İÇİNDEKİLER:
– ALMAN VATANDAŞLIĞINA GEÇİŞ İÇİN İLK ”VATANDAŞLIK TESTİ” YAPILDI
–ALEVİ İSLAM DERNEKLER BİRLİĞİ’NDEN İFTAR
–ALBAYRAK’TAN, CEZAEVLERİ ÇALIŞMASI
–BİRLİKTEN GÜÇ DOĞAR
–TÜRKLER SÖZ SAHİBİ OLMALI
-FAZIL SAY’A ALMANYA’DAN PRESTİJLİ ÖDÜL
–ULUCAN’A TAM NOT
–GAZETECİLİK ÖDÜLÜ ÖZLEM’İN
–KÜRT VE ARAPLAR IRAK’TA ÇATIŞMANIN EŞİĞİNDE
–CAN DÜNDAR’DAN YENİ ”ATATÜRK” BELGESELİ
***
ALMAN VATANDAŞLIĞINA GEÇİŞ İÇİN İLK ”VATANDAŞLIK TESTİ” YAPILDI
BERLİN (A.A) – 14.09.2008 – Almanya’da Alman vatandaşlığına geçmek isteyen yabancılar için uygulanan vatandaşlık testinin ilki Olpe kentinde yapıldı.
Olpe kentinde yapılan ilk vatandaşlık testine katılan 12 yabancıdan biri olan fabrika işçisi Abdüllatif Akdemir (25), 33 sorunun tamamını yaptığını belirterek, sınavın kolay olduğunu söyledi.
Olpe’deki teste, Abdüllatif ile birlikte Suriye, Lübnan, Sırbistan, Ukrayna, Fas ve Polonyalı, Alman vatandaşı olmak isteyen 12 yabancı katıldı.
Testlere gelecek hafta cumartesi günü Oberhausen ve Lüneburg kentlerinde devam edilecek.
Federal hükümet, 1 Eylül 2008 tarihinden itibaren Alman vatandaşlığına geçecek olan belli ülkelerin vatandaşlarına ”vatandaşlığa geçiş testi” uygulanması kararı almıştı.
(HA-ŞP)
ALEVİ İSLAM DERNEKLER BİRLİĞİ’NDEN İFTAR
Tuncay YILDIRIM / KÖLN | 14.09.2008
Almanya Alevi İslam Dernekleri Birliği Genel Başkanı Alişan Hızlı, üçüncü kez gerçekleştirdikleri iftar yemeğinde dostluk ve kardeşlik mesajları vererek, ‘Artık birlikte hareket etmenin zamanı gelmiştir’ dedi. Aynı Allah’a ve peygambere inanan insanların bir olmaları gerektiğini ifade eden Hızlı, ‘Alevi Alevice, Sünni Sünnice yaşayacak, ama kardeşçe. Burdan çağrı yapıyorum, gelin iftar sofralarımızı bugün burada olduğu gibi Alevi ve Sünniler olarak paylaşalım. Aynı sofranın etrafında buluşalım’ diye konuştu.
Davete Köln Konsolosu Utku Atahan, DİTİB Genel Başkanı Sadi Arslan, ATİB Genel Başkanı Selahattin Saygı, Türk Veli Dernekleri Birliği Başkanı Kadir Dağlar, Hür Türk Başkanı Hasan Tekin başta olmak üzere çok sayıda sivil toplum örgütü temsilcisi katıldı. Etkinliğin sponsorluğunu üstelenen BKK Aktiv Bölge Sorumlusu Selma Ulaş da konukları selamlayarak, Türk müşterilerine yönelik çalışmalarını anlattı.
***
ALBAYRAK’TAN, CEZAEVLERİ ÇALIŞMASI
Ünal ÖZTÜRK / LAHEY | 14.09.08
Hollanda’da Adalet Bakanlığı Müsteşarı Nebahat Albayrak, cezaevlerindeki görevli personel arasında tehdit ve saldırı olaylarının önlenmesi amacıyla çalışma başlatıldığını bildirdi. Cezaevlerindeki görevli personel arasında yaşanan bu tür olayların yüzde 30 azaltılmasının hedeflendiğini açıklayan Müsteşar Albayrak, Çalışma Müfettişliği tarafından yapılan araştırmada cezaevlerinde ve adli psikiyatri kliniklerinde çalışanların hem mahkum ve tutukluların, hem de meslektaşlarının tehdit ve saldırganlığından yakındıklarının belirlediğine işaret etti.
Toplam 31 cezaevi ve klinikte yapılan araştırmaya katılan personelin yüzde 43’ünün aşırı stresten yakındığı belirlendi. Araştırmada tehditlere ve saldırganlığa maruz kalma, iş yoğunluğu, yöneticiler ile görevliler arasındaki iletişim kopukluğu strese neden olan faktörler olarak saptandı. Albayrak, yöneticilerin uygunsuz davranışlarına maruz kalan görevli sayısının da 2010 yılına kadar yüzde 50 azaltılmasının hedeflendiğini kaydetti. Nebahat Albayrak, meclise verdiği yazılı bilgide görevlilerin direncinin arttırılmasını sağlayacak eğitim programlarına ağırlık verileceğini, ayrıca mevcut kuralların da sertleştirileceğini belirtti.
***
BİRLİKTEN GÜÇ DOĞAR
Emine SONUGÜR / HAMBURG | 14.09.2008
TD-Plattform Hamburg üyeleri Elvan Karanfil, Mustafa Kılıç, Meltem Koçar ve Utku Karanfil adlı akademisyenler, ‘Hedefimiz Hamburg ve çevresinde akademisyen öğrencilerini ve akademisyen olarak görev yapan arkadaşlarımızı birleştirmek istiyoruz.
Çünkü birlikten güç doğar diye atalarımız boşuna söylememişler. Bizlerde birlikte olursak daha başarılı oluruz ve çeşitli sorunlarımızı paylaşabiliriz. Sorunlar paylaştıkça azalacaktır. Hepimizin çeşitli sorunları var ama bu sorunlarımızı konuşarak çözebiliriz.
Bazı arkadaşlarımızın tecrübelerinden yararlanarak yardımlaşabiliriz. Ayrıca faydalı olabilecek projeler üretebiliriz. Bazı arkadaşlarımız okulunu bitirmiş ama iş bulmakta veya mesleği üzerinde tecrübe edinmek istiyordur. Buna benzer çeşitli sorunlarımız ortadan kaldırmak istiyoruz’ dediler.
TD-Plattform olarak Hamburg’da işverenlerle geniş çaplı bir konferans düzenlemeyi planladıklarını belirten üyeler, ‘Amacımız Türk ve Alman işverenleriyle tanışmak ve akademisyenlerle işverenler arasında bir köprü oluşturmak istiyoruz.
Türkler arasında yeterince potansiyel var ama bu potansiyeli kullanmak lazımdır. Bunu da yapabilmek için birlikte hareket etmeliyiz. Bunun için bütün akademisyenleri TD-Plattform çatısı altında toplanmaya davet ediyoruz. Geniş bilgi için www.td-plattform.de isimli internet sayfasından yararlanabilirler veya bize 040-34832218 numaralı telefondan ulaşabilirler’ dediler.
***
TÜRKLER SÖZ SAHİBİ OLMALI
Celal ÖZCAN / MÜNIH | 13.09.08
Almanya’nın ikinci büyük eyaleti Bavyera’nın Başbakanı Günther Beckstein, eyalet seçimleri öncesi Hürriyet Gazetesi’ni makamında kabul ederek sorularımızı yanıtladı. Beckstein, Almanya’da yaşayan Türklerin önemli yerlere gelmelerini istediklerini, ancak bunun için Türklerin kendisinin büyük çaba sarfetmesi gerektiğini vurguladı.
Bavyera Başbakanı Beckstein, Türklerin en alt basamaktan en üst basamağa tırmanma şansı bulunduğunu, bu şansı kullanmanın kendi çabalarına bağlı olduğunu söyledi. Hürriyet Gazetesi Yazıişleri Müdürü Halit Çelikbudak ve Münih temsilcisi Celal Özcan’ı önce makamında kabul eden Beckstein, söyleşiyi seçim otobüsünde de devam ettirerek, Hürriyet gazetesi ve Türk kökenli seçmene verdiği önemi gösterdi.
Ülkemizin geleceği Beckstein sorularımızı şöyle yanıtladı:
– Bu seçim kampanyasında yabancılar eski seçim kampanyalarında olduğu kadar yoğun malzeme yapılmıyor. Neden?
Biz yabancıların entegrasyonu sorusuna çok ağırlık veriyoruz, çünkü bu, ülkemizin geleceği sorusuyla çok yakından ilgili. Türklerin topluma çok iyi entegre olması, yükselme şansı bulmaları, çocuklarının daha iyi eğitim almaları, kalifiye eleman ve mühendis olmalarını seçim kampanyasında gündeme getiriyoruz.
Ama aynı zamanda bizim yasalarımıza ve kültürümüze saygı gösterilmesini istiyoruz. Münih metrosunda yaşlı bir Alman’ı döverek hastanelik eden Türk genci gibi olaylara karışanların da ağır cezalandırılmasını ve gerekirse sınır dışı edilmesini savunuyoruz. Ancak bütün bunlar seçim kampanyasının odak noktası değil. Çünkü göçle gelen sorunlar eskisi gibi büyük değil.
Türkler yükselmeli
– Türklerin Alman toplumunda yükselme şansı ne kadar yüksek?
Türklerin bizim toplumumuzda yükselmesi bizim de yararımıza. Bu nedenle biz Türklerin buradaki eğitim şansını sonuna kadar kullanmaları için yoğun çaba sarfediyoruz. Ama Türkler çocuklarının yükselmesi için kendilerinin de büyük çaba göstermesi gerekiyor.
Boşnak ya da Doğu Asya ülkelerinden gelen öteki yabancı gruplar bu konuda Türkler’den daha ileride. Türklerin bu açığı kapatması gerekiyor. Bu nedenle Türk çocukları da dahil yetenekli çocukların karnelerine daha yüksek okullara gönderilmesi notunu düşeceğiz. Böylece aileleri çocuklarını ortaokul ya da liseye göndermesi yönünde cesaretlendirmeyi amaçlıyoruz.
CSU’da neden Türk aday yok?
– CSU’da Türk kökenli aday yok. Yeşiller ve Hür Demokrat Parti’de (FDP) Türk kökenli adaylar var.
Türk kökenli vatandaşların nüfusa göre oranı küçük. Adaylar ise yukardan belirlenmiyor, tabandan belirleniyor. Yani Türk kökenli birinin aday olması onun angajmanına bağlı.
Milletvekili adayı seçilebilmek için önce yerel politikada etkin olmak, çalışmalarıyla partide önemli bir yer edinmek ve kendisini göstermek gerekiyor. Maalesef bu yönde şimdiye kadar bir Türk kökenli çıkmadı. Belediyelerde Türk kökenli meclis üyelerimiz var.
Ben Türk kökenlilerin bizim partimizde aktif politika yapmalarını tavsiye ediyorum. Onlar partide yükselmek için herkes gibi eşit şansa sahip. Ama aynı verim ve perfonmasa da sahip olmak gerekiyor.
Partide birkaç gün çalışan bir kişi aday olamaz. Afiş asmaktan etkinliklere katılıma kadar en alttan başlayıp en üst basamaklara kadar tırmanmak gerekiyor. Biz çünkü büyük bir partiyiz ve hükümet partisiyiz. Bizde bir aday binlerce kişinin arasından seçiliyor.
***
-FAZIL SAY’A ALMANYA’DAN PRESTİJLİ ÖDÜL
-BREMEN MÜZİK FESTİVALİ’NDE HER SENE ÖNEMLİ BİR MÜZİSYENE VERİLEN ÖDÜLE, BU YIL FAZIL SAY LAYIK GÖRÜLDÜ
-PİYANİST VE BESTECİ SAY’IN, TAMAMI KENDİ BESTELERİNDEN OLUŞAN ALBÜMÜ ”HAREMDE BİNBİR GECE” DE ARALIK AYINDA FRANSIZ NAİVE VE JAPON AVEX ORTAK YAPIMI OLARAK BÜTÜN DÜNYADA PİYASAYA ÇIKACAK
-FAZIL SAY: ”UZUN YILLARDIR KONSERLERİMDE BİS PARÇASI OLARAK ÇALDIĞIM ESERLERİM İLK KEZ BİR CD’DE YER ALACAK. AYRICA, TOKYO KONSERİNDEN CANLI KAYITLAR DA MÜZİKSEVERLERLE BULUŞACAK”
ANKARA (A.A) – 13.09.2008 – Burcu Bilgin – Piyanist ve besteci Fazıl Say, Almanya’nın prestijli müzik festivalleri arasında yer alan Bremen Müzik Festivali’nin 2008 yılı ödülüne layık görüldü.
Sanatçının, tamamı kendi bestelerinden oluşan ”Haremde Binbir Gece” isimli albümü de Aralık ayında Fransız Naive ve Japon Avex tarafından tüm dünyada müzikseverlerle buluşacak.
Fazıl Say, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Deutsche Bank Vakfı tarafından finanse edilen festival komitesinin, her yıl başarılara imza atmış bir sanatçıya verilen ”Musikfest Preis-Müzik Festivali Ödülü”ne değer bulunduğunu bildirdi.
Bu ödülün daha önce tanınmış orkestra şefleri Nikolaus Harnoncourt, Sir John Elliot Gardiner ve Marc Minkowski, Grammy ödüllü piyanist Andras Schiff, opera sanatçısı Anne Sofie von Otter gibi isimlere de verildiğini belirten Say, ödülünü 20 Eylülde düzenlenecek törenle alacağını kaydetti.
Bremen Müzik Festivali komitesi, 1998 yılından bu yana festivale sanatsal çabaları ile zenginlik kazandıran ve uluslararası müzik yaşantısına gelişim sağlayan grup ve sanatçıları ödüllendiriyor.
Festival adına Say’a ödül verilmesinin gerekçelerinin açıklandığı yazıda, şu ifadelere yer verildi:
”Fazıl Say’ın 2004 yılından bu yana Bremen Müzik Festivali’nde sunduğu eserler sadece geçmiş dönemlerle zamanın müziğinin bir karışımı olmakla kalmıyor, aynı zamanda onun kültürler arasında başarılı bir köprü oluşturmuş olduğunu da ispatlıyor. Solist ve oda müzisyeni olarak büyüleyici programlar sunmuş, klasik, caz ve Osmanlı müzik geleneğini tamamen kendi mimarisi ile bütünleştirmiştir.”
Fazıl Say, festivale ilk olarak 2004 yılında keman virtüözü Maxim Vengerov;un önerisi üzerine katıldı. Sanatçı, 2005 ve 2006 yıllarında katıldığı festivalde, geçen yıl da keman sanatçısı Patricia Kopatchinkaja ile sahne aldı.
-YENİ ALBÜM DE YOLDA-
Fazıl Say, tamamı kendi bestelerinden oluşan ve Şubatta İsviçre’de prömiyeri yapılan keman konçertosunun da içinde yer aldığı ”Haremde Binbir Gece-1001 Nights in a Harem” adlı yeni albümünün de hazırlıklarının tamamlandığını söyledi.
Bu albümün tamamının kendi eserlerinden oluştuğunu anlatan sanatçı, albüme ismini veren eserin keman sanatçısı Patricia Kopatchinskaja tarafından yorumlandığını belirtti. Say, yapıtın Türkiye prömiyerinin de Aralık ayında İstanbul’da gerçekleştirileceğini kaydetti.
”Mozart Yılı” nedeniyle sipariş edilen ve ney, piyano, kudüm ve soprano için bestelediği ”Patara” adlı bale müziğinin de albümde yer aldığını anlatan Fazıl Say, ”Uzun yıllardır konserlerimde bis parçası olarak seslendirdiğim ‘Summertime’ ve ‘Alla Turca-Jazz’ ilk kez bir albümde yer alacak. Bu çalışmada ayrıca Tokyo konserinden canlı kayıtlar da bulunacak” dedi.
Say, albümün Aralık ayında Fransız Naive ve Japon Avex ortak yapımı olarak bütün dünyada müzikseverlerle buluşacağını ifade etti.
-YOĞUN TURNE PROGRAMI-
Yıl boyunca süren yoğun konser programının sonbahar ve kış aylarında da süreceğini belirten Fazıl Say, Almanya’daki ödül töreni öncesinde 19 Eylülde Schweinfurt’ta seyirci karşısına çıkacağını söyledi.
Say, Ekim ayında İtalya’da sahne alacağını, ayrıca İsrail’de ünlü şef Zubin Mehta yönetimindeki İsrail Filarmoni Orkestrası ile aynı sahneyi paylaşacağını ifade etti. Sanatçı, Kasım ayında da İsviçre’de konser vereceğini, ayrıca bu yıl sekizincisi düzenlenen Antalya Piyano Festivali’nde izleyiciyle buluşacağını belirtti. Say, 10 Kasımda Şef İbrahim Yazıcı yönetimindeki İzmir Senfoni Orkestrası eşliğinde ”Nazım Oratoryosu”nu yorumlayacağını, konserde Zuhal Olcay, Genco Erkal ile Güvenç Dağüstün’ün de sahne alacağını belirtti.
Fazıl Say, Kasım sonunda Japonya turnesine çıkacağını ve 20 Kasımda ”Wolfie the Pianist” adlı bestesinin de dünya prömiyerini gerçekleştireceğini kaydetti.
Sanatçı, Aralık ayında da Japonya konserlerinin süreceğini, ayrıca ”Haremde Binbir Gece” adlı yapıtın Türkiye prömiyerinin gerçekleştirileceğini bildirdi.
Say, İstanbul’daki Cemal Reşit Rey (CRR) salonundaki konserde CRR Senfoni Orkestrası eşliğinde keman sanatçısı Patricia Kopatchinskaja’nın izleyici karşısına çıkacağını sözlerine ekledi.
(BUR-ARD)
***
ULUCAN’A TAM NOT
Levent GÜNDÜZ /BADEN-BADEN | 14.09.2008
Yüzde yakın genç arasından seçilen Ulucan, izleyenlerden tam not aldı. Ulucan, Fransız filozof Jean-Paul Sartre’in yazdığı oyunda Fransız ihtilalinde bir devrimciyi canlandırıyor. Okul tiyatrosunda başarılı çalışmaları nedeniyle Baden-Baden şehir tiyatrosunun genç tiyatrocular kadrosuna alınan Ulucan şimdi ikinci piyes için çalışmalara başladı. Ulucan, 11 Haziran 2009’da başyalacak yeni sezonda sergilenecek ikinci oyun ’Zu schön für diese Welt’(Bu dünya için çok güzel) isimli oyun için provalara katılıyor. Ulucan, tiyatro ve sinema dalında tahsil yapmak istediğini söyledi.
***
GAZETECİLİK ÖDÜLÜ ÖZLEM’İN
Ahmet ATAK / FRANKFURT | 14.09.2008
Bu sene 357 gazeteci arasından seçilen 6 gazeteciye verlilen ödülün birinin sahibi gazeteci Özlem Topçu oldu. 46. defa verilen ödüle layık görülen Özlem Topçu meslektaşı Miriam Opresnik ile birlikte yazdığı “Hauptschüler und Migrant – welche Chance hast du dann?” başlıklı ALmanya’nın eğitim durumunu ele alan yazıdan ötürü verildi.
Özlem Topçu İslam bilimleri, siyasal bilimler ve medya okuduktan sonra ilk gazetecilik deneyimlerini Deutsche Welle’de yaptıktan sonra aralarında Stern dergisinin internet sayfası gibi farklı gazetelerde çalıştı. 2007 yılından beri ise Özlem Topçu gazetecilik mesleğini Hamburg’da serbest olarak sürdürüyor.
***
KÜRT VE ARAPLAR IRAK’TA ÇATIŞMANIN EŞİĞİNDE
15.09.2008
Washington Post: Kürt bölgesi dışındaki 360 kilometrelik alanda peşmerge kol geziyor. Arapları köylerinden zorla sürüyor. Irak yönetimi müdahale hazırlığında..
‘NÜFUSU DEĞİŞTİRİYORLAR’
‘KÜRT VE ABD İŞGALİNDEYİZ’
Ancak Araplar tam tersini düşünüyor. 70 bin nüfuslu Celevle’deki aşiret liderlerinden Hennavi el Nueymi, “İki koldan işgal altındayız. Biri Amerikan öteki Kürt. Kürtleştirme adına 40 Arap hapse atıldı” dedi. Peşmerge Bakanı Cafer Mustafa Ali ise, durumlarını, “Biz buraları kontrol etmiyoruz. Buralar zaten kortrolümüz altındaydı” diye açıkladı.
***
12 Eylül 2008, Cuma
CAN DÜNDAR’DAN YENİ ”ATATÜRK” BELGESELİ
Ulu Önder Atatürk’ün hayatını konu alan ve Can Dündar’ın senaryosunu yazıp yönettiği “Mustafa” adlı belgesel film 29 Ekimde vizyona girecek.
Konuya ilişkin yapılan yazılı açıklamada, ölümünün 70. yıl dönümünde Atatürk’ün Türkiye’ye, dünyaya ve yeni yetişen nesle tam anlatılamadığı, yapılan belgesellerin Türkiye ölçeğiyle sınırlı ve belli bir dönemle kısıtlı kaldığı belirtildi.
Selanik’ten Dolmabahçe’ye kadar hayatını başından sonuna mercek altına alan, Atatürk’ü şablonlardan uzak olarak askeri, siyasi, insani boyutlarıyla anlatan bir filmin eksikliğinin hep hissedildiği kaydedilen açıklamada, 15 yıldır Atatürk belgeselleri yapan ve “Sarı Zeybek” ile Atatürk’ün değişik yönlerini seyirciyle tanıştıran gazeteci Can Dündar ve ekibinin, Atatürk’ün hayatını sinema diliyle anlattığı “Mustafa” belgeselinin 29 Ekimde vizyona gireceği bildirildi.
“Mustafa” filmiyle özellikle yeni neslin Atatürk’ü yeniden keşfedeceği belirtilen açıklamada, film için Cumhurbaşkanlığı ve Genelkurmay Başkanlığı arşivleri başta olmak üzere, yerli ve yabancı pek çok arşivin özel izinle açıldığı ifade edildi.
Atatürk’ün daha önce görülmeyen fotoğraflarına, hatıralarını yazdığı not defterlerine, yakınlarına yolladığı çok özel mektuplarına, günlüğüne, el yazmalarına ulaşıldığı kaydedilen açıklamada, çekim ekibinin Atatürk’ün ayak bastığı Selanik’ten Manastır’a, Şam’dan Berlin’e, Sofya’dan Karlsbad’a kadar her coğrafyaya giderek, doğduğu odadan öldüğü odaya dek her mekana girerek yerinde görüntülediği vurgulandı.
Geniş ve deneyimli bir kadronun Atatürk’e dair yazılan kitapları, yerli yabancı basını, diplomatik yazışmaları tarayarak objektif, sıcak bir hayat hikayesi anlatmaya çalıştığı bildirilen açıklamada, Atatürk’ten kalan eşyaların, anıların, çalıştığı karargahların, yaşadığı evlerin, geride bıraktığı belgelerin, sevdiği müziklerin, söylediği sözlerin titizlikle derlendiği belirtildi.
Açıklamada, filmin müziklerinin, Balkanlardan yetişen uluslararası müzisyen Goran Bregoviç tarafından bestelendiği kaydedildi.
Bir yanıt yazın