From: Ömer Faruk GÜRZ
Sent: Saturday, September 06, 2008 8:57 PM
To: Recep Tayyip Erdoğan
Subject: ADALETİN BU MU DÜNYA???
Sayın Başbakanım;
Vatan uğruna hiç bir ikbal beklemeksizin hayatlarını feda eden sessiz kahramanlarımız, acaba sizlerin bu aymazlığı karşısında haklarını helal ediyorlar mı?
Lütfen bu sorumun cevabını bana değil kendinize veriniz…
Ne demek bize “Hilton” için saldırıyorlar?
Haksız ve mesnetsiz bir şekilde Saldırıyorlarsa (!) gereğini yapmak için Erkenekon savcısı Zekeriya ÖZ’ e bir göz kırpmanız yetmez mi?
Bak!
Şehidim “Babam beni arasın” notu bırakmasına rağmen isteğini kontür alacak parası olmadığı için yerine getiremeyen bir Babanın yüreğindeki acıyı;
Ne Aydın DOĞAN’ın Hilton’u
Nede damadınızın ATV si dindirir…
Başkada sözüm yok…
YA YOLUNDA YÜRÜR YADA UĞRUNDA ÖLÜRÜZ…
Saygılarımla
Ömer Faruk GÜRZ
Doğan bize Hilton için saldırıyor
İlyas Güzel’in babası ve annesi şehit oğullarının fotoğrafına bakarak ağladı.
Şehit babasının feryadı:
Kontörüm yoktu onu arayamadım
Sadi NERGİZDAL – ALANYA / SABAH
Giriş Saati : 06.09.2008 00:48
Güncelleme : 06.09.2008 02:29
Şırnak’ta mayın patlaması sonucu iki er şehit oldu. Alanyalı İlyas Güzel’in acı haberini alan babası Kazım Güzel, “3 gün önce Marmaris’te oturan ablasını aramış ve aramamı istemiş. Kontörüm olmadığı için arayamadım. Belki helallik isteyecekti” diye ağladı..
Şırnak’ta merkez Güneyçam köyü yakınlarında mayın taraması yapan güvenlik güçlerinin geçişi sırasında PKK mensuplarınca daha önce yola döşenen patlayıcı infilak etti.
Patlama sonucu uzman çavuş Mehmet Ali Yazıcıoğlu ile istihkam çavuş İlyas Güzel şehit oldu. Şehitler için Şırnak 23. Jandarma Sınır Tümen Komutanlığı’nda cenaze töreni düzenlendi. Törenin ardından uzman çavuş Mustafa Aliyazıcıoğlu’nun cenazesi Trabzon’a, İlyas Güzel’in cenazesi de Antalya’nın Alanya ilçesine gönderildi. İlyas Güzel’in acı haberi şehidin Alanya’da oturan ailesine doktor gözetiminde verildi.
Çiftçi babası Kazım Güzel oğlunun şehit olduğu haberini tarlada çalışırken aldığını söyledi. İlyas ile ilgili bir konu olduğunu, acilen eve gelmesini söylediklerini belirten baba Güzel, “Aklıma direkt İlyas’a bir şey olduğu geldi. Aklıma gelen başıma da geldi. Eve geldim komutanlar oğlumun şehit olduğunu bildirdi” diye konuştu. Baba Kazım Güzel, Marmaris’te fotoğrafçılık yapan oğlu İlyas Güzel’in askere gitmeden bir ay önce Alanya’ya geldiğini anlattı. Acılı baba, “İlyas en son 3 gün önce Marmaris’te oturan ablasını aramış ve ablasından benim onu aramamı istemiş. Kontörüm olmadığı için arayamadım. Belki helallik isteyecekti ama arayamadım” diyerek gözyaşı döktü.
HAKKÂRİ’DE DE BİR ŞEHİT
Hakkâri’nin Yüksekova ilçesi Dağlıca bölgesinde, teröristler tarafından tuzaklanmış patlayıcı maddenin dün saat 15.30’da patlamasıyla bir asker şehit oldu. Şehit askerin Yozgatlı piyade onbaşı Salman Bozkurt olduğu öğrenildi.
Haberin fotoğrafları
======================
|
||
DHA | ||
AYDIN Doğan, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın bugün AKP Güngören İlçe Kongresi’ndeki konuşmasında kendisine yönelik sözlerine yanıt verirken, “Ben bu yaşıma kadar ahlakımla ve şerefimle geldim. Ahlakım konusunda sicil amirim Başbakan değildir. Ahlakımın hesabını hem bu dünyada hem öteki dünyada alnımın akıyla veririm” dedi. Yaptığı yazılı açıklamada, Başbakan Erdoğan’ın Hilton olayını ‘şantaj’ gibi kullandığını belirten Aydın Doğan, “Her fırsatta Hilton’u diline dolamasından, bu konuyu artık şantaj aracı haline getirdiği sonucunu çıkarıyorum. Şantaj, başbakanlara yakışan bir şey değildir” diye konuştu. Erdoğan’ın kendilerini susturmak istediğini anlatan Aydın Doğan, “Devlet bütün kurumlarıyla ellerinde. Bize yapmadıkları kötülüğü bırakmayabilirler. Zaten yapıyorlar ve yapmaya devam edecekler. Ama hür basını susturmaya tam teşebbüs eden bir başbakanı tarih, demokrasi defterine değil, diktatörler sayfasına yazar” dedi. Aydın Doğan’ın, Başbakan Erdoğan’ın kendisine yönelik sözleriyle ilgili yazılı açıklaması şöyle: “Başbakan’ın konuşmasını hayretle dinledim. Sadece hayretle değil, aynı zamanda Türkiye’de basın özgürlüğünün geleceği açısından da çok derin bir endişeyle dinledim. Deniz Feneri ile ilgili haberleri gazetelerden, televizyonlardan izliyorum. Neymiş olay? İnsani yardım toplama amacıyla kurulmuş bir dernek, topladığı paraları, birtakım şirketler aracılığıyla şahıslara vermiş. Tabii bu çok önemli bir olay. Çağımızda insani dayanışmayı, yardımlaşmayı sağlayan kuruluşların büyük sorumlulukları var. İnsanlardaki yardım duygusunu istismar etmek, bana göre günahların en büyüğüdür. Çünkü o duyguyu yok ettiğiniz, yardımlaşma amacıyla çalışan insanlara ve kuruluşlara olan güveni sarstığınız takdirde, insanlığa çok büyük zarar vermiş olursunuz. Bu olayı kim ortaya çıkarmış? Alman polisi ve makamları. Kim yargılıyor? Alman yargısı. Peki bizim gazetelerimiz, televizyonlarımız ne yapıyor? Mahkemenin safahatı hakkında bilgi veriyor. Başbakan kime kızıyor? Bu haberleri veren gazetelere ve televizyonlara. Hatta onlara da değil, direkt beni hedef alıp bana kızıyor. Bunun bir mantığı var mı? Şahsıma karşı bu saldırıyı mantıkla, vicdanla, adalet duygusuyla izahı mümkün mü? Sanıklardan biri, toplanan paraların Başbakan’a verilmek üzere birisi tarafından alındığını söylüyor. Bu ifade tutanağa da geçmiş. Peki bu ifadeyi kim dile getiriyor? Ana Muhalefet Partisi Başkanı. Hem de nerede? Televizyonlarda canlı yayında. Tekrarlayayım. İddia sahibi Alman yargısı. İddiayı Türkiye’de dile getiren, Ana Muhalefet Partisi Başkanı. Bunun yayınlayan NTV Televizyonu. Söyler misiniz ben bunun neresindeyim? Kendi gazetelerime bakıyorum, hepsi bunu Deniz Baykal’a atfen vermişler. Başbakan bize yükleniyor. Herhalde bu yolla susturmak istiyorlar. Devlet bütün kurumlarıyla ellerinde. Bize yapmadıkları kötülüğü bırakmayabilirler. Zaten yapıyorlar ve yapmaya devam edecekler. Ama hür basını susturmaya tam teşebbüs eden bir başbakanı tarih, demokrasi defterine değil, diktatörler sayfasına yazar. Başbakan durmadan Hilton meselesini dile getiriyor. İddia sahibi ben değilim ama Başbakan bunun hesabını senden sorarım diyor. İddia doğru çıkmazsa, seni ahlaksız ilan ederim diyor. Ben bu yaşıma kadar ahlakımla ve şerefimle geldim. Ahlakım konusunda sicil amirim Başbakan değildir. Ahlakımın hesabını hem bu dünyada hem öteki dünyada alnımın akıyla veririm. Bir başka nokta daha var ki, bundan söz etmekten hicap duyuyorum. Başbakan, gazetelerde ne zaman hoşuna gitmeyen bir haber görse hemen Hilton ipine sarılıyor. Kendisine açık açık şunu söylüyorum: Hilton konusunda yasalara aykırı bir talebim varsa, bunu reddetmek kamu otoritesinin görevidir. Ama vatandaş olarak haklı bir talepte bulunuyor ve bunu yerine getirmiyorsa, bu da suçtur. Türk kanunları, başbakanlara suç işleme hakkı vermiyor. Bir de şunu merak ediyorum: Hilton konusu Başbakan’ı neden bu kadar ilgilendiriyor? Ben Hilton konusunun İstanbul Belediyesi’nin yetki sınırları içinde olduğunu sanıyordum. Yoksa İstanbul Belediyesi’nin yönetimi de mi Başbakanlığa geçti? Her fırsatta Hilton’u diline dolamasından, bu konuyu artık şantaj aracı haline getirdiği sonucunu çıkarıyorum. Şantaj, başbakanlara yakışan bir şey değildir. Ayrıca suçtur. Yine de benim açımdan bu konuşmanın asıl vahim yanı, basın özgürlüğüne yönelik ağır tehdidin artık iyice su yüzüne çıkmış olmasıdır. Başbakanımız eleştirilmekten hoşlanmıyor. Hoşlanmayabilir. Ama elindeki gücü de kullanıp bunu şantaj aracı haline getirme hakkı yoktur. Bana göre bu tutumu ağır bir anayasal suçtur. Çünkü Anayasamız, basın özgürlüğünü teminat altına almıştır. Bugünkü konuşması bana göre Türk basın tarihinde çok tehlikeli bir dönemin başladığının en somut işaretidir. Şimdiye kadar ellerinden gelen baskıyı yapıyorlardı. Demek ki baskıları daha da ağırlaşacak. Benim söyleyeceğim bundan ibarettir.” |
Bir yanıt yazın