   

Açılış törenine Ahmediye Müslüman topluluğu katılırken, birkaç bina ileride kendilerine ”Biz Pankow’uz” diyen yaklaşık 300 kişilik bir grup caminin açılışını protesto etti.   

Ahmediye topluluğunun bir üyesi olan Fazlur Rahman Enver, ”Bu çok özel. Başkentte bulunuyor ve (eski) Doğu Almanya’da ilk kez açılan bir cami” dedi.  

Berlin’in Türklerin çoğunlukta yaşadığı batı kesiminde, çoğu eski depolarda veya binaların içinde yaklaşık 70 cami bulunuyor.   

Ahmediye topluluğu Kuran’a ve Hz. Muhammed’i inanıyor ancak topluluğun kurucusu ve 1835 Hindistan doğumlu Mirza Gulam Ahmed’i mesih olarak kabul ediyor.  

(AP-NRD-TEM)

 

***

 

-AVUSTURYALI MİMAR HOLZMEİSTER’IN ADI, ÇANKAYA’DA BİR SOKAĞA VERİLDİ

ANKARA (A.A) – 16.10.2008 – Ankara Büyükşehir Belediye Meclisinin kararıyla Avusturyalı Mimar Clemens Holzmeister’ın adı, Çankaya’da bir sokağa verildi.

Ankara Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Seyfi Saltoğlu, Hilal Mahallesi 703’üncü sokakta düzenlenen törende, Türkiye ile Avusturya arasındaki dostluğun pekişmesinde önemli katkıları olan Avusturyalı Mimar Holzmeister’ın adının 703’üncü sokağa verilmesinden dolayı duyduğu memnuniyeti dile getirdi.

Holzmeister’ın, Ankara’da büyük eserleri bulunduğunu belirten Saltoğlu, eserler arasında TBMM, Milli Savunma Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı, orduevi, Genelkurmay binaları ve Güven Anıtı’nın yer aldığını bildirdi.

Holzmeister’ın eserlerinde, anıtsal klasikçiliğin yanı sıra modern mimarlık anlayışının da göze çarptığını ifade eden Saltoğlu, ”Ünlü mimar, Almanya, Avusturya ve Brezilya’da da eserleri olan çağımızın en önemli sanatçıları arasındadır. Kentimize hizmeti ve emeği geçenleri anmak, gelecek nesillere aktarmak ve kent bilincinin oluşturulması açısından bizim de sorumluluklarımız var. Bu doğrultuda Ankara Büyükşehir Belediyesi olarak başkentin tarihi kimliğine önemli eserler kazandıran büyük ustamızın adını belediye meclisi kararıyla bir sokağa vermiş bulunuyoruz” dedi.

Viyana Belediye Meclisi Üyesi Rudi Schicker de 25 yıl önce yaşamını kaybeden ünlü mimar Holzmeister’ın adının Ankara’da yaşatılmasından memnuniyet duyduklarını ifade ederek, Ankara Büyükşehir Belediyesi yetkililerine teşekkür etti.

Daha sonra, Saltoğlu ve Schicker, Holzmeister’ın adını taşıyan sokak tabelasının üzerindeki örtüyü birlikte kaldırdılar.

(JM-FER-ARD)

Exit mobile version