İÇİNDEKİLER:
– BASEL’DE ALTI TÜRK SEÇİLDİ
– ÖĞRENCİLERİN ZAFERİ
-BAVYERA EYALETİ BAŞBAKANI BECKSTEİN, EMEKLİ ALMANI DÖVMEKTEN CEZA EVİNDE BULUNAN TÜRK GENCİNİ SINIR DIŞI ETMEK İSTİYOR
–KONGREYE KARŞI AFİŞLİ PROTESTO
-KÖLN’DE AŞIRI SAĞCILARIN DÜZENLEYECEĞİ
–İSLAM KARŞITI KONFERANSA KARŞI MİTİNG DÜZENLENİYOR
–ALMANYA’DA TERÖR ÖRGÜTÜ PKK’NIN 2 ÜYESİ HAKKINDA DAVA AÇILDI
-ÖĞRENCİLERİNE DERSTE GAMALI HAÇ YAPTIRDIĞI GEREKÇESİYLE BİR ÖĞRETMEN HAKKINDA SORUŞTURMA BAŞLATILDI
–ALMANYA’NIN İZMİR BAŞKONSOLOSU SCHNEIDER: ”ALMAN YATIRIMCILARIN İZMİR’E OLAN İLGİSİ ARTIYOR. İZMİR AKDENİZ’İN İNCİSİ”
–”ALMAN KÜLTÜR ESİNTİLERİ” TÜRKİYE’DE KÜLTÜRLER TANITILDI
–İTALYA’DAN ÖZPETEK’E DEVLET NİŞANI
–ORG. BAŞBUĞ DÖNEMİNİN ÇİZGİLERİ
***
BASEL’DE ALTI TÜRK SEÇİLDİ
Ayhan CAN | 16.09.2008
İsviçre’de yapılan Basel Kanton seçimlerinde, 18 Türk kökenli adaydan altısı, meclise seçilmeyi başardı. Tekrar milletvekili seçlin Sosyal Demokrat Partili Mustafa Atıcı, seçim sonuçlarını değerlendirirken, “Basel’de Sol’un tekrar iktidarda olması göçmenler açısından sevindiri” dedi.
İSVİÇRE’de hafta sonunda Basel Kanton Meclisi için yapılan seçimlerde, 18 Türk kökenli adaydan altısı meclise seçilmeyi başardı. Seçilen Türk kökenli milletvekillerinden Sosyal Demokrat Partili (SP) Mustafa Atıcı, Gülşen Öztürk, Mehmet Turan ve Yeşiller Partisi’nden Sibel Arslan, tekrar milletvekili olarak seçilirken, Sosyal Demokrat Partili Atilla Toptaş ile Yeşil Liberaller’den Bülent Pekerman, sandalye sayısı bu seçimlerde 130’dan 100’e düşürülen meclise yeni giren isimler oldu. Sosyal Demokrat Partili Hasan Kanber ile Yeşiller Partili Uğur Çamlıbel ise, tekrar seçilemezken, yedek listede üst sıralarda yer aldılar.
Sol’un başarısı
Basel Kanton Meclisi seçimlerinden alınan resmi sonuçlara göre, sandalye dağılımı şu şekilde gerçekleşti: Sol Blok (SP ve Yeşiller) sandalyelerin yüzde 45’ine sahip olurken, Orta Liberal Partiler yüzde 12 ve sağ partiler de yüzde 43 oranında mecliste temsil edilecekler. Milletvekillerinin yanı sıra yeni Kanton Hükümeti’nin de belirlendiği seçim sonucuna göre, sol kanadın ağırlıkta olduğu merkez hükümetindeki bakan dağılımı değişmedi. Buna göre, yedi bakandan üçü Sosyal Demokrat Partisi’nden (SP), biri de Yeşiller Partisi’nden seçilirken, Liberaller (1), Hür Demokratlar ve Hıristiyan Demokrat Parti’den den birer bakan, hükümette yerini aldı.
Bizim için büyük başarı
SP’li milletvekili Mustafa Atıcı, seçim sonuçlarını Hürriyet’e değerlendirirken, Basel Kantonu’nda dört yıl önce yapılan seçimlerde, seçimle beş, iki yıl sonra da bir yedek listeden giren Mehmet Turan’la birlikte altı Türk milletvekilinin mecliste yer almasının İsviçre’de çok ses getirdiğini söyledi. Atıcı, “Önceki seçimde Türklerin başarısını fark eden bütün siyasi partiler listelerinde Türk adaylara yer verdiler. Meclisteki sandalye sayısının düşürülmesine rağmen, altı Türk kökenli milletvekilinin doğrudan seçilmesi önemli ve sevindiri bir başarıdır. Ayrıca, bu seçimlerde Basel’de Sol’un tekrar iktidara gelmesi, yabancılar açısından çok sevindirici bir gelişme. Çünkü son dört yılda Basel’de göçmenlerin de çok faydalandığı, yabancilarin lehine haklar içeren yeni uyum yasası, düşük gelirli kesimlerin vergilerini düşüren yeni vergi yasası ve eğitime daha fazla para ayrılması gibi önemli düzenlemelerin devamını sağlamak açısından SP’nin başarısı çok önemliydi” dedi.
***
Mehmet UZUN – Recep SEPLIN / BREMEN
ÖĞRENCİLERİN ZAFERİ
Bremen’de lise 11. sınıf öğrencilerine öğleden sonra iki sınıfta verilen Türkçe dersi “Tasarruf” nedeniyle bir sınıfa düşürüldü. Bir sınıfta ders görecek 28 öğrenci ise 50 kişi arasından kura ile belirlendi. Uygulamaya karşı çıkan öğrenciler eğitim bakanlığına giderek durumu protesto etti. Gelen baskılar üzerine okul yönetimi geri adım atarak yine iki sınıfta ders verileceğini açıkladı.
Almanya’nın Bremen kentinde liselerde 11. sınıf öğrencilerine verilen Türkçe dersi geçtiğimiz hafta iki sınıftan bir sınıfa düşürüldü. Ancak daha sonra öğrencilerden gelen yoğun tepki üzerine okul yönetimi geri adım atmak zorunda kaldı.
Neustadt Leibnitz Platz Lisesi’nde öğleden sonra verilen derslere çevredeki altı okuldan 50 dolayında öğrenci katılıyordu. Ancak okul yönetiminin “tasarruf” gerekçesiyle aldığı karar sonucunda dersler 28 kişilik bir sınıfta verilmek istendi. Öğrencilerin hepsi 28 kişilik sınıfta ders göremeyeceği için, 50 kişi arasında kura çekildi.
ÖĞRENCİLER KARŞI ÇIKTI
50 öğrenci arasından kura ile belirlenen 28 öğrencinin derslere katılacak olması, derslere alınmayacak olan diğer öğrencilerin tepkisi çekti. Türk öğrenciler bu nedenle geçtiğimiz hafta Bremen Eğitim Senatörlük binasına gitti. Türkçe dersini seçmeli ders olarak okumak isteyen öğrenciler ‘Neden İngilizce, Fransızca veya başka diller değilde Türkçe dersi tek sınıfa düşürüldü. Bunun için yeterli başvuru var. Biz de Türkçe dersi görmek istiyoruz” dediler. Öğrenciler, sorunu bakanlık yetkililerine izah ettiler.
UYGULAMA KALDIRILDI
Öğrencilerden gelen yoğun tepki üzerine olayı inceleyen eğitim bakanlığı uygulamadan vazgeçilmesine karar verdi. Bunun üzerine Neustadt Leibnitz Platz Lisesi derslerin eskiden olduğu gibi iki sınıf halinde verileceğini bildirdi. Böylelikle 50 dolayında öğrenci, perşembe ve cuma günleri saat 15.00’den sonra verilen derslere katılabilecek.
***
-ALMANYA
-BAVYERA EYALETİ BAŞBAKANI BECKSTEİN, EMEKLİ ALMANI DÖVMEKTEN CEZA EVİNDE BULUNAN TÜRK GENCİNİ SINIR DIŞI ETMEK İSTİYOR
BERLİN (A.A) – 16.09.2008 – Almanya’nın Bavyera Eyaleti Başbakanı Günther Beckstein, Münih kentinde emekli bir Almanı döverek ağır yaralamaktan hapis cezasına çarptırılan ve şimdi Alman nişanlısıyla ceza evinde evlenmek isteyen Serkan A’yı sınır dışı etmek istiyor.
Beckstein, yaptığı açıklamada, Serkan A’nın sınır dışı edilmesinin evlendikten sonra da mümkün olabileceğine inandığını söyledi.
Serkan A’nın Almanya’dan sınır dışı edilmesinin mümkün olup olmadığının araştırılacağını belirten Beckstein, Serkan A’nın bu ülkeden gitmesi gerektiğini savundu.
Serkan A’nın avukatı ise müvekkilinin bir Alman ile evlenme talebinde bulunduğunu, buna da izin verildiğini belirterek, “Serkan bir Alman kız çocuğunun babası ve yakında da bir Alman kadının eşi olacak. Bu durum sınır dışı edilmeyi önemli ölçüde zorlaştırır” dedi.
Serkan A. ve Yunanlı arkadaşı Spyridon L, 20 Aralık 2007 tarihinde Münih kentindeki bir metro durağında kendilerinden sigaralarını söndürmelerini isteyen 76 yaşındaki emekli bir Almanı döverek ağır yaralamıştı. Olay, bir güvenlik kamerası tarafından çekilen görüntülerin yayımlanması üzerine Alman kamuoyunda büyük yankı ve tepki uyandırmıştı. Serkan A. (21) 12 yıl, Yunanlı arkadaşı Spyridon L. (18) de 8 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırılmıştı.
(ERB-HA-SRP)
***
Tolga GÜRSOY / KÖLN | 16.09.2008
KONGREYE KARŞI AFİŞLİ PROTESTO
Müslüman-Hıristiyan Barış İnisiyatifi, Köln’de düzenlenecek “Anti-İslam Kongresi”ne karşı afişli protesto kampanyası başlattı. Kent sokaklarına asılacak “Öfke ve korku yerine uyum ve hoşgörü” başlıklı” afişlerin tanıtımı Köln Belediyesi’nde yapıldı.
Almanya’da faaliyet gösteren Müslüman-Hıristiyan Barış İnisiyatifi, 19-21 Eylül tarihlerinde Köln’de aşırı sağcı Pro Köln’ün grubunun düzenleyeceği ‘Anti İslam Kongresi’ni protesto amacıyla hazırladığı afişli kampanyanın startını verdi. Hazırlanan ‘Öfke ve korku yerine uyum ve hoşgörü’ başlıklı afişler Köln Belediye binası önünde basına tanıtıldı. Tanıtıma, Müslüman-Hıristiyan Barış İnisiyatifi İkinci Başkanı ve Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB)- Dinler ve Kültürlerarası İlişkiler Müdürlüğü’nden Rafet Öztürk’ün yanı sıra, kampanyanın destekçilerinden Federal Parlamento Dışişleri Komisyonu Başkanı Ruprecht Polenz, Alman Şehirler Meclisi Genel Müdürü Dr. Stephan Articus, Almanya Müslümanlar Koordinasyon Konseyi (KRM) sözcüsü Bekir Alboğa, DİTİB Genel Müdürü Mehmet Yıldırım ve Köln Anakent Belediye Başkanı Fritz Schramma (CDU) katıldılar. Katılımcılar özellikle cami karşıtlığıyla tanınan Pro Köln’ün organize ettiği kongrenin, farklı din ve kültürlerden bir çok insanın birarada yaşadığı Köln kentindeki huzuru bozmasına izin vermeyeceklerini söylediler. Çeşitli ebatlarda hazırlanan toplam 550 afiş, Köln’ün önemli meydanlarıyla birlikte tüm sokaklara asılacak.
TEPKİMİZİ GÖSTERELİM
Bu arada Köln Anakent Belediye Başkanı Fritz Schramma, 20 Eylül Cumartesi günü kongreye karşı bir protesto gösterisi düzenlendiğini açıkladı. Saat 09.00’da Köln Katedrali önünde toplanılacağını belirten Schramma, yapılacak yürüyüşün ardından Neumarkt meydanında müzikli bir protesto organize edildiğini ifade etti. Schramma özellikle kentte yaşayan Müslüman vatandaşları olmak üzere herkesi gösteriye davet ederken, ‘Bu kongrenin engellenmesi için herşeyi denedik. Ama olmadı. Müslüman ya da Hristiyan, ya da diğer dine mensup tüm insanlar Köln’de yıllardır birlikte yaşıyorlar. Bunu bozmak isteyenlere karşı sağduyu içinde, şiddete yer vermeden demokratik tepkimizi gösterelim’ diye konuştu.
***
-ALMANYA
-KÖLN’DE AŞIRI SAĞCILARIN DÜZENLEYECEĞİ İSLAM KARŞITI KONFERANSA KARŞI MİTİNG DÜZENLENİYOR
OBERHAUSEN (A.A) – 16.09.2008 – Almanya’nın Köln kentinde 19-20 Eylül tarihleri arasında ırkçı ve aşırı sağcı grupların düzenleyeceği İslam karşıtı konferansı protesto amacıyla miting düzenlenecek.
Kuzey Ren Vestfalya Eyaleti Sosyal Demokrat Parti (SPD) Teşkilatı Genel Sekreteri Michael Groschek, yaptığı yazılı açıklamada, Köln Dom Kilisesi önünde 20 Eylül Cumartesi günü yapılacak mitinge sivil toplum örgütleri, Alman Sendikalar Birliği (DGB), kiliseler ve çeşitli demokratik kuruluşların katılacağını belirtti.
Mitingin ırkçı ve aşırı sağcı gruplara karşı mücadele amacı taşıdığını ifade eden Groschek, ”Çeşitli kültürlerin bir arada yaşaması taraftarıyız. Karşılıklı anlayış ve hoşgörü için bir arada yaşamalıyız. Bunun aksini kabul edemeyiz” dedi.
Avrupa’nın çeşitli kentlerinden Köln’e gelmesi beklenen ırkçı ve aşırı sağcı gruplara karşı bu mitingi düzenlediklerini belirten Groschek, Köln Belediye Başkanı Fritz Schramma ve Katolik Kilisesi yetkilileri ile SPD milletvekillerinden Lale Akgün ve Volker Beck ile Yeşiller Partisi’nden bir sözcünün konuşma yapacaklarını bildirdi.
Groschek, mitinge katılanların kentin Heumark Meydanı’nda el ele tutuşarak insan zinciri oluşturacağını kaydetti.
(CA-HA-MCT)
***
-ALMANYA’DA TERÖR ÖRGÜTÜ PKK’NIN 2 ÜYESİ HAKKINDA DAVA AÇILDI
BERLİN (A.A) – 16.09.2008 – Almanya’da terör örgütü PKK’nın iki üyesi hakkında dava açıldı.
Federal Başsavcılıktan yapılan açıklamada, adları Vakuf M. (35) ve Rıdvan C (23) olarak verilen kişilerin, yasa dışı bir örgüte üye olmaktan Frankfurt Yüksek Eyalet Mahkemesinde yargılanacakları belirtildi.
Açıklamada, Vakuf M’nin 2004’ün Temmuz ayından 2007 yılının Haziran ayına kadar ”Dersim” kod adı altında birer yıl süreyle Nürnberg, Mainz ve Darmstadt kentlerinde, tutulandığı 2008 yılının Mart ayında kadar da Berlin’de sözde bölge sorumlusu olmakla suçlandığı kaydedildi.
Vakuf M’nin sorumlu olduğu bölgelerde örgütün eylemlerini koordine ettiği, kendisinin altında olan eylemcilere talimat verdiği ve onlardan sürekli bilgi aldığı ifade edilen açıklamada, bu kişinin üstlerinin emirlerini yerine getirdiği ve kendilerine rapor verdiği belirtildi.
Rıdvan C’nin de Darmstadt kentinde iki yandaşıyla birlikte terör örgütünün gençlik kolundan ayrılmak isteyen bir kişiyi rehin alarak örgüt adına para almak için şiddet uyguladığı kaydedildi.
Vakuf M’nin 26 Mart 2008 tarihinde yakalandığı ve 27 Mart 2008 tarihinden bu yana göz altında bulunduğu, Rıdvan C’nin de Stuttgart Savcılığı tarafından yürütülen bir soruşturma kapsamında cezaevinde bulunduğu ifade edildi.
(ERB-HA-MCT)
***
ALMANYA
-ÖĞRENCİLERİNE DERSTE GAMALI HAÇ YAPTIRDIĞI GEREKÇESİYLE BİR ÖĞRETMEN HAKKINDA SORUŞTURMA BAŞLATILDI
BERLİN (A.A) – 16.09.2008 – Almanya’nın Bavyera eyaletinin Kulmbach ilçesinde öğrencilerine derste gamalı haç yaptırdığı gerekçesiyle bir öğretmen hakkında soruşturma başlatıldı.
Bayreuth Savcılığı, derste yasa dışı işaretler kullandığı gerekçesiyle öğretmen hakkında soruşturma başlatıldığını, olayın açıklığa kavuşmasına kadar öğretmenin görevinden alındığını belirtti.
Olayın, çocuklarının defterinde gamalı haç çizimlerini gören velilerin şikayeti üzerine ortaya çıktığını bildiren savcılık, öğretmenin din dersinde çocuklardan defterlerine gamalı haç çizmelerini, ayrıca aryen olan ve olmayan insanları boyamalarını istediğini kaydetti.
Savcılık ayrıca, öğretmenin önceden de farklı eğitim metotlarından dolayı velilerin şikayeti üzerine görevinden alındığına dikkat çekti.
(ERB-HA-SRP)
***
-ALMANYA’NIN İZMİR BAŞKONSOLOSU SCHNEIDER: ”ALMAN YATIRIMCILARIN İZMİR’E OLAN İLGİSİ ARTIYOR. İZMİR AKDENİZ’İN İNCİSİ”
İZMİR (A.A) – 16.09.2008 – Almanya’nın İzmir Başkonsolosu Stefan Schneider, Alman yatırımcıların İzmir’e olan ilgisinin arttığını, İzmir’in ”Akdeniz’in İncisi” olduğunu söyledi.
Başkonsolos Schneider, görevine yeni başlaması nedeniyle İzmir Valisi Cahit Kıraç ve Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nu makamlarında ziyaret etti.
İzmir’de görev yapmaktan mutlu olduğunu kaydeden Schneider, şöyle konuştu:
”Başkonsolosluğumuzda 60 personel çalışıyor ve Alman Dışişleri’nin büyük temsilciliklerinden biridir. Bu da Alman devletinin Türkiye’ye büyük önem verdiğinin göstergesidir. Ayrıca, Alman yatırımcıların İzmir’e olan ilgisi de artıyor. İzmir Akdeniz’in incisi.”
Schneinder, göreve başlamadan önce, turist olarak İzmir’e geldiğini, Almanya Dışişleri Bakanlığı’nda yurt dışında görev yapanların katıldığı bir toplantıda, İzmir’e atanması nedeniyle çok sayıda kişiden tebrik aldığını söyledi.
İzmir Valisi Kıraç da Başkonsolos Schneider’in görevine başlaması nedeniyle nezaket ziyaretinde bulunduğunu, iki ülke arasındaki ilişkilerin güçlendirilmesi konusunda işbirliği yapabileceklerini kaydetti.
Vali Kıraç, kültür ve tarih kenti olan İzmir’in Alman turistler tarafından görülmesi gereken bir yer olduğu konusunda başkonsolos ile fikir birliğine vardıklarını ifade etti.
İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkanı Kocaoğlu ise ziyarette Schneider’e yeni görevinde başarılar dileyerek, ”İzmir’de kendinizi evinizde hissediniz. Her konuda biz size yardıma hazırız” dedi.
(HY-SD-BAH-KK)
***
-”ALMAN KÜLTÜR ESİNTİLERİ” TÜRKİYE’DE
ANKARA (A.A) – 16.09.2008 – Almanya Dışişleri Bakanlığı tarafından her yıl başka bir ülkede gerçekleştirilen ”Alman Kültür Esintileri” etkinlikleri, bu yıl Ekim ve Kasım aylarında Türkiye’de düzenlenecek.
Almanya’nın Ankara Büyükelçiliğinde düzenlenen basın tanıtımında etkinlikler hakkında bilgi verildi.
Alman dili, kültürü ve sanatını izleyici ile buluşturarak Türk-Alman ilişkilerini güçlendirmeyi hedefleyen etkinlik, konser, sergi, öğrenci aktivitesi, film ve dans gösterisi, sempozyum, yarışma ile şenliklerden oluşuyor. Bu etkinlikler İstanbul’dan Van’a kadar çok sayıda kentte gerçekleşecek.
Etkinlikler çerçevesinde, Boulanger Trio Grubu, Türkiye turnesinde, İzmir, İstanbul, Adana, Ankara ve Eskişehir’de izleyici ile buluşacak. Piyano, keman ve viyolonselden oluşan grup, Alman bestecilerin yanı sıra, çağdaş Türk bestecilerin eserlerini de seslendirecek.
Avrupa ve Türk klasik müzik kültürü arasında köprü kuran Alman-Türk Filarmoni Orkestrası genç kadrosuyla, yeni programı ve solistleriyle izleyecilerin karşısına çıkacak.
Türk-Alman sanat profesörü Azade Köker’in Ankara Tren Garı’nda gerçekleştireceği ”Gerçek-Gerçeküstü” enstalasyonu ise hayal dünyasına göz atmak isteyenler için yaşanması gereken bir deneyim. Sergi 8 Ekim-5 Kasım günleri arasında görülebilir.
”Alman Kültür Esintileri” etkinliklerinin resmi açılışı 7 Ekim’de yapılacak.
(GLS-NRD-MOC)
***
Ünver DINÇ / HAMBURG | 16.09.2008
KÜLTÜRLER TANITILDI
Hamburg 6. Kültür Şenliğinde değişik ülkelerin yemekleri, dansları ve kültürleri tanıtılırken, en çok alkışı Brezilya, İspanyol ve Afrika dansları aldı.
Hamburg Üniversitesi kampüsünde düzenlenen 6. Hamburg Kültür Şenliği coşkulu geçti. Kurulan standtlarda farklı kültürlerin kıyafetleri, yemekleri, dansları tanıtıldı. Ayrıca şenlikte iki ayrı büyük sahnede aralıksız dans gösterileri ve değişik programlarla gösteriler devam ederken en büyük ilgiyi Brezilya, İspanyol ve Afrika dansları gördü. Dans edenler, gösteri sergileyenler dakikalarca alkışlandı.
Düzenlenen şenliğin ebebiyat programına Tonguç Baykurt katılırken, Terra Afrolatina / Eurasia sahnesindeki programın sunuculuğunu da tanınmış Türk moderatör Bedo yaptı. Yazar Birgit Schmalmack „Türkische Honig auf Schwarzbrot’ isimli kitabından bölümler okudu. Program çerçevesinde dans ve oyunlarla şenliğe katılanlar geç saatlere kadar eğlendiler.
***
İTALYA’DAN ÖZPETEK’E DEVLET NİŞANI
ANKARA (İHA)
Uzun yıllardır İtalya’da yaşayan ve başarılı filmlere imza atan yönetmen Ferzan Özpetek’e, İtalyan Yüksek Devlet Nişanı verilecek. Türk-İtalyan ortak yapımı filmlere imza atan Özpetek, iki ülkenin kültürel ilişkilerinde oynadığı yapıcı rol nedeniyle Yüksek Devlet Nişanı’na layık görüldü. Özpetek’e nişanı ise, Cumhurbaşkanı Giorgio Napolitano adına İtalya Büyükelçisi Carlo Marsili 25 Ekim’de İstanbul’da düzenlenecek törenle takdim edecek. 30 yıldır İtalya’da yaşayan Özpetek’in “Mükemmel Bir Gün” adlı filmi 2008 Venedik Uluslararası Film Festivali’nde gösterilmişti.
17.09.2008
***
Fikret Bila
ORG. BAŞBUĞ DÖNEMİNİN ÇİZGİLERİ
Genelkurmay Başkanı Org. İlker Başbuğ’un dün yaptığı “iletişim toplantısı” süre bakımından, bir rekordu. Üç aşamalı toplantı 3.5 saat sürdü.
Org. Başbuğ, basından beklentiler, basının önerileri ve soru-yanıt olmak üzere üç aşamalı toplantıyla, “yeni bir çizgi” çizdi diyebiliriz.
Kamuoyunun önemi
1- Göreve gelir gelmez İletişim Daire Başkanlığı’nı tuğgeneral rütbesine çıkaran Başbuğ’un, yeni dönemde, şeffaf ve hızlı bir iletişim sistemiyle, basını ve kamuoyu algısını önemseyen bir çalışma anlayışı sergileyeceği anlaşılıyor. Özellikle terörle mücadele başta olmak üzere diğer önemli sorunlarla mücadeleyi kamuoyu desteğiyle sürdürmeyi amaçlıyor. Basına, kamuoyunun “bilgi edinme hakkı”na öncelik vereceği dün iyice belli oldu. İletişim için Genelkurmay’da 24 saat görevli olacak. Her hafta basın toplantısı yapılacak. Org. Başbuğ, basın işlevini çok iyi kavramış görünüyor. Her mücadelenin önce kafalarda, kamuoyunda kazanılacağının farkında.
28 Şubat-27 Nisan farkı
2- Org. Başbuğ’un 28 Şubat ve 27 Nisan’la ilgili sorulara verdiği yanıtlarda, ince ve anlamlı bir tutum farkı vardı. Genelkurmay Başkanı, 28 Şubat’la ilgili soruyu tereddütsüz yanıtlarken, “O günkü görüşümüz bugün de geçerli” dedi. 28 Şubat’ın arkasında durdu. Ama 27 Nisan bildirisi için verdiği yanıt, aldığı tutum farklıydı. 27 Nisan için, “Yorum yapamam” demekle yetindi. 27 Nisan’ın barış döneminde Başkomutan sıfatı taşıyan Genelkurmay Başkanı tarafından TSK adına yapılmış bir açıklama olduğunu belirtti. Başkomutan’ın yayımladığı bildiri konusunda yorum yapamayacağını ifade etti. 28 Şubat’ın arkasında duran sözlerine karşılık, 27 Nisan’la ilgili sözleri, bu bildirinin de arkasında durduğu izlenimi vermedi.
Hainlik çıkışı
3- Org. Başbuğ, soğukkanlıdır. Sakin bir yapısı vardır. İnce eleyip, sık dokur. İncelemeden, araştırmadan konuşmaz. Heyecana kapılmaz. Her sözcüğü tartarak söyler. Dün 3.5 saat boyunca da yine böyleydi. Ancak, bir yerde “sinir ve ses kontrolü”nü bıraktı. O da, TSK’nın terörün bitmesini istemediği şeklinde yapılan yorumlardı. İşte bu noktada, çok yüksek bir ses tonuyla, “Bunu söyleyen haindir” diye adeta haykırdı.
Bildiriler azalacak
4- Org. Başbuğ’un çalışma üslubunu yansıtan yönlerden biri de, “Genelkurmay bildirileri”nin azalacağı mesajıydı. Basın bildirilerini azaltmayı düşündüklerini, “İnternet sitesinde gece yarısı bildirileri devam edecek mi?” sorusuna yanıt olarak vermesi dikkat çekiciydi. “Her ne kadar görev neyi gerektiriyorsa o yapılır” dediyse de, “Gece yarısı bildirisi beklemeyin” mesajı verir gibiydi.
Yol kesme kalkacak
5- Org. Başbuğ, resepsiyonlarda, gazetecilerin sorularını yanıtlamayı sevmiyor. Onlarca kameranın çevrildiği bir ortamda basın toplantısı gibi ayaküstü sohbet yapmayacağını söyledi. Bunun çok çirkin bir görüntü oluşturduğunu, dünyanın hiçbir yerinde böyle uygulamalar görülmediğini belirtti. Bu görüntüden kurtulmak için basından da yardım istedi. Anlaşılıyor ki, İlker Paşa, doğaçlama konuşmayacak, hazırlıklı, metne dayalı konuşmalar yapacak.
Akreditasyon ölçüsü
6- Org. Başbuğ, ilk uygulamasında akreditasyonu genişletti. Yeni Şafak ve Star gazetelerini de davet etti. Bu konuda kısıtlamacı olmak istemediği anlaşılıyor. Bunu ifade de etti. Tek ölçü olarak basın ahlak ilkelerine uyulmasını gösterdi. Bu ölçülerle durumu izleyeceklerini, buna göre akreditasyonun genişleyip daralabileceğini vurguladı.
Basın kuruluşlarına başvuru
7- Org. Başbuğ, yanlı haberler için Basın Konseyi’ne ve Gazeteciler Cemiyeti’ne başvuracaklarını da belirtti. Bu konuda basının mesleki kuruluşlarını devreye sokmaya, bu yolla hak aramaya yöneleceklerinin mesajını verdi.
GENELKURMAY BAŞKANI ORGENERAL İLKER BAŞBUĞ’DAN MESAJ:
Kimse TSK üzerinden siyaset yapmasın
Gazete genel yayın yönetmenleri ve Ankara temsilcileriyle ‘iletişim toplantısı’ çerçevesinde bir araya gelen Genelkurmay Başkanı Org. Başbuğ gündemdeki konuları değerlendirdi. Org. Başbuğ, ‘Medya dahil kimse TSK’yı kendi amacı için kullanmaya kalkmasın. TSK günlük olayların içine çekilmesin’ dedi
Genelkurmay Başkanı Org. İlker Başbuğ, gazetelerin genel yayın yönetmenleri ve Ankara temsilcileriyle düzenlediği “iletişim toplantısı”nda soruları yanıtladı.
Org. Başbuğ, 3.5 saat süren toplantıda, basınla diyaloğu daha da geliştirmek istediklerini belirterek, Genelkurmay İletişim Dairesi’nde 24 saat görevli bulunduracaklarını ve Daire Başkanı Tuğg. Metin Gürak’ın her hafta cuma günleri basın toplantısı düzenleyeceğini duyurdu.
Org. Başbuğ, gündemdeki konulara ilişkin görüşleri ve sorulara verdiği yanıtlar özetle şöyle:
‘TSK olayların içine çekilmesin’
“TSK üzerinden-medya dahil- hiçbir kurum siyaset yapmasın. TSK’yı kendi amaçları için kullanmaya kalkışmasın. TSK günlük olayların içine çekilmesin. Bu bizi rahatsız ediyor. O zaman kendimizi savunmak zorunda kalıyoruz.”
‘Şehitleri siyasete karıştırmayın’
“Şehitlere anne-babalardan sonra en çok üzülen biziz. Bu bizim işimiz. Kimseyle konuşmam, tartışmam. Bu bizim sorumluluğumuz. Bir can bizim için çok önemli. Ama lütfen, şehitler üzerinden kimse ucuz siyaset yapmasın.”
‘Bitmesini istemiyorlar diyen hain’
“Terörün bitmesini en çok isteyen TSK’dır. Bunun aksini söyleyen haindir. Devam etmesini istiyorlar, diyenler haindir. Böyle bir şey nasıl olur? Kim şehit vermek ister. Şunlar bizi üzüyor: Yine şehit var, şehitler devam ediyor. Burada bir ima var. Bu bizi rahatsız ediyor. Tabii terörle mücadele ediyorsunuz.”
‘Gözlerinde ışık gördüm’
“Bölgeye son gezimde iki önemli şey gördüm:
1- Genç personelimizin gözünde ışık var. Mücadele etmek istiyor. Görev istiyor. Bu çok önemli.
2- Van’da Cumhuriyet Caddesi’nin iki yanında toplanmış vatandaşlarımızla konuştum. Herkesin gözünde sevgi gördüm. Bu da çok önemli. TSK’ya olan güveni ve sevgiyi gördüm.”
‘İyi kolesterol fazla’
“Terör var mı, yok mu sorusuna yanıt olacak ölçüler vardır:
1- Örgütün inisiyatifindeki eylem olay sayısı. Bu fazlaysa kötü. Bir anlamda kötü kolesterol gibi.
2- TSK’nın inisiyatifinde olay sayısı. Bunun fazla olması iyi. Bu da iyi kolesterol gibi.
3- Sivil halkın güvenliği, sivil zaiyatı.
4- Güvenlik kuvvetlerinin zaiyatı.
Bu ölçülüre bakılması gerekir. bugün baktığımızda iyi kolesterolün fazla olduğunu söyleyebilirim.”
‘Tezkereden şüphemiz yok’
“Tezkerenin süresi 17 Ekim’de doluyor. Hükümetin uzatıp uzatmama konusunda bir tereddüdü yok. Çarşamba günü Bakanlar Kurulu’nda konuşulacak. Perşembe günü terör toplantısı vardı. Spekülatif bir haber yer aldı. Bundan bazıları rahatsız oldu. Biz sözlü olarak da resmi olarak da görüşümüzü ilettik. Normal zamanında normal olarak çıkacaktır. Şüphemiz yok.”
ABD Genelkurmayı ile görüşme
“ABD Silahlı Kuvvetleri ile TSK arasındaki ilişkiler çok önemli. Türkiye-ABD ilişkileri çok kapsamlı. Bu kadar kapsamlı ilişkiler varsa, ilişkileri tek konuya kilitlememek lazım. Tabii hayati noktaya gelirse kilitlenebilir. O zaman hayati noktaya getirmeyin. Bu konuyu ben açtım. ABD ile Türkiye arasında stratejik işbirliği olur mu? Bunu tartıştık. Küçük konuları idare etmek büyük konulara konsantre olmak gerekir. Çok yararlı oldu. Bölgemizi ilgilendiren tüm konulara değindik.”
‘PKK kırılma noktasına gidiyor’
“Bölücü terör örgütüyle mücadelemizde bugün neredeyiz? PKK bir kırılma noktasına doğru yol alıyor. Önemli olan, bundan nasıl istifade edeceğiz. Kırılma noktasında demiyorum, kırılma noktasına doğru gidiyor, diyorum. Kırılma noktası demek örgütün, emir-komuta zincirinin dağılması demek. Bu henüz yok. Ama o noktaya doğru gidiyor.”
‘Hatalarımız oldu’
“Bölücü terör örgütü daha önce de kırılma noktasına doğru gidiyordu ama hatalarımız oldu, yeteri kadar istifade edemedik.
İlk eylem 1984’te oldu. 1985’te bitiyordu. Bitti dedik. Eylem olmayınca bitti denildi ama dağda kadroları duruyordu.
1987’de hata yaptık; sıkıyönetim vardı, OHAL’e geçtik.
1988’de Halepçe olayı dengeleri bozdu. 1991’de 1. Körfez Savaşı dengeleri bozdu. Terörist sayısı 12 binlere çıktı. 2. Irak Savaşı var. O da dengeleri bozdu.”
‘Gördüğünüze tetiğe basın diyemem’
“Terörlü mücadele zor. Kanlı bir mücadele. Hukuk içinde mücadele ediyorsunuz. Hukukun dışına çıkarsanız olayı batırırsınız. Sivillerin zarar görmemesi lazım. Onun için kimi görürseniz tetiğe basın diye emir veremem. Bir sivil öldürürseniz çok kötü olur.
Mezrada, kırsal kesimde kimi görürseniz tetiğe basamazsınız. Onlar da silahlarını saklıyorlar. Önce ateş ettiklerinde şehit veriyoruz. Şimdi köylere mezralara dönüş başladı. Eskiden orada gezen teröristti. Şimdi siviller var. Çok dikkat etmek zorundasınız.”
’14-18 yaş grubunu kurtarmalıyız’
“Örgüte katılım sürüyor. En çok 14-18 yaş grubundan. Bu grubu örgütün elinden kurtarmamız lazım. Nitelikli eğitim ve iş olanağı verilmesi lazım. Bunu başarırsak, çok iyi iş yapmış oluruz. Oradaki iş dünyası GAP’tan çok umutlu.”
‘Narkotik terör örgütü’
“ABD PKK’yı narkotik terör örgütü olarak tanımladı ve bu listeye aldı. Narkotik terör örgütü kavramı çok önemli. Gelirlerinin çoğunu böyle elde ediyorlar. El Kaide için de geçerli bu.”
‘Sivil kimseye zarar vermedik’
Irak’ın kuzeyinde durum nedir? Geçen yıl 17 Ekim’de tezkere çıktı. Aralıkta hava harekâtı yapıldı. Şubatta kara harekâtı yapıldı. İhtiyaç duyuldukça hava harekâtı yapılıyor. ABD koordinasyon, istihbarat akışı sunuyor. Irak’ın kuzeyi örgüt için artık güvenli değil. Her an tepelerine bomba gelecek kaygısı içindeler. Şartları çok zor. Topçuyla da müdahale ediyoruz. İşte bu anlamda ABD ile işbirliği mükemmel noktada.
ABD Genelkurmay Başkanı Amiral Mullen altını çizdi. Gıpta ediyor. Sivil hiç kimseye zarar vermedik. Öyle hava harekâtları icra ediyoruz ki, nasıl oluyor, diye soruyorlar. Sivil yerleşim yerlerine hiç zarar vermedik. Son günlerde Afganistan’da, Pakistan’daki olaylara bakarsanız TSK’nın başarısını daha iyi görürsünüz.”
Barzani’ye mesaj
“Irak’ın kuzeyinde üç bölge var: Dohuk, Erbil, Süleymaniye. Üç bölgenin güvenliği 30 Mayıs 2007’de devredildi. Normalde Irak ordusuna devredilmesi gerekirdi. Ama Kürt yerel yönetimine devredildi, onların da askeri gücü var: Peşmergeler var. Bu devir Irak Anayasası’na göre tartışmalı.
Biz şunu açıkça söylüyoruz: Orada de facto olarak sen varsın. Terörle mücadeleden son sorumlusun. Merkezi Irak yönetimi de sorumlu ama fiili olarak onlar (peşmergeler) var. 1
1 Eylül’den sonra BM’nin kararları var. Sen görevini yapmıyorsun. Benim yaptıklarımı kritize ediyorsun. Siz sorumluluğunuzu yerine getirmezseniz, biz yapmaya devam edeceğiz. Hem görevini yapmıyorsun hem Türkiye’ye akıl vermeye kalkışıyorsun. Bu düşüncemizi açık şekilde ifade ettik. Irak’ın toprak ve siyasi bütünlüğünü savunuyoruz. Bozulursa en fazla zararı Türkiye görür.”
Kerkük sorunu
“Kerkük’ün özel statüsü olsun. Aralıkta Irak’ta yerel seçimler var. Belki Kerkük’te yerel yönetim seçimleri yapılmayacak. Bir ihtimal. Irak’ta durum ne? Düne nazaran daha iyi. Yarın iyiye mi, kötüye mi gider, bilemeyiz. Sorun, temelde politik güç ve kaynakların paylaşımı.”
‘Sızan belgeleri ciddiye alıyoruz’
“Bilgi çağındayız. Teknolojik olanaklar çok fazla. Bu ters orantılı bir zafiyet yaratıyor. Sadece TSK’nın sorunu değil. Pentagon’un da sorunu. Sofya’da NATO toplantısındaydık. Bu konuyu diğer genelkurmay başkanlarıyla konuştuk. Onlar da şikâyetçi.
ABD’li bir komutan bu konuda bir çalışma yaptığını söyledi, hemen aldım o çalışmayı, bakalım diye. TSK olarak güvenlik sorunun hafife almak durumunda değiliz. Ciddiye alıyoruz. Ne gibi eksiklikler var? Ona bakıyoruz. Tabii kişisel hatalar da var. Olabilir. Kişisel hatayı yapını arayıp bulup gerekli işlemi yapmamız lazım. Tabii TSK içine sızarak, personelle ilişki kurarak personeli elde ederek bilgi alınması suçtur.”
Cemaat kavramı
“Cemaat olayını ilk defa söylemedik. Daha önce de söyledik. Sosyal devlet kavramı içinde söyledik. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin niteliklerine değindik. Sosyal devlet ilkesinin uygulanmadığı yerde toplumlaşma, cemaatleşmeye itiliyor insanlar. Bu faaliyetlerin altında ekonomik çıkar var; din, araç olarak kullanılıyor. Bu sosyal bir gerçek. Çocuk üniversitede okuyor, ailesi Konya’da, üniversitesi Malatya’da. Ne yapacak bu çocuk? Bir yerde kalması lazım. Devletin yurt sunması lazım. Olmayınca gidip grupların eline düşüyor. Bu sağda da solda da olabiliyor.”
‘Afganistan’da durum kötü’
“Afganistan konusu NATO’nun sorunu. Sadece ABD olarak görmeyin. NATO’nun olayı. Afganistan’daki durum endişe verici. Parlak değil. NATO da ABD de endişeli.”
‘Gürcistan’da doğru yaptık’
“Gürcistan şu anda çok büyük bir gerilime yol açacak gibi değil. Normalleşmeye gidiyor gibi görünüyor. Ama garantisi yok. Türkiye Cumhuriyeti Devleti başından itibaren Gürcistan olayını dengeli götürmüştür. Doğrusu da budur. Bu tavrı takdir de görmüştür. Diğer ülkeler de dengeli götürecektir.”
Montrö konusu
“Kimse bize Montrö’yü soramaz, sormadı da. Biz Montrö’yü tarafsız uygulamak zorundayız. Öyle de uyguladık ve öyle de devam edecek. Kimsenin en ufak bir şikâyeti de yoktur. 1.9.2008 günü, Deniz Kuvvetleri Komutanımız Rus Deniz Kuvvetleri Komutanı’yla Karadeniz’de bizim gemimizde buluştu, onların isteği üzerine. Biz Karadeniz’in sahildar ülkelerin sorumluluğunda olduğunu düşünüyoruz.”
‘NATO ilişkimiz zayıflamaz’
“Türkiye’nin NATO ile ilişkisinin zayıflaması söz konusu olamaz. NATO sadece askeri bir güç değil, aynı zamanda siyasi güç. karar mekanizmasında Dışişleri Bakanları Konseyi var. Bundan sonra ne olabilir: Girmek isteyen ülkeler var: Ukrayna, Gürcistan, Azerbaycan, Ermenistan barış için ortaklık anlamında ilgililer. Dengeli hareket edilmesi gerektiğini düşünüyorum. Bazı konular ileriye bırakılabilir. Bakü-Tiflis-Ceyhan boru hattı çok önemli. Geleceğin güvenliği enerji hatlarına oturacak.”
‘AB çağdaş uygarlıkta araçtır”
“TSK’nın AB’ye ters, karşıt bir görüşü yok. Org. Büyükanıt da altını çizdi. Ben de devir-teslim töreninde söyledim. Şöyle dedim: TSK çağdaşlığın, ilericiliğin destekçisi olmuştur. AB’ye tam üyelik Atatürk’ün çağdaş uygarlık düzeyinin üzerine çıkma hedefinde bir araçtır. Hiç farklı bir düşüncemiz yok.”
‘ABD en büyük ulus devlet’
“Ulus devlet bizim için çok önemli. Üniter yapımız da çok önemli. Demokratik ve laik devlet yapımız bizim için çok önemli. Bunu söylüyoruz. Bunları zayıflatacak taleplerde bulunmayın diyoruz. Bugün dünyanın en büyük, en güçlü ulus devleti ABD değil mi? ”
Teröre karşı yeni yapılanma olmadı
“Terörle topyekün mücadele amacıyla yeniden yapılanmayı 57. Hükümet’ten beri gündeme getiriyoruz. Tabii 60. Hükümet’i sorumlu tutmamız doğru olmaz. 57. Hükümet’ten beri hep söylüyoruz. Yeniden yapılanma önemli ama bunun ehil insanlarla da doldurulması lazım. Ehil insanlar yoksa anlam ifade etmez. Terörle mücadelenin birçok boyutu var.
Güvenlik, ekonomi, sosyo-kültürel, psikolojik ve uluslararası boyutları var. En iyi adamları, yetişmiş insanları buraya koyalım dedik. Sosyolog, psikolog, eğiticiye ihtiyacımız var. Ama bunları söylesek ne olacak? Artık yeniden yapılan-madan vazgeçtik. 10 yıldır söylüyoruz Ama olmadı. Artık pratiğine bakıyoruz.”
Kimler davet edildi?
Genelkurmay Başkanlığı’nda düzenlenen sohbet toplantısına, şu gazeteler, genel yayın yönetmeni ve Ankara temsilcisi düzeyinde davet edildi: Hürriyet, Milliyet, Posta, Sabah, Vatan, Cumhuriyet, Radikal, Referans, Türkiye, Yeni Asır, Daily News, Takvim, Akşam, Ortadoğu, Tercüman, Dünya, Yeniçağ, Sözcü, Star, Yeni Şafak, Güneş.
Brifinge davet edilmeyen gazeteler şunlar: Zaman, Todays Zaman, Bugün, Vakit, Taraf, Evrensel, Birgün, Milli Gazete.
’28 Şubat’taki görüşümüz aynı’
“TSK’nın akreditasyon genişletmesini 28 Şubat’la ilgili düşüncelere bağlamayın. TSK’nın 28 Şubat’ta görüşü o gün neyse, bugün de aynıdır. TSK’nın laik sistemle ilgili düşüncesi dün neyse, bugün aynıdır, yarın da aynı olacaktır.”
’27 Nisan’a yorum yapmam’
“27 Nisan’a bir bakışım olamaz. TSK adına Genelkurmay Başkanı’nın bir açıklamasıdır. TSK’da emir-komuta birliği vardır ve bunu barış zamanında Başkomutan olan Genelkurmay Başkanı temsil eder. Başkomutan’ın yayımladığı bildiri konusunda yorum yapamam.”
TSK’nın ana konulara bakış açısı kişilere göre değişmez. Böyle bir şey beklemek yanılgıya neden olur. Üslup farklılıkları olabilir.”
Eruygur ve Tolon ziyaretine 3 neden
“O ziyaretin akabinde TSK’nın bu konuya ilişkin durumu açıklandı. Neticede iki eski komutan tutukludur. Bu ziyaretin üç yönü itibariyle değerlendirelebilir:
1- 50 yıla yakın silah arkadaşlığı yapmışız.
2- Bu komutanların TSK’ya hizmetleri var, dolayısıyla vefa borcu yönü var.
3- Nihayet bu ziyaret insani boyutu olan bir olaydır.
Bunun dışında başka neden aramayın.”
‘Etkiliyor demek yargıya hakarettir’
“Yargıya güvenimiz ve saygımız tam. Bu ziyareti yargıya etki konusuna çekmek Türk yargısına hakarettir. Türk yargısını aşağılamaktır. Bunu kabul edemem. Ziyaret kararı nasıl alındı, o da bize kalsın. Niye Korg. Galip Mendi gitti? Oradaki garnizon komutanı o olduğu için. Ziyaretten sonra Korg. Galip Mendi ile görüştüm. Gözlemlerini aktardı.
(Komutanlardan bir mesaj iletti mi sorusuna karşılık olarak) Hayır. İzlenimlerini söyledi. İki komutan da 65 yaşın üzerinde, moral faktörü de düşünün. Yanlış algılamaları medya yaratmıştır. Bizden farklı değerlendirmelere de saygı duyuyorum. Ama biz bu ziyareti planlarken çok dikkatli davrandığımızı değerlendiriyorum. Farklı değerl endirmeler, algılar olmuşsa bunda bizim suçumuz yok.”
Büyükçelebi ve Balbay da katıldı
Orgeneral Başbuğ’un dünkü sohbet toplantısına, Ergenekon soruşturması çerçevesinde gözaltına alınan Cumhuriyet gazetesi Ankara Temsilcisi Mustafa Balbay ile Tercüman gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ufuk Büyükçelebi de katıldı.
Her iki gazeteci de Ergenekon operasyonunun 1 Temmuz’da başlayıp emekli orgeneraller Hurşit Tolon ve Şener Eruygur’un tutuklanmasıyla sonuçlanan 6. dalgasında gözaltına alınmıştı.
Emniyette üç gün tutulan iki gazeteci, savcılıkta sorgulandıktan sonra serbest kalmışlardı.