İÇİNDEKİLER:
-FRANKFURT KİTAP FUARI’NDA HARİTA REZALETİ
-E-KONSOLOSLUK İMKANINDAN FAYDALANIN
-TÜRK-ALMAN SANAYİ VE TİCARET ODASI (TATSO), İŞADAMLARINI TÜRKİYE’YE GÖTÜRÜYOR
-KİTAP FUARI’NDA TÜRK ESERLERİNE BÜYÜK İLGİ
-CUMHURBAŞKANI GÜL, ALMANYA’DA
-GÜL, BASIN TOPLANTISI YAPTI
–YÖK BAŞKANI ÖZCAN TÜRK ÖĞRENCİLERLE BULUŞTU
–KRİZ, RUSYA’DAKİ TÜRK MÜTEAHHİTLERİ VURDU
–TÜRKİYE’NİN 47 YILLIK HAYALİNDE SON DÖNEMEÇ
***
FRANKFURT KİTAP FUARI’NDA HARİTA REZALETİ
16 Ekim 2008
A.A
Almanya’nın Frankfurt kentinde resmi açılışı dün yapılan 60. Frankfurt Kitap Fuarında, Irak’ın kuzeyindeki bölgesel yönetim tarafından açılan standda bölücü harita asıldı.Irak‘ın kuzeyindeki bölgesel yönetimin standında asılan sözde Kürdistan haritasının, Türkiye’nin bazı illerini de içine aldığı dikkati çekti.
Ziyaretçilere bugün kapıları açılan fuarda Türkiye standının bulunduğu katın altında,
Bunun üzerine Türkiye’nin Berlin Büyükelçiliği tarafından yapılan açıklamada, bu konuda başlatılan girişimlerin sürdürüldüğü bildirildi.
Dünyanın en büyük kitap fuarı olarak bilinen ve Türkiye’nin bu yıl onur konuğu ülke olduğu Frankfurt Kitap Fuarı, 19 Ekime kadar açık kalacak.
***
E-KONSOLOSLUK İMKANINDAN FAYDALANIN
Erol AGCA / DÜSSELDORF | 14.10.2008
Düsseldorf Başkonsoloslu Hakan Kıvanç, konsoloslukta başlatılan e-konsolosluk hizmetiyle ilgili bilgi vererek “Bundan böyle tüm hizmetlerimiz evinize taşınmış oluyor” dedi.www.e-konsolosluk.net internet adresinden tüm konsolosluk işlemleri için ayrıntılı bilgilerin alınacağını da belirten Başkonsolos Hakan Kıvanç şöyle konuştu: “Düsseldorf başkonsolosluğunda toplam 123 adet değişik işlem yapılmaktadır. Vatandaşımız başvurularını e-konsolosluktan yaptıktan sonra evraklarını postayla göndermek suretiyle bizzat konsolosluğa gelmesine gerek kalmayacaktır. Hangi işlemlerin bizzat başvuruyla, hangi işlemlerin posta veya interaktif yöntemle yapılabileceğine ilişkin bilgiler internet sayfamızda gösterilmiştir” dedi.
Düsseldorf Başkonsolosu Hakan Kıvanç konsoloslukta başlatılan e-konsolosluk işlemleri hakkında bilgi vererek, “Bundan böyle artık işlemlerimiz mevzuatın izin verdiği ölçüde e-Konsolosluk hizmetiyle vatandaşın evine, bürosuna taşınmış olmaktadır. Bu nedenle vatandaşlarımızı e-konsolosluk’a üye olmaya davet ediyorum” dedi.
***
-TÜRK-ALMAN SANAYİ VE TİCARET ODASI
(TATSO), İŞADAMLARINI TÜRKİYE’YE GÖTÜRÜYOR
KÖLN (A.A) – 15.10.2008 – Türk-Alman Ticaret ve Sanayi Odası (TATSO), Alman işadamları ve bürokratlarının Türk işadamlarıyla karşılıklı yatırım koşullarını araştırması ve fikir alışverişinde bulunması amacıyla Akdeniz ve Güneydoğu Anadolu bölgesine bir iş gezisi düzenliyor.
19-24 Ekim tarihleri arasında gerçekleşecek olan gezi, TATSO’nun Köln’deki genel merkezinde düzenlenen bir basın toplantısıyla kamuoyuna duyuruldu.
İşadamlarının ”Roadshow” adını verdiği ve 6 gün sürecek olan gezi kapsamında Adana, Mersin, Hatay ve Gaziantep kentleri gezilerek, yatırım ve ekonomik işbirliği olanakları araştırılacak.
TATSO Genel Sekreteri Holger Hey, düzenledikleri geziyle Türkiye-Almanya arasındaki ekonomik ilişkileri pekiştirmeyi ve bu illerdeki yatırımları teşvik etmeyi amaçladıklarını söyledi.
Siyasal ve ekonomik yetkililerle yapılacak olan görüşmelerde, ekonomik işbirliği gibi konuların ele alınacağını dile getiren Hey, ”Türkiye ve Kuzey Ren-Vestfalya arasındaki dış ticaret 2007 yılında tahminen 6,5 milyar Avro’dur. Böylece bu rakam, son 10 yıl içinde iki katından fazla bir artış göstermiştir. Kuzey Ren Vestfalya, Türkiye’nin en önemli 10 dış ticaret ortağı arasında yer almaktadır. KRV’li girişimler, 2003 yılından bu yana Türkiye’de yaklaşık 1 milyar Avro’luk bir yatırım yapmıştır. Kuzey Ren-Vestfalya’da yapılan Türk doğrudan yatırımları, yıllık 30 milyon Avro ile halen belirgin gelişim potansiyeline sahiptir” diye konuştu.
Hey, Güneydoğu bölgesinin bu gezi için bilinçli olarak tercih edildiğini ve Adana, Mersin, Gaziantep ve Hatay illerinin geçmiş yıllarda enerji, lojistik kimya, tekstil ve inşaat sektörlerinde büyük bir ekonomik büyüme kaydettiğini sözlerine ekledi.
Gezide Essen, Duisburg ve Dortmund kentlerinden yetkililer ve işadamları ile TATSO üyesi işadamları, Türkiye’deki Türk girişimcilerle ortak yatırım olanaklarını inceleyecek, aynı zamanda da Türk işadamlarını Almanya’da KRV eyaletinde yatırım yapmaya çağıracak.
Wirtschaftsförderung Dortmund Kurumu’ndan proje müdürü Frank Grützenbach ise günümüzde birçok şirketin Türkiye ile yoğun işbirliği içinde olduğunu belirterek, şunları kaydetti:
”Birçok firma üretimini Türkiye’de gerçekleştirmektedir. Dortmund ve Türkiye arasında yalnızca sanayi alanında değil, aynı zamanda bilimsel işbirlikleri de mevcuttur. İş dünyasının ortağı olan Dortmund Ekonomi Teşvik Kurumu, bu vesileyle Türkiye’ye yapılacak olan delegasyon gezisini, mevcut bağlantıları derinleştirmek ve iki ülke arasındaki işbirliğini yoğunlaştırmak için çaba sarfedecektir. Ziyaret edeceğimiz bu bölgeler, sektör yapıları ve gelişmiş üniversiteleriyle büyük bir potansiyel sunmaktadırlar.”
(KAR-NRD-İN)
***
Ahmet KÜLAHÇI-Tuncay YILDIRIM-Ayhan CAN-Hasan AYCI-Murat TOSUN-Sabri Erdogan / FRANKFURT | 15.10.2008
KİTAP FUARI’NDA TÜRK ESERLERİNE BÜYÜK İLGİ
Frankfurt Kitap Fuarı’na konuk ülke olarak katılan Türkiye, çağdaş ve geleneksel edebiyatını dünyaya tanıttı. Türkiye’ye ayrılan pavyon izleyici akınına uğradı.
TÜRKİYE’nin onur konuğu olarak katıldığı 60’ıncı Frankfurt Kitap Fuarı’nın ilk gününde Türk edebiyatı dünya okurlarıyla buluştu. Yüzlerce yazar, binlerce okur ve üç bin 500’e yakın yayıncının katıldığı fuarda Türkiye, edebiyatı ve kültürel yayınlarıyla ilgi odağı oldu. Onur konuğu Türkiye’ye ayrılan 5.1 numaralı pavyonda 150 civarında Türk yayınevi çocuk kitaplarından, siyasi eserlere, tarih yayınlarından romanlara kadar binlerce Türkçe eseri sergilediler. Türk stantlarını gezen yabancı konuk ve yayıncılar, stant görevlilerinden bilgi aldılar. Fuarda özellikle İngilizce’ye çevrilmiş Türk edebayıtına büyük ilgi oldu. SÜPER DOSTLARI İMZALADI
Çağdaş Alman edebiyatının önemli temsilcilerinden Türk kökenli Feridun Zaimoğlu da standı ziyaret ederek Hürriyet Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkek’e, Bild Genel Yayın Yönetmeni Kai Diekmann ile birlikte yayına hazırladıkları ‘Süper Dostlar’ adlı kitabı imzalattı. Standa kızı Nina ile birlikte gelen Avrupa Parlamentosu Milletvekili ve işadamı Vural Öger de Özkök ile stantta bulunan Kai Diekmann’la bir süre sohbet etti.
***
-CUMHURBAŞKANI GÜL, ALMANYA’DA
-GÜL, BASIN TOPLANTISI YAPTI
-”FRANKFURT KİTAP FUARI’NDAN SONRA, ÖZELLİKLE AVRUPA’DA TÜRKİYE’NİN
YENİ BİR İMAJI OLUŞACAKTIR. AVRUPA’DA ÇOK DAHA CANLI BİR TÜRK KÜLTÜR
ALGILAMASI SÖZ KONUSU OLACAKTIR”
-”BUGÜN TÜRKİYE’DE BASILAMAYAN BİR KİTAP DA İFADE EDİLEMEYEN BİR
DÜŞÜNCE DE YOK. HERKES DÜŞÜNCESİNİ İFADE EDEBİLİYOR”
-”KÜRESEL FİNANSAL KRİZ, BİR ÇOK İDEOLOJİK, TEORİK, EKONOMİK, POLİTİK
TARTIŞMALARI DA BERABERİNDE GETİRDİ VE BU KRİZ BÜTÜN DÜNYAYI ETKİLİYOR.
ONUN İÇİN GENİŞ KATILIMLI YENİ BİR DÜNYA EKONOMİK DÜZENİNİN KONUŞULMASI
VE BUNUN OLUŞTURULMASININ GEREKLİ OLDUĞUNA İNANIYORUM”
FRANKFURT (A.A) – 15.10.2008 – Ali Hakan Der bildiriyor – Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, 60. Frankfurt Kitap Fuarı’ndan sonra, özellikle Avrupa’da Türkiye’nin yeni bir imajının oluşacağını belirterek, ”Avrupa’da çok daha canlı bir Türk kültür algılaması söz konusu olacaktır. Yeni tercümeler, konserler olacaktır. Türk kültürü çok daha güzel bir şekilde tanıtılacaktır” dedi.
60. Frankfurt Kitap Fuarı’ndaki konferans merkezinde basın toplantısı yaparak, Almanya ziyareti hakkında açıklamalarda bulunan Gül, fuarın Türk edebiyatının tanıtılması başta olmak üzere Türk kültürünün zenginliğini ve çok yönlülüğünü ortaya koyan etkinliklerin düzenlenmesine imkan sağladığını söyledi.
”Çok değerli bir edebiyat adamı, Türkiye’nin yaşayan en büyük şairlerinden” sözleriyle nitelediği şair Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın vefatından duyduğu üzüntüyü de dile getiren Cumhurbaşkanı Gül, Dağlarca’ya rahmet, Türk milletine de başsağlığı diledi.
Bir kültür olayı dolayısıyla geldiği Frankfurt’ta Almanya Dışişleri Bakanı Frank-Walter Steinmeier ve Almanya Cumhurbaşkanı Horst Köhler ile görüştüğünü de hatırlatan Gül, Steinmeir ile Türk-Alman ilişkilerini geniş bir şekilde görüşme olanağı bulduklarını dile getirdi.
Cumhurbaşkanı Köhler’in IMF Başkanlığı yaptığı dönemde, Türkiye’nin 2000’li yıllarda yaşadığı krizleri Washington’dan izlediğini kaydeden Gül, Türk ekonomisinin nasıl güçlendiğini, Türkiye’nin reformlardaki başarısını yakından bilen bir kişi olduğunu söyledi.
Görüşmede, küresel finans krizinin nasıl görüldüğünün karşılıklı olarak ele alındığını da aktaran Cumhurbaşkanı Gül, görüşmenin faydalı geçtiğini ifade etti.
Cumhurbaşkanı Gül, Almanya’daki Türk toplumunun temsilcileriyle bir araya geldiğini, samimi ve güzel görüşme gerçekleştirdiklerini anlatarak, Frankfurt Sanayi ve Ticaret Odasını ziyaret ettiğini de anımsattı.
Frankfurt’un sadece ticaret ve borsa merkezi olmadığını, bugün de dünyanın kültür merkezi haline geldiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Gül, dünyanın sanat, edebiyat, kültür birikiminin, yazarlar ve kitaplar aracılığıyla Frankfurt’a geldiğini ve bunların dünyaya tanıtıldığına dikkati çekti. Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye’nin bu yıl kitap fuarına konuk ülke olarak kabul edilmesinin de ”onur verici” olduğunu söyledi. Cumhurbaşkanı Gül, sözlerini şöyle sürdürdü:
”Türkiye’de de çok canlı bir edebiyat, kültür dünyası vardır. Özellikle Türkiye’deki demokrasinin gelişmesi, standartlarımızın gelişmesi, ifade hürriyetinde çok büyük aşamalar kaydetmiş olmamız, önündeki engellerin kalkmış olması, bu dinamizmi, canlılığı tabii ki müspet anlamda körüklemiştir. Türkiye’de zengin, canlı, dinamik bir yayın hayatı vardır. Bununla da kıvanç duyuyoruz. Türkiye sadece ekonomik olarak gelişmiyor aynı zamanda sanatta ve kültürde de çok büyük başarılar elde ediyor. Dünya da bunu fark ettiği için, Nobel Edebiyat Ödülü’nü bir Türk olan Orhan Pamuk’un kazanması, bir çok Türk yazarın kitaplarının yabancı dillere çevriliyor olması, bugün bu fuarda da bir çok yabancının Türk yayıncılarıyla yakın temas içinde olması, Türkiye’deki yayın hayatını takip etmesi, Türkiye’den çok daha fazla kitabın tercüme edilmesinin konuşulması… Bunlar, Türkiye’nin övüneceği, güzel taraflarıdır.
İnanıyorum ki bu fuardan sonra, özellikle Avrupa’da Türkiye’nin yeni bir imajı oluşacaktır. Avrupa’da çok daha canlı bir Türk kültür algılaması söz konusu olacaktır. Yeni tercümeler, konserler olacaktır. Türk kültürü çok daha güzel bir şekilde tanıtılacaktır.”
Fuarın düzenlenmesinde emeği geçenleri kutlayan Cumhurbaşkanı Gül, bunun sivil bir hareket olduğunu vurguladı. Yayıncıların temsilcilerinin bir araya gelerek organizasyonu gerçekleştirdiklerine işaret eden Gül, devletin ve Kültür ve Turizm Bakanlığının da buna destek verdiğini söyledi.
Gül, ”Buradan, Türkiye’nin her bakımdan daha iyi algılandığını, Türk-Alman ilişkilerinin her bakımdan daha ileriye gittiğini görerek ayrılıyorum. Ayrıca, bu fuarın da çok iyi izler bırakacağına bizzat şahit olduğum için memnun ayrılıyorum” diye konuştu.
-”BİZİM KENDİMİZE ÖZ GÜVENİMİZ VARDIR”-
Cumhurbaşkanı Gül, Almanya’daki bazı basın yayın organlarında Türkiye hakkında olumsuz görüşlerin dile getirildiğinin hatırlatılması ve değerlendirmesinin sorulması üzerine, fuarın Alman televizyonlarında ve yazılı basınında, yabancı basın-yayın kuruluşlarında geniş şekilde yer aldığını belirterek, organizasyonu sevenlerin de tenkit edenlerin de olabileceğini kaydetti.
Fuara, şimdiye kadar belki hiçbir dönemde olmadığı kadar, canlı bir ilgi olduğunun kendisine iletildiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Gül, ”Beğenen olur, beğenmeyen olur. Her tenkitten hemen alınmayın, moraliniz bozulmasın. Herkes bizi övecek diye bir şey yok. Biz de onları övmüyoruz doğrusu. Onların beğenmediğini biz çok beğeniriz, bizim beğendiğimiz şeyleri de onlar beğenmeyebilirler. Bizim kendimize öz güvenimiz vardır. Bir gazetede, televizyonda, bir eleştiriyi, ‘Beğenmedim’ lafını görünce üzülmenin hiç anlamı yok” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Gül, bir başka soru üzerine, Türkiye’de çok büyük değişiklikler olduğunu, okuma oranında ve okullaşmada büyük bir yükselişin söz konusu olduğunu belirtti.
Kitapların basımı, gazetelerin tirajında büyük artışlar söz konusu olduğunu dile getiren Gül, 2002 yılında 9 bin, 2005 yılında 30 bin kitap basıldığını vurguladı.
Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye’de sadece ekonomide değil, kültür hayatında ve demokratik hayatta da çok büyük değişiklikler olduğunu yineledi.
Almanya’da yaşayanların Türkiye’nin eski yıllarını, eski bilgileri hatırladığını ve bunlara dayanarak konuşuyor olabileceklerini söyleyen Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye’de çok sayıda ve her türlü konuda kitap basıldığını ifade etti.
Türkiye’de konuşulan bütün dillerde ve lehçelerde kitaplar bulunduğunu kaydeden Gül, ”Çok övünebilirsiniz aynı futbolda olduğu gibi, kültür hayatında da çok büyük şeyler oluyor” dedi.
Türkiye’nin, Frankfurt Kitap Fuarı’nın 60’ıncı yılında onur konuğu olarak davet edilmesinin de çok anlamlı olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye’nin her bakımdan cazip ve göz kamaştırıcı bir ülke konumuna geldiğini kaydetti. Cumhurbaşkanı Gül, ”Herkes en güzel fırsatları Türkiye’ye vermek istiyor. Onun için bu fırsat Türkiye’ye verildi. Onun için siz sevinebilirsiniz, Türkiye’de çok güzel şeyler oluyor” diye konuştu.
-”TÜRKİYE YASAKLAR ÜLKESİ GİBİ DEĞİL”-
Cumhurbaşkanı Gül, bir başka gazetecinin, fuarın ”Türkiye’nin tüm renkleriyle” sloganını güzel ve yerinde bulduğunu söylediğini hatırlatması ve ”Bunu Türkiye’ye yönelik bir mesaj olarak da almak mümkün mü?” diye sorması üzerine Cumhurbaşkanı Gül, ”Türkiye ile ilgili sinyalleri neden Frankfurt’tan vereyim ki? Türkiye’de Parlamento’da, Ankara’da veriyorum, ‘Türkiye’nin bütün renkleri Türkiye’nin zenginliğidir’ diyorum. Hepsi bizim zenginliğimizdir, hepsiyle övünüyoruz. Bu farklılıklar Türkiye’yi zengin yapandır. Küçük olanlarda hiç renk olmaz, eğer çok renk varsa bu zaten sizin büyüklüğünüzü gösterir. O açıdan hepsiyle gurur duyuyoruz” diye konuştu.
Türkiye’de bazı sıkıntıların olduğunu, bu sıkıntıların köklü bir değişim sürecinden sonra aşıldığını, ekonomik ve demokratik reformların el ele gittiğini ifade eden cumhurbaşkanı Gül, ”Bugün Türkiye’de basılamayan bir kitap da ifade edilemeyen bir düşünce de yok. Herkes düşüncesini ifade edebiliyor. Bazen zannediliyor ki şunlar, şunlar, Türkiye’de konuşulmuyor. Hayır, her şey konuşuluyor. En ekstrem düşünceler, fikirler de…” dedi.
Cumhurbaşkanı Gül, ABD’ye yaptığı ziyaret sırasında bir kitabevinde gördüğü ”ekstrem bir kitabı” eline aldığını ve kendisine bu kitabın çevirisinin Türkiye’de olduğunun söylendiğini anlatarak, ”Türkiye yasaklar ülkesi gibi değil. Dün de söyledim, ama hala tabii ki yapmamız gereken güzel işler de var. Bunların yapılacağına da inancım tamdır” dedi.
-”GENİŞ KATILIMLI YENİ BİR DÜNYA EKONOMİK DÜZENİ”-
Almanya’daki Türk toplumunun uyum sürecine ilişkin düşüncelerinin ve Türk toplumundan beklentilerinin sorulması üzerine de Gül, son 5-6 yılda Almanya’da da büyük bir değişim yaşandığını ifade etti.
Cumhurbaşkanı Gül, Almanya’da yaşayan Türk vatandaşlarının burada mutlu ve güçlü olarak yaşaması gerektiğini belirterek, bunun anavatan Türkiye’ye de büyük hizmeti olacağını, Türkiye ile Almanya arasında böylece gerçek köprü olunabileceğini söyledi. Gül, mutlu ve güçlü olabilmek için Almanca’nın iyi öğrenilmesi ve eğitime önem verilmesi gerektiğini ifade etti.
Türkiye’deki siyaset ve güncel konuların yanı sıra Almanya’daki konularla da ilgilenilmesini isteyen Cumhurbaşkanı Gül, ekonomik faaliyetlerde bulunmasının önemine dikkati çekti. Gül, Almanya’daki Türk toplumunun problemleri, istek ve talepleriyle de ilgilenildiğini kaydetti.
Cumhurbaşkanı Gül, yaptığı görüşmelerde ele alınan küresel finans krizine ilişkin ayrıntıların sorulması üzerine de küresel krizin herkesi az veya çok ilgilendireceğini söyledi.
”1929’dan sonraki en büyük kriz” olarak değerlendirilen böyle bir krizden ders çıkarılması gerektiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Gül, Almanya Cumhurbaşkanı Köhler’in, 1929’dan sonra toplanan ve dünyadaki ekonomik faaliyetlere ilişkin ortak anlayışların ortaya çıktığı konferansa benzer bir konferansın toplanması yönündeki görüşünü dile getirdiğini belirterek, bunu güçlü bir şekilde desteklediğini aktardı.
Cumhurbaşkanı Gül, ”Bu kriz bir çok ideolojik, teorik, ekonomik, politik tartışmaları da beraberinde getirdi ve bu kriz sadece New York’u, Londra’yı değil bütün dünyayı etkiliyor. Onun için geniş katılımlı yeni bir dünya ekonomik düzeninin konuşulması ve bunun oluşturulmasının gerekli olduğuna inanıyorum” diye konuştu.
***
YÖK BAŞKANI ÖZCAN TÜRK ÖĞRENCİLERLE BULUŞTU
YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan, yurt dışında lisansüstü çalışmalarını tamamlayan öğrencilerin Türkiye’ye dönmesi gerektiğini belirterek, ”çünkü Türkiye’de size çok ihtiyacımız var” dedi.
Prof. Dr. Özcan, New York’ta, Prof. Dr. Atilla Eriş ve New York Başkonsolosu Mehmet Samsar ile Türkevi’nde öğrencilerle yaptığı toplantıda, onlara ABD’deki temaslarıyla ilgili bilgi verdi, ardından YÖK ve MEB burslarıyla New York ve çevresinde master ve doktora programlarına katılan öğrencilerin kendilerine yöneltikleri soruları yanıtladı.
Özcan, öğrencilerin, kendilerine verilen aylık burs miktarının az olduğu, ABD’de yaşamakta zorlandıkları ve bu konuda ne yapılabileceğini sormaları üzerine konuyu Maliye Bakanlığıyla görüşeceğini ve bu talebi aktaracağını söyledi.
Kendisinin de Şikago Üniversitesinde o zamanın şartlarıyla burslu olarak okuduğunu anlatan Özcan, öğrencilerin sorularını tek tek dinledi.
Başkan Özcan, bazı öğrencileri dinledikten sonra bu öğrencilerin lisansüstü çalışmalarını tamamlamalarının ardından yılardır burada kalıp hala Türkiye’ye dönmemelerinin kabul edilemez olduğunu da belirterek, ”biz sizle ve sizin sorunlarınızla ilgileniyoruz, buradayız, çünkü Türkiye’de size çok ihtiyacımız var” diye konuştu.
ABD’ye burslu gelen Türk öğrencilerin çalışmaları biter bitmez Türkiye’ye dönmeleri gerektiğini söyleyen Özcan, Türkiye’nin genç nüfusunun öğretim görevlilerine büyük ihtiyaç duyduğunu ve Türkiye’de son 2 yılda 44 üniversitenin açıldığını belirtti.
Özcan bazı kişisel sorular üzerine, öğrencilerin sorularına yanıt almakta inisiyatifi ele alıp çözüm yolunda harekete geçmelerinin de önemli olduğunu belirterek, YÖK’ün alanına giren tüm konularda kapılarının her zaman öğrencilere açık olduğunu, kendisi ve yardımcılarına telefonla ulaşılabileceğini söyledi.
Özcan, Türkiye’ye öğretim görevlisi olarak dönen ve dönecek burslu öğrencilerin Türkiye’nin tüm bölgelerinde görev yapmalarının da son derece önemli olduğunu vurguladı.
Özcan bu kapsamda öğrencilerin de talep ettiği, ABD’ye gelmeden önce öğrencileri Amerika’daki hayata ve eğitime hazırlayacak danışmanlık hizmetine ihtiyaç olduğunu vurguladı, buna öncelik vereceklerini belirtti ve ”ben göreve geldikten sonra ilk yurt dışı ziyaretimi ABD’ye yapıyorum. Sizleri dinlemek çok iyi oldu” şeklinde konuştu.
Öğrenciler de YÖK Başkanının gelip kendileriyle bizzat görüşmesinden büyük mutluluk duyduklarını belirterek, Özcan ve beraberindeki YÖK heyetine teşekkür etti.
ABD’deki ziyaretlerinin de son derece yoğun, kapsamlı ve faydalı geçtiğini belirten YÖK Başkanı Prof. Dr. Özcan da özellikle New York Devlet Üniversitesi (SUNY) yetkilerinin kendisine Türk öğrencilerin başarılarından çok memnun olduklarını söylemelerinden büyük mutluluk duyduğunu söyledi.
Özcan, SUNY ile çifte diploma imkanı tanıyan programın devam edeceğini, süresi yakında dolacak işbirliği mutabakatının yerine yenisinin yapılacağını belirtti. Özcan yine benzer bir şekilde ABD’deki meslek yüksekokullarıyla işbirliğine önem verdiklerini ve bu kapsamda Delaware’de ABD’deki meslek yüksekokullarının en önemlilerini bir şemsiye altında toplayan ”Uluslararası Gelişim İçin Meslek Yüksekokulları-Community College for International Development-CCID” ile önemli bir protokol imzaladıklarını anlattı.
YÖK Yürütme Kurulu Üyesi Atilla Eriş de toplantıda öğrencilerin sorularına yanıt verdi.
Toplantıya katılan SUNY Uluslararası Programlar Bölüm Başkan Yardımcısı Robert R. Gosende de A.A muhabirine yaptığı açıklamada, YÖK Başkanıyla tanışmaktan büyük memnuniyet duyduğunu ve Türkiye’deki üniversitelerle sürdürülen işbirliğinden çok memnun olduklarını söyledi. Gosende, bunda Türk öğrencilerinin başarısının büyük rol oynadığını da belirtti.
Toplantıya YÖK heyeti üyeleri Prof. Dr. Durmuş Günay, Ankara Üniversitesi Çankırı Meslek Yüksekokulu Müdürü Prof. Dr. Sabahattin Balcı ve YÖK Başkan Danışmanı Doç. Dr. Talip Küçükcan da katıldı.
Özcan başkanlığındaki heyetin yarın New York Valisi David A. Paterson’la görüşmesi bekleniyor.
ABD’ye 5 Ekimde gelen heyetin, 17 Ekimde New York’tan Türkiye’ye hareket etmesi öngörülüyor.
16 Ekim 2008
***
KRİZ, RUSYA’DAKİ TÜRK MÜTEAHHİTLERİ VURDU
Tuğba Tekerek
Rusya’yı vuran global kriz, bu ülkede iş yapan Türk inşaat firmalarını da sıkıntıya soktu. Türk müteahhitler, pek çok projenin durduğu ülkeden dönmemek için ‘mucize’ bekliyor
ABD çıkışlı global finansal krizin dalgalarının en çok vurduğu ülkelerden biri olan Rusya’da iş yapan Türk inşaat şirketleri zor günler yaşıyor. Rus-Türk İşadamları Birliği (RTİB) Başkanı Ali İhsan Akıskalıoğlu krizin kendileri için büyük sıkıntı yarattığını belirterek, “30’a yakın Türk projesi ya durma noktasında ya da yavaşladı” dedi.
Rusya’nın, ihracatının büyük ölçüde doğalgaza ve petrole bağlı olduğu için sıkıntıya girdiğini ifade eden Akıskalıoğlu, Rus bankalarının da uluslararası piyasalardan kaynak bulmakta zorlandığını, bu nedenle ülkede finansman sıkıntısı yaşandığını belirtti.
Rusya Merkez Bankası’nın piyasayı fonladığını, bu nedenle henüz bir kriz yaşanmadığını ama bu durumun ne kadar sürdürülebilir olduğu konusunda şüpheler bulunduğunu ifade eden Akıskalıoğlu sözlerine şöyle devam etti:
“Tabii ki bu tür krizlerde ilk etkilenen inşaat piyasasıdır. Şu anda 30’a yakın Türk projesi ya durma noktasında ya da yavaşladı. Muhtemelen de finans krizi devam ederse bu projeler duracak demektir. Bu da tabii ki büyük sıkıntı yaratıyor.”
Petrol fiyatı tepetakla
Yeni ihalelerin açılmadığını, belirsizlik ortamında herkesin nakitte kaldığını ve yatırım yapmak istemediğini söyleyen Akıskalıoğlu sıkıntıdaki Türk inşaat projelerinin toplam büyüklüğünün 1.5 milyar dolar olduğunu ifade etti.
Dünyada ekonomik faaliyetler yavaşlayınca son aylarda petrol, çelik, doğalgaz gibi ürünlere olan talep azaldı, emtia fiyatları düşüşe geçti. Temmuzda 147 doları gören petrol şimdi kasım teslimatı için 80 doların altında işlem görüyor. Dünyanın en büyük enerji üreticilerinden biri olan Rusya’nın borsasında da gaz ve petrol şirketlerinin hâkimiyeti var.
Yurtdışı inşaatta payı büyük
Yurtdışında yaptıkları projelerin toplamı 20 milyar dolara ulaşan Türk müteahhitlerinin en çok faaliyet gösterdikleri ülke Libya’dan sonra Rusya.
Rusya’da geçen yıl gerçekleştirilen 59 inşaat projesinin toplam tutarı 3.6 milyar dolar oldu.
‘Kredi kriziyle flört halinde’
Önceki pazartesi günü son 13 yılın en kötü gününü yaşayarak yüzde 19.1 oranında değer kaybeden Rus borsası geçtiğimiz günlerde Amerikan ve Avrupa borsalarında yaşanan toparlanmadan pek etkilenmedi.
Geçtiğimiz hafta, hükümetin en büyük kayıpların yaşandığı finans sektörüne 36 milyar dolarlık kredi sağlanacağı yönündeki açıklaması da moralleri düzeltmeye yetmedi.
Borsada ani düşüşleri frenlemek için son 1 ayda işlemler yaklaşık 20 kez durdurulurken, Merill Lynch’in değerlendirmesi, “Rusya olası bir kredi kriziyle flört halinde” şeklinde oldu.
Avrupa’nın en büyük inşaat projesi riskte
Rusya’da inşaat alanında faaliyetlerini sürdüren bir işadamı, “Rusya’da bankacılık çok kötü durumda. Burada bizi etkileyen şey bizim işverenlerimizin kredi kullanamaması. Bu bize direkt yansır” şeklinde konuştu. İsmini vermek istemeyen işadamı, Türk inşaat şirketlerinin genel olarak sıkıntıda olduğunu, Moscow City projesinde de sıkıntılar yaşandığını kaydetti.
İşadamı, Türk inşaatçılar arasında genel beklentinin olumsuz yönde olduğunu belirterek, “Herkes tahmin ediyor da kondurmak istemiyor. ‘Hadi toparlanım gidelim’ demek gerekiyor. ‘İlk giden ben olmayayım, belki bir şey olur, belki birisi bir mucize yaratır’ diye bekleniyor” şeklinde konuştu.
1 kilometrekarelik alana yayılan Moscow City (Moskova Uluslararası İş Merkezi) Projesi Rusya ve Avrupa’daki en büyük inşaat projesi olma özelliğini taşıyor. Enka ve Ant gibi Türk firmalarının bazı kısımlarını üstlendiği projenin toplam tutarı 12 milyar dolar.
***
TÜRKİYE’NİN 47 YILLIK HAYALİNDE SON DÖNEMEÇ
AHU ÖZYURT New York
Türkiye, son olarak 1961 yılında üstlendiği Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi geçici üyeliği için yarın New York’ta yapılacak seçimde İzlanda ve Avusturya ile yarışacak
Türkiye’nin de adaylar arasında bulunduğu Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’nin geçici üyelerinin seçimi yarın yapılacak. Yarınki oylamada, 5 daimi, 10 geçici üyesi bulunan Güvenlik Konseyi’nin geçici üyelerinden 5’i yenilenecek. Türkiye, Avrupa grubunda, Avusturya ve küresel mali krizde “iflas eden” İzlanda ile yarışıyor.
Gizli yapılacak oylamada Genel Kurul salonunda bulunan üyelerin üçte ikisinin oyu gerekiyor. 192 üyenin tamamı oylamaya katılırsa bu rakam 128’e denk geliyor.
Babacan New York’ta
Dışişleri Bakanı Ali Babacan, son dönemeçte kulis faaliyetlerini artırmak için hafta başı New York’a geldi. Diplomatik çevreler, son ana kadar kulis çalışmalarını düşük profilli yürütmeyi tercih edeceklerini belirttiler. Babacan’ın özellikle Afrika, Güney Amerika ve Karayipler üzerinde yoğunlaşması bekleniyor.
“Tatlı diplomasisi”
Avrupa’ya iki koltuk ayrılan bu seneki seçimlerde İzlanda’nın seçilmesine geçen haftaya kadar kesin gözüyle bakılıyordu. Ancak mali krizde bütün Avrupa’nın borcunu riskli fonlarda batırıp iflas eden İzlanda, son haftaya “tatlı diplomasisi” yaparak girdi.
The New York Times gazetesinin geçen pazar günü yayımladığı habere göre, BM Genel Merkezi’nin restoranında “dondurmalı böğürtlenli tatlı İzlanda gözlemesi” servisi yapıldı. NY Times’ın haberine göre, bir Avrupalı diplomat, “Hiçbir şeyleri kalmadığı için herkesi böyle tatlıyla ikna etmeye çalışıyorlar” diyerek espri yaptı.
Türkiye’nin en önemli rakibi olan Avusturya da geçen hafta adaylığını desteklemek için Viyana Filarmoni Orkestrası’nı New York’a getirdi ve Carnegie Hall’da bir konser düzenledi. Avusturya bu hafta içinde bir de VIP parti düzenleme hazırlığı yapıyor.
Kritik oylama yaklaşırken Türkiye özellikle normal şartlarda İzlanda’nın yanında yer alan “küçük ve ada” ülkeleri grubundaki etkisini arttırdı. BM aidat ödemelerinde zorlanan pek çok küçük ülkeye destek olmak için Türkiye’nin 20 milyon dolarlık bir harcama yaptığı belirtiliyor.
Öte yandan Türkiye’nin Orta Asya cumhuriyetlerinden ve Ortadoğu ülkelerinden oy alma ihtimaline “sürpriz” gözüyle bakılıyor. Kıta Avrupası da Avusturya’yı destekliyor.
Bir yanıt yazın