Yiğit Bulut
Yazara ulaşmak için : ybulut@gazetevatan.com
Sevgili dostlar, el attığım çok hassas bir konu. Bunun farkındayım ama birilerinin bunları “açması” en azından denemesi gerekiyor. Detaya geçmeden “hassasiyet” bilinci içinde yapmamız gerekenler var. İlk etapta başlıkta geçen “Ergenekon” ve “Ermeni yer değiştirmesi” ifadelerini açmam ve “ben ifadelerden ne anlıyorum” çok iyi anlatmam gerekiyor. Benim “Ergenekon” anlayışım, bugün kamuoyunda “yayılmış” anlayıştan farklı. Yargılama devam ettiği için bugün olanlar hakkında bir şey yazmayacağım… Ama şunu net olarak belirteyim aşağıda anlattığım olay bugün kamuoyunda “algılananlardan” tamamen bağımsız. Bugün yaşananların ne olduğunu yıllar sonra anlayacağız. Aşağıda altını çizerek söylüyorum başka bir şeyi sorguluyorum…
Peki “Ergenekon” ile ne kastediyorum?
Benim araştırma ve düşüncelerimden yola çıkarak ve son “gündemden de etkilenerek” adını “Ergenekon” olarak düşündüğüm yapılanma “Osmanlı’nın 1900’lü yılların başından 1919’a kadar etkisinde kaldığı” Almanlar tarafından tesis edilen “iskelet” üzerinde şekilleniyor.
Daha önceki bir yazımda “Barnabas’ın sırrı” adlı kitaptan yaptığım alıntılar ve kendi çalışmalarımın “sentezi olarak” şu cümleleri size aktarmıştım “ …Baron Rudolf Von Sobbettondort hem Türk hem de Alman vatandaşıydı. Osmanlı son zamanlarda Alman nüfuzu altındaydı ve bunun oluşmasında gizli bir örgütün çok büyük etkisi oldu. O dönemde özgürlükçü fikirleri destekleyen Bektaşi tarikatının da içine sızdılar. 1826’dan beri gizliliğe itildiği için masonlarla da oldukça yakındılar. Baron, hem Bektaşi, hem masondu. Son dönemde hem Osmanlı hem de Alman aristokrasisini esir alan gizli bir örgütün varlığı kesindir. Almanya’da Thule olarak bilinen bu örgütün Türkiye’deki adı Ergenekon’du. Almanya’da Alman milliyetçiliğini yönlendiren örgüt, Türkiye’de de Türk milliyetçiliğini denedi. Almanya’nın pagan kökenlerine inmesini düşünen örgüt, Türkiye’de de şamanizmi canlandırmaya çalıştı. Her iki örgütte “komünizme” karşıydı. Halkın desteğini alamayacak sahte komünist partiler kurmak esastı…Alman kökenli bir komünizmle mücadele politikası esastı…1945 sonrası aynı ruh Amerikan esaslı bir mücadeleye dönüştü… “
Sevgili dostlar, o döneme ait önemli bilgiler bunlarla da bitmiyor. Ermeni araştırmaları enstitüsünün belgesinden devam edelim “…1915 yılı başlangıcından itibaren Alman Büyük Karargahında yapılan değerlendirmeler, üst komuta kademesi tüm savaş boyunca Almanlar’a teslim edilen Osmanlı ordusu ve en önemlisi bir Alman tarafından yönetilen Osmanlı Genelkurmay Başkanlığı gibi etkenler sonucunda Osmanlı Ordusu kendi ülkesini korumaktan çok, Alman ütopyasına hizmet eder hale gelmişti…Bu süreç “Ermenilerin geçici bir süre zorunlu göç ettirilmesiyle” sonuçlanan 1915 Geçici Yasası’nın çıkarılmasına kadar net olarak devam etti… Bu dönemde Osmanlı Genelkurmay Başkanı ve ikinci başkanı dahil olmak üzere komuta kademesinin büyük bir bölümü Alman generallerden oluşuyordu…Dönemin en güçlü ismi şüphesiz Enver Paşa’ydı…”
Sevgili dostlar, aslında irdelenmesi gereken şaşırtıcı detaylar bu kadar da değil. Yine aynı Almanya, Berlin’de 15 Mart 1921 tarihinde Talat Paşa’yı şehit eden Ermeni teröristi, Alman Mahkemesi’nde yargılandıktan sonra haklı görülüp beraat ettirmiştir… Ne kadar güzel “Osmanlıyı yer değiştirmeye alet et, sonra da Osmanlı Paşası’nı vuranı” haklı bul!
Sonuç: 1900’lü yılların başından Osmanlı Devletini kontrol etmeye çalışan ve özellikle 1911’den itibaren “orduya sızan” bir Alman örgütlenmesi kesin. Buna “Ergenekon” diyebiliriz, aslında ismi veren örgütü kuran Baron Rudolf Von Sobbettondort. Bu örgüt 1914 sonrası öyle güçlü bir hale geliyor ki Osmanlı Genelkurmay Başkanı ve 2. Başkanı bile Alman generallerden atanıyor…
Önemli çıkarım: Burada Türkler ile Ermenilerin “arasını” yüzyıla yakın bir süre sonra düzeltebilecek çok önemli bir tez ortaya çıkıyor “Ermeni yer değiştirmesi Almanların aldığı bir karar” ve uygulayan da Alman generali olan Osmanlı Genelkurmay Başkanı.
Son söz: Bazı arkadaşlar “Ergenekon” meselesini geri götürüp Atatürk’e bile “laf etmeye” çalışıyorlar. Biraz araştırsınlar Alman kökenli “Ergenekon” örgütünün 1915 sonrası hedef aldığı ve Enver Paşa vasıtasıyla da en çok engellemeye çalıştığı isim Mustafa Kemal…
Not: 1900’lü yılların başından itibaren Almanlar tarafından kurulan bu örgütlenme 1945 sonrasında bütün dünyada olduğu gibi “Amerikan ekolüne” geçti mi ve sonrasında ne oldu “bu da çok ciddi bir araştırma” konusu…