BİLGE ESER
Giriş Saati : 04.09.2008 00:00
Kasırgadan etkilenen New Orleans’ta en değerli şey benzin. Halk bir bidon benzin için kavga ediyor. Kesik olan elektrik ve internet de en büyük lüks..
ABD’yi vuran Gustav Kasırgası, ülkenin güney bölümünü neredeyse kullanılmaz hale getirdi. Son bir gün içinde biraz yavaşlasa da milyonlarca kişinin evlerinden olmasına ve yollara düşmesine neden oldu. Gus tav’ın vurduğu Louisiana eyaletinin kentleri başta olmak üzere tüm bölgede neredeyse sokaklar ıssız, elektrik ve internet çok büyük bir lüks. Yollarda tabelalar koparak yerlere yuvarlanmış. Evlerin üzerine devrilen ağaçlar itfaiye ekipleri tarafından kaldırılmaya çalışıyor.
TÜRKLERİN YARDIMI
İsveç ve Norveç’ten iki gazeteciyle birlikte Louisiana’ya doğru yola çıktığımızda bu kadar sorun yaşayabileceğimizi düşünmemiştik. Aşırı yağış ve fırtına nedeniyle otomobili kullanmak çok zordu. New Orleans’a gitmeyi hedefliyorduk, ancak girişlerin tümü kapanmıştı. Ancak 565 kilometre gittikten sonra benzimiz bitti. Aslında 3 yedek benzin bidonumuz otomobildeydi ancak deponun dolması gerekiyordu. Bu sırada yanımıza gelen biri bidonlardan birini çalmaya çalıştı. Vermeyeceğimizi anlayınca bağırmaya başladı: “En azından yarısını verin çok zor bir durumdayım” diye bağırırken hızla kaçtık ve karanlık bir yerde depomuzu doldurmayı başardık. Bölgenin büyük bölümüne elektrik verilemediği için halk, gıdalarını soğutacak ortam bulamıyor. En büyük lüksler arasında da buz geliyor. Depoyu idare edebilecek kadar doldurup en sonunda New Orleans’a 100 km uza klıktaki Baton Rouge kentine gelebildik. Kent zifiri karanlıktı. Tek parlayan, tasarruf olsun diye açılan az sayıda sokak lambası ile petrol refinerisinden yükselen alevlerdi. Elimizdeki “iPhone” sayesinde bakabildiğimiz haberlerden havaalanında hâlâ “hayat” olabileceği söyleniyordu. Ancak yol devrilen kütükler, yerlere sarkan elektrik kablolarıyla doluydu ve havaalanı kapkaranlıktı. O anda imdadımıza Türk-Amerikan Federasyonu Başkanı Kaya Boztepe ve New Orleans’ta yaşayan Tamer Açıkalın adlı Türk doktor yetişti. Bağlantıları sayesinde gecenin bir yarısı bir ailenin evini ayarlayabilen Açıkalın’ın katkısıyla, karanlıktan ve yağmurdan kaçarak az benzinimizle elektrik ve internetin olmadığı bir evde konaklayabildik. Salı sabahı erken s a a t l e r d e çıktığımız yolda, sadece 60 kilometre gidecek kadar benzinimiz kalmıştı. En sonunda kilometrelerce kuyruk olan ve benzin satılan bir istasyon bulmayı başardık. Saatlerce bekledikten sonra depomuz dolmuştu ve yola koyulduk. Yol kenarları ağaçların devrildiği evler ve arabalarla doluydu. Buralardan gerçekten güçlü fırtınaların geçtiği görülebiliyordu.
BEKLEYEN DE VAR
Lafayette’in sahil kısımlarında inanılmaz bir görüntüyle karşılaştık. Kalabalık bir aile koltuklarını garaja koymuş fırtınayı seyrediyordu. Joey Waguespack (47), “Kardeşimin evi Katrina’da parçalandı ve o gitti. Ama ben gitmeyeceğim” diyordu. Yağmacılara karşı evinde 10’dan fazla silah ve tüfek vardı. Silahlarının fotoğraflarının çekilmesini istemedi, ancak güçlü oldukları görülebiliyordu. Eşi Tanny de elektriklerin olmadığını, ancak artık buna alıştıklarını söylüyor: “Fırtınalar artık hayatımızın bir parçası oldu. Ona göre yaşamayı öğrendik” dedi. Waguespack ailesinin evinde, dördü komşuları olmak üzere 11 kişiydiler.
TÜRKLERİN YARDIMI
İsveç ve Norveç’ten iki gazeteciyle birlikte Louisiana’ya doğru yola çıktığımızda bu kadar sorun yaşayabileceğimizi düşünmemiştik. Aşırı yağış ve fırtına nedeniyle otomobili kullanmak çok zordu. New Orleans’a gitmeyi hedefliyorduk, ancak girişlerin tümü kapanmıştı. Ancak 565 kilometre gittikten sonra benzimiz bitti. Aslında 3 yedek benzin bidonumuz otomobildeydi ancak deponun dolması gerekiyordu. Bu sırada yanımıza gelen biri bidonlardan birini çalmaya çalıştı. Vermeyeceğimizi anlayınca bağırmaya başladı: “En azından yarısını verin çok zor bir durumdayım” diye bağırırken hızla kaçtık ve karanlık bir yerde depomuzu doldurmayı başardık. Bölgenin büyük bölümüne elektrik verilemediği için halk, gıdalarını soğutacak ortam bulamıyor. En büyük lüksler arasında da buz geliyor. Depoyu idare edebilecek kadar doldurup en sonunda New Orleans’a 100 km uza klıktaki Baton Rouge kentine gelebildik. Kent zifiri karanlıktı. Tek parlayan, tasarruf olsun diye açılan az sayıda sokak lambası ile petrol refinerisinden yükselen alevlerdi. Elimizdeki “iPhone” sayesinde bakabildiğimiz haberlerden havaalanında hâlâ “hayat” olabileceği söyleniyordu. Ancak yol devrilen kütükler, yerlere sarkan elektrik kablolarıyla doluydu ve havaalanı kapkaranlıktı. O anda imdadımıza Türk-Amerikan Federasyonu Başkanı Kaya Boztepe ve New Orleans’ta yaşayan Tamer Açıkalın adlı Türk doktor yetişti. Bağlantıları sayesinde gecenin bir yarısı bir ailenin evini ayarlayabilen Açıkalın’ın katkısıyla, karanlıktan ve yağmurdan kaçarak az benzinimizle elektrik ve internetin olmadığı bir evde konaklayabildik. Salı sabahı erken s a a t l e r d e çıktığımız yolda, sadece 60 kilometre gidecek kadar benzinimiz kalmıştı. En sonunda kilometrelerce kuyruk olan ve benzin satılan bir istasyon bulmayı başardık. Saatlerce bekledikten sonra depomuz dolmuştu ve yola koyulduk. Yol kenarları ağaçların devrildiği evler ve arabalarla doluydu. Buralardan gerçekten güçlü fırtınaların geçtiği görülebiliyordu.
BEKLEYEN DE VAR
Lafayette’in sahil kısımlarında inanılmaz bir görüntüyle karşılaştık. Kalabalık bir aile koltuklarını garaja koymuş fırtınayı seyrediyordu. Joey Waguespack (47), “Kardeşimin evi Katrina’da parçalandı ve o gitti. Ama ben gitmeyeceğim” diyordu. Yağmacılara karşı evinde 10’dan fazla silah ve tüfek vardı. Silahlarının fotoğraflarının çekilmesini istemedi, ancak güçlü oldukları görülebiliyordu. Eşi Tanny de elektriklerin olmadığını, ancak artık buna alıştıklarını söylüyor: “Fırtınalar artık hayatımızın bir parçası oldu. Ona göre yaşamayı öğrendik” dedi. Waguespack ailesinin evinde, dördü komşuları olmak üzere 11 kişiydiler.
/haber,5E063B327990473EB882D3589EBFB9BB.html
Bir yanıt yazın