TÜBİTAK artık Türkiye’nin tüm araştırma ve geliştirme potansiyelinin harekete geçirilmesi için, sadece araştırma yapan değil, aynı zamanda araştırma yaptıran bir kurum haline geldi.
TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Nüket Yetiş, Türkiye’nin bilim ve teknolojide dünyadaki yerini değerlendirdi.
Bir ülkenin bilim dünyasındaki konumunun değerlendirilmesinde belli göstergelerin kullanıldığını vurgulayan Yetiş, bunların bilim insanı sayısı, milli gelirden kişi başına ayrılan Ar-Ge payı, bilimsel yayınlar ve patent sayıları gibi göstergeler olduğunu söyledi.
2004 yılında TÜBİTAK Başkan Vekilliği görevine geldiğinde 2002 yılına ait istatistiklere göre, Türkiye’nin bilimsel yayınlarda Avrupa ve dünya ortalamasında ”iyi”, bilim insanı sayısı ve yatırımlar açısından ”çok düşük”, patent başvurularında ise ”yok” denecek kadar düşük bir seviyede bulunduğunu anlatan Yetiş, ilk günden itibaren bu göstergelerin daha iyiye götürülmesi ve Türkiye’nin bilimsel birikimin ekonomik ve sosyal refaha dönüşmesini sağlayacak pek çok yeni program başlattıklarını ifade etti.
Bilim insanı sayısı fazla olan, bilime çok yatırım yapan ülkelerin en fazla milli gelire sahip ülkeler ve dolayısıyla da güçlü ülkeler olduğunu vurgulayan Yetiş, ”Bu konuda Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da tarihi bir misyon yüklendi ve bu alanı kendi himayesine aldı ve ciddi kaynaklar aktarıldı. Nitekim 2004 yılından itibaren bilim ve teknolojiye yatırım yapmak bir devlet politikası oldu. Bu konuda özellikle Devlet Bakanı Prof. Dr. Mehmet Aydın’ın da liderlik ve motivasyonu çok önemli katkılar sağladı” dedi.
-AR-GE HARCAMALARI-
Türkiye’de Ar-Ge’yi kolaylaştıracak mekanizmaların, hukuki ve idari ortamın son yıllara kadar çok elverişli olmadığını dile getiren Yetiş, ”Ülkemizde üniversite-sanayi işbirliği için en yaygın mekanizma döner sermayeydi. O da bürokratik yapının içine sokularak etkisi çok azaltılmıştı. Oysa çeşitli mekanizmalar geliştirilerek sanayicimizin, akademisyenimizin, kamu görevlimizin, araştırmacılarımızın önünün açılması gerekirdi” dedi.
ABD ve Avrupa başta olmak üzere dünyada bilim ve teknolojik ilerleme açısından iyi uygulamaları tespit ettiklerini ve Türkiye’nin şartlarına uygun formüller ve öneriler geliştirdiklerini anlatan Yetiş, şöyle devam etti:
”Bu çalışmalar ışığında stratejik bir karar aldık. Ülkemizin tüm araştırma geliştirme potansiyelinin harekete geçirilmesi için, Ar-Ge destek programlarına daha fazla kaynak ayırmaya başladık. Sadece araştırma yapan değil, aynı zamanda araştırma yaptıran bir kurum haline geldik.
Biz Türkiye için milli gizlilik dereceli projeleri ve sanayinin ihtiyaçlarına yönelik araştırma faaliyetlerimizi enstitülerimiz kanalıyla sürdürmeye devam edeceğiz. Çünkü bütün dünyada tüm devletler bu tür araştırmalarını bizzat kamu araştırma enstitüleriyle yapıyor.
TÜBİTAK’ın en önemli atılımlardan biri bu araştırma faaliyetlerine ilaveten çok büyük bir oranda araştırma projelerini desteklemeye başlamış olması. Çünkü tüm Türkiye’nin araştırma potansiyelini ve kapasitesini geliştirmek istiyoruz.
Bütçemiz 2003 yılına göre bugün itibariyle 4,5 kat arttı. 2003’de araştırma yapan enstitülerimizin TÜBİTAK bütçesi içindeki toplam payı yüzde 68 iken bu bütçedeki 5 kata yakın artışa rağmen, şu anda bütçemizin sadece yüzde 22’si araştırma yapan enstitülerimize gidiyor. Geri kalan yüzde 68’i de üniversite, sanayi ve diğer araştırma merkezlerindeki proje desteklerine ve Türkiye araştırma alanının alt yapı hizmetlerine ayrılmaktadır. Öyle ki TÜBİTAK 2003 yılında bütçesinin sadece yüzde 5’ini fonlamaya ayırıyordu. Şimdi araştırma altyapı hizmetleri ile bu rakam yüzde 70’lere çıktı.”
-MİLLİ GELİRDEN AR-GE PAYI-
Bilim ve teknolojideki gelişmişlik göstergelerinin en önemlilerinden birinin milli gelirden Ar-Ge’ye ayrılan kaynaklar olduğunu vurgulayan Yetiş, Türkiye’nin 2002 yılında satın alma gücü paritesine göre 3 milyar dolarlık Ar-Ge harcamasıyla dünyada 24. sırada olduğunu, 2006’da ise 4.9 milyar dolarlık harcamayla 23. sırada yer bulduğunu dile getirdi.
Yetiş, 2002-2006 arasında Ar-Ge harcamalarında en fazla artış sağlayan ülkeler arasında Çin, Arjantin ve Romanya gibi ülkelerin arkasından Türkiye’nin 7. sıraya yerleştiğini belirterek şunları söyledi:
”BTYK’da alınan kararla bu oranın 2013 yılında yüzde 2’ye çıkarılması hedefi var. Bunu heyecanla bekliyoruz. Türkiye’nin bu hedefe ulaşması için 2013 yılındaki milli gelir tahminlerini göz önüne alarak 25,4 milyar YTL Ar-Ge harcaması yapması gerekiyor. Bu rakam 2006’dakinin 5,8 katı anlamına geliyor. Özel sektörün de Ar-Ge’ye ayıracağı fonu da 7 kat arttırmak gerekiyor. Yani özel sektörün Ar-Ge’yi ihtiyaç olarak, hatta var olma koşulu görüp kaynak ayırması gerekiyor.”
2007 istatistiklerinin henüz ortaya çıkmadığını belirten Yetiş, bu rakamlara bakılarak yüzde 2 hedefinin 2013’te gerçekleşebileceğinin ümit edildiğini ifade etti.
2002 yılında Türkiye’den 85 uluslararası patent başvurusu yapıldığını, 2007’de ise bu rakamın 355’e çıktığını ifade eden Yetiş, uluslararası patent başvurularındaki artış oranlarına göre Türkiye’nin Çin’den sonra ikinci sıraya yükseldiğini anlattı. Yetiş, Türk Patent Enstitüsü ve TÜBİTAK işbirliği ile başlatılan patent destek programının henüz 2. yılını doldurmadan çok olumlu sonuçlar verdiğini belirtti.
-”HEDEFİMİZİ ‘HAYALPEREST’ BULDULAR”-
Nüket Yetiş, Türkiye’nin 2002’de yaklaşık 24 bin olan tam zaman eş değer (TZE) araştırmacı sayısını 2010’da 40 bine çıkarmayı hedeflediklerini belirterek, ”AB müzakere sürecinde de hem iç paydaşlarımız ve Avrupa’daki taraflar bu rakamları ‘hayalperest’ buldular, yüksek buldular. Biz de BTYK tarafından tespit edilen bu hedefin arkasında durduk. Kendilerine ‘Siz de Lizbon hedeflerini koydunuz, 2010 yılında bunların ne ölçüde gerçekleşeceğini tahmin ediyorsunuz?’ diye sorduk. Fakat çok enteresan şekilde Türkiye tam zaman eş değer araştırmacı sayısında 2010 hedefini 2006 yılında yakaladı” dedi.
Yetiş, 2002 ve 2006 yılları arasında Türkiye’nin araştırmacı sayısı ve Ar-Ge personeli sayısı hakkında şu bilgileri verdi:
”Türkiye, 2002 yılında 28 bin 964 TZE Ar-Ge personeli sayısıyla dünyada 26. sıradaydı. 2006 yılında ise 54 bin 444 kisi ile dünyada 20. sıraya yükseldi. Bu rakamlarla Türkiye, İsviçre, Avusturya, Arjantin, Danimarka, Yunanistan ve Romanya’yı gerisinde bıraktı.
2002-2006 arasında TZE Ar-Ge personelindeki artış hızı olarak Türkiye Meksika’dan sonra dünyada 2. sırada yer aldı.
Diğer yandan 2002 yılında TZE araştırmacı sayısı olarak 2002’de 24 bin olan kişi sayısı, 2006’da 43 bine yükseldi. Türkiye bu rakamlarda 2002’de dünya sıralamasında 24. iken, 2006’da 16. sıraya yükseldi. 2002-2006 yılları arasında da TZE araştırmacı sayısında dünyada en fazla artış sağlayan ülke Türkiye oldu. Türkiye’yi Çek Cumhuriyeti ve Meksika izledi.”
Türkiye’nin bilimsel yayın sayısında 2002 -2006 yılları arasında yüzde 83’lük bir artış sağladığına dikkati çeken Yetiş, bilimsel yayın sayısının artış hızına göre Türkiye’nin dünyada 3. sırada, ancak yayın sayısı olarak 19. sırada bulunduğunu kaydetti.
Nüket Yetiş, bilim insanlarına verilen destekler ve kamu kurumlarının Ar-Ge projeleri için ayrılan kaynaklarda da son yıllarda önemli artışların yaşandığına dikkati çekerek, şunları kaydetti:
”2003’te bilim insanlarına aktarılan destek tutarı 3 milyon YTL iken 2007’de bu rakam 42 milyon YTL’ye çıktı, yani 14 katlık artış oldu. Diğer yandan bakanlıklar, genel müdürlükler ve benzer kamu kurumları, üniversite ve sanayi ile işbirliği yaparak eskiden yurt dışından tedarik ettikleri ürünleri Türkiye’de geliştirebiliyorlar. 2007 verilerine göre bu alanda desteklenen projelerin bütçesi de 604 milyon YTL’yi buldu.”
-BTYK DÜZENLİ TOPLANIYOR-
Türkiye’deki bilim ve teknoloji alanında koordinasyonu yürüten ve en üst düzeyde bilim politikalarını belirleyen Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu’nun (BTYK) 1983’te kurulduğunu, ilk toplantısını 1989’da yaptığını anımsatan Yetiş, 2003’e kadar 20 yılda 40 kez toplanması gereken BTYK’nın bu süre içinde yalnızca 9 kez toplanabildiğini dile getirdi. Yetiş, ”Şimdi 18. BTYK toplantısının hazırlıkları sürüyor. BTYK, 18. toplantıyla 4,5 yılda 9. kez toplanmış olacak. Sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da bu kurula üst üste 9 kez başkanlık yapan ilk Başbakan olacak. Ülkemizde son dönemde yapılan bilim ve teknoloji atılımı bir tesadüf değildir” diye konuştu.
Yurt dışında pek çok ülkenin Türkiye’deki bilimsel ve teknolojik gelişmeleri yakından izlediğini belirten Yetiş, ”Pek çok meslektaşımız ‘2004’ten sonra size ne oldu? Biz de sizdeki hamleleri yapmak istiyoruz’ diyor. Yani sizi iyi bir durumda gördüklerinden sizinle birlikte hareket etmeye çalışıyorlar” dedi.
(aa)
Haber7 27 09 2008